İbrahim Kahveci
Eski yıllarda adını “Sosyal Sigortalar Kurumu”- SSK olarak hatırlıyoruz. Sonradan yeni katılımlarla adını “Sosyal Güvenlik Kurumu” -SGK olarak değiştirdi.
Eskiden SSK iflas ediyordu.
Şimdiler de SGK iflas ediyor.
Kısaca Türkiye’nin sosyal güvenlik sistemi açığı azalmıyor, tersine artıyor. Mesela, 2003 yılında 15 milyar 884 milyon lira olan bütçeden SGK’ya aktarılan destek, 2016 yılında 108 milyar 73 milyon liraya yükseldi. 2017 iki ayında ise bütçeden SGK’ya aktarılan kaynak tam 24 milyar 552 milyon liraya ulaştı.
2003 yılında bütçeden aktarılan kaynak 15 milyar 884 milyon lira. Aradan geçen yıllarda enflasyon yüzde 181 artış gösterdi. O nedenle her yılın parasını enflasyonla 2016 yılı değerine yükseltiyoruz. Buna rağmen bütçeden SGK’ya aktarılan kaynak nerede ise istikrarlı bir şekilde her yıl artış gösteriyor. 2003 yılında 44 milyar 608 milyon lira değer ifade eden yeniden değerlenmiş kaynak, 2016 yılında 108 milyar liraya çıkmış oluyor.
Aşağıdaki tabloda kısaca rakamları görebilirsiniz. Bütçeden SGK’ya aktarılan kaynağı ve o kaynağın bugünkü (2016) değerini bulabilirsiniz.
2003 yılında ülkemizde 12 milyon 542 bin çalışana karşılık, 6 milyon 849 bin kişi de emekli maaşı almaktaydı.
Aradan 13 yıl geçti.
Ülkemizin ekonomisi hızla büyüdü ve GSYH’mız 314 milyar dolardan 857 milyar dolara yükseldi. Çalışan sayısı artık 21 milyon 132 bin kişi... Buna karşılık emekli maaşı alanların sayısı ise 11 milyon 755 bin kişi.
Kısaca 2003’de nüfusun yüzde 18,7’si kayıtlı çalışarak SGK’ya prim öderken, artık nüfusun %26,8’i çalışarak SGK’ya prim ödüyor.
2016 yılında; 181 milyar 306 milyon lira prim geliri olan SGK’nın, 185 milyar 158 milyon lira da emeklilere maaş ödemesi oldu. Sağlığa ise 68 milyar lira harcama yapıldı. SGK’nın net açığı ise 2010 yılında -26,7 milyar lira iken, 2016 yılında -20,7 milyar liraya geriledi. Ama devlet katkısı da 15,2 milyar liradan 46,5 milyar liraya yükselmiş oldu.
‘Asgari’ sorunLAR büyütÜYOR
Bugün ülkemizde çalışırken alınan 100 liralık maaşa karşılık, emekli olunca 35 lira alınabiliyor. Oysa düşük ücretlilerde bu oran 100’de 100... Yani çalışırken alınan maaş, emeklilikte de alınıyor. Bu nedenle çok çalışmanın ve erken emekli olmamanın hiç bir cazibesi yok.
Ne kadar az çalışıp
Ne kadar erken emekli olursan
Türkiye’de o kadar çok kazanıyorsun
Bu sonuçla da emeklilik yaş ortalamamız şu an 52 civarında. Hayat beklentimiz ise 78. Batı ile hayat beklentimiz arasında yaklaşık 4 yıl var. Ama emeklilik yaşında fark 10 yıldan fazla.
Ama batıda çalışanın hakkı veriliyor.
Çalışırken 100 lira alınıyorsa, zamanında emekli olunduğunda 70 lira maaş garanti.. Kısaca, Batıda çok çalışana daha iyi imkanlar sunuluyor. Ama ülkemizde sistem “asgari”ye bağlandığı için çok çalışmanın a bir avantajı bulunmuyor. Asgari ücretle çalışmak ile asgari ücretin 2-3 katı maaşla çalışıp prim ödemenin emeklilikte hiçbir farkı yok.
Bütün sistem asgari maaş üzerine bağlanmış durumda.
Bu nedenle son 13 yılda (2003-2016) ülkemizde nüfusun yüzde 10,19’u emekli maaşı alıyorken, bu oran yüzde 14,91’e yükselmiştir. Kayıtlı çalışan sayısı 8 milyon 590 bin kişi artarken, emekli maaşı alan sayısı 4 milyon 906 bin kişi artmıştır.
Kıdem Fonuna %25 devlet desteği
Bu hükümetlerin “işsizlik fonu” imtihanı hiç başarılı olmadı. %13’e ulaşan işsizlik oranında bile işsizlik fonunda 100 milyar liradan fazla para birikmiş durumda. İşsizlik maaşı ödeneği kesin ama işsiz kalınca maaş almanın şartları çok ama çok zor. Ve de çok az
Buna rağmen Hükümet işsizlikle mücadelede kaynak olarak işsizlik fonuna başvuruyor. İşsizlik fonu gelirlerin yüzde 50’sini devlet kullanıyor.
Ama aynı devlet tasarruf olsun diye BES sisteminde sigorta şirketlerine yüzde 25 devlet desteği adı altında para aktarıyor.
Derim ki;
BES’e verilen destek yerine, işsizlik fonuna ve kurulacak kıdem tazminatı fonuna aynı destek verilsin. Böylece ortada hiç bir sorun da kalmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025