Mümtazer TÜRKÖNE
“Delikanlıysan çık ortaya!” muhabbeti, memleket için hayırlı değil. Bu muhabbetin devamının “erkek erkeğe kozlarımızı paylaşalım” şeklinde sürmeyeceği belli.
5 bin koruma ile bedeni, özel ceza maddeleri ile itibarı korunan biri ile kimse delikanlılık yarışına giremez. Zaten bu meydan okuma da delikanlıca bir çağrı değil, bir güç ve şiddet gösterisinden ibaret. Machiavelli siyasetçide iki temel özelliği ayırt eder: Tilkilik ve aslanlık. Aslan gibi davranması gereken yerde tilki gibi, tilki gibi davranması gerektiğinde aslan gibi davranmaya kalkan politikacının durumu vahimdir. Sözü ve hükmü geçerli ise memleketin hali de vahim demektir.
Doğrudan tek bir kişinin eseri olan şiddet yüklü, güvensiz ve adaletsiz bir siyasî atmosfere esir düşüyoruz. 5 bin korumanın ortasında Cumhurbaşkanı “delikanlıysan çık ortaya” dediği zaman, tek tek gücü yeten herkesin ihkak-ı hak peşine düşmeye kalkmasından daha doğal ne olabilir? Bu kadar mı? Cumhurbaşkanı hukuku hiçe sayarak insanları suçlu ilan ediyor. Ağır hakaretler devletin zirvesinden topluma yayılan şiddet dilini egemen kılıyor. En tepede mahkeme kurulmuş, mübaşir de, savcı da, yargıç da avukat da tek kişi. Alt alta yazıp toplamını çıkarttığınız zaman bu memlekette hukukun işletilmesinin, adaletin dağıtılmasının imkânsız olduğuna hükmetmeniz lâzım. Hukuk olmayınca gücü yeten yetene. Devlet dediğimiz ve üzerine titrediğimiz dev yapı ise alelade bir suç çetesinin karargahına dönüşür.
Kim üretiyor bu şiddet dilini? Toplumu kim kutuplaştırıyor? Mevcut yasaları ve anayasayı defaatle çiğneyerek hukuksuzluğu kim yol ediyor? Nezaketini en zor şartlarda bile bozmayan Kılıçdaroğlu mu? Dal gibi bir delikanlının, Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun katledilmesi karşısında sokağı Ülkücülere yasaklayan Devlet Bahçeli mi? Sağduyulu sözleriyle herkesi sürekli şaşırtan Selahattin Demirtaş mı? Şiddet dili, sertlik, kutuplaşma normal şartlarda hep muhalefetten gelir. Hepsi toplu halde tek bir kişinin kırıp döktüklerini tamir etmeye, ortamı yatıştırmaya çalışıyor. Hükümete bakın: Yağıp-gürlemeye kalktığı zaman bile o çelebi haliyle çok inandırıcı olamayan Ahmet Davutoğlu, bu şiddet ortamından ne kadar sorumlu olabilir?
“Cumhurbaşkanına hakaret” yani Ceza Kanunu’nun 299. maddesine muhalefet suçu bir sivil itaatsizlik eylemine dönüşerek çığ gibi büyüyor. Toplumun yarısının kendisinden nefret etmesini sağlayarak geri kalan yarısının desteğini arkasına almaya çalışan bir politikacının ağır tahrikleri altında kaç kişiyi cezaevine tıkabilirsiniz? Onbinlerce insan için kaç tane yeni cezaevi yapabilirsiniz? Mesele çok ciddi. Bu yüzden gençler için su-i emsal oluşturan ve bu emsali tekrarlayan Ahmet Kekeç’in (Star, 14 ve 21 Şubat) Cumhurbaşkanı’na alenî hakaret içeren yazıları için savcılığa suç duyurusunu tekrarlıyorum. Arkasını dayadığı güç ve iktidarın verdiği şımarıklıkla bu suçu alenen işlemenin akıbeti, hiç olmazsa furya halinde tutuklanan gençler için kayıtlara geçsin. Hem Cumhurbaşkanı’na kızdığı için hakaret etmekle, “güç benim arkamda” diye hava atmak için hakaret etmek arasındaki farkı görelim. Kanunun herkese eşit uygulanması meselesini dile getirirken söylediğim çok basit: Ahmet Kekeç’in köşesindeki ibareyi sosyal medyada aynen kullanan biri Cumhurbaşkanı’na hakaretten tutuklanır mı, tutuklanmaz mı?
Kirli bir iktidar mücadelesine tanıklık ediyoruz. “Yalan”a dayanan bir güç, ancak yalanla varlığını sürdürebilir. Gerçeklerin ise eninde sonunda mutlaka ortaya çıkmak gibi bir huyu var. “Paralel yapı” yalanının, muhalefetten gelen “paralel yapıyı araştıralım” teklifine “hayır” dediğiniz zaman çökmesi gibi. Ortam kötü, etraf beceriksiz adamlarla dolu. Ahlâk yoksunluğu demek ki beceri getirmiyor. Cumhurbaşkanı, çevresinden üretilen, kendi gazetelerinde yayımlanan senaryoyu belli ki yeteri kadar başarılı bulmadığı için kendince yalanlamış oluyor. O kadar güç ve iktidara sahip birinin oynadığı “mağdur” rolüne kimse dönüp bakmıyor.
Devlet, tilkilerin sofra kurduğu koyun ağılına dönüştü. Şiddet, güvensizlik, adaletsizlik, tahrik ve hakaret buradan memleket sathına yayılıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025