Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
Sistem mağduru olarak AK Parti
24.02.2025
150
AK Parti’nin 8. Kongresi’nden geriye ne kalır? Bu kongre ile hangi aktörler harekete geçer ve ne yaparlar? Cevap olumsuz. Yoksa kongrenin bir iz bırakma endişesi taşımadan olabildiğince sönük geçmesi bilinçli bir tercih miydi?

Kongrenin onca gösterişine rağmen, ekranlara çıkan heyecanlı yorumcuların erkek limonu sıkar gibi hikâye üretmekte zorlanmalarına anlam veremedim. Halbuki gündelik magazine kulis bilgisi üretmekten tarihe not düşmeye varana kadar envai çeşit manşet çıkarmak, 23 yıldır iktidarda olan partiye yakışmaz mıydı?

Değişim, dönüşüm gibi iddialı lâfların gerçek dünyada basit bir karşılığı vardır: Bir hafta sonra hafızanızda hangi iz kalacak? Yasak savmanın veya rutinin üzerine çıkan ne var?

Mümtaz'er Türköne yazdı l Sistem mağduru olarak AK Parti

AK Parti’nin 8. Kongresi’nden geriye ne kalır? Bu kongre ile hangi aktörler harekete geçer ve ne yaparlar? Cevap olumsuz. Yoksa kongrenin bir iz bırakma endişesi taşımadan olabildiğince sönük geçmesi bilinçli bir tercih miydi?

ÇÖZÜMSÜZ PARADOKS: PARTİ Mİ, LİDER Mİ?

İkisi bir arada olmuyor. Güçlü lider, kurumsal olarak zayıf parti anlamına geliyor.
Daha esaslı bir sorun var: Gelecek. Hatta yakın gelecek. “Ne olacağımızı biliyoruz; hepimiz öleceğiz. Mesele ne olduğumuz; onu hiçbirimiz bilmiyoruz.” Yani gelecek tam bir kesinlikle belli, biz geçmişte ne olduğunu tartışıyor ve anlamaya çalışıyoruz. Büyük filozof böyle demiş.

Ölümlü olan sadece insanlar değil. Bütün iktidarların bir sonu var. Türkiye’de muhafazakâr partilerin zevali ise geleneksel olarak kaçınılmaz.

AK Parti’nin birkaç seçim sonra Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi gibi sadece namı kalmış bir partiye dönüşeceğini öngörmek kehanet sayılmaz. Merkez Sağ’da Menderes, Demirel, Özal gibi güçlü isimlerin etrafında oluşan örgütsel yapı ve enerji, sonrasında devam etmedi. Lider ne kadar güçlü ise partinin eriyip tarihe karışması o kadar hızlı oluyor. Son derece doğal. Partinin ana iskeletini liderin karizması oluşturuyor. O bırakınca geriye sadece alışkanlıklar kalıyor.

CHP ile mukayese etmeyin. CHP’de her zaman parti, liderin önünde kurumsal bir güce sahip oldu. Ecevit’in, Cumhuriyet’in İkinci Adamı’nın elinden partiyi alması bu sayede gerçekleşti ve gelenek öyle devam etti.

AK Parti, 23 yıllık bir iktidar tecrübesine rağmen kurumsallaşmış bir partiye dönüşemedi. CHP, muhalefette onca depremi atlatmasına rağmen kurumsal yeteneklerini sergilemekten geri durmuyor.

Lider kültü, parti mensubiyetini geride bırakıyor. Anketlerde Erdoğan’ın partisinden daha fazla halk desteğini istikrarlı bir şekilde muhafaza etmesi, lider ile parti arasındaki paradoksun çözümsüz olduğunu göstermek için yeterli.

Mümtaz'er Türköne yazdı l Sistem mağduru olarak AK Parti

AK PARTİ NE İDİ?

Kütüphanemde, 2004 yılında yapılmış Uluslararası Muhafazakârlık ve Demokrasi Sempozyumu’nun AK Parti amblemiyle basılmış kitabını buldum. Sayfalarını hüzünle çevirdim. Başında “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan” başlığı ile verilen uzun bir açış konuşması var. Metnin tamamını, Erdoğan’ın bugünün iktidarına yönelik son derece sağlam ve tutarlı bir eleştirisi olarak okuyabilirsiniz.
Bugün AK Parti’de “muhafazakâr demokrasi” kavramını ve bu kavrama dair edilen hiç olmazsa birkaç sözü hatırlayan acaba çıkar mı?

Sadece parti ideolojisi değil, AK Parti’nin diğer partileri de derinden etkileyen, parti rekabetine yeni bir soluk getiren örgütlenme ve propaganda taktiklerinin bugün neredeyse izi bile kalmadı. Bugünden tarihe intikal edeceği anlaşılan bir tasnif: 2013 öncesi ve sonrası AK Parti iki farklı kimlik, örgüt ve yapı olarak kayda geçmiş olacak.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ, AK PARTİ’Yİ NASIL ÇÖKERTTİ?

AK Parti’yi bir siyasî parti, özellikle iktidardaki parti olarak çözen ve bitiren temel faktör Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi oldu. Parti teşkilatının yerini merkezî bürokrasi, taşra teşkilatının yerini de merkezî bürokrasinin taşra birimleri aldı. Parti, halkla siyasî sistem arasında aracılık yapma kabiliyetini neredeyse bütünüyle kaybetti.

Siyasî partiler demokrasilerde, kritik bir çok görev üstlenirler. Bunların başında halkın taleplerini sisteme taşıma ve çözüm arama yetenekleri gelir. Parti teşkilatları, kendilerine müracaat eden vatandaşların sorunlarını çözer. TBMM’nin kapısında kuyruğa giren vatandaşlar, bu işlevin gündelik görüntüleri iken, bu manzara AK Parti cenahı için giderek azaldı. Parlamenterlerin, vatandaşların taleplerini karşılama yetenekleri de öyle. Bir parti teşkilat başkanının, bir milletvekilinin merkezî bürokrasi veya taşra birimlerinde hiçbir etkisi yok. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi parti teşkilatlarının ve yasama organının taşıyıcı rolünü iptal etti. Bütün yetki, halka karşı sorumlu olmayan ve hesap vermeyen, sadece silsile-i meratip ile cumhurbaşkanlığına bağlı olan renksiz-kokusuz bürokrasinin eline geçti. Zaten hükümet üyeleri siyasetçi değil çoğu bürokrasinin içinden geliyor. Halka hesap vermek diye, rutinlerinin içinde bir kompartıman yok.

Bürokrasi dünyanın her yerinde, özellikle otokrasilerde kendi çıkarlarına odaklanarak kastlaşma eğilimi gösterir. Kartalkaya faciasının serencamını gözünüzün önüne getirin. Bürokrat bakan, sistem içinde yargı dahil kullanabileceği bütün imkânları seferber ederek kendini ve bakanlığını korudu. Suçluları belirleyen bir bilirkişi raporu bile yazılamıyor. Peki bu işte parti teşkilatının ve aracılık ettiği halkın çıkarı neydi? Sizce AK Parti iktidarı, kamuoyunda çoktan mahkûm edilmiş bu bakanın günahını neden sırtında taşıyor? Cevap: Sistem böyle işliyor.

Kısaca AK Parti, demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru kabul edilen bir siyasî parti olarak hizmet dışı. Büyük ölçüde atıl vaziyette. Siyasetteki güç oyununu takip ederken varlığını göz ardı edebilirsiniz. Oyun gücü artık giderek daralan ve bürokrat niteliği ile öne çıkan bir çelik çekirdeğin elinde.

Kongreden gözünüze çarpan ve aralarında bir enerji veya dinamizm ışığı yakalayamadığınız, salt gösterişten ibaret görüntüler bu yüzden.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar