Yaşar YAKIŞ
ABD dış politikasının Suriye ile ilgili olarak hükümetten hükümete değişmeyen “sabit” ilkelerini tanımlamak zordur.
Bunlar bir bakanlıktan diğerine göre değişebilirler. Orta Doğu’da algılanış şekli de başlangıçta oluşturuldukları hâllerinden farklı olabilir. Bu yazıda bu değişmezlerin Türkiye’deki birçok çevre tarafından nasıl algılandığı analiz edilmeye çalışılacaktır.
ABD’nin Suriye politikasında önemli değişmezlerden biri İsrail’in güvenliği olup, her ne kadar yönetim Kürtlerle iş birliğinin tümüyle “amaca yönelik ve IŞİD’e karşı işlevselliği üzerine kurulu” olduğunu söylese de Washington’ın Kürt politikası da bu amacın bir parçasıdır. İsrail, Arap ülkeleri tarafından çevrelenmiş durumdadır. Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt kuşağı oluşturma amacı bu nedenle önemlidir.
ABD, IŞİD’le savaşmasına yardım eden Kürtlerle iş birliğine giderek başlamıştır. Rakka’nın kurtarılmasında Türkiye ordusunun yapabileceği katkının farkında olmasına rağmen Washington, tutarlı bir biçimde Türkiye ile birlikte çalışmayı reddetmiştir.
İş birliğini reddetmesinin bir sebebi kısmen Suriye rejimi ile pazarlık masasına oturduklarında Kürtlerin daha güçlü bir konumda olmasını sağlamak için Kürt savaşçıları silahlandırma ve eğitmek için bir mazerete ihtiyaç duyması, kısmen de Türkiye ile diğer konularda olan anlaşmazlıklardı.
İsrail’in güvenliğiyle ilişkisinden bağımsız olarak Washington’ın Kürt politikası aynı zamanda 180 yıldan uzun süredir uluslararası ilişkilerin gündeminde olan daha geniş bir sorunun parçasıdır.
Bu, Kürt azınlıklar barındıran ülkelere, yani Türkiye, Irak, İran ve Suriye’ye karşı dış aktörlere koz sağladığı için çekici bir konudur. .
ABD politikasının Suriye’de ikinci bir değişmeyen ilkesi ise İran’ın Suriye’de tutunmasını veya bunun için var olan zeminin güçlenmesini engellemektir. Bu sabit, dolaylı olarak ilk amaçla ilgilidir çünkü İran’ın Suriye’deki varlığı ABD’nin güvenliğine yönelik doğrudan bir tehdit oluşturmamaktadır.
ABD’nin İran’ın Suriye’de güç kazanmasını engelleme isteği İsrail’in İran’la ilgili tehdit algısıdır. ABD ordusunun Irak’tan çekilmesinden sonra ortaya çıkan boşluk, İran tarafından tek bir kurşun atılmadan doldurulmuştu. İran, bunu ince bir diplomasi yürüterek ve Irak nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Şiilere oynayarak başardı.
Irak’taki bu hamle, özellikle İran’ın Lübnan Hizbullah’ı aracılığıyla Lübnan’daki varlığı düşünülürse, İran’ın Suriye’deki işini kolaylaştırdı. Suriye, İran için egemenliğini Akdeniz’e genişletme çabalarındaki kayıp halkaydı. Bu Suriye’nin İran için öneminin nedenlerinden biri. Bir diğer nedense İran’ın İsrail sınırı yakınında Suriye’nin güneybatısında bir askeri varlık oluşturma yönündeki çabası.
İsrail, muhtemelen İran’ın bunu gerçekleştirmesini engellemek için her şeyi yapacaktır. Aynı nedenle ABD; Tahran- Bağdat-Şam eksenini kendi denetimi altında tutmak için büyük çaba sarf etmektedir.
Bu hedefi gerekçelendirirken ABD şimdiye dek IŞİD’le mücadeleye işaret etmiş olsa da, Suriye’deki durumun normalleşmesi sonrasında ABD’nin bu eksen üzerinde devam eden kontrolünü neyle açıklayacağı ileride görülecektir. İran, Suriye hükümeti tarafından davet edildiği için, bu ülkedeki askeri varlığını sürdürebilir.
ABD politikasındaki üçüncü değişmez ise, Rusya’nın Orta Doğu’daki üstünlüğünü reddetmektir. Rusya’nın Sovyet zamanlarından beri Akdeniz’de bir liman kenti olan Tartus’ta bir deniz üssü bulunmaktadır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bu üs atıl kalmıştır.
Suriye’deki kriz Rusya’ya Suriye’ye dönmek için altından bir fırsat sunmuştur. Türkiye’nin 17 saniye süresince Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle bir Rus jetini vurması da Rusya’nın Lazkiye’nin güneyinde yer alan Hmeymim’de bir hava üssü kurmasına gerekçe oluşturdu.
ABD, Orta Doğu’daki askeri gücünü azaltıp Pasifik kıyılarına odaklanmayı düşünmekteydi. Rusya’nın Orta Doğu’ya dönmesi ABD’nin bu konuda fikir değiştirmesine yol açmış ve bu kritik bölgede Rus gücüne karşı denge oluşturmak için kalmak zorunda bırakmış olabilir.
Suriye’yle ilgili olarak Türkiye ve ABD arasındaki tartışma ve IŞİD’e karşı savaş gibi bölgede yaşanan diğer gelişmeler ise yukarıda belirtilen sabitler tarafından şekillenen değişkenlerdir.
Yazarlar
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2020
3.04.2020
29.03.2020
6.03.2020
28.02.2020
23.02.2020
16.02.2020
9.02.2020
26.01.2020
13.01.2020