Markar ESAYAN
Türkiye, Osmanlı döneminden beri seçimlerle iktidarını bulmaya çalışan bir ülke. Bu bana her zaman ilginç gelmiştir. Neden aslen totaliter olan bir devlet 'serbest' seçim düzenler? Halkına savaş açmış bir devlet aklı neden ona şeklen de olsa bir tercih imkânı sunar? Böyle bir 'zaafın' nelere yol açacağını nasıl göremez?
Bunun başlıca iki nedeni var…
İlki, Batılılaşma sürecinin 'tek kurtarıcı' olmasının kabulü ile Batı üst kurumlarının birebir kopya edilmesine dayanıyor. Osmanlı çökerken, oturup Batı'yı ve Doğu'yu anlamak, sonra Doğu için özgün bir kalkınma modeli için zihniyet devrimi yapmak mümkün değildi. Osmanlı'nın 18. yüzyılda 'birdenbire' fark ettiği şey, en az 700 yıldır Batı'da pişen ve olgun hale gelerek meyvelerini vermeye başlayan bir zihniyet devrimiydi. Batı 10. asırda rölativiteyi, yani 'gerçeklik'lerin her bir birey sayısı kadar farklı olabileceğini anlamış, böylelikle sorunlu da olsa bireyleşme ve demokrasiyi yeniden keşfetmişti. (Bu fikirler zaten Grek'te vardı.)
Geçenlerde ifade ettiğim gibi, Osmanlı'yı uzaylılar işgal etse bununla daha iyi mücadele edilebilirdi. Batı zihniyeti o kadar yabancı geliyordu Osmanlı'ya…
Batı'yı anlamakla da çok uğraşılmadı zaten. Batı'nın kesin üstünlüğüne odaklanıldı ve bu üstünlük onlara 'birebir taklit etmenin tek yol olduğunu' söyledi. Bu tercih, geniş toprakları ile dünyanın ortasında 'Paylaşın beni' diye haykıran Osmanlı'ya iştahla bakan Batılı hegemon devletlerin de işine geldi. Osmanlı bürokratları üzerinden Osmanlı'da kolonileştiler. II. Abdülhamit ters giden şeyin farkındaydı ama, ancak denge politikası üretebiliyordu. Şark sorununu Ermenileri 'budamak'la çözmeyi düşündü ama asla İttihatçılar gibi 'nihai çözüm' aklına gelmedi. Çünkü o bir modern değildi. Bu mümkün olamazdı ama, II. Abdülhamit 1908 Darbesi ile (Evet, zamanın Gezi ruhuydu bu) hal edilmeseydi, muhtemelen Osmanlı ya büyük savaşa girmeyecek, ya da Almanya'nın karşısındaki paktta olacaktı. Ermeniler için de nihai son yaşanmayabilecekti.
Yani aslen, dindar Müslümanlar ve Kürtler ile ülkenin gayrimüslimleri aynı kaybedenler kulübünün bir üyesidir. Din farkı, II. Abdülhamit'in hataları, istibdadı kafaları karıştırmış, yobazlık İttihatçıların kullandığı bir manivela olmuş olsa da, gerçek durum budur.
Mustafa Kemal, Enver'in daha rasyonel ve zeki bir kopyasıdır ve Kemalistler İttihatçıların B takımıdır. Onlar da Batı hayranlığı-kompleksiyle doluydular ve ülkeyi buna göre kurmaktan başka bir modelleri olamazdı. Türkiye, paylaşılması çok kanlı olacak stratejik bir ülkeydi ve Rusya'nın sıcak denizlere inmesiyle sonuçlanabilirdi. Nasıl olsa, Türkiye artık genetiğine nüfuz edilmiş bir yarı sömürge adayıydı. Mustafa Kemal'in dehası, bu kritik dengelerden bir ülke çıkaran diplomasi yeteneğindedir ve evet bu değerli bir şeydir.
Hasılı, Batı böyle
kopya edilince, haliyle Tek Parti diktatörlüğü ancak faşizm yenilene kadar sürdürülebilirdi. Öyle de oldu ve sadece totaliter laiklik değil, Batı'nın 'iyi şeyleri' de bir çelişki olarak ülkenin içine girdi.
Batı'nın operasını alıp, seçimlerini almamak olmazdı.
İkinci husus ise, halkın zaten dönüştürülebileceğine olan inançtı. Elde koca bir diktatörlük imkânı vardı ve kalan 'azınlıklar' kaçırtılabilir, 'dindar halk' ve 'Kürtler' tehdit oluşturamayacak şekilde dönüştürülebilirdi. Bunda tamamen başarısız olunduğu söylenemez. Bugün ülkede ciddi anlamda İslamofobik ve Batı hayranı bir halk kitlesi vardır ve Gezi, evet, istisnaları ayrı tutmakla birlikte dindar hükümete karşı bir küçük burjuva ayaklanmasıdır. Gezi'den eşitçi, özgürlükçü bir siyasi damarın çıkacağını savunanlar, oyların HDP'ye mi, yoksa CHP üzerinden darbe ittifakına mı gittiğine bakabilirler. Bu normaldir.
Uzlaşmaz görünen 'ikilik' ta içimizdedir. (Kutuplaşmanın ana kaynağı.) Artık mühendisliğe değil sadece, mühendislik ürünü olan bir halk kesimine de sahibiz. Dolayısıyla artık bu bizim bir gerçeğimiz. Ülkede kendi yaşam biçimini 'ilahi' gören, ülkenin asli sahibi olduklarını 'hisseden' dolayısıyla fobik eğilimlerini Erdoğan'ı diktatörleştirerek meşrulaştırmaya çalışan bir depresif kesim var. Biraz kazındığında altından 'Bir çobanla bir profesörün oyu bir olur mu' zihniyeti çıkıyor. Dindarların ve Kürtlerin demokrasiyi daha fazla içselleştirmiş olması ve sabırları, neredeyse bir iç savaşı önleyen etken.
İşte bu zihniyete sekizinci darbe bizatihi ululadıkları Batı'nın icadı olan son seçimle geldi. Erdoğan 'öğretilen', 'sufle edilen' şekilde ve 'beklendiği' gibi davranmadı ve kazandı. Bu perişan durumdan çıkılmaz ve şu basit temel gerçek, 'insanların eşit olduğu' hazmedilmezse, 18 seçim sonra da aynı analizleri yapmak zorunda kalacağız.
Ama şimdilik totaliter laikler için melankoli zamanı.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019