Neşe Düzel

“İtiraz edebilecek bir kişi bırakılmadı. Ya idam, ya tasfiye edildi. Böylece Nutuk okunabilir hale geldi. Ve Atatürk, ‘1919 Mayıs’ının 19. günü Samsun’a çıktım. Vaziyet, manzara şöyleydi’ diyecek hale geldi.”
“Atatürk, bütün muhaliflerini susturdu. Önce, 1925’te ülkede dinî muhalefet, Kürt muhalefeti ve M. Kemal’in yakın arkadaşları tasfiye edildi. Ardından 1926’da da İttihatçılar tasfiye edildi.”
“Atatürk, Meclis Hükümeti sistemini bitirdi, Kabine sistemini getirdi. Yani hükümeti Meclis değil, kendisi kurmaya başladı. Bunu nasıl yaptı? Cumhuriyet’i ilan ederek yaptı! Tek adam olma yolunda büyük adım attı.”
***
NEDEN MEHMET Ö. ALKAN
Yakın tarih, en çok tartıştığımız konular arasında yer alıyor. Tartışmalarda yeri neredeyse futboldan sonra geliyor. Acaba neden bu toplumda yakın tarihle ilgili tartışmalar hiç bitmiyor? Her toplumda tarih bu kadar güncel bir konu mudur? Niye biz geçmişle bitmeyen bir hesaplaşma içindeyiz? Bu ülke görünürde çok hızlı değişiyor ama acaba temelde durmadan aynı geçmişi mi yaşıyor? O yüzden mi biz bugünü anlamak için geçmişteki iktidar odaklarını, güç kavgalarını, siyasi ilişkileri, devlet-toplum çatışmalarını anlamaya muhtaç durumdayız? Peki, yakın tarihimizi bütün gerçekleriyle öğrenebiliyor muyuz? Cumhuriyet tarihimiz hakkında bizden hâlâ gizlenen çok şey var mı? Niye en çok hâlâ Atatürk’ü tartışıyoruz? Atatürk hayattayken durum neydi? Ona en çok hangi konularda muhalefet edildi? Atatürk’ü eleştirmek ne zaman imkânsız hale geldi? M. Kemal’le birlikte Milli Mücadele’yi yapan ekiplere ne oldu? Onlar susturuldu mu? Hain diye suçlananlar gerçekten hain miydiler? Atatürk kendini nasıl tarif ediyordu? Siyasi hamlelerini nasıl planlıyordu? Atatürk’e rakip biri var mıydı? Ondan farklı düşünenlerin başına ne geliyordu? Atatürk’ün Kürtlerle ilişkisi neydi? Dine bakışı nasıldı? Türkiye Cumhuriyeti hangi geçmişi bugüne taşıdı? Hangi geçmişi yok etti, hangi geçmişin izinden gitti? Bütün bu konuları Türkiye’nin 19. yüzyıl başından günümüze kadarki siyasal ve toplumsal tarihi üzerine çalışan, araştırmalarını Cumhuriyet’in kuruluş dönemi üzerine yoğunlaştıran ve bu konuda yayınlar yapan tarihçi Doç. Dr. Mehmet Ö. Alkan ile konuştuk. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Tarih Ana Bilim Dalı Başkanı olan Mehmet Ö. Alkan, A Habertelevizyon kanalında tarihçi Cemil Koçak ve Hakan Erdem’le birlikte “Eski Defterler” adıyla haftalık tarih konuşmaları programı yapıyor.
***
Tarihçi Mehmet Ö. Alkan’la dün birinci bölümünü verdiğimiz konuşmaya, kaldığımız yerden küçük bir hatırlatma yaparak devam ediyoruz.
Birinci bölümde Kemalizm’in Atatürk döneminde oluştuğunu ve Atatürk’ün Kemalist olduğunu söyleyen Doç. Dr. Mehmet Ö. Alkan, 1925’ten sonra tek parti rejiminin kurumlaştığını ve bunun için önce siyasi muhalefetin tasfiye edildiğini sonra da Kürtlerden sosyalistlere her türlü toplumsal muhalefetin bitirildiğine dikkat çekti. “Türk Kadınlar Birliği de kapatıldı” dedi.
***
NEŞE DÜZEL: Kemalistlerin kendilerini İslamcı kesimden en fazla ayırt ettikleri konu kadının özgürlüğü konusudur. Kadın hareketini yok etmenin gerekçesi nedir? Atatürk’e rağmen mi kapatıldı bu kadın birliği?
MEHMET Ö. ALKAN: Hayır. Mustafa Kemal, İnönü, Recep Peker gibi Türkiye’nin tek partiyle yönetilmesini savunan ekip kapattı bu birliği. Toplumsal muhalefet potansiyeli olan bütün dernekleri kapattılar. Oysa Türk Kadınlar Birliği, İkinci Meşrutiyet’ten beri kadın hakları için müthiş mücadele etti.
Bu kadın hareketi o dönemde ne yaptı?
Daha 1923’te hiç bir parti yokken “halk fırkası” diye bir parti kurmak istedi ama bu kabul edilmedi. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı istedi, bu da kabul edilmedi. 1927’de, “Tamam, oy kullanamıyoruz, hiç olmazsa kadın haklarını Meclis’te dile getirecek bazı mebusların seçilmesini biz önerelim” dedi, o da kabul edilmedi. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı daha sonra 1934’te verildi. Cumhuriyet tarihi hakkında hakikaten bilmediğimiz çok şey var. Mesela ilk İstiklal Marşı alaturkaydı.
Nasıl? İstiklal Marşı alaturka mıydı?
Evet. 1924’te Rıfat Çağatay’ın alaturka bestesi 1924’ten 1930’a kadar altı yıl milli marş olarak çalındı. 1930’da bir anda yeni beste kabul edildi ve milli marş alafranga oldu.
Galiba yakın tarihimiz konusunda en çok tartışma Atatürk’le ilgili çıkıyor. Atatürk diktatör müydü?
Ben Atatürk için diktatör sıfatını, modernleştirici pozitif anlamda kullanabilirim belki ama... Bence Atatürk için asıl kullanılabilecek olan sıfat tek parti, tek adam sıfatıdır. Diktatör deyip işin içinden sıyrılmak bana doğru gelmiyor.
Hesap sorulamayan, hiçbir muhalefetin olmadığı tek adam yönetimine diktatörlük dememek doğru geliyor mu size peki?
Doğru geliyor. Çünkü her tek adamın diktatör olması gerekmiyor. Her diktatör tek adam olabilir ama her tek adam diktatör değildir.
Dersim katliamını, zorunlu göç uygulamalarını, her türlü muhalefeti ezen Takrir-i Sükûn Kanunu’nu, İstiklal Mahkemelerini, muhalefetin idamla yargılanmasını ve bazılarının idam edilmesini eğer diktatörlüğün içine yerleştirmiyorsanız, hangi sistemin içine yerleştiriyorsunuz?
Teknik anlamda otokrasi ve otokrat diyebilirim. Çünkü rejimde tek adam yoktu aslında. Tek adama odaklanırsak, bunun bir ekip ve parti olduğunu, bir zihniyet olduğunu gözden kaçırırız. Bir lidere odaklaştığımızda da, dönemi ya onunla kutsarız ya da onunla kötüleriz. Bütün iyilikleri ondan gördüğümüz gibi bütün kötülükleri de ondan görürüz. O zaman...
Evet, o zaman ne olur?
O zaman bazı insanlar aklanmaya ve bir kişiye yüklenen diktatör sıfatıyla bir dönem perdelenmeye başlar. Bir kişiye odaklanıp, dönem gene tartışmanın dışına çıkarılır. Mesela benim için diktatör Hitler’dir, Mussolini’dir. Etrafındakilerle birlikte İkinci Dünya Savaşı’yla tasfiye edildiler. Bizde ise Tek Parti döneminin kadroları büyük ölçüde devam etti. 1942’de Varlık Vergisi’ni getiren, 6-7 Eylül’ü yapan kimdi?
Peki, kendi döneminde Atatürk tek hâkim değil miydi?
1925’ten sonra tam manasıyla bir tek adam- tek parti yönetimi kuruldu. Mesela 1927’de CHP’nin tüzüğünde yapılan değişiklikle parlamentonun bütün üyelerini yani bütün milletvekili adaylarını, Genel Başkan seçmeye başladı. Genel Başkan kim?
Kim?
M. Kemal ama M. Kemal 1934-35’ten sonra artık tek hâkim değildi. 1925’ten itibaren idam edilenler, Kürtlere ve Yahudilere yapılanlar da dâhil olmak üzere o kadar çok trajedi var ki... Bu trajediyi bir kişiyle açıklamaya başladığınızda, bu uygulamaları yapan o kadar çok insanı aklamaya başlarsınız ki!
İstiklal Mahkemesi’nin idam ettiği muhaliflerden biri de İttihat Terakki hükümetinde maliye bakanlığı yapmış olan liberal Cavit Bey. Bir yurtdışı görevindeyken M. Kemal’in Cavit Bey’den ödenek istediği fakat Cavit Bey’in bu ödeneği vermediği ve M. Kemal’in de bunu hiç unutmadığı, Cavit Bey’in idamının arkasında bu olayın olduğu da anlatılır. Bu gerçek mi?
İdamına sebep bu mudur bilmiyorum ama M. Kemal baştan beri kendisinin İttihatçı olmadığını söylemeye çalıştı. M. Kemal İttihatçıydı ama böyle bir imaj vermek istemedi. Zaten hem çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu, hem o dönemde kurulan İstiklal Mahkemeleri hem de açılan İzmir Suikastı davası, birlikte yola çıktığı İttihatçılar’ın tasfiye edilmelerine vesile oldu. Böylece 1926 yılına gelindiğinde, bir yandan Karabekir’in Terakkiperver Cumhuriyet Grubu, bir yandan da sistem içindeki İttihatçılar tasfiye edildi. Kısacası siyasi muhalefet yok edildi ve 1927’de artık Nutuk okunabilir hale geldi.
Dolayısıyla bir dönemin tarihi sadece Atatürk’ün bakış açısıyla yazıldı. Nutuk, 1927’den önce okunamaz mıydı? Muhalefetin hâlâ olduğu bir ortamda okunsaydı, itirazlar mı olacaktı?
Evet, itiraz edilecekti. 1927’de okunduğunda ise itiraz olmadı, çünkü itiraz edecek olanlar ya idam edildiler, ya da siyasetten tasfiye edildiler. Şimdi diyeceksiniz ki bunun adı ne?
Atatürk, bütün muhaliflerini susturdu mu?
Susturdu. Önce, 1925’te ülkede dinî muhalefet, Kürt muhalefeti ve M. Kemal’in yakın arkadaşları tasfiye edildi. Ardından 1926’da da İttihatçılar tasfiye edildi. Sonra bürokrasi içinde daha alt düzeyde İttihatçıların tasfiyesine gidildi ve kurumlarda ayıklamalar yapıldı. 1926’dan itibaren devletin içinde muhalif bir ses, bir kişi bırakılmadı. Böylece Nutuk okunabilir hale geldi. Böylece tarih, 19 Mayıs 1919’dan itibaren yazılabilir duruma kavuştu. “1919 Mayıs’ının 19. günü Samsun’a çıktım. Vaziyet ve manzara şu haldeydi...” diyebilecek bir hale geldi.
Atatürk’ün sağlığında onun diktatör olduğunu söyleyen çıktı mı?
Hayır. Ülke içinde bunu söyleyecek biri çıkamaz zaten. Ancak ülke dışında bunu söyleyenler oldu. Ülke içinde böyle bir şeyi söylemeye cesaret edemezsiniz. Tam tersine herkesin Mustafa Kemal’i övme konusunda yarıştıkları bir dönem bu. Hitler’e Führer, Mussolini’ye Duce deniyor. Atatürk’e de “önder” deniyor. Atatürk için ilk defa o dönemde “önder “lafı kullanılmaya başladı. Gazetelerde, “önderimiz, önder” diye tekil ifade kullanıldı. Şu da çok önemli: 1925’te Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu ve arkasından kurulan İstiklal Mahkemeleriyle sadece arkadaşlarını tasfiye etmedi Atatürk. Çok daha önemlisi, bu yolla basın da susturuldu. Bu kanunla idareye, yargı kararı olmaksızın dernek, cemiyet, gazete, dergi kapatma yetkisi verildi.
Atatürk’e en çok hangi konularda muhalefet edildi sağlığında?
En çok liderliği, tek adamlığı eleştirildi. Birlikte yola çıktığı arkadaşları buna itiraz ettiler. Aslında 1 Kasım 1922’de Saltanat’ın kaldırılması, arkasından 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı, sonra da 3 Mart 1924’te Hilafet’in kaldırılması, M. Kemal’in tek adamlığa gidişinin üç kritik tarihidir. Oysa M. Kemal Milli Mücadele’ye başlandığında arkadaşları arasında eşitler arasında birincidir. Onun liderliği bir görev dağılımı gibi düşünülür. Fakat bir aşamadan sonra M. Kemal’in kendi liderliğini çeşitli vesilelerle pekiştirdiğini görürler. Zaten M. Kemal de, onların kendisini tasfiye etme derdinde olduğunu düşünmeye başlar. Aslında Cumhuriyet’in 29 ekim günü ilan edilmesi tesadüf değildir.
29 ekim tarihi niye seçildi?
Bu tarih özellikle seçildi. O gün, Kazım Karabekir Trabzon’da, Rauf Orbay İstanbul’dadır. O dönemde Meclis Hükümeti denen bir sistem var. Hükümetin üyelerini Meclis tek tek seçiyor. Karabekir Grubu, Lozan’da İnönü’nün taviz verdiğini düşünüyor. M. Kemal’in Meclis Başkanı olarak kurdurduğu hükümetin güçsüz görünmesi için de ellerinden geleni yapıyorlar. M. Kemal bu grubu tasfiye etmek için hükümet krizi çıkartıyor. Bunun için önce hükümet üyelerini istifa ettiriyor. Aday olmayacaklarına dair hepsinden söz alıyor. Dolayısıyla hükümet kurulamıyor. Sonunda M. Kemal’e, hükümet kurulamıyor diye geliyorlar.
Ne yapıyor?
Onun da arzu ettiği bu zaten. Böylece Meclis Hükümeti sistemini bitiriyor, Kabine sistemini getiriyor. Yani hükümeti Meclis değil, kendisi kuruyor. Bunu nasıl yapıyor? Cumhuriyet’i ilan ederek yapıyor! Cumhuriyet’in ilanı 24 saatlik bir süreçte oluyor. Bütün muhalifler dışarıdayken, 360 milletvekilinden sadece 158’i Meclis’teyken, Cumhuriyet onaylanıyor. Ve, Cumhuriyet’in ilanıyla, M. Kemal tek adam olma yolunda çok önemli bir adım atıyor! M. Kemal’e en çok hangi konularda muhalefet edildi diye sormuştunuz. Mesela Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın, tüzüğünde, “Bu parti dine hürmetkârdır” diye yazması, aslında o dönemin Halk Fırkası’na ve dolayısıyla M. Kemal’e yapılan bir göndermedir.
Niye?
Bakın şöyle... Dini siyasetin tamamen dışına iten laikliğin keskinleşmesi, militan bir laikliğe dönüşmesi, 1925’teki Şeyh Sait Ayaklanması’ndan sonra oldu. O zaman, İstiklal Mahkemeleri kararıyla tekkeler, tarikatlar, zaviyeler kapatıldı.
Şeyh Sait İsyanı, militan laikliği uygulamak için bir fırsat olarak mı kullanıldı?
Evet, kesinlikle kullanıldı. Cumhuriyet’in başında rejimin kırılma noktası, Takrir-i Sükûn Kanunu’nun getirilmesidir ve Tek Parti yönetiminin kurulmasıdır. Bunlar, Şeyh Sait Ayaklanması’nın sonrasıdır. Başta da söyledim. Bu ülkede darbelerin de, parti kapatmaların da gerekçesi aynıdır. Birinci gerekçe irtica, ikinci gerekçe Kürtçülüktür. Bu iki gerekçenin birlikte zikredildiği dönemlerde, Türkiye’ye hep totaliter rejimler, darbeler geldi! 1925’te de bu böyle oldu, 1960’da da böyle oldu. 1971, 1980 ve 28 Şubat’ta da hep aynı şey süreç yaşandı. Zaten bu ülkede diğer tarihlerin değil de özellikle 31 Mart tarihinin hatırlanmasının nedeni de budur. Hatırlatılacak ve hatırlanacak ki, böylece irtica konusu sıcak tutulacak!
Peki, bu ülkede ne zamandan ya da hangi olaydan sonra Atatürk’ü eleştirmek imkânsızlaştı?
Ben tarihçi olarak, 1926 İzmir Suikastı davasından sonra Gazi Paşa’ya karşı sarf edilmiş tek bir muhalif masum cümle bile hatırlamıyorum.
Peki, ya sonra? Atatürk’le birlikte Milli Mücadele’yi başlatan ekipten kimler kaldı yanında?
1925’ten itibaren İsmet İnönü, Mareşal Fevzi Çakmak, Refik Saydam, Şükrü Saracoğlu, Recep Peker, Celal Bayar kaldı. Üst düzeyde çok dar bir ekiptir bu. Ama bunların dışında bir de sofrasında olanlar vardır. Birçok kararın da o dönemde Çankaya’da veya Dolmabahçe’de sofrada alındığı doğrudur. Bütün Cumhuriyet eliti o sofradadır. Atatürk’le en rahat ilişki kuran, onunla senli benli konuşan çocukluk arkadaşı Nuri Conker’dir. Zaten Nuri Conker’in ölümünden sonra Atatürk’ün iyice içine kapandığı söylenir. Atatürk dönemindeki muhalefeti sormuştunuz...
Evet...
Hükümete karşı en büyük tepki 1930’da yaşanıyor. Dünya ekonomik bunalımı Türkiye’yi çok etkiliyor. Hem köylü tepkisi hem de Kürt tepkisi o dönemde oluşuyor. Bu muhalefetin varlığı, Serbest Cumhuriyet Fırkası’yla ortaya gün ışına çıkıyor.
Bu partiyi Atatürk kendisi kurdurmuyor mu?
Evet. En samimi arkadaşlarından Fethi Okyar’a bu partiyi kurduruyor. Kızkardeşi Makbule’yi de partiye üye yazdırıyor. Aslında bu partiyi kurdurmakla Atatürk çok partili siyasi hayatı denemiyor. O, muhalefetin gücünü anlamaya çalışıyor. Muhalefetin boyunu ölçmeyi deniyor. Muhalefetin boyunu gördükten sonra da partiyi kapatıyor. Çünkü köylü, Kürtçü, dinci, sosyalist, liberal bütün muhalefet orada toplanıyor. İşte o dönemde Atatürk, “Köylü milletin efendisidir” diyor. Çünkü Türkiye’nin yüzde 90’ı kırsal kesimde yaşıyor ve bu kesim muhalefetin potansiyel alanı haline gelmiş bulunuyor. Atatürk köylünün gönlünü alıyor.
Peki, Atatürk kendisini nasıl tarif ediyordu?
Önder ve tek adam olmayı benimsemiş durumda. Bu çok açık. Etrafında da bir iktidar eliti oluşuyor.
Atatürk, Fethi Bey’e kendi döneminin de bir istibdat dönemi olduğuna dair bir itirafta bulunmuş mu?
Böyle ifadeler kullanıyor. “Çok mu aşırıya kaçtık? Bir diktatörlük olarak mı tanımlanacak bu? Bunu yapmazsak bizi diktatörlük olarak görecekler” gibi sözler söylüyor. Bazıları, “Seçimler, 1923, 1927, 1931 ve 1935’te düzenli olarak yapıldı ve Meclis oluştu” diyorlar. Oysa bu ülkede 1876’dan beri bir anayasa var ve 1877’den beri de parlamento ve seçimler var.
Atatürk, Osmanlı’nın gerisine düşmeyi göze alabilir miydi?
Bu geleneği görmezden gelip parlamentoyu kapatmak, seçimleri kaldırmak zaten olmaz. Bunları kapatırsa, Osmanlı’nın gerisine düşer. Şunu da söylemeliyiz. Türkiye’de ilk tek parti deneyimi İttihat Terakki’nin 1913-1918’deki iktidarında yaşandı ve İttihat Terakki hiçbir derneğe, basına izin vermedi. İşte o deneyim 1925’te Cumhuriyet’te kullanıldı.
Biz Atatürk’ün o dönemdeki bütün muhaliflerini hain olarak öğrendik. Hain miydi hepsi?
Asla öyle bir şey söyleyemeyiz. Buna Vahdettin de dâhil. Milli Mücadele’yi desteklemediği, M. Kemal’e idam cezası verdiği ve işgal sürecinde İngilizlerle çok yakın işbirliği yaptığı için Vahdettin’e hain deniyor. Aslında o dönemde bu kimliğe uyan pek çok kişi var. O dönemde başkent İstanbul’da pek çok kişi ve bütün bürokrasi böyleydi. Atatürk Nutuk’ta Vahdettin için hain diyor ve bazıları Vahdettin’e hain olarak bakıyor ama bazıları için de Vahdettin kutsal padişah bugün. Atlanan bir şey var. M. Kemal başta olmak üzere Vahdettin’e hain sıfatını yakıştırıyor ama, Saltanat kaldırıldığı zaman, Ankara Halife olarak 17 gün daha Vahdettin’le çalışıyor.
Atatürk’ün Vahdetinle ilişkisi neydi?
Onu bilmiyoruz. Yaptıkları baş başa bir görüşme var. Bunun tutanakları bir gün çıkar. Çünkü Vahdettin Devlet Başkanı olduğu için görüşmesinin içeriğinin bir yere yazılması lazım. Şunu biliyoruz. M. Kemal, Dokuzuncu Ordu Müfettişi olarak resmî görevle Samsun’a gidiyor. Gizli gitmiyor oraya. Oradaki rahatsızlıkları kontrol altına alması için Samsun’a gönderiliyor.
Milli Mücadele’yi başlatması için görevlendirildi mi Vahdettin tarafından?
Bilmiyoruz. O ikili konuşmada ne konuşulduğu bilmiyoruz.
Atatürk döneminde, en çok da Birinci Meclis döneminde, demokratik bir sistem kurulmasını önerenler oldu mu?
Evet oluyor. O günün ölçülerinde daha çok demokrasi talep edenler oluyor. Mesela Kadınlar Birliği, dönemin sosyalistleri tek dereceli seçim istiyorlar. Çünkü çift dereceli seçim kolay kontrol ediliyor. 1927’den itibaren tüzük gereği bütün mebus adaylarını Reisicumhur ve Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Başkanı olarak M. Kemal belirliyor. Diyelim ki İstanbul’dan 20 kişi Meclis’e seçilecek. 20 tane aday gösteriyor. Bunları da ikinci seçmenler seçiyor. Diyelim İstanbul’da 200 ikinci seçmen var. Bunlar kendilerine önerilen 20 kişiyi seçiyorlar. 200 ikinci seçmenin kimler olacağını da parti belirliyor.
M. Kemal’i Meclis’te eleştirenlerin başına ne geldi sonunda?
Tasfiye oldular. Ne kamuda ne de basında görev alabildiler.
YARIN: Mustafa isminden neden hoşlanmıyor? Atatürk’ün gerçek bir rakibi var mıydı? Militan laikliğe nasıl geçildi? Kürtler Atatürk döneminde kaç kez ayaklandı?
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları














































































































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012