Mehmet TIRAŞ

“ANKARA MAHPUSU…”
22.08.2025
185

Suat Derviş’in   “Ankara Mahpusu” romanı 1946 yılında yayınlanır.

Kitap edebiyat çevrelerinde çok beğenilir. Öyle ki, gazetelerde tefrika edilir.

“Ankara Mahpusu”daha sonra aşağıdaki  ülkelerde çevirisi yapılır.

Fransa,Doğu ve Batı Almanya’,Çekoslovakya, Polanya,Sırbistan,İngiltere,Hindistan,Kızıl Çin,İspanya,Kanada,Japonya  ve İskandinav’da yayınlanır.”

Böylece “Ankara Mahpusu” klasikler arasında yerini alır.

Ama…

Suat Derviş’in “Ankara Mahpusu” romanı da diğer eserlerinin hiç biri;

“Komünist Kimliğinden” dolayı,  devlet okullarına sokulmaz ve yasaklanır.

“Ankara Mahpusu” Romanının siz okurlar için kritiğini yaptım:

Tıp Fakültesi  üçüncü sınıf öğrencisi Vasfi’nin  yeni taşınan  komşuları Zeynep’e olan  inanılmaz tutkulu  aşkı ile   başlıyor.

Çok yoksul olan Zeynep’in Vasfi’nin zengin yaşlı ve çocuğu olmayan amcası Şakir Efendi ile evlenmesi, romanın hikâyeyesini başka bir boyuta taşıyor.

Macera İstanbul ve Ankara’da geçiyor.

Vasfi’nin amca oğlu Nuri’nin Zeynep’e kurduğu kumpas yüzünden. Zeynep’e gelecek zararın önüne almak  için,Vasfi’nin  meyhanede  Nuri’yi öldürmesi.  Romana dramatik bir cinayeti katarken. Romanın öyküsü cezaevine evrilir.

 Yazar da romanı bu karakterler arasında yaşananlar üzerinden kurgulayarak dolaştırıyor.

Vasfi’nin 12 yıllık hapishane günleri ve daha sonra dışarıda yaşadıkları Vasfi’nin hayal edemeyeceği yıllar, değişmez kaderi olur.

Vasfi’nin hapishane sonrası yaşamı sabahçı kahveleri, Tren istasyonları değişmez mekânlardır. Kendisi de evsiz olan esmer güzeli genç bir kadının Vasfi’yi hayatta tutması. Parasızlık, açlık,evsizlik ve kimsesizlik Vasfi’nin karşısına yaşlı bir kadın çıkana kadar,Vasfi yaşamla intihar arasında dolaşır.

Vasfi İstanbul’un çeperlerinden birinde dünyaya gelir. Babası küçük bir devlet memuru, annesi ev hanımı olan yoksul bir ailede yetişir.

Vasfi Tıp Fakültesini kazanınca aile şehrin merkezine daha yakın bir semte taşınırlar.

Vasfi’nin babası genç yaşta ölünce. Annesi  hem evin geçimine üstlenir, hem de Vasfi’yi okutmak için evlere günlük temizliğe gider.

Vasfi’nin akraba olarak,yaşlı  kabzımallık yapan, zengin üç katlı ahşap bir evi olan ve  çocuğu olmayan bir  amcası Şakir efendi; bir de Vasfi’nin çocukluk arkadaşı olan amca oğlu Nuri vardır.

Romanın hikâyesini yazar Vasfi,Zeynep,Şakir efendi ve Nuri’den oluşan  bu dört baş karakterler arasında, yaşananları betimlediğini  okuyoruz.

Şakir efendi Vasfi’nin okulu bırakıp  çalışmasını ister. Okuyup ta ne para kazanacaksın diye ısrar eder.Şakir efendi için Tıp gibi bir mesleği hiç  önemsemez bile. Vasfi’de bir ara okulu bırakmayı düşünür. Annesinin çalışması gücüne gider. Okulu bırakacağını annesine açar, sen evde otur ben çalışayım. Şakir amcam da okulu bırakmamı istiyor.

Annesi kesinlikle olmaz. Okuyacaksın. Tanınmış büyük bir doktor olacaksın. O zaman da sen çalışacak ve bana bakacaksın, bende  evde oturacağım, der.

Vasfi’lerin  mahallesine evlerinin tam karşısına orta yaşlı bir kadınla, genç bir kız taşınır.

Yeni taşınan komşularından gece yarılarına kadar,sürekli yüksek sesli kadın kahkahaları gelir.

Vasfi bu kadın kahkahalarını çok merak eder. Bir sabah tülü çekilmiş pencereden  güzeller güzeli bir kız görür. Görmesi ile bu kıza çarpılması bir olur.

 Artık her sabah Vasfi kalkar kalkmaz penceresinden güzel kızı kesmeye başlar.

 Kız da Vasfi’yi keser ama pek çaktırmaz.

Vasfi kızın adını öğrenmek ister. Bir gün o güzel  kız, bir kız arkadaşı ile ortak kullandıkları bahçelerinde  salıncakta sallanırken,Vasfi de bahçeye iner ve kızla  tanışır .Tutulduğu  kızın adının  Zeynep olduğunu öğrenir. Adını ve Tıp Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi olduğunu utanır kıza söyleyemez Vasfi.

Zeynep ile Vasfi artık pencereden birbirlerine bakmakla kalmazlar. Birbirlerine tebessüm edip günaydın demeye başlarlar.

Kız Vasfi’den çıkma teklifi beklese de Vasfi cesaret edemez.

Zeynep Vasfi’nin utangaç ve cesaretsiz olduğunun farkına varır.

Vasfi Zeynep’in çarşıya çıkma saatini kollar.

Bir sabah Zeynep’in evden çıktığını görür.Zeynep evden çıkınca kendini kesen Vasfi’nin  penceresine bakar,güler ve yürür. Vasfi’de üç beş dakika sonra evden çıkıp Zeynep’i takip etmeye başlar.Ama Zeynep’le nasıl diyalog kuracak. Ne söyleyecek aklına bir cümle gelmez.Diline söylettirecek  bir söz bulamaz.Bir türlü de  heyecanını  yenemez. Çokta utangaçtır. Ya bir de beni terslerse, diye çekinir.

Zeynep ara sokaktan  ana caddeye çıkınca. Vasfi adımlarını hızlandırır ve yetişir. Ama bir türlü Zeynep’e merhaba diyemez. Zeynep’in yanından geçerken yüreği kabarır kalbi çarpmaya başlar. Hayırdır komşu sabah sabah böyle nereye? Bir selam bile vermiyorsun  diye, Zeynep  Vasfi’ye laf atar.

Aslında Zeynep Vasfi’nin kendini takip ettiğini,konuşmak istediğini  ama utangaç olduğunu, cesaret edemediğinin farkındadır.

Vasfi rahatlar,Zeynep’i pastaneye davet eder.

Olur, komşu der Zeynep. Pastaneye ne zaman olsa gideriz. Zamanın varsa bugün sinemaya gidelim,  ne dersin?

Vasfi dünden razı.

Zeynep Vasfi’nin adını söylemez komşu diye hitap eder.

Sinemaya giderler ama Zeynep Vasfi’yi kendine yaklaştırmaz mesafeli durur.Vasfi  çok istemesine rağmen, Sinemada Zeynep’e dokunamadan çıkarlar.

Zeynep’le Vasfi’inin çıkmalar sıklaşır. Ama,Zeynep Vasfi’nin kendine dokunmasına izin vermez.Vasfi elini tutacak olur eline vurur. Saçını okşamak ister çek elini diyerek tepki gösterir. Bak komşu ben senin bildiğin kızlardan değilim. Bekleyeceksin. Bunlara uymazsan bir daha beni değil tırnağımı bile göremezsin. Bana dokunmalarına ben izin vereceğim bunu böyle  bil.

Vasfi Zeynep beni  sevmiyor diye düşünür. Sonra sevmese niye benle görüşsün? Niye  sinemaya  gelsin,pastane de buluşsun  der. Vasfi okuldan kız arkadaşını hiç aramaz,bir yerde Zeynep unutturur.

Vasfi’nin bilmediği bir konu var. Vasfi Zeynep’i kız sanıyor. Zeynep bir genç kız gibi görünse de, evlenip ayrılmış bir erkek çocuğu olan anne ve  dul bir kadın. Erkeklerin ne amaçla kadınlara yaklaştıklarını çok iyi bildiği için. Vasfi’nin kendisine dokunmasını müsaade etmiyor.Vasfi’de Zeynep’e güven veren, heyecanlandıran,  kendine bağlayacak  hiçbir etkili ve güzel bir söz söylemiyor.

Birgin annesi Vasfi’ye  ne olmuş biliyor musun?

Ne olmuş, Anne?

Karşı komşumuz var ya.

“Evet.”

Şakir Efendi ile nişanlanmış. Normal anne. Yengem yaşlı ve çokta hasta, akşam sabah her an ölebilir.

Annesi   değil oğlum, Kızı,Şakir amcanla nişanlanmış. Vasfi şaşırır. Nasıl olur da dedesi yaşında bir adamla Zeynep evliliği kabul eder. Annesi,sen Zeynep’le  tanışıyor musun? Anne tanışmaya gerek var mı, tam karşımızda oturuyorlar. Geçen amcamlara  hasta yengemi ziyarete gitmiştim. Annesi ile orda karşılaştım, yengeme bakıyorlarmış.

Annesi,Şakir Efendi ağzının tadını bilir. Güzel ve  çıtır kız varken, yaşlı kadınla evlenir mi?

Vasfi bu haber üzerine bir fırsatını bulup. Zeynep’ten  durumu öğrenmek ister. Bir şey duydum doğru mu?Zeynep’te doğru.Fakirlik yüzünden kabul ettiğini. Şakir  Efendi anneme çok para vermiş. Benim hesabıma da bankaya yüklü bir para yatıracağını söylemiş ve annemle anlaşmışlar. Ben bu parayı ömür boyu bir arada göremezdim. Annem de evlenmem için çok  ısrar edince kabul ettim. Şakir Efendi o kadar da yaşlı değil. Yakında Şakir  efendi ile düğünümüz olacak. Senin de yengen olacağım. Bize gelince sen elimi öpeceksin. Ben de sana kahve yapacağım hizmet edeceğim, der Zeynep.

Vasfi artık konuşmanın bir anlamının olmadığını anlar. Zeynep’in üzerine fazla gitmez ve Zeynep’in yanından ayrılır.

Ama Zeynep’i aklından çıkartması imkânsızdır.

Kısa bir süre sonra Zeynep’le Şakir efendi evlenirler.

Bu arada Nuri ve annesi  komşulara,dedikodu yaymaya başlarlar. Bu Zeynep denilen genç kadın Şakir efendinin çocuğu  olmadığı için,mal varlığına konmak için evlendi, diye.

Zeynep’le Şakir Efendi evleneli daha yedi ay olmuştu ki, mahalleyi bir dedikodu sarar.

Nuri ve annesi, Zeynep’in   kahvecinin yakışıklı oğlu Hasan’dan  hamile olduğunu  yayarlar. Yakında Zeynep’in ne mal olduğunu herkes görecek ve ortaya koyacağız.Nuri, Zeynep’in aleyhinde başlattığı dedikoduları her ortamda, hatta kahvede, meyhane de   sürdürür. Amcası Şakir efendi için de, pezevenk bize mal varlığından miras vermemek için evlendi. Yakında çok babalı  bir çocuğu olacak.Bunu herkes görecek. Nuri’nin her yerde  Zeynep’in de ne mal olduğunu da ortaya koyacağım.Şakir efendiyi de rezil edeceğim dedikodularını  mahallede duymayan kalmaz.

Bu dedikodular o kadar yaygınlaşır kulaktan kulağa dolaşır.

Vasfi Zeynep’le bu konuları görüşmeye karar verir.

Amcası Şakir efendinin işe gittiği saati bilen  Vasfi,üç katlı ahşap evin zilini çalar. Kapıyı Vasfi’nin geldiğini görmüş olmalı ki, tatlı bir gülümsemeyle Zeynep açar.

Zeynep hoş geldin eder ve   Vasfi’yi  salona alır. Amcan işe gitti. Hizmetli de pazara çıktı geç gelir. Bir yerde zamanın var diyerek Vasfi’yi  rahatlatır. Vasfi’nin kendisine  olan aşkını  ve sevdasını unutmadığını da çok iyi  bilir.Vasfi’nin  içeri girmesiyle birlikte bakışlarını Vasfi gözlerini Zeynep’in üzerinden ayıramaz.Zeynep’te  kendinse bakınca, gözüne far tutulmuş tavşan gibi hareketsiz kalır.

Vasfi çok düşünmeden hemen konuya girer.Zeynep’e sen Kahvecinin oğlu Hasan’dan hamileymişsin doğru mu, pat diye sorar?

Zeynep haklı olarak bu patavatsız soruya  çok öfkelenir.Vasfi’ye benim kimden hamile kalcağıma.Kaç çocuk yapacağıma, bir kocam, bir de ben karar veririm. Başka da kimse karışamaz. Sen mi? Nuri ve o kaltak annesi mi karar verecek benim hamile kalmama? Zeynep çok  sert tepki gösterir ve ağlamaya başlar..Vasfi konuyu açtığına çok  pişmanlık duyar. Doğru söylüyorsun Zeynep .  Zeynep bu dedikoduların hepsini Nuri ve annesi olacak o orospu kadın çıkartıyor. Benim evliliğimi kıskanıyorlar.Dahası, benim çocuğum olursa mirastan pay alamayacaklarını biliyorlar. Ağlayarak Zeynep başını Vasfi’nin göğsüne yaslar anlatmaya başalar ve Vasfi’yi konuşturmaz.

Sus ve beni dinle Vasfi. Sen benimle evlenmiş olsaydın bunların hiçbiri  olmayacaktı. Sen bana seni seviyorum bile demedin. Benimle evleneceğini de söylemedin.Kalkmış şimdi beni suçluyorsun der ve Vasfi’nin dudağından öpmeye başlar. Kendini Vasfi’ye teslim eder. Bu arada Vasfi de Zeynep’in o ipek gibi uzun siyah saçlarını avucunun içine alır.Tel tel değil de tutam tutam saçlarının her bölgesini koklayarak öper. Rüyasında görse inanmayacağı ve hayal edemeyeceği bir aşk  yaşatır  Vasfi’ye. Bu arada kapının zili çalar.Zeynep hizmetli pazardan geldi.Kimse seni görmeden arka kapıdan yolcu edeyim.Ha, bir saniye dudağında ki ruju sileyim, Vasfi’nin  dudağından  öperek yolcu eder.

Vasfi Zeynep’le yaşadıklarına inanamaz.Bu kadın beni kendine dokundurmuyordu,bugün kendisini bana teslim etti. Nasıl oldu. Yaşadıkları aklına geldikçe,inanamaz  tekrar yaşar gibi olur. Günlerce  gözüne uyku girmez.Hep Zeynep’le  seviştiği gözünde canlanır. Zeynep’in başını göğsüne yaslaması,hele dudağına yapışması.Zeynep’in  kendini teslim etmesi,aklına geldikçe,nerede olduğunu unutur. Zeynep’in saçlarını tel tel öpmesi, saçlarını tutam tutam koklaması,vücudunu okşaması aklından  hiç çıkmaz. Hatırladıkça çıldıracak gibi olur,Vasfi.

Zeynep’in Şakir efendi ile evlenmeme sen sebep oldun.Sen bana bir defa olsun seni seviyorum  demedin.Seninle evleneceğim de demedin sözleri, kulaklarında çınlar. Bu sözleri hatırladıkça kendini yargılar Vasfi. Bütün kabahat bende, yalnız bende. Suçlu benim.Zeynep’in bu işte ne günahı var? Ben onu çok sevdim ama kendimi ona sevdirmeyi beceremedim.

Zeynep’in yaşlı Şakir efendi ile evlenmesine ben sebep oldum.Zeynep’in  hiçbir suçu yok. Zeynep’e yüksek sesle seni çok seviyorum diye bağırmamışım. Seninle evleneceğim de dememişim. Kendimi Zeynep’e  ’sevdirememişim.’ Sevdiremediğim gibi güven de vermemişim. Zeynep’in anlattıklarının hepsi  doğru.Zeynep yerden göğe kadar haklı. Bu sözler Vasfi’nin aklından çıkmayan dilinden yok edemediği sözler olarak kalır.

Bu arada Nuri ve Annesinin Zeynep aleyhinde yürüttükleri dedikodular, komşular arasında günün konusu olur.

Vasfi bu dedikodulardan çok rahatsız olur ve önünü almak için…

Nuri ile Meyhane de buluşmaya karar verir.

Gerçi konuyu açmasına gerek kalmadan Nuri açacaktır.

Meyhanede Nuri ile buluşurlar bir iki kadeh bir şey söyledikten sonra.

Vasfi’nin tahmin ettiği  çıkar. Nuri hemen Zeynep ve yaşlı Şakir amcası aleyhinde dedikoduya başlar.

Nuri Zeynep’e tuzak kurduğunu. Yakında herkes gibi, Vasfi’ye sende göreceksin der.Vasfi  Bunu yapamazsın? Yaparsan beni karşında bulursun diye Nuri’yi tehdit edince. Nuri, orospuyu savunmak sana mı düştü deyip, Vasfi’nin gözünün üstüne çok sert bir yumruk atar.

“Canı yanan Vasfi alkolün de etkisiyle, masada duran şişeyi kırar ve Nuri’nin boğazına peş peşe saplar”

Ortalık kan revan olur. Nuri’de o anda ölür.

Çevreden çığlık seslerini duyanlar meyhanenin önünde toplanır.

Polis gelir. Vasfi’yi kelepçeleyip götürür.

Vasfi 12 yıl ağırlaştırılmış hapis cezası alır.Cezası kesinleşince.Vasf’yi Ankara cezaevine  sevk ederler.

Vasfi’nin 12 yıllık hapis cezasının ilk üç yılında annesi yalnız bırakmaz, her ay ziyaretine gelir.

Ama Vasfi Zeynep’ten olumlu veya olumsuz hiçbir haber alamaz, Annesine de  sormaz. Annesine Nuri’yi Zeynep’e tuzak kurduğu için öldürdüğünü de söylemez. Olayı bilinen alkolün etkisiyle meyhane kavgasının cinayetle sonuçlanması. Şişe de durduğu gibi durmuyor diye anlatır.

Annesi ziyarete sık gelmemeye başlar.Vasfi  anlar olumsuz bir durum olduğunu.

Duyar ki annesi ölmüş.

Koğuşun bir kösesine çekilir hüngür hüngür  yüksek sesle  ağlar. Annesinin ölüm acısını zaman içerisinde çabuk atlatır. Ama kendine acı ve tatlı bir hasret çektiren Zeynep’in aşkı aklından bir saniye olsun çıkmaz. Zeynep’in hasreti ve aşkına sığınır.Zeynep’e olan aşkım olmasaydı bu mahpus yıllarını nasıl atlatırdım, der. Bu soruyu kendisine sık  sorar ve Zeynep’i düşünür.

Yine geçmişe dalar gözünü kapar ve Zeynep’i gözünde canlandırmaya çalışır. Hatta gözünü açmaz, Zeynep’i kaybederim diye.

Vasfi’nin son dokuz yılda cezaevine bir tane ziyaretçisi gelmez.

Vasfi,Koğuşta hiçbir mahkumla samimiyet kurmaz.Zorunlu olmadıkça da konuşmaz. Hep yalnız oturur ve volta atar. Zeynep’i hayal eder.

Bir gün olsun Nuri’yi öldürdüğüne hiç pişmanlık duymaz. Çünkü Nuri Zeynep’e zarar verecekti bunu kabul edemezdim. Nuri ile çocukluğu aynı mahallede geçer. Mahallede çocuklar kendisine saldırdıkların da Nuri’nin kendine arka çıkması aklına gelse de.Nuri’yi öldürdüğüne asla pişmanlık duymaz. O Zeynep’e zarar verecekti. Zeynep’e olan aşkı ve hasreti tek düşüncesi olur. On iki yıllık hapis yıllarını intihar etmeden tamamladıysa Vasfi; Zeynep’e kavuşacağı ve yaşayacağı aşkı onu canlı tutar, hayata bağlar ve ayakta kalır.

Vasfi cezaevinden tahliye olmadan,Ankarayı iyi tanıyan kadın katili olan koğuş arkadaşı, Vasf’ye kalacağı ucuz bir otel adresi verir. Vasfi dışarıda ilk rastladığı kahvede bir çay içer birde sığarak yakar ve uzaklara dalar. Ama yine Zeynep’i hayal etmeye başlar. Sonra kahveden çıkıp otelin adresini bulup otele yerleştikten sonra, tekrar sokağa çıkar. Yıllar sonra bir meyhaneye girip iki duble rakı içip biraz efkar dağıtır.Zeynep’le yaşadıklarını tekrar hatırlar, sonra   meyhaneden ayrılır..

 Bir gece otelde kalır, sabah otele hesabını ödeyip İstanbul’a döner.

Vasfi İstanbul’un yabancısı değildir.

İstanbul’a gelince ucuz bir otele yerleştikten sonra iş aramaya başlar.

Nereye iş için baş vursa eski bir cinayet mahkûmu olduğunu öğrenenler. Anlaşmış gibi hepsi polisten doğruluk kâğıdı isterler. Doğruluk kâğıt olmayınca Vasfi’ye kimse iş vermez.

Bir gün Vasfi karakola gider doğruluk kağıdı ister. Doğruluk kâğıdını vermezseniz, hırsızlık yapacağım diyerek komisere sitem eder.

Komiser de,  bunu öldürdüğün kişiyi öldürmeden önce düşünecektin. Kanun ne diyorsa ona uyacaksın.

Artık otel hesabı kabarınca otelden atarlar Vasfi’yi.Vasfi’nin mekanları,sabahçı kahveleri ve Tren istasyonları olur.Mevsiminde kış olması ve çetin geçmesi hayat şartları çekilmez bir hal alır.

Arkadaşları da artık kendisi gibi,evi,parası ve kimsesi olmayanlardır.

Bir türlü iş bulamaz.Aklına cezaevine girmeden önce yaşadığı mahalleye gitmek gelir.Asıl amacı hayalinden ve aklından  çıkartamayan  Zeynep’i görmektir. Düşünür başıma bir iş alırım diye gitmekten vaaz geçer.

Birkaç gün sonra kararını verir ve mahalleye gider. Mahalleye varınca etrafı kolaçan eder ama bıraktığı  hiçbir şey yoktur. Mahalleyi zor tanır.

Zeynep ile Şakir amcasının oturduğu ahşap üç katlı evin yerinde yüksek katlı bir apartman vardır. Biraz etrafı dolaşır.Şakir amcamı tanırlar ama kime soracağım diye düşünürken…Siması tanıdık gelen bir yaşlıya Şakir amasını sorar. Yaşlı adamda  neyi oluyorsun.Yeğeniyim benim adım Vasfi hatırlamadın mı? Şimdi hatırladım nerelerdeydin? Hapisteydim yeni çıktım. Yaşlı adam geçmiş olsun,gel kahveye oturup çay içip sohbet edelim. Şakir efendi öldü. Karısı uyanık bir kadın çıktı. Yukarı da Allah var amcana annesi ile iyi baktılar.Öldükten sonra cenazesini kaldırdılar dini vecibelerini de yerine getirdiler. Genç karısı evi bir mütteahide verdi,kaç daire aldı bilmiyorum. Kadın amcanın yanında çalışan adamla evlendi. Şimdi Aksaray’da büyük görkemli bir manav dükkânı var. Kocası ile çalıştırıyormuş. Adresi alan Vasfi müsaade ister kalkarken yaşlı adam Vasfi’ye bir lira haçlık verir. Vasfi almak istemez ama yaşlı adam borç veriyorum diyerek gurunu incitmez.Vasfi teşekür edip.Doğru Zeynep’in işyerini bulmak için yola çıkar. Aksaray’da dükkanı bulur.Sıra Zeynep’i görmeye gelir heyecanlanır. Bir de ne görsün. Hayalindeki Zeynep’ten eser yok.Kadın olmaktan çıkmış sırtında kalın bir erkek paltosu, ayağında bir erkek botu olan. Kilolu o güzelliği ve zarifliğinden bir şey kalmamış tipik para canlı bir esnaf olmuş Zeynep. Bir anda hayalinde yaşadığı, uğruna katil olup hapisler yattığı  Zeynep buharlaşır. Zeynep’in son görüntüsü gözünün önüne geldikçe tiksinir.Vasfi hızla oradan uzaklaşır.Yolda gördüklerine inanamaz. Artık Zeynep’e olan heyecanı ve coşkusu rengi solmuş bir resme döner.

Sirkeci garında sabah uyurken kendine yardım eden ve intihar etmesinden vazgeçiren,hayata bağlayan o esmer güzel kadın. Vasfi’ye bağırır bak sana iş çıktı haydi kaçırma der. Vasfi bir türlü uyanmaz. Kadın gelir omuzundan sallayarak uyan der. Birden uyku sersemliğiyle Vasfi  kadına bozuk atar, çok tatlı uyuyordum.  Vasfi ne var diye esmer güzeli genç kadına sorar.Kadın bak bu yaşlı teyzenin bahçesine kasırga hasar vermiş ağaçları dalları kökünden sökmüş, bahçeyi düzenleyecek adam arıyor.

Vasfi hemen yaşlı kadının yanına gelir.Kadın haydi gidelim ev uzak değil yakın yaya gideriz der.

Eve varınca yaşlı kadın Vasfi’ye, bir işbaşı takımı verir. Zengin bir kahvaltı sofrasına buyur eder.Vasfi aylardır böyle bir kahvaltı yapmamıştır. Vasfi önce işi yapayım der ama yaşlı kadın ilk önce kahvaltı der.

Kahvaltıyı yapar yapmaz Vasfi işe başlar ve çok hızlı bir şekilde işi bitirir. Yaşlı kadında  şaşırır eline sağlık.Vasfi gitmeye kalkınca kadın olmaz.Su ısıttım yıkan ondan sonra gidersin.

Vasfi, aylar sonra ilk defa yıkanır,kadının verdiği yeni iç çamaşırlarını giyer.Yaşlı kadın çok kaliteli kışlık pantolon,kazak, kaban ve bot verir.Vasfi gidecek ama dışarısı karboran fırtınalı bir hava vardır. Kadın göndermez gidip te nerede kalacaksın, bu gece burada yat sabah gidersin. Olmaz der Vasfi ama. Gideceği bir yer olmayınca kabul eder.Yaşlı kadın tertemiz bir yatak açar, sobayı da yakar içerisi o kadar da sıcak değildir. Yorganın kalın olması, böyle bir yatakta aylar sonra yatar.Fazlada  üşümez deliksiz bir uyku çeker.Yaşlı kadının sabah sesini duyar Vasfi.Kadın yine çok zengin bir kahvaltı hazırlamıştır. Vasfi ile  kahvaltı yaparken yaşlı kadın özel hayatından bahseder. Yalnız yaşıyorum bir oğlum var o da yurt dışında yaşıyor sık gelemiyor. Artık sen de benim oğlum sayılırsın ara sıra gel,beni ziyaret et beraber bu evde kalırız,sana kapım her zaman açık der.

Yüklü de bir para verir yaşlı kadın Vasfi’ye. Vasfi bir otele yerleşir ara sıra yaşlı kadını ziyaret eder. kadının evinde yıkanır yemek yer yaşlı kadın onu haşlıksız bırakmaz,giderken yine beklerim der. Vasfi’nin gelmesinden çok memnunun olur, Vasfi’yi de çok sever. Vasfi’nin   yıllar sonra  tesadüf  karşısına hapishane arkadaşı Sami çıkar.Sarmaş dolaş olurlar arkadaşı sorar Vasfi’ye ne iş yapıyorsun ? İş bulamıyorum. Sağ olsun yaşlı bir kadının bahçesini düzenledim o yüklü bir para verdi şimdilik  otel de kalıyorum. Hapishane arkadaşı ben şimdi işe gidiyorum. İnşatta usta olarak çalışıyorum. Müteahhit benim arkadaşım.Okur yazarı olan birini arıyordu. Ben bugün patronla konuşur yarın burada Sirkeci garında sana haber veririm deyip ayrılır.

Dediği saatte hapishane arkadaşı Sami gelir ve haydi gözün aydın işe alındın ve şimdi işe gidiyoruz.

Vasfi iyi bir ücretle işe başlar. Otelden ayrılır ve kendine bir ev  tutar.Kendisine zor günlerde yanında olan ve uyurken üzerine sırtındaki mantosunu üstüne örten, esmer güzel kadını aramaya başlar.

Vasfi her iş çıkışında günlerce genç ve güzel esmer  kadını arar. Sanki yer yarıldı da içine girdi aramadığı  yer kalmaz. Kimsesizlerin  kaldıkları yerleri tek tek dolaşır.En sonunda  bir garda bulur.Kadını görünce o kadar sevinir ki, koşarak varıp  sarılır iş buldum çalışıyorum. Kendime ev tuttum. Kadının gözleri sevinçle parlar.Ne.”iş mi” buldunuz?

“Evet iş buldum. Bu her şey demek değil ama yine de güzel  bir şey.”

Sonra Vasfi genç kadının elinden tutar.Gel kızım.İlk işimiz sana bir oda bulmak olsun. Sonra gidip bir yemek yiyelim. ”Uzun uzun bakıştılar.” Sonra rüzgarın uğultusu içinde,şehre doğru yürüdüler.

Vasfi’nin hiç kurtulamayacağım dediği,hatta intihar etmek istediği çilekeş hayatına ilk önce genç esmer güzeli kadın dokunur. Sonrada tesadüfen evinin bahçesini düzenlediği o yaşlı kadın hayata bağlar. Hapishane arkadaşı Sami’nin düzenli bir iş bulması. Vasfi,sokakta yaşayan sokak arkadaşı  o genç  güzel esmer kadınla yaşamını birleştirir ve sokaktan kurtulur. Sıcak bir yuvaya kavuşur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar