Yalçın AKDOĞAN
Alman Profesör Jan-Werner Müller, ABD Başkanı Trump’ı “bir gün insanlar bu ulusun hâkimi olacak” sözünden hareketle popülist bir lider olarak tanımladı, diktatör ilan ederek demokrasi için tehdit olarak niteledi. Müller, hızını alamayarak Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı da halkçı olduğu gerekçesiyle Chavez vari popülist liderler kategorisinde zikretti.
Putin, Trump, Erdoğanüçlemesi üzerine yapılan değerlendirmeler ‘popülizm’ kavramı üzerinden bir saldırganlık ve kötüleme üretiyor.
Peki, gerçekte Erdoğan popülist bir lider midir ve popülizmden ne anlamak gerekir?
Erdoğan elitist, seçkinci, bürokratik ve vesayetçi bir akımın halkı ikinci plana iten ve sistemin karar merkezlerinden dışlayan anti-demokratik tavrına karşı halkın iradesini öne çıkaran ve halkı merkeze taşıyan bir liderdir. Erdoğan adeta, İ. Küçükömer’in “Türkiye’de halk politik karar ve yaptırım öznesi haline gelemez. Halkı politik alana çekmek için uygun yolları açmak gerekir” sözünü gerçekleştiren, halka yollar açan kişidir. Bürokratik seçkinler ve onun siyasi temsilcisi olan partiler halkı göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı şeklinde aşağılayarak modernleşememekle ve Batılılaşamamakla suçlarken; Erdoğan ezilen, horlanan, dışlanan halk kesimlerinin siyasi sözcülüğüne soyundu ve AK Parti üzerinden çevreyi merkeze taşıdı.
Erdoğan seçkinci, aristokrat, elitist bir lider değildir;sofranın diliyle konuşur, sokaktaki insanı muhatap alır.
Popülizme kötü manalar yükleyenler, gerçekçi olmayan ve halkın umumi menfaatlerini gözardı eden bir yaklaşıma vurgu yaparlar;kavramahalk yardakçılığı, kitle kuyrukçuluğu, tribünlere oynamak, nabza göre şerbet vermek gibi anlamlar yüklerler. Halkın uzun vadeli ve umumi menfaatine uygun olmayan vaatlerle oy avcılığına çıkmak veya halk istiyor diye demokratik standartları esnetmek popülist bir siyaset tarzı olarak görülür. Şartlar, reel politika, ülke gerçekleri, dengeler gibi kavramları siyasette dikkate almayan anlayışın popülizme kaydığı düşünülür. Herhangi bir değer, ilke ve umumi fayda gözetmeden seçmenin hoşuna gidecek söylemler ve vaatler içine girmek bir yönüyle oportünist davranmaktır.
Erdoğan bu anlamlarıyla hiçbir zaman popülist bir davranış içinde olmamıştır, popülist bir siyaset tarzı gütmemiştir (yani ne halkın arzuları istikametinde karşılıksız vaatler içine girmiştir, ne de reel politikayı yadsıyan bir romantizm sergilemiştir).
Erdoğan diğer siyasetçilerin Kaf dağının arkasındakileri bile vaat ettiği bir dönemde 3 yıl bir şey vermemeyi taahhüt ederek iktidara gelmiştir.
Popülizmin ülkeye ihanet anlamına geldiğini düşünen Erdoğan, iş isteyenlere hemen tabii demek yerine ‘devletin görevi herkesi işe yerleştirmek değil, devlet artık iş kapısı olmayacak’ demiş; “Oy kaybetsem de gecekondu yaptırmam” diye net tavır almış; “Biz doğruyu yapalım, eninde sonunda halk doğruyu yapanın yanında yer alacaktır” şeklinde popülist olmayan bir yaklaşım sergilemiştir.
Halka kazandırıyormuş gibi görünüp kaybettirmek, günü kurtaracak adımlar atıp geleceği riske atmak, halkın gündelik çıkarlarını uzun vadeli menfaatlerine tercih etmek Erdoğan’ın tarzı değildir.
Popülizmi eleştirenlerin vurguladığı bir husus da, halk iradesi gibi genelleyici ifadelerin demokrasinin özünü yansıtmadığı iddiasıdır. Bir toplum kesiminin temel hak ve özgürlüklerinin aleyhine çoğunluğun istediği yapılıyorsa orada demokratik muhtevayı tahrip eden bir durum ortaya çıktığı bir gerçektir. Ancak, Erdoğan ne kendi tabanının önceliklerini umumun önceliklerinin önüne alır, ne de belli kesimlerin istekleri çerçevesinde hak ve özgürlükleri yadsıyan bir yaklaşım içine girer.
Batılı seçkincilerin popülizm tanımı sorunlu olduğu gibi, Erdoğan’ı bu kategoriye yerleştirmeleri de bir cahillik örneğidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019