Osman CAN
Başkanlık veya parlamenter sistem arasında tercih yaparken toplumsal kültürü, siyasal kültür unsurlarından ayrıştırmalıyız. Türkiye’deki yüzyıllık müesses nizamı bir parantez içine alıp, geleceği inşa tartışmalarının dışına çıkarmalıyız. Yeni anayasa arayışı bu müesses nizamın yarattığı sorunları ortadan kaldırma çabasıdır.
Bazı meslektaşlarımız, siyasiler ve sair aktörler başkanlık sistemine neden geçilmesi gerektiğini savunurken, Türkiye’deki parlamenter sistemde yaşanan kötü koalisyon tecrübelerini öne çıkarırlar. Diğer bazıları ise başkanlık sistemine karşı çıkarken, parti liderlerinin tutumlarını ve Türkiye’ye egemen çatışmacı siyasal kültürü örnek gösterirler.
Geçtiğimiz pazartesi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu başkanlığında İstanbul’da düzenlenen ve karşıt pozisyon benimseyen pek çok değerli bilim insanımızın katıldığı Başkanlık Çalıştayı’nda da bu yaklaşımın izdüşümü hissedildi.
Kuşkusuz demokratik esaslar zemininde her iki sistemi savunmak mümkündür. Her iki sistemin birbirine karşı avantaj ve dezavantajları vardır. Ancak bu sistemlerden hangisinin Türkiye için daha iyi olduğunu tartışırken gerekçelendirme yöntemi bu ise ortada ciddi bir sorun var demektir.
Darbecilerin vesayet sevdaları
Birinci gerekçe Türkiye’nin klasik bir parlamenter sistem olduğu ön kabulüyle hareket ediyor; diğeri ise Türkiye müesses nizamının yarattığı bir sonucu, topluma içkin kültürel bir anomali olarak kabul ediyor; bu anomalinin başkanlık sistemini tehlikeli bir noktaya götüreceğini ileri sürüyor.
Her iki yöntem de sorunlu. Zira; 1876 Anayasasıyla parlamenter sistem, saltanatın kaldırılması düşünülemeyeceği için zorunlu olarak kabul edilmişti. Bir yıl sonra ise saltanat, parlamenter sistemi ortadan kaldırdı. 1908’de yeniden parlamenter sisteme geçildi. Lakin bu deneyime de 1913 başında İttihat ve Terakki Çetesinin yaptığı darbeyle son verildi. 1920-1922 arasında Türkiye tarihinin en demokratik parlamentosu vardı, ama sistem parlamenter sistem değildi. İttihatçıların “B Kadrosu”nun 1924 Anayasası ile kabul ettiği model tartışmalı olsa da, Türkiye tarihinin en ağır insan hakları ihlallerinin yapıldığı bir dönemde yapıldığı hususu tartışmasız. 1950-60 arasında parlamenter sistemin yerleşme ihtimali İttihatçıların “C Kadrosu” tarafından 27 Mayıs Darbesiyle ortadan kaldırıldı. Bu kadronun hazırlattığı 1961 Anayasası hükümet modeli olarak parlamenter sistemi benimsedi. Ne hikmetse “D Kadrosu”nun 1982 Anayasasıyla tercihi de aynı oldu. Darbecilerin parlamenter sistem sevdaları herhalde “demokrasiye aşık Türk Evlatları” olmalarından kaynaklanmıyor. Devletin başının halk tarafından belirlendiği bir başkanlık sistemi vesayet sistemine elverişli değildi. Kuşkusuz bu tercih 27 Mayıs ile uyum içinde olan uluslararası aktörlere ve ittihatçıların sivil uzantılarına da zevahiri kurtarma fırsatı sunuyordu (ya da fikir bizatihi oradan geliyordu).
‘Neden’ler ve ‘sonuç’ları
Tablo böyle olunca, Türkiye’deki bu sistemin anormalliklerine bakarak, parlamenter sistemin kötü olduğunu söyleme imkanı var mı? Elbette hayır. Başkanlık sistemi için kurgusal gerekçelere ihtiyaç yok. İkinci cenah ise Türkiye toplumunun sahip olduğu siyasal kültürün ataerkil, patrimonyal, yani buyurgan olduğu, bireylerin iktidar karşısında tebaa pozisyonuna geçmeye eğilimli olduğu gerekçesiyle, başkanlık sisteminin felaketle sonuçlanacağını ileri sürüyor.
O halde siyasal kültür nedir, ona bakalım. Siyasal kültür siyasal sorunlara, siyasal düzen yapısına ve bu yapının topluma egemen oluş biçimine, kurumlarına ve bireyin bu sistem içindeki konumuna dair pozisyonlarını konu edinir. Diğer bir ifadeyle bir toplumun siyasal kültürü, toplumun ve bireylerin siyasal kurumlar karşısındaki tutum, anlayış ve eğilimlerinden oluşur. Demek ki, içinde yaşanılan siyasal sistemden bağımsız bir siyasal kültür yoktur. Darbe düzeninde yaşıyor ve onu değiştirme imkanımız yoksa, bir şekilde ayakta kalmak için siyasal yapı ile temasın gerçekleştiği her bir alanda, bu yapının kurallarına ve zorunluluklarına göre değişen davranışlar üretiriz.
O halde yüzyıldır içinde yaşadığımız/yaşamak zorunda bırakıldığımız katı merkeziyetçi, militarist, şoven, yukarıdan belirlemeci, asimilasyonist ve ideolojik siyasal yapı karşısında hayatta kalabilmek için geliştirdiğimiz/geliştirmek zorunda kaldığımız davranış kalıpları, sistem değiştiğinde hızla değişeceği için, geleceği inşaya dair arayışımızda referans olamaz. Kendini inkar, ancak bunu dayatan bir sistemin ürettiği davranış kalıbı olabilir (Kürt Cumhurbaşkanı dahi olabilir, ama Kürt olamaz!). Keskin karşıtlıklar üzerinden siyaset yapma biçimi, parti liderlerinin tutumu, ailelerin çocuklarını askeri okula gönderme yarışı, ihanet ve hamaset söylemi vs. her biri siyasal sisteme göre oluşmuş davranış kalıplarıdır. Yani “sonuç”tur. “Neden”i ise belli. Buradan hareketle Türkiye toplumu hakkında olumsuz çıkarımlar yapmak, hele “efendim, bu zihniyet değişmeden hiçbir şey değişmez” demek, müesses nizamın devamından başka bir işe yaramaz! Başkanlık sistemine yönelik ihtiyaç da bu gerekçeyle yok sayılamaz.
Demokrasi kurumsallaşmalı
Başkanlık veya parlamenter hükümet modeli arasında tercihlerimizi rasyonelleştirirken yapmamız gereken, toplumsal kültürümüzü, mümkün mertebe siyasal kültür unsurlarından ayrıştırmak; Türkiye’deki yüzyıllık müesses nizamı bir parantez içine alıp, geleceği inşa tartışmalarının dışına çıkarmaktır.
Türkiye’nin yeni anayasa arayışı sözünü ettiğimiz bu müesses nizamın yarattığı sorunları ortadan kaldırma ve gelecek beklentilerine cevap verme çabasıdır. Kürtler, Aleviler ve sair kendini çoğunluktan hissetmeyenler ile bizzat çoğunluğun yaşadığı ya da yaşamak zorunda bırakıldığı yıkımların sona ermesi, eşit özgürlük ve katılım temelinde sağlanacak bir sözleşmeye dayanabilir. Ardından bu sözleşmenin kurumsallaşması için demokrasiyi kurumsallaştırmak ve derinleştirmek gerekir. İşte yeni anayasa bu kurumsallaştırmanın adıdır/adı olmak zorunda. Hükümet modeli arayışı da bunun hangi araçlarla daha iyi gerçekleşebileceğiyle ilgilidir.
Parlamenter hükümet modelinin bu arayışa cevap verebilme kapasitesi, Türkiye özelinde, başkanlık sistemine göre daha düşüktür. Tam da bu nedenle başkanlık sistemi tercihi öne çıkmaktadır.
Bunun nedenleri hakkındaki yazılarımız devam edecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015