Murat BELGE
Meclis açılmış, açılış konuşmasını da Cumhurbaşkanı yapmış. Bu konuşmasında Cumhurbaşkanı Meclis’in bundan böyle fazla bir “kıymat-i harbiyesi” kalmadığını belirtmek için (olsa gerek) “yürütmenin tek muhatabı Cumhurbaşkanı’dır” demiş. Evet, aslında bu ülkede “AKP iktidarı kuruldu kurulalı, tek muhatap Tayyip Erdoğan. “Sistem içindeki tüm vesayet mekanizmaları ortadan kalktı” cümlesini de kurmuş Cumhurbaşkanı. Bu cümlenin asıl anlamı da “Bana direnebilecek ya da yaptığım işi durdurabilecek ne varsa ortadan kaldırdım. ‘Kuvvetler Ayrılığı’ diye bir şey bırakmadım.”
Cumhurbaşkanı bu arada Amerika’ya gidip Birleşmiş Milletler’e yeni biçim verme girişimini başlattı; Almanya’ya da gidip yeni “Türk-Alman ilişkileri” dönemini başlattı. Bu “yeni” ilişkilerin bir maddesi de Can Dündar’dı herhalde. Cumhurbaşkanı Can Dündar hakkında düşüncelerini açıklamış. Onun bu düşünceleri bizim için yeni değil, çünkü bundan önce sık sık tekrarlamıştı; ama demek ki Almanya’da bir kere daha üstünden geçme gereği duymuş.
Cumhurbaşkanı Can Dündar’ın şimdi Türkiye’de olsa hapiste olacağını söylüyor. Oysa Can Dündar mahkeme kararıyla serbest kalmıştı. Demek ki, Cumhurbaşkanı bir yolunu bulup onu yeniden içeri tıktıracakmış.
“Yürütme”nin “tek muhatabı” olduğunu söylüyor ama yargıda olup bitenlerin asıl muhatabının da o olduğunu biliyoruz. Onun için “Can Dündar şimdi hapiste olurdu” diyorsa, elbet bildiği vardır. Dediğine inanmak gerek.
Cumhurbaşkanı bunu söylemekle yetinmedi. “Can Dündar ajandır” dedi.
Bunu da öteden beri söylüyor ve savcıları da bu mantıkla Can Dündar hakkında (ve çeşitli gazeteciler hakkında) iddianame yazıyorlar. Suriye gönderilen malzemenin ne olduğunu yazmak “casusluk” oluyormuş.
“Casus” dediğimiz adamın kim olduğunu, ne yaptığını anlatmak için ilk olarak bir devlet adına çalışan biri olduğunu söyleriz. Can Dündar’ın ve bu silah konusunu haber yapan başka gazetecilerin bunu hangi devlete hizmet etmek üzere yaptıklarını bilmiyoruz. Bunu dava konusu haline getiren savcılar da iddianamelerinde böyle bir bilgi vermiyorlar. Böyle bir bilgiyi merak ettiklerine dair bir belirti de görülmüyor.
Gene “casus”la, “casusluk”la ilgili temel bir bilgi, bunun son derece gizli bir konu olmasıdır. Casus, hesabına çalıştığı devletin gizli görevlisidir. Onun için topladığı bilgiyi gizlice toplar ve bu bilgiyi o devlete gizlilikle verir. Topladığı bilgiyi gazetede yayımlayan bir casus, casusluk tarihinde görülmemiştir. Medyada yayımlanan bilginin alıcısı herhangi bir devlet değil, o ülkenin kamuoyudur. Kamuoyu da ajan, casus çalıştırmaz.
Bu suçlamalara yol açan bilginin daha önce de açıklamış olduğu bütün bu mahkeme süreçlerinde sık sık söylendi. En son, Enis Berberoğlu’yla ilgili karar şerh koyan bir yargıç da bu bilginin bir dergide daha önce yayımlandığını, dolayısıyla “gizli bilgi” olmaktan çıktığını yazdı. Yani bu, bir “yargıcın şerhi” olarak kayda geçti. Ama kayda geçmesi , Cumhurbaşkanı’nın “Can Dündar bir ajandır” Almanya’da demeç vermesine engel olmadı.
Peki, bu “daha önce yayımlanmıştı” hikâyesi ne demek oluyor?
O hikâye bir “olgu” olarak, orada duruyor. “Bu casusluktur, suçtur!” diye bağırıp çağıranları ve başta Cumhurbaşkanı’nı, görünüşte, hiç ilgilendirmiyor. Bunu da anlamak mümkün değil. Madem olay böyle ciddi bir suç ve bu kadar insanı yıllarca hapiste tutmayı gerektirecek bir ağırlık taşıyor, bunu ilk bildiren hakkında herhangi bir girişim olmaması tuhaf değil mi?
Yanlış anlaşılmasın: Ben bunu daha önce bildirmiş olanın da bir suç işlediğini düşünmüyorum. Toplumu bilgilendirmek bence son derece onurlu bir iştir ve “bilgi”nin iyisi, kötüsü diye bir ayrım yoktur. İşin doğrusu neyse, onu ortaya koymaktır, kendine “gazeteci” diyen kişinin yapması gereken. Ama ortada hüküm v.b. yokken “ajan” diye konuşan birisinin bu konuda tek bir kelâm etmemesinin bir açıklaması olmalı.
Bir sözlüğe bakayım dedim. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1995’te yayımladığı dört ciltlik sözlükte “Casusluk” şöyle tanımlanmış: “Yabancı bir ülkeye bildirmek üzere diğer bir ülkenin sırlarının elde etmek için yapılan faaliyet.”
Casus da şöyle: “Bir devletin veya bir kimsenin sırlarını başkasının hesabına öğrenmeyi üstüne alan kimse.” Bunları tartışılan konuya pek benzetemedim ama Tayyip Erdoğan’ın kurmaya çalıştığı “Yeni Türkiye”de birtakım kelimelerin sözlük anlamlarının da değişmesine kendimizi alıştırmalıyız herhalde.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025