Mümtazer TÜRKÖNE
Kongrenin onca gösterişine rağmen, ekranlara çıkan heyecanlı yorumcuların erkek limonu sıkar gibi hikâye üretmekte zorlanmalarına anlam veremedim. Halbuki gündelik magazine kulis bilgisi üretmekten tarihe not düşmeye varana kadar envai çeşit manşet çıkarmak, 23 yıldır iktidarda olan partiye yakışmaz mıydı?
Değişim, dönüşüm gibi iddialı lâfların gerçek dünyada basit bir karşılığı vardır: Bir hafta sonra hafızanızda hangi iz kalacak? Yasak savmanın veya rutinin üzerine çıkan ne var?
AK Parti’nin 8. Kongresi’nden geriye ne kalır? Bu kongre ile hangi aktörler harekete geçer ve ne yaparlar? Cevap olumsuz. Yoksa kongrenin bir iz bırakma endişesi taşımadan olabildiğince sönük geçmesi bilinçli bir tercih miydi?
ÇÖZÜMSÜZ PARADOKS: PARTİ Mİ, LİDER Mİ?
İkisi bir arada olmuyor. Güçlü lider, kurumsal olarak zayıf parti anlamına geliyor.
Daha esaslı bir sorun var: Gelecek. Hatta yakın gelecek. “Ne olacağımızı biliyoruz; hepimiz öleceğiz. Mesele ne olduğumuz; onu hiçbirimiz bilmiyoruz.” Yani gelecek tam bir kesinlikle belli, biz geçmişte ne olduğunu tartışıyor ve anlamaya çalışıyoruz. Büyük filozof böyle demiş.
Ölümlü olan sadece insanlar değil. Bütün iktidarların bir sonu var. Türkiye’de muhafazakâr partilerin zevali ise geleneksel olarak kaçınılmaz.
AK Parti’nin birkaç seçim sonra Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi gibi sadece namı kalmış bir partiye dönüşeceğini öngörmek kehanet sayılmaz. Merkez Sağ’da Menderes, Demirel, Özal gibi güçlü isimlerin etrafında oluşan örgütsel yapı ve enerji, sonrasında devam etmedi. Lider ne kadar güçlü ise partinin eriyip tarihe karışması o kadar hızlı oluyor. Son derece doğal. Partinin ana iskeletini liderin karizması oluşturuyor. O bırakınca geriye sadece alışkanlıklar kalıyor.
CHP ile mukayese etmeyin. CHP’de her zaman parti, liderin önünde kurumsal bir güce sahip oldu. Ecevit’in, Cumhuriyet’in İkinci Adamı’nın elinden partiyi alması bu sayede gerçekleşti ve gelenek öyle devam etti.
AK Parti, 23 yıllık bir iktidar tecrübesine rağmen kurumsallaşmış bir partiye dönüşemedi. CHP, muhalefette onca depremi atlatmasına rağmen kurumsal yeteneklerini sergilemekten geri durmuyor.
Lider kültü, parti mensubiyetini geride bırakıyor. Anketlerde Erdoğan’ın partisinden daha fazla halk desteğini istikrarlı bir şekilde muhafaza etmesi, lider ile parti arasındaki paradoksun çözümsüz olduğunu göstermek için yeterli.
AK PARTİ NE İDİ?
Kütüphanemde, 2004 yılında yapılmış Uluslararası Muhafazakârlık ve Demokrasi Sempozyumu’nun AK Parti amblemiyle basılmış kitabını buldum. Sayfalarını hüzünle çevirdim. Başında “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan” başlığı ile verilen uzun bir açış konuşması var. Metnin tamamını, Erdoğan’ın bugünün iktidarına yönelik son derece sağlam ve tutarlı bir eleştirisi olarak okuyabilirsiniz.
Bugün AK Parti’de “muhafazakâr demokrasi” kavramını ve bu kavrama dair edilen hiç olmazsa birkaç sözü hatırlayan acaba çıkar mı?
Sadece parti ideolojisi değil, AK Parti’nin diğer partileri de derinden etkileyen, parti rekabetine yeni bir soluk getiren örgütlenme ve propaganda taktiklerinin bugün neredeyse izi bile kalmadı. Bugünden tarihe intikal edeceği anlaşılan bir tasnif: 2013 öncesi ve sonrası AK Parti iki farklı kimlik, örgüt ve yapı olarak kayda geçmiş olacak.
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ, AK PARTİ’Yİ NASIL ÇÖKERTTİ?
AK Parti’yi bir siyasî parti, özellikle iktidardaki parti olarak çözen ve bitiren temel faktör Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi oldu. Parti teşkilatının yerini merkezî bürokrasi, taşra teşkilatının yerini de merkezî bürokrasinin taşra birimleri aldı. Parti, halkla siyasî sistem arasında aracılık yapma kabiliyetini neredeyse bütünüyle kaybetti.
Siyasî partiler demokrasilerde, kritik bir çok görev üstlenirler. Bunların başında halkın taleplerini sisteme taşıma ve çözüm arama yetenekleri gelir. Parti teşkilatları, kendilerine müracaat eden vatandaşların sorunlarını çözer. TBMM’nin kapısında kuyruğa giren vatandaşlar, bu işlevin gündelik görüntüleri iken, bu manzara AK Parti cenahı için giderek azaldı. Parlamenterlerin, vatandaşların taleplerini karşılama yetenekleri de öyle. Bir parti teşkilat başkanının, bir milletvekilinin merkezî bürokrasi veya taşra birimlerinde hiçbir etkisi yok. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi parti teşkilatlarının ve yasama organının taşıyıcı rolünü iptal etti. Bütün yetki, halka karşı sorumlu olmayan ve hesap vermeyen, sadece silsile-i meratip ile cumhurbaşkanlığına bağlı olan renksiz-kokusuz bürokrasinin eline geçti. Zaten hükümet üyeleri siyasetçi değil çoğu bürokrasinin içinden geliyor. Halka hesap vermek diye, rutinlerinin içinde bir kompartıman yok.
Bürokrasi dünyanın her yerinde, özellikle otokrasilerde kendi çıkarlarına odaklanarak kastlaşma eğilimi gösterir. Kartalkaya faciasının serencamını gözünüzün önüne getirin. Bürokrat bakan, sistem içinde yargı dahil kullanabileceği bütün imkânları seferber ederek kendini ve bakanlığını korudu. Suçluları belirleyen bir bilirkişi raporu bile yazılamıyor. Peki bu işte parti teşkilatının ve aracılık ettiği halkın çıkarı neydi? Sizce AK Parti iktidarı, kamuoyunda çoktan mahkûm edilmiş bu bakanın günahını neden sırtında taşıyor? Cevap: Sistem böyle işliyor.
Kısaca AK Parti, demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru kabul edilen bir siyasî parti olarak hizmet dışı. Büyük ölçüde atıl vaziyette. Siyasetteki güç oyununu takip ederken varlığını göz ardı edebilirsiniz. Oyun gücü artık giderek daralan ve bürokrat niteliği ile öne çıkan bir çelik çekirdeğin elinde.
Kongreden gözünüze çarpan ve aralarında bir enerji veya dinamizm ışığı yakalayamadığınız, salt gösterişten ibaret görüntüler bu yüzden.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025