Yıldıray OĞUR
Esas mevzuya gelebiliriz artık. (Dünkü yazıdan devamla)
Peki neden Hitler kendine bir Atatürk büstü yaptırmıştı? Neden Cumhuriyetin 10. Yılı Berlin’de SA’lar tarafından nasyonel sosyalist marşlarla kutlandı? Neden Türkiye Büyükelçisi’nin cenazesi askerî törenle, NAZİ selamlarıyla uğurlandı ve neden Türkiye Büyükelçisi NAZİ protokolünde en ön sıralardaydı?
Bu sorulara o zamanın şartları öyleydi, Nazi Almanyası Türkiye’yi yanına çekmeye çalışıyordu, Atatürk’ün Orta Doğu’da modern bir devlet kurmasını bütün Batı takdir ediyordu gibi cevaplar verilebilir.
Ama Stefen Ihrig’in Nazi literatürünü tarayarak yazdığı Atatürk in Nazi Imagination kitabını okuyunca elinizde çok daha şaşırtıcı bir cevabınız oluyor.
Bunun için Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP) yani Nazi partisinin kurulduğu yıllara dönmek gerek.
Birinci Dünya Savaşı’nın kaybedeni Almanya, Versailles Antlaşması’nın ağır şartlarıyla diz çöktürülmüş, imparatorluk yıkılmış, Weimar Anayasası’yla çok partili bir cumhuriyet kurulmuş. Bu ağır yenilgi ve teslimiyet milliyetçileri, ekonomik şartlar da sosyalistleri güçlendirmekte. Başkenti Münih olan Bayvera eyaleti Berlin’den ayrı bir yol tutmaya çalışıyor.
İşte tam bu yıllarda Hitler Münih’te kurulan Alman İşçi Partisi’ne üye olup (1920) önce onu Nayonel Sosyalist Nazi Partisi’ne çeviriyor, sonra da genel başkanlığına seçiliyor. (1921)
Yani bütün hikayenin başladığı zamanlardayız. Kuruluş yıllarında.
İşte bu kuruluş günlerinde Nazilerin en dikkatli takip ettikleri dış politika gündemi Hitler’in başından beri yanında olan SA paramiliter güçlerinin kurucusu Ernst Röhm’ün anılarına göre “Kemal Paşa önderliğindeki Türk bağımsızlık mücadelesi.”
Ihrig dönem gazetelerinde her gün bir sayfaya yakın Türkiye ve Mustafa Kemal Paşa’dan haberler olduğunu, Alman basınında AB adaylık süreci de dahil Türkiye’nin o yıllar kadar hiçbir zaman bu kadar gündem olmadığı tespitini yapıyor.
|
Aslında Almanlar “Türk Ateşi” dedikleri Enver, Cemal Paşaları 1908’den beri, Mustafa Kemal Paşa’yı da Çanakkale’den sonra yakından izlemekteydiler. 1917’de o sırada veliaht prens olan Vahdettin’le Almanya’ya giden Mustafa Kemal Paşa’yı Cumhurbaşkanı Hindenburg’un “Anafartalar Kahramanı” diye karşıladığı biliniyor.
Ama bu kez ilginin sebebi farklı. Bunu en iyi Nazilerin gazetesi Völkische Beobachter’in 1921’in başlarında attığı bir manşet anlatıyor: “Türkiye; Rol model.” Savaş kahramanı, Hitler’le birlikte hareket edecek general Ludendorff’a göre de aranan bir “Alman Mustafa”dır.
Peki kimdir Nazilerin kafasındaki Alman Mustafa? Ya da o günlerin gazetelerinde verilen adıyla Ankara Çözümü ya da Türk Çözümü?
Bu bir başarı öyküsüdür önce. Nasıl Türkler Kemal Paşa liderliğinde Sevres Antlaşması’nı yırtıp attıysa, Versaille Antlaşmasını yırtıp atmalıyız. Peki bunu nasıl yapabiliriz? İşte rol modellik esas orada başlıyor.
Mustafa Kemal’in yaptığı gibi. “O nasıl Ankara’da hükümet kurup, oradan itilaf devletleriyle savaşırken İstanbul hükümetini yıktıysa, biz de Bayvera Eyaleti’nde iktidarımızı kurup Münih’ten Berlin’e yürümeliyiz.”
Ihrig, Nazi gazetesi Völkische Beobachter ve SA’ların ideolojik yayın organı Heimatland’de 1921, 1922, 1923 yıllarında bu tezin işlendiği yazı dizileri, manşetler, haberlerden örnekler veriyor...
Bu yazı dizilerinden en etkilisinin yazarı ise Hans Tröbst. Tröbst, 1921’de Atatürk hayranı olduğu için İstiklal Harbi’ne katılmak için Anadolu’ya gelmiş, 1923’e kadar tren hatlarının bakımı gibi cephe gerisi hizmetlerde bulunmuş, İstiklal Harbi madalyası almış, Nazi eğilimli bir Alman subay.
General Luderdorff’un telkinleriyle Türkiye dönüşü Nazilerin dergisi Heimatland’a Ankara Formülü’nü yazan Tröbst’ün yazı dizisini dergi “Eğer özgür olmak istiyorsak, Türk örneğini izlemekten başka seçeneğimiz yok” girişiyle ve geniş bir şekilde yayınlamış.
Tröbst’e göre Ankara Formülü’nün başarısının temelinde “ulusal temizlik” vardır. Tröbst ulusal temizliği özetle ‘Muhaliflerin özel mahkemelerle tasfiye edilmesi, Meclis’te birliğin sağlanması ve “Türk ulusal gövdesinin kan emici parazitler olan Ermeni ve Rumlar’dan temizlenmesi” olarak tarif ediyor. “Bunlar yapılmasaydı özgürlük mücadelesi tehlikeye düşebilirdi” diyerek.
Yazı dizisinin başlamasından hemen sonra Hitler’in Tröbst’ü davet edip ve Türkiye izlenimlerini bizzat kendisinden dinlediğini öğreniyoruz kitaptan. Ihrig bu görüşmeden sonra Hitler’in sekreterinin Hitler adına Tröbst’e “Türkiye’de şahit oldukların bizim de ileride yapacağımız şeylerdir” diye yazdığı aktarıyor. Hitler’in bu yazı dizisinden etkilenmesinin delillerinden biri de Hitler’in aynı zamanlarda Münih’teki bar toplantılarında Mustafa Kemal örneğinden bahsetmeye başlaması.
Tarihler 1923’ün sonbaharını göstermektedir. Ankara Çözümü o kadar popüler hale gelmiştir ki Weimar Almanyası’na karşı çıkamaya başlayan Bayvera’yı yöneten üçlü Kahr-Lossow- Seißer yönetimine Nazilerin dergisi Heimatland manşetinden “Bize Ankara hükümetini verin” diye çağrı yapar.
Bu kapaktan günler sonra 8 Kasım 1923 gecesi Hitler yanında savaş kahramanı general Luderdorff olmak üzere Bayvera’yı yöneten bu troykanın Bürgerbräukeller barındaki toplantısını basıp Münih’ten Berlin’de iktidara yürüme planına destek ister, olmayınca da onları tutuklatıp adamlarıyla Münih’i ele geçirmek için darbe girişiminde bulunur ama başarısız olup tutuklanır.
Ihrig kitabında, bu malzemeyi sunarak, Birahane Darbesi ya da Hitlerputsch diye bilinen Nazilerin bu erken darbe teşebbüsünün ilham kaynağının Ekim 1922’de Mussolini’nin Roma Yürüyüşü’nden çok Mustafa Kemal’in Ankara’dan İstanbul’daki iktidarı ele geçirmesi olduğunu iddia ediyor.
Bunu Hitler’in darbeden sonra mahkemedeki savunmasından örneklerle destekliyor. Hitler hainlik suçlamasına cevap verirken Sezar’ın Rubikon’u geçişinden sonra Türkiye’de Mustafa Kemal’in İstanbul iktidarını yıkışını, ardından Enver Paşa’nın Selanik’ten İstanbul’daki iktidarı devirişini anlatıyor. Son olarak da Mussolini’yi veriyor. Hitler mahkemedeki son savunmasında da Atatürk ve Türkiye örneğinden bahsetmiş “Bugünlerde iki çeşit darbe oldu etrafımızda. İlki Türk general Kemal Paşa’nın, İstanbul’un egemenliğine başkaldırıması, hatta daha ileri gidip Muhammed’in dinin kutsal otoriterisinin başındaki kişiyi bile reddetmesi. Kendi kendimize soralım: Kemal Paşa’nın hareketini sonunda meşrulaştıran şey neydi? Ulusunun özgürlüğünü kazanması. Belki onun da hain olduğu düşünüldü. Fakat değildi. İkinci örneğimiz Mussolini’nin darbesi.”
Ihrig burada önce Atatürk ardından Musolini’den bahsetmesinin Hitler’in kafasındaki hiyerarşi olduğunu söylüyor. Ankara Formülü doğru muydu yanlış mıydı tartışması uzun süre sürüyor. İstiklal madalyalı, Birahane Darbesi’nin fikir babalarından Tröbst darbeden cayan Bavyera’daki askerî güçlerin komutanı Lossow’u suçladığı yazısında “Biz hâlâ Ankara formülüne inanıyoruz” diyor örneğin.
Sonra da Almanya’dan kaçıyor. Peki nereye kaçıyor? Tabii Türkiye’ye. Daha da ilginci darbeden sonra darbecilerle iş tuttuğu için başı belaya giren General Lossow da Türkiye’ye kaçmış. 1924’te Türkiye’de ordunun altyapısının gelişmesine yardım ederken Alman ordusundan emekli olur. Lossow’un bu ilk Türkiye görevi de değildir. 1911 ile 1918 arasında İstanbul’daki Alman Büyükelçiliği’nde görevliyken Enver ve Talat Paşalarla birlikte çalışmıştır. Özellikle de 1915’te Ermenilerin tehciri sırasında.
Münih’teki bu isyancı, Nazi subaylar arasında Türkiye ve Atatürk bağlantılı olanlar onlarla da sınırlı değil. Darbeye karışıp karışmadığı belirsiz olsa da Çanakkale’den Komutanı Limon von Sanders de o sırada Münih'tedir. Filistin cephesinde Atatürk’ün kurmay subayı Kressenstein de. Nazizmi oldukça etkilemiş Thule Society’nin kurucusu von Sebottendorf Osmanlı vatandaşlığına geçecek kadar çok uzun yıllar Osmanlı ordusunda görev yapmıştır.
Ama Hitler’in Türkiye tecrübesi ve Ermeni Soykırımı hakkındaki esas kaynağı politik danışmanı Max Erwin von Scheubner-Richter’dir. Daha sonra Nazi hareketinin ilk "şehidi" ilan edilecek Richter, Doğu Anadolu’da konsolosluk görevlisi olarak Ermeni katliamına bizzat tanık olmuş bir isimdir. Auschwitz’in Komutanı Rudolf Hoess’un da Çanakkale madalyası vardır. Ama Türkiye ile en yakın teması olan isim herhalde Hitler’in sağ kollarından Himmler olmalı. Münih’te eğitimini tamamladıktan sonra üzerinde çalıştığı tehcir konusunda incelemeler yapmak üzere Atatürk’ün Yeni Türkiye’sine gitmiştir.
O yüzden 1923’deki başarısız darbe girişimiyle Mustafa Kemal, Nazilerin gündeminden düşmez. 1930’ların da başında Hitler’in bu kez iktidarı teslim almaya hazırlandığı yıllarda yeniden geri döner. Ihrig kitabında, Hitler’in konuşmalarında Türkiye’deki başarılı örneğe yaptığı atıflardan, Türk halkının fedakârlığını Almanlara örnek gösterdiği cümlelerden örnekler aktarıyor.
Nazi gazeteleri Türkiye’den Türk nasyonel sosyalizmi diye bahsetmektedir. Türkiye ve Mustafa Kemal analojileriyle çarenin Hitler olduğu anlatılmaktadır. Hatta 1933’te Goebbels’in yakın adamlarından von Leers’in verdiği bir konferansın başlığı şöyledir: Türkiye’de Mustafa Kemal’in Milliyetçi Devrim: Alman Faşizmiyle Fikri ve Tarihsel Paralellikleri. Hitler, Atatürk ve Mussolini’yi anlattığı çok satan bir kitap da yazan Leers Hitler’in resmî biyografisini yazan kişidir.
Nazi gazeteleri Hitler’in Temmuz 1933’de Milliyet’e verdiği röportajı tam sayfa yayınlarlar. Hitler Atatürk’e ilk kez o röpörtajda “Bize ilham verdi. Karanlıkta parlayan yıldız” diyecektir. Bu daha sonra Atatürk’ün vefatına kadar Nazi mecmualarında Atatürk’le ilgili bahsedilirken kullanılan bir kalıp haline gelir.
Kitaptaki malzemeyle yazıyı daha da uzatmak mümkün. Çok bilinen Hitler’in doğum günü için gelen Türk heyetine dediği rivayet edilen “Atatürk bizim öğretmenimizdi. Mussolini ilk, ben ikinci öğrencisiydim” sözleri dışında, Goebbels’in 1937’de günlüğüne yazdığı “Güzel bir uçuş. Seyahat ederken Atatürk üzerine olan kitabı okumayı bitirdim. Onurlu bir kahramanın hayatı. Tümüyle takdire şayan. Çok mutluyum!" sözleri gibi direkt alıntılar var.
Tabii Nazi eğitiminde Türkiye ve Atatürk’ten nasıl bahsedildiği, Atatürk’ün cenazesi için yapılanlar, Hitler’in haberi nasıl aldığı falan…
Onları da artık bu kıymetli kitabı okuyacaklara bırakalım.
Tabii bir hatırlatma. Bu kitabı bitirdiğinde insan maalesef Goebbels (öldüğünü hâlâ biliyorum) gibi diyemiyor...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025