Oya BAYDAR
Önce Gezi depremi sonra “Demokratikleşme Paketi”, demokrasi tartışmalarını hararetlendirdi. Ancak tartışmaları demokrasi kavramı ve uygulaması üzerinden değil “AKP demokrasisi” üzerinden yaptığımızdan konunun ana damarını yakalamakta zorlanıyoruz.
Türkiye’de mebzul miktarda sağcı, solcu, ulusalcı, Kemalist, Müslüman, laik, Türkçü, Kürtçü, askerci, vesayetçi, liberal, vb., her görüşten insan, her çeşit siyasal-ideolojik akım, parti, örgüt var. “Diktatörlükten yanayım, bize bir eli sopalı lâzım, şu asker de bir darbe yapamadı” türünden artık ayıplı sayılan düşünceler akıldan geçse bile açıkça dile getirilemediğinden, lâfta demokrat olmayan yok gibi. Ne var ki herkes demokrasiyi, onun içerdiği hak ve özgürlükleri, kendi ihtiyaç ve çıkarlarıyla tanımlıyor, başka bir deyişle ezici çoğunluk “kendine demokrat”.
Madem kendine demokratlığı konuşuyoruz, önce iktidar partisinin demokrasi anlayışından hareket edelim. Başbakan Erdoğan, AKP kadroları, demokratikleşme paketini devrim olarak pazarlayan AKP silahşörleri, kalemşörleri bunu sadece göz boyamak için veya sadece yalakalıklarından yapmıyorlar; demokrasiden anladıkları bu kadar, demokratikleşme ufukları kendi ideolojilerinin ve iktidarlarının ihtiyaç ve çıkarlarıyla sınırlı. Kemalist devlet oligarşisini, özellikle de askeri geriletip postu kurtardıktan sonra (ki aşılması zorunlu ve önemli bir demokratik eşikti ve gerçek demokratlar tarafından da bu yüzden desteklendi) demokrasi tramvayından indiler, iki adım geri bir adım ileri temposunda yürümeye başladılar.
Doğrusunu konuşmak gerekirse ki gerekir, bu ülkede ister sağ, ister sol, ister İslamî gelenek olsun, hepsi şu veya bu ölçüde demokrasi ve özgürlük kusurluydu. Hepsi kendi toplumsal mühendislik projelerini, kendi değerlerini topluma dayatma peşindeydiler, hâlâ da peşindeler. Ulusalcı laik Kemalistler, Türk İslam sentezcisi faşizan sağ, solcular, AKP’de temsilcisini bulan Sünnî Müslüman kesimler her konuda çatışsalar da “kendine demokratlık”ta birleşiyorlar. Sadece kendileri için değil; kendi değerleri, düşünceleri, inançları, yaşam tercihlerine uymasa da herkes için hak ve özgürlük, herkes için demokrasi talep edenler bu ülkede hep arafta, azınlıkta kaldılar. İster Müslüman Mahallesi, ister laik, ister sağ, ister sol mahalleler olsun, kendi mahallelerinde de yadırgandılar, dışlandılar. “Benim demokrasim”den “bizim demokrasimiz”e geçiş, “herkes için demokrasi, herkes için özgürlük” anlayışının filizlenmesi, toplumun çağdaş demokrasinin olmazsa olmazlarını tartışmaya başlaması gecikti.
AKP’nin demokrat olmadığını, ya da kendi demokratlık sınırlarına dayanıp orada durduğunu (haklı olarak) düşünenler, özellikle de kendisini solda tanımlayanlar, “kendine demokrat”lığı aşıp güçlü bir demokrasi mücadelesi verebiliyorlar mı?
Yeterince, ama’sız demokrat mıyız?
Demokratikleşmeyi; “çoğunluk veya azınlık her kesimin, her halkın, her grubun, her bireyin insan ve yurttaş olmaktan doğan bütün haklarının ve özgürlüklerinin, başkalarının özgürlüğünü tehdit etmeden, kısıtlamadan, cana-mala zarar vermeden, devlet çıkarı veya güvenlik bariyerlerine takılmadan koşulsuz, kısıtsız sağlanması” olarak çağdaş ve geniş anlamıyla tanımlarsak, geçmişte ya da bugün kendini solda konumlandıranların, “kırmızı çizgisiz demokrat” olup olmadıklarını açık yüreklilik ve cesaretle kendilerine sormaları gerekir.
Dün, Türkiye sosyalist solunun önemli bölümü, - yasal nedenlerle programına yazmasa, açıkça söyleyemese de- proletarya diktatörlüğünü savunurdu. Kimileri de işçi sınıfı iktidarının ya da proletarya diktatörlüğünün ordu müdahalesi ile gerçekleşebileceğine, devrimin namlunun ucunda olduğuna inanırdı. Diktatörlükle demokrasinin bağdaşmaz kavramlar olduğu üzerine kafa yorulmazdı; kafa yorup cesaretle eleştirenler hain, dönek, en azından “kafası karışık” sayılırdı. Bugün değerini kavradığımız ama hâlâ erişemediğimiz Batı demokrasisi, burun büktüğümüz “burjuva demokrasisi”ydi. Laik, Kemalist, elitist kesimlere göre de: “karşı devrim”in pençesindeki “cahil ve geri” halk kitlelerinin eğitilmesi, dindar Müslüman halkın medenileşmesi, böylece toplumun Batılılaşması, ülkenin kalkınması için yapılan zorlamaların demokrasiyle çelişen bir yanı yoktu. Sağ veya sol, bütün kesimlerden ulusalcılar ise “Türklerin efendi, diğerlerinin hizmetçi oldukları” Türkleştirilmiş bir toplum anlayışının, bırakın demokrasiyi, insan haklarının da inkârı olduğunu düşünmüyorlardı bile. 1960’ların ortalarından sonra yükselen işçi hareketi bir yönüyle de demokratikti ama bu mücadelede toplumun çoğunluğunu oluşturan dindar kesimlerin kısıtlılıkları, talepleri, ihtiyaçları yer almazdı. Daha yakın zamanlara gelirsek, 28 Şubat müdahalesi döneminde de solcular, Kemalistler, laikler (tekil örnekler, istisnalar hariç) “öteki”nin mağduriyetine kulak vermedikleri gibi 28 Şubat’ı alkışladılar. Tıpkı 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinde Müslümanların, sağın, büyük sermayenin; solu ezdiği için darbeleri kışkırtmaları, desteklemeleri, darbecilerin yanında yer almaları gibi.
Artık birazcık demokrat olunamıyor
O günler geride kaldı. Günümüze gelirsek, artık geçmişteki demokratlık ölçütleri de aşıldı. Çağdaş demokrasi çok daha fazlasını gerektiriyor. Bugün, bütün halkların ve inançların özgürlüğü sağlanmadan; meselâ Kürt halkının ana dilde eğitim, yerinden yönetim, siyasal örgütlenme, eşit yurttaşlık, kimliklerinin ve statülerinin tanınması talepleri/hakları kabul edilmeden; bütün inanç gruplarına, din ve mezheplere devlet diyanet müdahalesinden bağımsız inanç ve ibadet özgürlüğü tanınmadan; dindarların bütün hak ve özgürlükleriyle birlikte ve onlar kadar laiklerin, dinsizlerin, ateistlerin hak ve özgürlükleri güvenceye alınmadan; kadın, çevre, cinsel yönelim özgürlüğü tam olmadan; farklı yaşam biçimlerine, farklı kültürlere tam koruma; örtülüye örtüsüze, dindara dinsize tam eşitlik sağlanmadan; en azından bu yolda ciddi ve inandırıcı adımlar atılmadan demokratikleşmeden ve demokratlık iddiasından söz edilemiyor. Batı’nın “bon pour l’Orient (Doğu için yeterli) demokrasi zihniyeti ve uygulaması eşik atlamak için artık yetmiyor. Bu hak ve özgürlükleri, herkes için: siyasî-ideolojik, sınıfsal, kültürel hasımlarımız için de talep ve mücadele etmiyorsak, haklı olarak eleştirdiğimiz kendine demokrat AKP zihniyetinden pek de ilerde değiliz demektir.
Haklar verilmedi, alındı
Hiçbir iktidar kendi sınıfsal tabanının taleplerini, kendi çıkarlarını ve sınırlarını aşan hak ve özgürlükleri kendi isteğiyle tanımaz. Şu veya bu ölçüde bir zorlamayla, mücadeleyle karşılaştığında, kâr-zarar muhasebesi yaparak razı olur. Dünya tarihinde ve Türkiye’de bütün demokratik kazanımlar, hak ve özgürlükleri için mücadele edenlerin imzasını taşır. İnkârcı olmayalım; bugünkü eksikli demokrasi düzeyine varmak için de yüz yıllık bir mücadele verildi, veriliyor. Bu mücadeleyi bir yönüyle Türkiye solu, sosyalistler, komünistler, devrimciler verdiler. Bir başka yönüyle dindarlar, Müslümanlar, Alevîler, azınlıklar verdi. Daha dün, hepimizi şaşırtan yepyeni biçimlerle Gezi’nin gençleri verdi. En fazla, en güçlü olarak da Kürt hareketi verdi, veriyor. Yıllardır kadınlar veriyorlar; giderek yaygınlaşan toplumda yankı bulan ekolojik taleplerle çevreciler, doğayı, yaşamı korumayı amaç edinmiş hareketler veriyor. Kısaca AKP’nin tantanayla pazarladığı pakette ne varsa -ve daha fazlası- onun ihsanı değil, yılların mücadele birikimi karşısında kabul etmek zorunda kaldığı haklardır. Paketin cılızlığı, kofluğu, azlığı demokrasi güçlerine “Sadece kendiniz için değil herkes için daha fazla, daha haklı talep, daha iyi, daha güçlü mücadele” sinyali vermektedir.
Önümüzdeki engel: farklı kesimlerin hak ve özgürlük taleplerinin farklı yataklardan akmak yerine, birleşip aynı yataktan gürül gürül akmasının sağlanamaması, kendine demokratlığın aşılamamış olmasıdır. Sadece birkaç örnekle somutlamak gerekirse: Kürt halkının/milletinin, şu anda Kürt siyasal hareketinin talepleri olan bütün haklarını ama’sız kabullenemiyorsak; hangi dinden, mezhepten inançtan olursa olsun insanların istedikleri yerde istedikleri gibi ibadet etmelerini, meselâ Alevîlere, cem evlerine statü sağlanmasını güçlüce savunmuyorsak; meselâ örtülü kadınların toplumsal alanda eşit koşullarda ve bütün haklarıyla yer almalarını hazmedemiyorsak; meselâ asimilasyoncu, faşizan “Andımız”ın kaldırılmasını ihanet sayıyorsak; öte tarafta da dindar nesil yetiştirme peşinde, küçücük kızların başlarını örtüp iktidar destekli “Yedi yaşındayım, namaza başlıyorum” eylemleri düzenliyorsak; tesettürlülere “böyle kıyafet olmaz” demeyi ayıp hatta suç sayarken TV sunucusunun bence son derece münasip dekoltesine “böyle kıyafet olmaz” diyorsak, demokratlığımızın sorgulanması gerekmez mi? Çifte standart demokratlığa engeldir.
Demokrasi yürüyüşümüz, kısmî demokratlıktan tam demokratlığa evrildiğimiz ölçüde hızlanacak ve ancak o zaman güçlü bir demokratikleşme mücadelesi verebileceğiz. Yoksa, hediye paketlerinden ancak bu kadarı çıkar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları














































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024