Hilâl KAPLAN
Türkiye küçük millet meclisleri, ayda bir, toplantının düzenlendiği şehrin sivil toplum kuruluşlarının, belediye başkanı ve milletvekillerinin davetli olduğu halka açık oturumlar şeklinde gerçekleşiyor. Dolayısıyla, toplantıya moderatör olarak davet edilen yazarlar için, o şehri tanımak bağlamında çok öğretici bir deneyim oluyor. Batman'daki toplantı, daha önce katıldıklarım gibi, bir istisna olmadı.
Birkaç izlenimimi aktarıp, toplantıdaki katılımcıların sözlerinden derlediğim notları sunacağım. Batman, 1950'lerde petrolün bulunmasıyla hızla gelişmeye başlamış bir şehir. Ancak zorunlu göç ve bazı özelleştirme politikaları şehrin toplumsal ve ekonomik yapısını alt üst etmiş durumda. 1960-70'lerde ülkenin en hızlı kalkınan kentlerinden olan Batman'da, şu anda nüfusun %40'ı asgari ücret sınırı altında yaşıyor. İşsizlik ve yoksulluk had safhada. AK Parti iktidarıyla beraber yavaş yavaş kalkınmaya başlayan şehirde hemen her trafik ışığında cam silerek ya da kâğıt mendil satarak para kazanmaya çalışan çocukları görmek mümkün. AK Parti hükümeti, Demirel'in meşhur "temel at-unut" politikasını telafi edip şehre tüm branşlarda hizmet veren bir bölge hastanesi kurmuş. Ayrıca Türkiye'de rastladığım en modern havaalanlarından birisini yapmış.
Toplantıya gelince... Batman Belediye Başkanı Necdet Atalay'ın KCK davasından dolayı 1,5 yıldır hapiste olması halkta büyük rahatsızlık yaratıyor. Toplantı başlamadan onun oturması gereken sandalyeye bir demet karanfil özenle bırakılıyor. Anladığım kadarıyla KCK davası, özellikle BDP tabanında demokrasiye olan inancı sarmış. Necdet Atalay'ın iddianamesindeki delillerin bazı PKK'lıların cenazesine ve birkaç basın açıklamasına katılmasından ibaret olduğuna işaret ederek "Biz de bunlara katılıyoruz, hepimizi içeri alarak mı çözüm sağlayacaklar?" diye soruyorlar. Katılımcılardan birisi "Sandığa attığım oy pusulası şu anda Diyarbakır Cezaevi'nde yatıyor" diyerek hissiyatını özetliyor. AK Parti'ye oy vereceğini söyleyen bir başka genç ise "50 kişiyi gözaltına alıyorlar, 50.000 oy olarak geri dönüyor" diyor. Yani devletin baskısı arttıkça halkın daha çok BDP'ye yaklaştığını ima ediyor.
Müslüman temsili olan bir sivil toplum kuruluşunda çalışan bir başka katılımcı, Kürt meselesinin sadece BDP, KCK ve PKK'dan ibaret olmadığını, diğer grupların da muhatap alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Bir başka katılımcıysa baskı ve yıldırma yönteminin hem devlet hem de parti tarafından uygulandığını söyleyerek bıkkınlığını dile getiriyor. Engelli olan bir katılımcıysa engelli haklarını hiçbir siyasî partinin umursamadığı için sandığa gitmeyeceğini açıklayıp, sözü BDP'nin Ermeni aday göstermemesini eleştiriyor: "'Uygun Ermeni bulamadık' nasıl bir açıklamadır? On binlerce insan içinden uygun insan bulamadık ne demektir?"
Toplantı sırasında İmam-Hatip Lisesi öğrencilerinin kaldıkları yurtların kundaklanmasından dolayı duyduğum dehşeti ve BDP'lilerin açıktan bir kınama yayınlamamasından dolayı hissettiğim rahatsızlığı dile getirdiğim için genç bir katılımcı bana hitaben şöyle diyor: "Ben bu savaşın ortasında doğup büyüdüm, savaştan başka bir şey görmedim. Savaşta insanlar yakılabilir de ölebilir de. Bu şekilde romantize ederek bir yere varamayız. Çözüm için çaba sarfetmeliyiz." İnsanları "zayiat"tan gören bu sözler karşısında kanım donuyor. O gence "O halde İbrahim Oruç'un katlini de vakayı adiyeden mi saymak lazım?" diye sormak istiyorum ama o gencin kanının çok önce bir yerlerde donduğunu fark edip vazgeçiyorum.
Toplantının ardından Batman Belediyesi'ni ve Batman Mustazaf-Der'i ziyaret ettim. Ancak yerimiz kalmadı, Cuma günü devam ederiz inşallah.
Abant İzzet Baysal ve Akdeniz Üniversitesi'nden haber var
Geçen haftaki "Başörtüsü ve mezuniyet" yazım üzerine Abant İzzet Baysal Üniversitesi Genel Sekreteri'nden ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü'nden telefon aldım. İki yönetici akademisyen de başörtüsü özgürlüğü hususundaki hassasiyetlerini dile getirip, bu özgürlüğü anayasal bir hak olarak gördüklerini ve bu noktada ellerinden geleni yaptıklarını dile getirdiler. Ayrıca hem yıllıklarda hem de mezuniyet törenlerinde öğrencilerin istedikleri gibi yer alabildiğini belirttiler. Yönetimin özgürlükçü tutumuna rağmen bazı yasakçı hocaların ısrarkâr davranabildiklerini belirttim. Bu üniversitelerde okuyup, hâlen yasağın ceremesini çeken öğrencilerinden haber bekliyorlar, yardımcı olacaklarına dair söz verdiler. Kendilerine teşekkür ederek buradan duyurmuş olayım.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019