Mümtazer TÜRKÖNE
Hitler polemiği ucuz ve gereksiz bir polemikti. Erdoğan'ın Hitler'i ve onun diktatörlüğünü, üstelik başkanlık sistemine emsal göstererek yüceltmesi, maksadına aykırı.
Belki parlamenter sistemi küçümsemek için, Hitler'in bu sistemle ve demokratik yollarla iktidara gelip bir diktatöre dönüşmesini ifade etmek istemişti. Bu tür polemikler baştan ve yoldan çıkartıcı olduğu için asıl mevzuyu gölgeliyor. Türkiye'de tartışılması ve çözülmesi gereken sistem sorunu “yargı bağımsızlığı” ve doğal olarak “kuvvetler ayrılığı” etrafında dönüyor; başkanlık ve parlamenter sistem arasında değil. Zaten başkanlık ve parlamenter sistemler arasındaki fark, yürütme ve yasama ilişkisini farklı düzeneklere bağlamasıdır; yargı her ikisinde de bağımsızdır ve bugün Türkiye'de yargı, bağımsız olmadığını, iktidarın emir ve hiyerarşisinde bürokratik bir kuruma dönüştüğünü verdiği kararlarla bas bas bağırıyor.
Ali Bulaç'ın da vurguladığı üzere önemli olan “başkanlık veya parlamenter sistem değil hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığının tesisi ve korunması” olmalı. Yargı, Sulh Ceza Hakimlikleri aracılığıyla gözaltı ve tutuklamayı, iktidarın baskı ve yıldırma aracına dönüştürmüş durumda. Adalet Bakanlığı'na bağlanan HSYK tehdidi yüzünden yargıçların vicdanı, iktidarın ipoteği altında. Memlekette süregelen hukuk katliamını, ifade ve basın özgürlüğü kalktığı için ancak iktidar sözcülüğünü üstlenen medya şecaat arzedip “merd-i kıptî” rolü oynadığı zaman öğrenebiliyorsunuz. Dünkü şu haber meselâ: “FETÖ/PYD'ye yönelik son iki yılda ülke genelinde 750'si polis, 80'i asker olmak üzere bin 800 kişi gözaltına alındı, bu kişilerden 278'i halen cezaevinde bulunuyor.” Demek ki neymiş? İki yıldır devam eden cadı avında 1522 kişi, her gün atılan manşetler eşliğinde devlet terörüne maruz kalmış. Tutuklu olanların da komedi tarzında gerekçeleri var. İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği, 17 Aralık soruşturmasında görev alan polislerden 14'ünü serbest bırakıyor. Gerekçesi “silahlı terör örgütü üyeliği” konusunda savcılığın bir delil sunmamış olması. Savcılık itiraz ediyor ve “şüphelilerin ‘FETÖ-PDY Silahlı Terör Örgütü' olarak anılan örgütün üyesi sıfatıyla örgütün amaçları doğrultusunda 17 Aralık operasyonunu gerçekleştirdiklerini” delile ihtiyaç göstermeyen açık bir hakikat olarak hakimin önüne koyuyor. Hakimlik de serbest bıraktığı adamları, bu “kesin” delil yüzünden tekrar tutukluyor. Başsavcılık ile hakimlik arasında “silahlı terör örgütü üyeliği” lafından ne anlaşıldığına dair bu polemiği doğrudan iktidar medyasından naklediyorum. Devletin savcısının yürüttüğü bir soruşturmada görev almak “silahlı terör örgütü üyeliği” ise, biz şu PKK'nın, IŞİD'in terörünü nereye koyacağız?
Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, bağımsızlığı ortadan kalkan yargı erkini sakin bir limanda sağlam bir iskele babasına bağlayıp, bütünüyle iptal edecek çok önemli bir kapıyı araladı. Hukuku iktidarın keyfine göre yorumlamakla görevli olanları külliyen boşa çıkartacak kadar önemli bir şey söylüyor. Sayıları hızla artan basın davalarında “soruşturma ve ceza riski”nin AİHM'ye göre ifade özgürlüğünü “donduran” niteliği bulunuyor. Bu durum, Türkiye'deki yargı yolları tüketilmeden, hatta Anayasa Mahkemesi'ne bile başvurmadan, doğrudan AİHM'ye başvurup “tedbir kararı” isteme hakkı doğuruyor. Bu son derece haklı ve Türkiye realitesine uygun yorum, AİHM'yi size bulunduğunuz ilin Sulh Ceza Hakimliğinden daha yakın hale getiriyor. Bu yorum, AİHM'nin benimsediği ve uyguladığı bir yorum olduğu için hızlı alınacak emsal kararlar ile, sizin güdümlü yargınızın hükümranlık alanını iptal etmeye yarayacak. Dünya Türkiye'den ibaret değil. İfade özgürlüğü bütün özgürlüklerin anası olduğu için bu yorum, bağımlı yargının ipliğini pazara çıkartacak ve hukuka nefes alma imkânı verecektir.
Hitler meselesine gelince... 9. Sulh Ceza Hakimi ile Başsavcılığın arasında geçen polemiğe göre çok önemsiz ve gereksiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025