Mehmet Ocaktan
Epey bir süredir Türkiye’de dindar camianın son dönemde iyi bir sınav vermediğini ve yüzyıllık bir umudu heba ettiğini yazmaya çalışıyorum.
Bu tanımlamaya katılanlar kadar, buna itiraz eden hatta isyan edenlerin olduğunu da biliyorum.
Elbette herkes aynı kanaati paylaşmak zorunda değil. İnanıyorum ki dindarların önemli bir kısmı, dindarlık hassasiyetleri olan, ya da öyle olduğunu iddia eden mevcut iktidar döneminde her şeyin iyi gittiğine, muhafazakar kesimlerin yıllardır böyle bir iktidar hasreti içinde olduğuna yürekten inanmaktadır.
Gerçekten dindar-muhafazakar kesimler tam da böyle bir iktidar hasreti içinde miydiler?
Belki de soruyu şöyle sormak lazım; İslam’ın evrensel mesajına talip olduklarına inandığımız dindarlar nasıl bir yönetim ve de nasıl bir Türkiye isterler?
Eğer dindarlar gerçekten Kur’an’ın ve Hz. Peygamberin tarif ettiği bir hayata taliplerse, o hayatta hukukun, adaletin en üstün değer olduğu, liyakatin, şeffaflığın, hesap verilebilirliğin esas olduğu ve de ayrımcılığın olmadığı bir yönetim biçiminin hakim olması gerekir.
Bir başka ifadeyle dindarlar, ancak böyle bir yönetim biçiminin hasreti içinde olabilirler.
Bu anlayış çerçevesinde mesela 28 Şubat’ın en büyük mağduru olan dindarlar, bugün farklı fikirlere, eleştirilere tahammülsüzlüğün sonucu olarak içeri atılan ve beraat ettikleri halde ceza evinde tutulmaya devam edilen Osman Kavala, Ahmet Altan gibi isimlerle ilgili nasıl bir vicdan muhasebesi içindedirler?
Mesela, 28 Şubat’ta başörtüsü mağdurları için farklı kesimlerden insanların milyonluk özgürlük zinciri oluşturduğu gerçeğini bilen dindarlar, avukatların en temel mesleki hakları konusunda tamamen barışçıl yollarla kendilerini ifade edebilme haklarının engellenmesi karşısında susmayı hangi adalet ve vicdan duygusuyla izah etmektedirler?
Mesela, Şehir Üniversitesi’nin sudan bahanelerle kapatılmasıyla akademik özgürlüğün sesinin kısılması, nefes almasına bile izin verilmemesi karşısında sessiz kalmak, hatta zaman zaman “Oh olsun” diyerek alkış tutmak nasıl bir dindarlık anlayışına tekabül etmektedir?
Mesela, dindarlar için yıllardır hayalini kurdukları Ayasofya açılsın da adalet ve demokrasi olmasa da olur mu?
Mesela, insan haklarını, kadın ve kız çocuklarının haklarını koruma, ehliyet ve liyakati esas alma, eşitlik, şeffaflık ve adalet gibi kavramlar İslam’ın temel değerleri olduğu halde; dindarlar için “Kadına yönelik şiddet ve Aile İçi Şiddet’in Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin” İstanbul Sözleşmesi olmasa da olur mu?
Mesela CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, gazeteci Nevşin Mengü, oyuncu Berna Laçin, avukat Feyza Altun’a yönelik cinsiyetçi saldırıyı “ağır eleştiri” sayarak takipsizlik veren mahkemenin kararı, dindarların vicdanında nasıl bir ahlaki kritere tekabül etmektedir?
Mesela yolsuzlukları, usulsüzlükleri İslam kesinlikle yasaklamış olmasına rağmen, bir İslam uleması “bunlar geçmişte de vardı” şeklinde fetva verdiğinde yolsuzluklar dindarların vicdanında temize çıkmış olur mu?
Hepimiz biliyoruz ki dindarlık bilincinin hakim olduğu bir toplumda adaletsizliklere, hukuksuzluklara rıza göstermek mümkün değildir. Çünkü çerçevesini Kur’an’ın ve Hz. Peygamber’in evrensel mesajının çizdiği bir dünyada esas olan adalettir, hukukun üstünlüğüdür, bireyin özgürlüğüdür, şeffaflıktır ve hesap verebilir bir yönetimin hakim olmasıdır.
Ancak görüyoruz ki günümüzün dindarları için, artık bu değerlerin hiçbir anlamı kalmamıştır. Eğer dindarların hayal ettiği Türkiye ve hakim olması gereken yönetim biçimi böyle bir şeyse sözün bittiği yerdir. O zaman ‘durmak yok yola devam!..”
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
22.09.2025
19.09.2025
15.09.2025
12.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
5.09.2025
27.08.2025
18.08.2025