Mustafa ARMAGAN
Musul'da bombalar patlar, silah tarrakaları ekranlardan yüreklerimizi delip gayri ihtiyari geçmişe dönüp bakmak ihtiyacını duyuyor ve soruyoruz:
Osmanlı'nın ardından hangi hatalar uç uca vagonlar halinde eklenerek Irak ve Suriye'yi içinden çıkılmaz hale getirdi?
Öbür tarafta Misak-ı Milli'nin neden güncel olduğunu ve Lozan'daki kayıplarımızı düşünmenin neden bugün olanları anlamak bakımından önemli olduğunu soran bir Cumhurbaşkanımız var.
Tarihin “bugün”ü okumakta ne denli mahir bir rehber olduğunu yaşaya yaşaya öğrenmiş oluyoruz.
Sizi bilmiyorum ama tarihin düğümlerini çözdükçe benim ufkum alabildiğine genişliyor.
Mesela mı?
Mesela Misak-ı Millî…
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın akademik yıl açılış törenindeki çıkışını hatırlayalım mı:
“Suriye ve Irak'ta olanları yaşarken, yeni nesil bir şeyi çok iyi bilmeli. Acaba Misak-ı Milli nedir? Bunu çok iyi bilmemiz lazım. Eğer Misak-ı Milli'yi kavrarsak, anlarsak Suriye'deki sorumluluğumuzun, Irak'taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız. Eğer bugün 'Musul üzerinde bizim sorumluluğumuz var, onun için hem masada hem de arazide olacağız' diyorsak, bunun bir sebebi var…”
Misak-ı Millî'yi önemsizleştirmeye kalkanlara cevap mahiyetinde olan bu çıkışın altındaki mesaj, bugün Türkiye eski toprakları olan Suriye ve Irak, Filistin vb. ilgileniyorsa bunun Misak-ı Millî'nin bir talimatı olmasında yatıyor.
O talimat ki, İstanbul'daki Meclis-i Mebusan tarafından 1920 başlarında kabul edilen ve Misak-ı Millî beyannamesinin ilk maddesinde yer almııştır.
Musul'da olmalıyız, çünkü…
1. maddenin Arapları ilgilendiren ilk kısmına göre Mondros Mütarekenamesi imzalandığı sırada düşman ordularının işgali altındaki Arap çoğunluğun yaşadığı toprakların mukadderatı referandumla “serbestçe” belirlenmeliydi. Osmanlı toprağı olup sözkonusu mütareke hattının “dışında” ve “içinde” (dahil ve haricinde) bulunan ve dinen, ırken (veya örfen), emelen bütünleşmiş “Osmanlı-İslam ekseriyetiyle meskûn” kısımların toplamı ise “hakikaten” ve ”hükmen” (realitede veya hukuken) hiçbir sebeple birbirinden ayrılamazdı.
Demek ki Misak-ı Millî'nin ilk maddesinin baş kısmı Arapların geleceğini belirlerken devamı Arapların yaşadıkları haricindeki topraklardaki Osmanlı-Müslüman çoğunluğun bölünmezliğini vurguluyordu. Yani Türkler ve Kürtlerin.
Lakin burada çarpıcı bir nokta var.
Misak-ı Milli üzerine yazıp çizen İnkılap tarihçileri nedense bu maddedeki “dışında” kelimesini büyük bir maharetle sansürlemiş ve metin sanki sadece Mondros Mütarekesi hattı içindekileri kast edecek mahiyete indirgenmiştir.
Bu fark, aslında Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul'a gönderdiği teklifteki Misak-ı Milli metnini esas almalarından kaynaklanıyor. Tarihçilerimizin Atatürk'ü haklı gösterme saplantıları burada da kendini gösteriyor ve orijinal Misak-ı Milli'yi değil, M. Kemal'in teklifini esas alıyor ve sonuçta tarihi çarpıtıyorlar.
Atatürkçü bir parti kuran Prof. Dr. Sina Akşin bile bu tarih tahrifatına şu tepkiyi vermek zorunda kalmıştı:
“Atatürk'ün mebuslara hazırladığı metinde, Erzurum ve Sivas kararlarına uygun olarak, mütareke sınırları içindeki yerlerin bir bütün olduğu bildirilmişti. Oysa, İstanbul'da mebuslar, imparatorluk hayalinin çekiciliğine kapılmışlar ve bırakışma imzalandığında düşman işgali altındaki yerlerde de hak iddia etmişlerdir. Sonraki yıllarda bir çok tarihçilerimiz Misak-ı Milli'yi Arap ülkeleri (mütareke sınırları dışındaki yerler) üzerinde hak iddia edilmemiş gibi göstermişlerdir. (Bunun bir çeşit sansür olduğu ve bilimsel tarihçilikle pek bağdaşmayacağı açıktır:” (Ana Çizgileriyle Türkiye'nin Yakın Tarihi, İmaj: 1998, s. 131-2)
Mustafa Kemal'in teklifi İstanbul'dakilerce fazla dar bulunmuş olacak ki, Osmanlı milletvekillerinin kurdukları Ahd-i Milli Komisyonu bu metne Mondros sınırları haricinde kalan Osmanlı-Müslüman çoğunluğun yaşadığı yerleri eklemek ihtiyacını duymuş.
Erdoğan'a göre Misak-ı Milli sadece içeriye yönelik bir kurtuluş programı değil, sınırlarımız dışında yaşayan kardeşlerimizin de bizden koparılmaz bir parça olduğunu beyan eden daha geniş bir vizyonun eseridir. Onun için Musul'da da, Halep'de, masada da olmalıyız, zira Misak-ı Milli, Kemalist tarihçilerin sansürlemeye çalıştığının ötesinde “Osmanlı” felsefesinin nefes alıp verdiği bir metin olarak öne çıkmaktadır.
Onun için Misak-ı Millî'yi bizi sınırlarımızın ötesindeki kardeşlerimize açacak şekilde okutmalı ve öğretmeliyiz yeni nesillere.
Velhasıl CHP iktidardan gideli çok oldu ama geriye tarihini bıraktı.
Musul
Şeytan ayrıntıda gizlidir derler. Tarih de ayrıntılara gizlenmiş şeytanlarla doludur ve tarihçinin görevi o şeytanları çıkarıp kurdukları kuzakları teşhir etmektir ama nerde!!
Mesela Lozan ne zaman onaylanıp yürürlüge girmiştir? Gariptir, bu hususta bir bilimsel makaleye rastlayamazsınız. Şöyle zafer, böyle zafer. Yahu İngilizler Lozan Antlaşması'nı Nisan 1924'e kadar neden getirmediler Avam Kamarası'na? Neden Ağustos 1924'e kadar onay süreci gecikti ki bu tam 13 ay demektir? Mart ayında Hilafeti kaldırdık, Lozan Nisan ayında parlamentoya geldi!
Tuhaf değil mi?
Üzerinde durulmayan pek çok tuhaflıktan biri de Musul'un İngilizlere hediye edildiği oylamaya kaç milletvekilinin katıldığı. Toplam 286 milletvekili vardı o tarihte. 7 Haziran 1926 günkü oylamaya üyelerden sadece 146'sı katılacak, bugün uğruna onlarca devletin savaş verdiği Musul sadece ve sadece 143 milletvekilinin oyuyla İngiltere'ye teslim edilecektir (2 red, 1 çekimser).
Gerçekler acıdır ama tadılması gerekir ki bir daha aynı hatalar işlenmesin.
Bitmedi.
Irak sınırlarımız İngilizlerce çizilmiş ve biz seyretmişiz derken bazıları itiraza yelteniyor. Buyurun, zamanın Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'ın TBMM'de pişkin pişkin söylediği şu sözleri nereye koyacaksınız:
“Şurasını da derhal arzetmeye mecburum ki hudut üzerinde bize bin kilometrekare miktarında lehimize tadilat ilavesini teklif ettiler, esas davamızın böyle bir veyahut iki bin km arazi davası olmadığını söyleyerek bu teklifi (reddettik).”https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d02/c026/tbmm02026115.pdf
İngilizler bize Irak sınırından 1,000 kilometrakare toprak teklif ediyor, bizim efendiler toprakta gözümüz yok diye reddediyorlar. Vah ki vah!
Musul hata, beceriksizlik ve İngilizcilik halkalarından oluşan sakat bir mantığa kurban verilmiştir.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017