Süleyman Seyfi Öğün
Küreselleşme kavramı, eğer düzleştirici manâsıyla anlaşılırsa bir basitlemeye dönüşür ve her basitleme gibi rahatlatıcı bir işlev görmeye başlar. Biraz açalım: Küreselleşme kavramının câzibesi , biraz da “dünyânın girinti ve çıkıntılarını” tesviye ve tasfiye etme vaadi üzerinden işledi. Buna kanaât getirmemize yol açan da , sermâyenin finansal düzeylerde köpür(tül)mesi oldu. Zannettik ki, paranın ve teknolojinin hudut yıkıcılığı, kültürel ve siyâsal olarak da devâm edecek ve insanlık, nev’i farklılıkları aşarak küresel kültürün birleştirici ilkelerinde buluşacak.
Bu akılyürütme, aslında Marx’ın alt-yapı-üstyapı ilişkisi hakkındaki yargılarının izlerini taşımaktadır. Ekonominin ne Tanrısı, ne de milleti vardı. Tanrısı ve milleti olmayan , âdeta târih dışı bir armağan olan ekonominin güçleri ile farklı tanrıları olan ve çok sayıda kavimden oluşan târihsel insanlık arasındaki uzlaşmaz karşıtlık nasıl çözülecekti? Bunu,başars başarsa hayâtın maddî tarafında duran ekonominin güçleri başaracaktı. Sermâyenin hudutsuz nitelikleri, bu târihsel safralarımızı atmamızı sağlayacaktı. Hâsılı alt-yapı üst-yapıyı belirleyecekti.
Bu neo-liberâl yorumun cevherleri 1980’lerin sonundan îtibâren akademik ve entelektüel düzeylerde işlendi; mâmûl hâline getirildi. Ama ortada şöyle bir paradoks vardı: Bir üst oluşum; yâni hudutların tasfiyesinin başarılması için, “mevcût hudutlara sıkıştırılmış ne varsa, onların özgürleştirilmesi ve bağımsızlığa kavuşturulması gerekir” denmekteydi. Yâni ; ulus-devlet tarzında ayrışmış bir târihsel insanlığın, birleşmiş bir insanlığa dönüştürülmesi ideâlini, ulus-devletlerin kozasından çıkan ancak daha parçalanmış bir insanlığa ihâle etmekti bu. Daha somut söyleyelim: Bize şu deniyordu; birleşmenin tarafları aktüel olarak ne kadar çoğalırsa, birleşmenin koşulları da o kadar sağlam atılmış olur.
Başlangıçta hayli iknâ ediciydi bu bakış. Ama aslında birbiryle çelişen iki yorumun muğlaklığı arasında gidip geliyordu. Kimine göre birleşmiş bir insanlık, etnik ve dînî “safralarımızı” atmamıza bağlıydı. Bunun için de bu safraların en derin bağlarının açığa çıkarılması lâzımdı. Ezcümle; ulus-devlet formasyonu tarafından baskı altında bırakılmış ne kadar etnik ve dinsel alt-formasyonlar varsa , özgürleştirilmeli ,açığa çıkarılmalıydı. Bu geçici bir aşamaydı. Daha ileri bir aşamada, sıra onlardan kurtulmaya geliyordu. Bu da her türlü dinsel ve etnik bağın “sönümlenmesi” olacaktı.(Yine Marksist etki)
Diğer bakış ise, Alman târih felsefecisi Herder’in bakış açısının yeniden yorumlanmasıydı. Herder, vakt-i zamânında Aydınlanma’nın birleşmiş insanlık idealinin ancak, ulusal aralıkların doğru tanımlanmasıyla mümkün olacağını ileri sürmüştü. Yeni Herderyen yorumda ise, bunun aktüalist bir değerlendirmesi yapılıyor ve “birleşmiş insanlık” idealinin etnik, dinsel ve cinsel farklılıkların uzlaşmasıyla sağlanabileceği iddia ediliyordu. İlk değerlendirmeden farkı, bu ayrımların derinleştirilip korunmasıydı. Yâni bir “sönümlenme” değil; tam tersine bir “derinleşme” isteniyor ve bekleniyordu.
Garip olan husus ise şuydu: İlk yorum , evet, ekonomizm ve teknolojizm ile uyuşumluydu. Tanrısız, milletsiz bir ekonomi ile tanrısız ve milletsiz bir insanlık ideali düzçizgisel olarak eşlendirilebilirdi. Paradoksal taraf ikinci bakıştaydı: Nasıl olacaktı da Tanrısız ve milletsiz bir ekonomizm ve teknolojizm , tanrıları ve kavimleri için kan dökmeye hazır kitlelerin dünyâlarıyla uyumlulaştırılabilecekti? Başka sorular da vardı: Müesses nizamlardan kopan parçaların kendi aralarında bir barış hukûku geliştirebileceklerine dâir o hemen hemen hiç sorgulanmayan güven nereden geliyordu? Bir ihmâlden mi; değilse bir kasıttan mı? Eğer açığa çıkarılmak istenen “baskılanmış” kimlikler ise, bu birikimin kaçınılmaz olarak içerdiği kin, garez ve intikamcı duyguların yol açabileceği sonuçları, ortada müesses nizâm kalmayacağına göre kim kontrol edecekti? Târihin medeniyet birikimiyle eşlendirilen baskılardan kurtulmanın faturası , kabilecilikler ve kan davâları gibi , târihin en kaba formasyonlarına dönmek ise , bunu değerli kılan karineler neler olabilirdi ki?
Geçmiş olsun. “Engellenmemiş bir sermâye” ile “engellenmemiş insanlık “ fikriyâtı çakışmak bir yana tam manâsıyla uzlaşmaz bir karşıtlığa evrildi. 21.Asrın Giriş Dersi’nde ilk öğrendiğimiz bu oldu. Karşıtlığı kurmak yetmiyor. Dahası şu: Engellenmemiş sermâyenin olabilmesi için daha fazla engellenmiş , hattâ kötürümleştirilmiş bir insanlık elzemmiş meğer…Terry Eagleton’ın çok sevdiğim ifâdeleriyle; entelektüellerin, akademiklerin Paris’de yaptığı epistemolojik tartışmaların ortaya çıkardığı hârika tabloların, kendilerine kan davâları olarak dönmeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur. Saflık mı, hinoğlu hinlik mi, siz karar verin…
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019