Nabi YAĞCI
Sırtını bize dönüp insanlığa küskün yüzünü denize karşı kuma gömen Suriyeli Aylan bebeğin fotoğrafını gördüğüm an sarsıldım, bir daha dönüp bakamadım. Unutmuş olduğum bir söz gaipten gelen bir kâhin uyarısı gibi aklıma düştü o an. Alman filozof Adorno söylemişti, galiba şöyleydi:
“Auschwitz’den sonra şiir ölmüştür”…
Son aylarda bu ruh hali kuşatmıştı beni; değil yazmak, konuşmak ve hatta mümkün olsa düşünmek bile istemiyor insan, berbat bir hal…
Sokağa çıkma yasakları nedeniyle ölen kızını gömme imkânı bile bulamayıp yanıbaşında buzdolabında saklayan acılı ananın haberi düştüğünde aynı söz yine çınladı, sarsıldım, bu kadar da olmaz artık dedim ama olmazlar bitmiyordu. Ardından Cizre’in Cudi mahallesinde bir evin bodrumuna sığınmış, içlerinde ağır yaralıların olduğu 28 insanın feryadı geldi, top atışları altında kan kaybından ölenler olduğunu duyuyorduk, tek bir şey istiyorlardı, bir ambulans. Çalınmadık kapı bırakılmamıştı ama on gündür bir ambulans şu saatler itibariyle ulaşmış değildi onlara. Soramadan edemedim, bir yanda 28 insan öte yanda koskoca devlet…
Acaba diyorsunuz Cizre, sınırlarımızın ötesinde düşman topraklarında mı, neden kimsenin eli oraya uzanamıyor?
Uygarlık krizi,
2000’li yıllara girerken Doğulu, Batılı aydınlar geçen yüzyılı masaya yatırıp kritik etmişlerdi; biten yüzyıl için sıkça kullanılan tanımlama, “uygarlık krizi” olmuştu. Geleceğe dair hayli güçlü umutlar da besleniyordu. Maalesef görülüyor ki bu tanım bugünü de açıklayıcı olma gücünü koruyor ve daha da koruyacağı anlaşılıyor; baksanıza gericilik dalgası dünyamızın dört bir yanını sardı. Öyle olmasaydı Aylan bebek insanlığa küsmezdi.
Tarihte insanlık sayısız felaketler gördü, savaşlar, açlık, salgın hastalıklar, doğal felaketler, ama bunlara uygarlık krizi denemez, uygarlık krizi muazzam maddi zenginlik birikimi içinde, tanrı parçacığını dahi bulmaya soyunmuş modern zamanların, ufacık bir parçayı,” insanı” , somut insanı unutmuş olmasının adıdır. Adorno’nun yukarıdaki sözü bu durumun çok güçlü ifadesidir.
Akıllı telefonlara” bu unutkanlık neden” diye sorsak acaba bir yanıt alabilir miyiz?
Bütün dünya için de geçerli ama, geçmişte medeniyetin beşiği olan, otuzdan fazla kadim medeniyetin doğup hüküm sürdüğü, tarihte “Altın Hilal” denilen mümbit, doğurgan Mezopotamya havzasının ve Anadolu’nun günümüzdeki perişan hali, yaşam tarzı bu tanımın bugün de geçerliliğini keskin bir dille doğruluyor. Milyonlarca insan, doğdukları topraklardan kopup, çoluk çocuk açlık, yoksulluk, sefalet içinde göç yollarına düşmüş, ama ne yazık ki dünyada gidecek bir yer de yok. Tarihimizde bu ilk değildi ama son aylarda, kış kıyamet altında zoraki göç manzaralarının bizim ülkemizde de görülür olması insana tarihin donduğu duygusunu veriyor.
Büyük felaketlerin at koşturduğu zamanlarda toplumlar travma geçirir, şoklar yaşanır. Bir kısım insanlar görmemeyi, duymamayı seçip üç maymunları oynar; duyarlı insanları ise genelde “hüzünlü bir kayıtsızlık” hali sarar, çaresizlikle uzaktan bakar, iç çekmeyle yetinirler…
Ama bazen de gökyüzünü saran karanlık bulutları yırtmak istercesine, bıçağın kemiğe dayandığı zamanlarda çıkan, insanlığın ölmediğini hatırlatan, vicdanın sesi olan keskin bir çığlık duyulur:
I
“Bu Suça Ortak Olmayacağız”
Munch’un taşbaskısı “Çığlık” deseni 1895’te yayımlandığında hem resmin müthiş çarpıcı oluşuyla hem de bu çarpıcılığı alışılmış resim anlayışının, ifade tarzının dışına çıkarak vermesiyle sanat dünyasında şaşkınlık ve tepki doğurmuştu. Tıpkı onun gibi Barış İçin Akademisyenler Çağrısı da benzer bir sarsıntı yarattı. Genellikle akademisyenlerin ifade tarzında görülen hem nalına hem mıhına vurma hali bu bildiride yoktu; eşyayı adıyla çağırmışlardı. Bildirideki ifade keskinliklerine katılmayabilirsiniz, eleştirebilirsiniz ama bu bildirin bir çığlık olduğu unutulmamalı ve hakkı verilmeli.
Duyulur duyulmaz iktidar basını bildiriyi hafife almak istediyse de Cumhurbaşkanı’nın ardından Başbakan’ın akıllara durgunluk veren orantısız tepkisi onları yalanladı, görüldü ki bu bildiri barış isteyen her hangi bir bildiriden farklıydı.
Yakışıksız ifadeler yetmedi, savcılar, yargı, YÖK göreve çağrıldı, akademisyenlerden gözaltına alınanlar, işlerine son verilenler oldu, can güvenliklerine yönelik tehditler geldi. Ama baskı ve tehditler ters tepti. Bu kez de akademik özgürlükler ve ifade özgürlüğünün ülkemizde yerlerde sürünen hali yerli ve yabancı kamuoyu önünde gün ışığına çıktı, mercek altına alındı ve eleştirici yeni bildiriler geldi. Medyadan öğrendiğime göre bu kez de Düzce’de haklarında soruşturma açılan akademisyenleri savunan avukatlar hakkında da kovuşturma açılmış. Baskılar böyle devam ederse yeni demokratik tepkilerin doğacağına kuşku yok.
Akademik özgürlüklerin ve fikir özgürlüğünün çiğnenmesine karşı gösterilen tepkiler hiç şüphe yok çok yerindedir, bununla birlikte Barış İçin Akademisyenler bildirisinin mesajı gözden kaçırılmamalı, istemeyerek olsa unutturulmamalıdır. Zira karşımızda yalnızca fikir ve ifade özgürlüğünün ihlali değil evrensel insan haklarının en başında gelen “yaşam hakkı” ihlalleri vardır.
Söylenene değil söyletene bakın,
Altında 2000’den fazla yerli ve yabancı bilim insanının imzası bulunan Barış İçin Akademisyenler bildirisinde şimdiye dek dile getirilmemiş bir fikir ve talep yoktu. O halde neden bu metin tanrıların, AKP iktidarının gazabını bu denli üstüne çekmişti?
Bunu anlamak için bildiriyi metnin dışına çıkarak okumak, mesajını yakalamak gerekir. Her etki tepkisiyle anlam bütünlüğü kazanır. “Bir düşüncenin gerçeğe yönelmesi yetmez gerçeğin de o düşünceye yönelmesi gerekir” demişti Marx. O nedenle bildiri metnini okurken yukarıda verdiğim yürek yakan fotoğrafları unutmayın, metni onları önünüze koyarak okuyun derim.
İktidar kanadından gelen tepkiler hem bir şaşkınlık hem de öfkeyi yansıtıyordu. Şaşkınlık vardı, zira gösterdikleri anormal tepkinin, tehditlerin, bu bildiriyi doğrulayacağını bile hesap edememişlerdi. Bu şaşkınlığın hayal kırıklığının bir ürünü olduğunu sanıyorum. Bu kadar çok bilim insanından bu denli keskin eleştiri beklemedikleri anlaşılıyor.
Beklemiyorlardı zira, özellikle taşrada açtıkları bir dizi üniversiteyi, YÖK üstünden yaptıkları operasyonlarla kontrol ettiklerini sanıyorlardı ama gördüler ki fena halde ki yanılmışlar; Tıpkı Sultan Abdülhamid’in yanılgısı gibi. Abdülhamid Bab-ı Alî’nin elinde toplanan siyasi erki oradan alıp Sarayda kendi etrafında toplayarak, merkezi devleti güçlendirmek için, taşrayı fethetme programı kapsamında, medreselerin ve Trakya’da ve payitahtta Jön Türk’lerin yükselen muhalefetine karşı taşrada kendi iktidarına destek olacak muhafazakâr bir okumuşlar kadrosu yaratmak amacıyla okullar açmıştı, ama kendi açtığı okullara sansürü sokmuş olması beklediğinin aksine bu okullardan istibdat rejimine karşı, Jön Türkçü de olmayan bir muhalefet çıkmasına neden olmuştu.
Olağandışı öfkenin nedeni ise bildirinin söylediklerinden çok söylemediğinde gizliydi. Metinde PKK’ye dair bir laf yoktu. Bu durum hemen dikkat çekti. Neden yoktu? Unutulmuş muydu? Bazıları öyle düşündüler. Oysa PKK gibi hassas bir konuyu onca bilim insanının atlamış olduğu düşünülemez. İktidar kanadı ise bu durumu PKK yandaşlığı ve terör destekçiliğiyle açıklamayı denedi ama bu abesle iştigaldi. Bildiride imzası olanlar içinde PKK’ye eleştiri yöneltmiş, yeniden silaha sarılmanın yanlış olduğunu, silahın çözüm olmadığını, şiddetin devletin demokratik değil otoriter siyasetlerini güçlendirdiğini haklı olarak yazmış, söylemiş isimler bilebildiğimiz kadarıyla hiç de az değildi. O halde bildiride neden PKK yoktu?
Yeni bir durum var,
Bildirinin mesajı tam da bu sorunun yanıtında gizlidir. Bildiri dikkatimizi Kasım seçimleri sonrasında Diyarbakır Sur, Nusaybin, Silopi Cizre başta olmak üzere bölgenin askeri kuşatma altına alınması ve bu kuşatmanın aylarca sürmesi, uzayıp giden sokağa çıkma yasakları, yerleşim mahallerinde güvenlik bölgelerinin ihdası, giriş çıkışların yasaklanması ve haber alma özgürlüklerinin engellenmesiyle yeni bir durumun doğmuş olduğuna dikkat çekiyor.
Özcesi diyor ki, bu geniş askeri-idari-siyasi operasyonun kapsam alanı artık PKK olmaktan çıkmış, başta Kürt halkı olmak üzere bütün bir bölge halkını içine almıştır. Oysa bölgedeki Kürtlerin hepsi de PKK’li olmadığı gibi buralarda Kürt olmayanlar, Türkler ve başkaları da yaşamaktadır. Dolayısıyla mağdur olanlar, zarar görenler bu bölgede yaşayan tüm sivil yurttaşlardır.
Bu duruma artık kırk yıldır süren “asker-PKK mevzi çatışmaları” gözüyle bakılamaz, “topyekün bir savaş hali” vardır ve bu durum yeni sorumlulukları davet eden yeni bir askeri-idari-siyasi durumdur. Bu yeni durumda ortaya çıkan sorumluluk sivil yurttaş haklarının ihlaliyle ilgilidir. Aylarca süren böylesine kapsamlı askeri operasyonda sivillerin zarar görmeyeceği düşünülemezdi.
Bu durumlarda başta yaşam hakkı olmak üzere insan haklarının ihlalinden, evrensel insan hakları hukuku, uluslararası insan hakları sözleşmeleri devletleri sorumlu tutmaktadır. Hiçbir devlet karşı taraf ne yaparsa yapsın orantısız güç kullanamayacağı gibi, terörle mücadele için bile olsa sivillerin can ve mal kaybına yol açacak tasarruflarda bulunamaz. Bu ihlallerin önlenmesi, zararlarının giderilmesi de devletlerin yükümlülüğüdür ve dolayısıyla şikâyetçi yurttaşların muhatabı da devlettir. Öyleyse kuşatmayı kaldıracak, sivil yurttaşların can ve mal güvenliklerini fiili-yasal ve idari yönden garanti altına alacak, zararları tazmin edecek olan her halde PKK değildi ve dolayısıyla bu bildirinin muhatabı, ya da muhataplarından biri de PKK olamazdı.
Bildiri yine diyor ki, bu yeni durumda barışa giden yolun açılabilmesi için askeri kuşatmanın, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılarak bölgede yaşamın normalleşmenin sağlanması, zararların tazmini ve müzakere koşullarının hazırlanması gerek.
Kısacası bu bildiri gördüğümüz kadarıyla Kürt sorununun bütün artı ve eksilerinin muhasebesini yapmayı amaçlamıyor, Güneydoğu’da yeni duruma ve bu yeni durumun yarattığı yangına odaklanıyor.
Öte yandan bildiri “Bu suça ortak olmayacağız” sözüyle bir durum tespiti yapmanın da ötesine geçiyor ve vatandaş olmanın etik sorumluluğunu da hatırlatıyordu bizlere. Yalnız bugünümüzle sınırla da olmayan tarih önündeki sorumluluklarımızı…
“28 Kanunisanî’yi unutma-Nazım Hikmet”,
Ocak 28, TKP yöneticileri olan Mustafa Suphi ve 15 yoldaşının canice, zalimce katledilmesinin yıldönümüydü (28 Ocak 1921). Bu cinayet Cumhuriyet dönemi içinde siyasi cinayetlerin başlangıcı sayılacak kertede önemdedir. Faili meçhul değildir ama gerisindeki eller, bilenler bilse de ortaya çıkarılamamıştır. Böyle başlayan siyasi cinayetler ne yazık ki bununla kalmadı peşi sıra bu vahim olayla bağlantılı olarak başka cinayetler de işlendi. Bitmedi yıllar sonra 1948’de Sabahattin Ali yine hunharca işlenmiş bir cinayetin kurbanı oldu. Aslında tarihimizin çok karanlık çok trajik sayfalarını karıştırmaya daha öncesinden, 1915 Ermeni katliamı/soykırımından başlamak gerek. Günah doğurgandır zira. Ardından Şeyh Said, Seyyid Rıza Dersim katliamı, ardından 6-7 Eylül provokasyonu, Taksim-Kanlı Pazar, Taksim- 1 Mayıs 77 katliamı, Uğur Mumcu’nun katli, Kahramanmaraş, Sivas Madımak Oteli kıyımları, ardından 17 bin faili meçhul cinayet, Musa Anter’in katli, Hrant Dink’in plânlı katledilişi,“Hayata Dönüş” operasyonunda, Roboski’de, Gezi’de yitirilen canlar ve henüz acısı çok taze olan Tahir Elçi’nin katli…
Hepsi bu kadar değil elbette, saymadıklarım beni affetsin, bunları sıralamam bilmeyen gençlerin tarihe bakarken onun karanlık yüzüyle de ilgilenmeleri için. Bilmemek ayıp değil ama bilip de susmak vicdani bir suçtur.
Bütün bu cinayet ve katliamların aydınlanmış olmamasından, aydınlatılmayı geçelim sürüp gitmesinden devleti değil de kimi sorumlu tutacağız? Suskunluk da bir yanıt değil midir? Mesele devletse gerisi teferruat mıdır yoksa?
Ama “teferruatlar” olarak bizler, vatandaşlık haklarını kullanarak hesap sormadığımız durumda bu suçlara ortak sayılırız. Dahası geçmişle yüzleşemezsek bugünün asli suçlularını da göremez karanlığa kurşun sıkarız. Geçmişe ağlayıp bugüne susmak da olmaz. Bu nedenle bu bildiri, bugün Kürt halkının acılarına sessiz kalırsak gelecek kuşaklar da bizi suçlayacaklardır, bu suça ortak olmayacağız diyor.
Tüm bu nedenlerle Barış İçin Akademisyenler bildirisini bir barış bildirisi olmasının ötesinde “İnsan hakları manifestosu” olarak görüyorum. Tıpkı 12 Eylül’de diktaya karşı Aziz Nesin’in başını çektiği “Aydınlar Dilekçesi” gibi tarihi değerde bir manifesto.
II
Ortak vatan,
Aynı günlerde bir önemli olay daha yaşadık, HDP’nin 2. Olağan Büyük Kongresi yapıldı. Savaş gürültüsü içinde üzerinde yeterince durulmadı. Başlı başına ele almak gerek ama yukarıdaki tabloyu tamamlıyor olması açısından birkaç noktaya değinmekle yetineceğim.
Öncelikle TV’den izlerken bile görülebileceği gibi kongre salonunda hissedilen soğukkanlı havanın altı çizilmeli. Bu havayı insanüstü bir çabanın ürünü diye niteliyorum. Yeni durumun yarattığı olağanüstü baskılı, acılı, gergin ortama rağmen öfkeyi bastırarak kongrede bu soğukkanlı havayı yaratabilmek gerçekten kutlanması gereken olağanüstü bir başarıdır.
Oysa kongre öncesinde sertlik ve öfkenin kongreye hâkim olacağı düşünceleri vardı. Böyle olsaydı dahi bu ortamda kimse bunu yadırgamazdı. Ama öyle olmadı, bu kongre daha salondaki havasıyla bile HDP’yi sertlik politikalarına itmek isteyen AKP iktidarının beklentisini boşa çıkardı. Ancak durum daha da ağırlaşırsa bu sağduyulu çizginin HDP’de sonsuza kadar korunabileceğinin garantisi korkarım yoktur. Umarım korunur.
HDP’yi siyaset dışına atma çabalarına karşın Demirtaş çözümün ancak siyasetle mümkün olabileceğinin altını kalınca çizdi. Görülmeli ki HDP tüm zorluklara, siyasi engellere rağmen siyaset düzleminde kalmak için dişiyle tırnağıyla olağanüstü çaba harcıyor.
HDP eş başkanlarının konuşmaları da bu atmosferi yansıtıyordu. Figen Yüksekdağ 2.Kongre için “Yeni bir umut, yeni bir başlangıç” derken Selahattin Demirtaş da konuşmasında Haziran ve Kasım seçimlerinde doğan umutları, umudu karartmak isteyenlere inat sürdüreceklerini vurguladı.
Kongre öncesinde bir başka söylenti ise bu yeni durumun Kürtler üstünde yarattığı tepkiler, derin kırılma nedeniyle HDP’nin “Türkiye partisi olma” amaç ve hedefinden ayrılacağı, içine kapanacağı, bütünüyle Kürdî bir siyasete yöneleceği ve hatta parlamentodan çekileceği yönündeydi.
Demirtaş’ın kongre konuşmasında yer alan net mesajlar bu söylentileri, ya da beklentileri de boşa çıkardı; Travma yaşıyoruz ama HDP’nin savrulmasına izin veremeyiz, HDP Türkiye’nin şansıdır dedi; dahası Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na katılacaklarını açıklaması bu söylentilere sözün ötesinde çok somut güçlü bir yanıt oldu. Demirtaş, yeni demokratik bir anayasa yapılabilmesi için “yol temizliği yapmak üzere” orada olacaklarını belirtti. Elbette öyle olmalıydı, savaş ortamında ve akademik özgürlüklerin, ifade özgürlüğünün ayaklar altına alındığı, Can Dündar ve Erdem Gül ve daha birçok gazetecinin tutuklu olduğu bu ağır baskı ve sansür koşulları değişmeden, değil özyönetim, iktidarın benimsemediği, devletlülerin hoşlanmadığı, MGK’nın icazet vermediği hiçbir farklı görüş serbestçe tartışılamaz. Demokratik bir anayasa ancak demokratik bir ortamda yapılabilir. Hatta ilerde yol temizliğinin de imkânları ellerinden alınırsa HDP’nin bu komisyondan çekilmesi kimse için sürpriz olmaz.
Demirtaş’ın konuşmasındaki şu cümlenin de altı çizilmeli; “Şu eleştiriyi dinlemeliyiz, özyönetimin hendekle barikatla alakası yok, normal de değil, olağan da değil, ama hendek, barikat arkasındaki ana fotoğrafa bakmak gerek”
Söz kanı durdurur mu?
Yazımı Selahattin Demirtaş’ın çok anlamlı bulduğum şu sözlerini aktararak bitireceğim:
"Yaramız her saniye biraz daha fazla kanarken siyasetçiler olarak kanı durduracak sözü söyleyemiyorsak siyaset bitmiş demektir" Kanı durduracak söz…çok derin bir ifade. Ve o sözü yine kendisi bulup söylemişti:
“Bugün bize düşen karşımızda düşman varmış gibi değil aşılması gereken zorluklar varmış gibi düşünmektir.”
Ve nihayet son söz:
“Cesur olmak zorundayız. Türkiye ortak vatanımız. Türkiye’nin felakete sürüklenmesi hepimizin felaketi olur. Kürtlerin de Türklerin de. Felaketi önleyecek biricik şey demokrasimizi güçlendirmektir, tankı topu değil…”
Söyler misiniz, top sesleri altında, can pazarı içinde daha ne densin…
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.09.2022
10.06.2022
9.03.2022
12.09.2021
6.04.2021
17.03.2021
12.02.2021
8.02.2021
6.02.2021
3.05.2020