Kurtuluş TAYİZ
Frantz Fanon’a mı başvursam, ne yapsam diye düşünüyorum; Kürt siyasilerin beyaz Türklerin endişelerini gidermek için ezilip büzülen hâllerini anlatmak için. Şu sıralar beyaz Türkler karşısında çok mahcuplar, onlara görünmemenin yolunu arayıp duruyorlar. Her karşılaştıklarında başka bir yola sapıyorlar ama nafile! Beyaz Türklerden kaçmak imkânsız gibi. Gözlerini hiç bir yol korkutmuyor; Kâh Kandil’e çıkıyorlar, kâh Diyarbakır yollarına düşüyorlar. Nerede yakaladılarsa artık. Suçlu sorgular gibi basıyorlar soruyu; “Erdoğan’ı başkan mı yapacaksınız?”
Cevaplar tekinsiz ve utangaç, beyaz Türkleri kesmiyor tabii.
O zaman da en can alıcı soruyu patlatıyorlar; “AKP’yle anlaşıp demokrasiyi mi feda edeceksiniz?”
Bu esnada muhataplarının gözlerinin içine içine bakarak, kaçacak bir yer bırakmamayı da ihmal etmiyorlar.
Devletin dize getiremediği, boyun eğdiremediği PKK’lı komutanlar ve Kürt siyasiler en çaresiz anlarını bu röportajlar ve göz teması sırasında yaşıyor.
Bazen “Hayır, başkanlığa destek vermeyiz” diye yanıp verip, seslerine inandırıcılık tonu katıyorlar, bu yanıtların karşıdakini rahatlatmadığını görünce de daha kararlı bir tonla “Demokrasi olmadan barış olmaz” diye ekliyorlar.
Demokrasimizin kaderi haklı olarak her yurttaşı endişeye sevk ediyor. Pek çok aydını, gazeteciyi, politikacıyı ettiği gibi. Ama bu haklı endişenin PKK silah bırakmaya başladığı sırada zuhur etmesi, kabul edelim ki komik duruyor. Biraz daha abartılırsa İmralı ve Kandil, kötü bir şey yaptıklarını düşünerek tekrar silaha sarılabilir.
İlk kez demokratik siyaset yapmaya soyundular, üstelik bunun için büyük bir yol da aldılar ama silah bırakacakları için bugüne kadar yemedikleri azar, fırça kalmadı. Örgüt silahları konuşturduğu günlerde bu kadar “demokratik” baskıyla karşı karşıya kalmamıştı.
Eskiden olsa anlardım, diye düşünüyorum; Kürt tarafı demokrasimize dair endişe ve sıkıntılarımızın muhatabı sayılabilirdi. Çünkü patlayan silahlar, demokrasimizin de içine etmişti. Demokrasi taraftarlarının silahlı mücadelede ısrar eden Kürt tarafından şikâyetçi olmaları elbette makul ve anlamlıydı.
Peki, bu durum nasıl birdenbire tersine döndü?
Yani silahlıyken demokratikleşemememizden Kürt tarafı sorumluydu; peki nasıl oluyor da bu kez silahsızlanırken otoriterleşmemizden sorumlu olabiliyorlar?
Onlardan ne bekliyoruz?
Kürt tarafı yıllardır “Demokrasi yok, diye dağa çıktığını” savunuyordu.
Bu kez de onlara “Sen silah bırakıp dağdan inersen demokrasi mi dağa çıkacak” diyelim?
Demokratikleşme talebi elbette kimden gelirse gelsin güzel ve yerinde bir talep. Buna karşı sesini yükseltmek, itiraz etmek yanlış. Beyaz Türklerin de demokratik bir düzen arzuladığını inkâr edemeyiz. Ancak onlar galiba Erdoğan’la hesaplaşmayı daha çok istiyorlar. Kolay değil; “Muhtar olamaz”dedikleri adam gelip başbakan oldu. Birinci savaşı kaybettiklerinde serinkanlılıklarını bozmadılar. Askere güvenleri tamdı. Fakat askerî vesayete karşı operasyonlar başladığında neye uğradıklarını şaşırdılar. Polisler anlı-şanlı generalleri tek tek sabahın köründe evlerinden alıp hapse attığında küçük dillerini yutacak gibi oldular. İkinci büyük yenilgileri buydu. Yenilgiyi kabul etmek zorunda kalıp, içlerine sindirdiler.
Şöyle küçük bir ümitleri daha vardı; Erdoğan’ı alt edemeyeceklerdi ama Erdoğan’ın alt edildiğini görmekten büyük bir mutluluk duyacaklardı. Bunu başaracak tek güç ise PKK’nın silahlı gücüydü. Hani ikide bir Kandil’in “Biz onlarca hükümet devirdik, AKP’yi de devireceğiz” açıklamaları bunların umudu olmuştu. Bu yabana atılır bir iddia da değil üstelik. Fena da gitmiyorlardı aslında; PKK kurtarılmış alanlar yaratmaya, ülkenin bir bölümünü kontrol etmeye bile başlamıştı. Ama işleri bozan İmralı oldu. Çözüm süreci başladığında biraz afalladılar, Kandil’den karşı bir çıkış beklediler; BDP’liler ve KCK yöneticisi Murat Karayılan’ın açıklamalarında dişe dokunur bir şey bulamayınca Duran Kalkan’a, sonra Cemil Bayık’a, o da olmayınca Mustafa Karasu’ya bakmaya başladılar. Sonuç çok netti; İmralı’nın sözünden çıkan yoktu ve Erdoğan’ı sarsacak son ümit de boşa çıkmıştı. Beyaz Türklerin Kürt siyasilere öfkesi bundan.
Yıllardır büyük bedeller ödeyen Kürtlerle, dindarlarla, Alevilerle, sosyalistlerle, memurlarla, işçilerle, beyaz yakalılarla, hatta girişimci Türk burjuvazisiyle beyaz Türklerin arzuladığı demokratik sistem arasında bir benzerlik yok. Bunu bilmelerinde fayda var.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019