Mehmet TIRAŞ

DİSKALİFİYE…
8.04.2024
612

Bir yerel seçimi daha geride bıraktık.

Seçmende demokrasiden yana tercihini yaptı.

Toplumun büyük kesiminin hayal bile edemeyeceği “demokrasi ve hukuktan” yana olanlara umut veren bir sonuç ortaya çıktı.

Seçmen daha dokuz ay önce iktidara parlamento çoğunluğunu verirken, hem de Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüzde 52 ile  güvenoyu” vermişti.

31 Mart seçimlerinde seçmen iktidarı ve ortaklarını  “yerel yönetimlerden diskalifiye etti ama…

Seçim sonuçlarından sonra il sayısına göre partilerin belediye başkanlık dağılımı netleşmiş gibi:

CHP 35,

AKP 24,

DEM 10,

MHP 8,

YRP 2,

BBP 1,

İYİ PARTİ 1 İl de, Belediye Başkanlıkları kazandılar.

Yerel seçim sonuçları iktidara ve ortaklarına siyasi bir deprem etkisi yarattı.

Seçime katılım oranı yüzde 78’de kalırken, 13 milyon seçmen de sandığa gitmedi.

CHP 47 yıl sonra ilk defa yüzde 37 oy alarak sandıktan birinci parti çıktı.

22 yıldır kesintisiz iktidar olan AKP ilk defa bir seçimde ikinci parti durumuna düşüyor ve oyları ortaklarının oyları ile birlikte yüzde 35’de kalıyordu.

Seçim sonuçlarından sonra…

Nüfusun yüzde 73’ü yerel de muhalefetin yönetimine geçti.

Muhalefetin kazandığı iller ekonominin ve siyasetin lokomotifi olan  kentler olması dikkat çekici.

52 milyon insanı CHP’li Belediyeler,

6 Milyon kişiyi DEM partili Belediyeler,

2 Milyon kişiyi Yeni Refah Partili Belediyeler yönetecek.

Bu ne demek?

 1 Nisan’dan itibaren 63 milyon insanın yaşadığı 18’i büyük şehir belediyesi olmak üzere, toplam 45 ili muhalefet belediye başkanları yönetecek demek.

Hem de eşit, adil demokratik olmayan bir seçim sürecinden sonra.

İstanbul’da yaşananlar neydi öyle?

Şahsım devletin sahibi İstanbul’a başta TRT ve yandaş medyası,17 bakanı, silahlı ve sivil bürokrasi ile çıkartma yapmakla kalmadı;seçmeni tehdit etti “benim adayımı seçmezseniz yardım yapmam” dedi.

Bu da  seçmende ters tepti ve  muhalefetin adayı Ekrem İmamoğlu   rakibine 10 puan fark atarak,1 milyon 300 bin fazla oy aldı.

Böylece Asrın reisini İmamoğlu demokratik yoldan üçüncü defa sandıkta nakavt ediyordu.

Ekrem İmamoğlu 14 ilçedeki belediye başkanlık sayısını 26’ya çıkartarak meclis çoğunluğunu da elde edip, topal ördek olmaktan kurtulurken; şahsım devletin belediyedeki ve kentteki gücünü de böylece bertaraf etmiş oldu.

Seçmen refah ve özgürlükleri ciddiye almayan  iktidar ve ortaklarını metropollerden, gelişmiş sosyal kentlerin yönetimlerinden uzaklaştırdı.

Cevaplanması gereken iki soru var:

1-Seçim sonuçlarını nasıl okumalıyız?

2-En büyük 5 ilin ve onu takip eden 12 büyük şehrin belediye başkanlıklarını muhalefet kazandı.

Muhalefet bu başarısını “ekonomi ve hukuka” nasıl  taşıyacak, toplumsal sorunları nasıl çözecek?

Kısacası bundan sonra siyasi süreci nasıl yönetecek ve başta ekonomi ve hukuk olmak üzere nasıl bir yol izleyecek?

Artıgerçek sitesinde “rasyonel bir yazı kaleme alan” dostum Mehmet Altan’ın 1 Nisan Tarihli “Siyasilerin derdi,Halkın derdi” başlıklı yazısı da bu sorulara yanıt arıyordu.

Altan, seçim sonuçlarını sistem üzerinden okumanın ne kadar can alıcı olduğuna dikkat çekiyor...

Muhalefetin yerel seçimlerdeki başarısını önemsiyordu ama bunun demokrasi ve hukuka evirilmezse çok fazla bir şeyin değişmeyeceğine vurgu yapıyordu.

Demokratik talepler gündeme gelmezse fazla bir şeyin değişmeyeceğinin özenle  altını çiziyordu.

 Altan’ın yazısından bir gün sonra Van’da yüzde 55 ile DEM Belediye Başkanlığını kazanan Abdullah Zeydan’a  iktidar yargı üzerinden kumpas kurdu.

Yaşadıklarımız hukukun üstünlüğü olmayınca milli irade ve sandık demokrasinin boşluğuna düşerken,sandık demokrasinin namusu sözü de laftan ibaret olduğu bir daha ortaya çıkıyordu.

Van ve diğer Kürt illerinde DEM örgütünün kitleler halinde iradesine sahip çıkmak için   sokağa dökülmesi ,CHP ve TİP’in de aktif desteği  sonucu, YSK, Van İl seçim kurulunun kararını  7 ye 4 oyla bozarak, mazbatayı  DEM adayına  verme kararı,  olayların yatışmasına ve suların geçici de olsa durulmasını sağladı ama…

İleride ne olur bilemeyiz, dileriz iktidar hukuksuz bir şekilde tekrar kayyımlara başvurmaz.

Bizans’ta oyun bitmezmiş…

Seçim toplumsal ufuneti aldı,ülkeyi rahatlattı.

Ancak temel gerçekler değişmedi.

Nedir onlar?

Siyaset kurumu toplumsal sorunları çözemiyor tıkandı ve ciddi bir çürüme süreci yaşıyor.

Bunu nereden biliyoruz?

 “Son 14 yıldır Milli gelir yerinde sayıyor ve 850 milyar dolar bandına takılı kaldı.

Üreten değil tüketen bir toplum olduk ve biz batının tüketim modelini örnek alıyoruz.

İhracat ve ithalat rakamları da bunu teyit ediyor.”

Milli gelir artmıyor ama işsizlik artıyor.

Üretim yetersiz, tüketim çoğalıyor, bu da  enflasyon artışını tetikliyor…

Yosuzluk,yoksulluk ve hayat pahalılığı ise kol geziyor.

Yargı   bağımsız olmayınca Özgürlükler boğulurken,gelir dağılımındaki  adaletsizlik ise önlenemiyor.

Bu tablo siyasette çürümenin fotoğrafı…

Yerel yönetimlerde  iktidara gelen muhalefetin başta Kürt sorunu olmak üzere toplumsal sorunları çözen,ekonomiyi büyüten,refah ve özgürlükleri artıran, demokratik değerleri hayata geçirecek, bir yol haritası var mı?

Şuan gözükmüyor.

Hatırlatalım eski CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği “Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıracağız” sözünü yeni başkan Özgür Özel bu sözü hiç dile getirmemesi, düşündürücü değil mi?

Seçim sonuçlarını analiz etmeye devam edeceğim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar