Metin Münir
Ozanköy
Ben kapıdan çıkmaya hazırlanırken bir kelebek içeri giriyor.
Kedi, basamakta paspas gibi yatıyor. Birkaç gündür önüne koyduğum kuru mamayı yemeyerek beni ıslak mama vermem için zorlamaya çalışıyor.
İşte. Beni görünce “ıslak” miyavlaması yapıp ayağa kalktı ve sırtını kamburlaştırarak mama tabağının önüne geçti.
“Peki”, diyorum isteksizce merhamete gelerek ama daha çok onu başımdan savmak için.
“Vereceğim, vermemem gerektiği hâlde, daha bir saat önce doyurdum seni, ama hadi şımartayım bu bayram günü herkes tatilde, ortalık tenha ve sessiz iken.”
Mamayı tabağına boşaltıyorum.
Ve “bir gün sen kedi olmanın nasıl bir şey olduğunu bana anlat, ben de sana insan olmanın diyorum,” ama mamanın içine girdi, duymuyordur bile.
“Dokuz hayatın olduğu gerçekten doğru mu? Yoksa bir hayat bile çok mu geliyor?”
Çıkıyorum bahçeye. Bilgisayarda çalmakta olan Tarantella del Gargano* arkamdan geliyor.
Sıcak ama gelen değil, giden bir sıcak.
Gezegen, döne döne yorgun yüzünü sonbahara çevirdi gene.
Geçen gün denizden çıkarken suyun hemen üstünde uçan bir dizi göçmen balıkçıl gördüm.
Gece ilk defa üşüyerek uyandım.
İkinci defa duş alacağım bahçede, arkamdan akan teri yıkamak için.
Dalda asılı havlu kurudu bile.
Aylardır yağmur yememiş toprağın kokusunu alıyorum, soğuk sular üstümden akarken.
Sen ise E., annenin evine taşındın.
Yastıklar, terlikler, pijamalar içinde uzun oturuyorsun, başında kep, beline kadar gelen parlak siyah saçların dökülmüş, güzel yüzün solgun, gözlerin hüzünlü.
Yaz başında, havalar serinleyince buluşmaya ve bir yerlere gitmeye karar vermiştik.
Bir önceki yolculuğumuz çok keyifli geçmişti. Antakya’dan Malatya ve Elazığ’ı geçerek Harput’a gitmiş, ama kalmamıştık. Mutsuz ruhların sessiz çığlıkları dolaşıyordu orada, burada uyuyan kötü rüyalar görür diyerek.
Eğrice’de, Hazar Gölü’nün kıyısındaki tenha bir otelde yatmıştık.
Tunceli’de çay içmiş, sokaklarda dolaşmış, ama orada da kalmamış, dik, ağaçlıklı dağlar arasında akan Munzur Nehri’nin yatağını izleyen yoldan Ovacık’a doğru yola koyulmuştuk.
Harput’ta serin ağaçların altında çay içerken tanıştığımız bir adam önermişti oraya gitmemizi. Yol boştu, ne bir köy vardı, ne bir çoban. Sık sık durmuştun yol kenarındaki çiçeklere bakmamız için.
Kırmızı şakayıkları hatırlıyor musun? Akarsuyun yanında bir düzlük bırakıp yoldan uzaklaştığı bir yerde, ağaçların altındaydı. Üzerinde on bir çiçek saymıştık.
Kendini akıntıya bırakmıştın. Boş gezenin boş kalfası olmak istiyorum, demiştin. Nerede istersen orada takılıyordun. Kitap da okumuyordun artık. Telefonun sürekli sessizdeydi. Arayanlardan istediğine cevap veriyordun.
Beni biliyorsun. Teslimiyetçiyim. Sen ise mücadelecisin. Çabuk iyileş. Gene Ovacık’a gidelim. Munzur’da yüzelim. Dağdaki göle yürüyelim. Kırmızı Benekli Alabalık yiyelim. Yol kenarındaki arıcıdan bal alalım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2021
1.02.2021
24.01.2021
18.06.2020
4.06.2020
29.02.2020
27.02.2020
25.02.2020
13.02.2020
30.01.2020