Yusuf Ziya DÖGER
Toplumların siyasal mücadele tarihleri onların kolektif bilinçlerinin şekillenmesinde önemli bir işlev gören dinamiklerin başında gelir. Toplumların siyasal ve sosyal gelecekleri oluşturulan kolektif bilincin tarihsel mücadeleden etkilenerek toplumun geleceğine aitevirilme biçimine yönelik veriler ortaya koyar. Kürdistan mücadelesinin tarihsel süreçte oluşturduğu kolektif bilinç parçalanmış Kürdistan’ın her parçasında farklı toplumsal evirilme biçimlerinin ortaya çıkmasınaneden olmuştur.
Parçalanmış Kürdistan’ın etkisi (sömürüsü) altında kaldığı farklı siyasal rejimlerin anlayış ve yapısındankaynaklanan farklı ilişki biçimleri aynı zamanda farklı kolektif bilinçlerin geliştirilmesini de zorunlu kılmıştır. Ancak bu ilişki biçiminde zorunluluk istekli duruşun yansıması değil koşulların dayatmasından kaynaklanmıştır.
Koşulların her parçada farklı oluşusiyasal mücadele ve sosyal yaşam biçiminin de toplumsal evirilmenin farklılaşmasına yol açmıştır. Bu farklılık aynı zamanda her parçada farklı siyasal şuuraltının oluşmasına yol açmıştır. Koşulların işleyiş biçiminin doğurduğu farklı evirilmeler siyasal şuuraltına dayanan siyasal tercih ve beklentilerin her parçada farklılık doğurmuştur. Bu çerçevede gözlem yapabilme imkânına sahip olduğum Başur üzerinden değerlendirme yapmaya çalışacağım.
Başur ve Bakur’da siyasal mücadele tarihlerinin başlangıç dönemi ve etkilenme alanı aynı olmasına rağmen daha sonra milli sınırlarında kaldıkları devletlere/sömürgecilerine yönelik geliştirdikleri algıların farklı olmasından dolayı kolektif bilinç biçimlerini farklı kılmıştır. Bu nedenle siyasal mücadele süreçlerine yöneldiğimizde siyasal geleneklerinin de farklılaştığını görmekteyiz.
Irak Devletinin ikinci dünya savaşına kadar İngiliz işgal ve sömürgesi altında kalmasından dolayı Başursiyasal anlamda sürekli dinamik kalan bir mücadele alanı haline gelmiştir. Bu dinamikliğin altında isekendisiyle mücadele edilmesi gereken ilk rakibin hem dinsel, hem de ırksal bakımdan farklı niteliklere sahip olmasının etkisi vardır. Dinsel farklılık rakibe karşı direncin mihenk taşını oluşturmuştur. Dönemin İngiliz sömürge yönetimi ilan edilmiş Kürdistan Melikliğine savaş açmış ve kazanımların elden çıkmasına neden olmuştur.
Ki bu durum Melikliğin merkezi durumundaki Süleymaniye’de siyasal mücadelenin hız kazanmasına etki etmiştir.Ki elverişli konumundan dolayı Süleymaniye’yi Kürdistan’ın düşün merkezi haline getirmiştir. Bu merkez siyasal mücadele rotasının belirleyicisi olma görevini üstlenmiş ancak geliştirdiği siyaset tarzıBaşur’un tümüne şamil olamadığı için kısa sürede farklı mücadele biçimlerinin de serpilmesine neden olmuştur.
Her ne kadar bu tarihsel süreçte farklı mücadele biçimlerini sergileyenler arasında zaman zaman sıkıntıların yaşanmasına neden olsa da bugün geçmişten devralınan siyasal şuuraltının Kurdistan söz konusu olunca ortaklaşmaya varabileceklerine yönelik verilerde oluşturmuştur. Ancak Kurdlerin siyasal şuuraltını besleyen asıl olgunun tarihsel veri olan aşiret yapılanmasına dayandığını unutmamak lazım.Bugün Kürdlere ait parti ve örgütlenmeler arasındaki sıkıntıların buradan kaynaklandığını görmek gerekir. Ki Aşiret mantığına dayanan alan koruma düşüncesinin parti ve örgütlere sirayet ettiğini Başur’da çok net müşahede edebilmek mümkün. Küçük olsun ama benim olsun anlayışı eski ve yeni parti ve örgütlenmeler için hala geçerli akçe niteliğinde olması bunun açık göstergesidir.
Yine tüm bunlara rağmen Başur’da gözlemleme imkânı bulduğum en önemli verilerden biri de halkın değerlerine saygının nispeten ön planda oluşuydu. Yüzyıllık demokrasi tecrübesi olanlara taş çıkartacak şekilde bir tahammül var. Bu tahammül hem dinsel hem de ırksal verilere üzerinden gerçekleşmektedir. Bunun nasıl başarıldığı konusunda kafa yorunca yüzyıl içerisinde kazanımların hep git gel durumunda olması ön plana çıkmaktadır. Her kazanımdan sonra yaşanan kayıp daha etraflı düşünmeye sebep olmuş ve buna yönelik çabalar kısmen de olsa gerçekleşmiştir. Dolayısıyla bu zorunluluksiyasal şuur altının tarihsel tecrübelerden beslenmesini de zorunluluk haline getirmiştir.
Fakat zaman zaman kısır döngüye dönen siyasal şuur altı yeni yapılanmaların ortaya çıkmasına yol açmış ve bu yapılanmaların toplumda da karşılık bulduğu son seçimlerle kanıtlanmış durumdadır. Bu anlamda Yekitiya İslam Partisi, İslam Toplumu Partisi (bu iki parti Rahmetli Şeyx Osman geleneğine dayanıyorlardı) ve Goran Hareketi (Talabani’nin YNK’sine dayanıyordu) net örnekler olarak ortada durmaktadır.Şeyx Osman’ın vefatından sonra varisi durumundaki oğlu siyaset sahnesinden çekilmiş ama çevresindekiler yeni oluşumlarla varlıklarını faklı kulvarlarla devam ettirmeye çalışmaktadırlar. Talabani’nin partisinden çıkan ve yeni örgütlenme olan GoranlarYNK’yitoplum nezdinde çoktan geride bırakmış durumdalar.
SONUÇ:
Yeni oluşumların toplumda karşılık bulması eski siyasal şuuraltı etkisinin kırılması anlamına gelmektedir. Unutmamak gerekir ki toplumun taleplerini gündeme getiren ve buna yönelik veriler oluşturan her yapı mutlak halktan destek bulur. Aşiretsel dayanaklarını ve mücadele tarihlerini kullanarak Başur da egemenlik oluşturulamayacağı da altı ay önce yapılan seçimlere rağmen ulusal hükümetin yeni yeni kurulma aşamasına gelmesi önemli bir veridir.
Evet, tarihsel mücadele takdire şayandır ama içinde bulunduğunuz zaman diliminin sorunlarına çözüm üretemiyorsa mutlaka yeri bir başka örgütlenme tarafından doldurulabilir. Dolayısıyla bir millet için hiç kimse vazgeçilmez değildir. Goran hareketi bunun açık göstergesidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları








































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017