Mehmet Acet
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrattin Altun, El Cezire için kaleme aldığı makalesinde, Erdoğan yönetiminin Türkiye’nin yeni dönemi için üç ana başlığa odaklanacağını dile getiriyor:
1-Ekonomi
2-Suriye’deki kriz
3-Türkiye’nin hava savunma kapasitesi
Baktığımızda, bu üç alanın üçünün de şuraya dokunduğunu görüyoruz:
Türkiye/ABD ilişkileri…
Washington, Türk/Amerikan ilişkilerindeki iklimin ekonomi piyasalarına olan doğrudan etkisini keşfettikten sonra, kartları açıktan oynamaya başladı.
Hatırlayalım Trump, Fırat’ın doğusuna müdahale ederse Türkiye’nin ekonomisini mahvederiz diye bir tweet atmıştı.
Devamında bu tehdit dilinin çerçevesi S-400 meselesine taşındı.
Başkan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı, senatörler, Ankara için atama bekleyen büyükelçi adayları sıraya girip, “Rusya’dan hava savunma sistemini alırsanız, şöyle şöyle olacak” demeye başladılar.
ABD SAVUNMA BAKANLIĞI’NDAN GELEN YAPTIRIM LİSTESİ
İlgili askeri çevrelerden aldığım bilgiye göre, ABD Savunma Bakanlığı, Türk Savunma makamlarına 30’dan fazla kalemden oluşan bir liste sundular.
Bu liste, Türkiye’nin S-400 alımından vaz geçmemesi halinde uygulamaya geçeceği söylenen yaptırım başlıklarından oluşuyor.
İçerisinde F-16 savaş uçaklarının parçalarının teslimini durdurmaya kadar giden bir dizi madde var.
Anladığımız kadarıyla S-400 konusunda en katı tutumu, Suriye meselesinde olduğu gibi yıllık 500 milyar dolarlık bütçesiyle ABD yapısı içerisinde ‘Devlet içinde devlet’ olarak nitelendirilen Pentagon sergiliyor.
Savunma Bakanlığı yetkilileri, Türk mevkidaşları ile konuştuklarında, “S-400 işinden vaz geçmediğiniz sürece hiçbir şekilde müzakere kapısı açılmayacak” diyerek kestirip atıyorlarmış.
Türkiye ise, yine anladığımız kadarıyla sözünü ettiğimiz ‘Müzakere kapısını’ ABD Dışişleri Bakanlığı üzerinden açmaya çalışıyor.
Bakan Mevlüt Çavuşoğlu’nun 31 Mart seçimlerinden hemen sonra Washington’a yaptığı ziyareti bu çerçevede değerlendirmek mümkün.
O görüşmelerden sonra mevkidaşı Pompeo ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’un yaptıkları “Görüşmeler yapıcı geçti” beyanatlarını bunun bir işareti olarak görebiliriz.
“GÖRÜŞMELER POZİTİF AMA HENÜZ SOMUT GELİŞME YOK”
Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD gezisinden bu yansımaları aldıktan hemen sonra, konumu itibarıyla bütün bu trafiğin detaylarına hakim olduğunu bildiğim bir yetkiliye, “ABD ile görüşmelerde bir ilerleme kaydedildi mi? S-400 ve Fırat’ın doğusu için düşünülen Güvenli Bölge için bir çıkış formülü bulundu mu” diye sordum.
Gelen yanıt şöyle oldu:
“Genel olarak pozitif ama somut bir gelişme henüz yok. Müzakereler/görüşmeler devam edecek”
Ankara ABD ile müzakereleri sürdürmek istiyor ama bu S-400 alımından vaz geçileceği anlamına gelmiyor.
8 Nisan’da Moskova’ya giden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararlı tutumunda herhangi bir değişiklik olmadığını herkes gördü.
Sonuçta, Türkiye’nin gelecekteki güvenliğini yakından ilgilendiren, hasımlarıyla olan ‘Güç dengesini’ net bir şekilde kendi lehine çeviren, dış politikasıyla eriştiği bölgesel güç konumunu askeri anlamda pekiştirecek stratejik değeri yüksek bir konudan söz ediyoruz.
S-400’lerin Patriot’lara karşı açık bir üstünlüğünün olduğunu da dünya alem biliyor.
600 kilometreye kadar görüntüleme kapasitesi olan, 250 kilometreye kadar vuruş gücüne sahip, aynı anda birden fazla hedefe yönelebilen bir sistemden söz ediyoruz.
Daha kestirmeden “Şu an için, Dünya’nın en iyisi bu” dememiz yeterli olacaktır.
Çin’in, Hindistan’ın bu füzelere talip olması boşuna değil.
Patriot’ların ise, hem fiyat bakımından, hem menzil kapasitesi bakımından, hem de diğer yetenekleri ile S-400’un çok daha gerisinde olduğu biliniyor.
Ayrıca, Rusya’nın aksine ABD tarafının teknoloji transferine yanaşmaması, Türkiye’nin yeni dönem için belirlediği stratejilerle de örtüşmüyor.
TRUMP ÜZERİNDEN İLERLEME POLİTİKASI
Peki bu kriz nasıl yönetilecek?
Aldığımız nabız şu:
Türkiye’ye karşı ABD’deki kurumsal yapılara göre çok daha esnek bir yerde duran Trump üzerinden ilerlemek.
Trump, kurmay ekibinin aksine, S-400 konusunda açıktan herhangi bir tehdit cümlesi kurmadı.
Belki de, Suriye meselesinde olduğu gibi “Bize ne bundan” gibi şeyler bile söylüyordur, ya da öyle düşünüyordur.
Bu anlamda Türkiye’nin, “S-400’den vazgeçmeyelim ama Patriot da alalım” görüşü, günün sonunda ABD’ye de bir şeyler kazandırabileceği için Trump için sempatik gelebilir.
Dolayısıyla bu büyük krizi aşmak için en ideal yolun bizzat ABD Başkanı üzerinden yürümek olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
17.04.2021
20.07.2020
15.07.2020
24.06.2020
20.06.2020
13.06.2020
8.06.2020