A.Turan ALKAN
2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta feci olaylar yaşandı. Çoğunluğu Alevi 37 kişi Madımak Oteli'nde mahsur kalarak çıkan yangında hayatını kaybetti.
20 Temmuz 2015'te Kobani'nin yeniden inşasına moral yardımında bulunmak üzere Şanlıurfa'nın Suruç ilçesine gelen SGD (Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu) mensubu gençlerden 32'si, belediyeye ait kültür merkezinin bahçesinde aralarına sızan canlı bombanın intihar eyleminde can verdiler.
MADIMAK'TA DEVLET, MİSAFİRLERİNE NİÇİN SAHİP ÇIKAMADI?
İki olay arasında büyük benzerlikler var.
22 yıl önce hemen hemen aynı günlerde Sivas'a gelen topluluk Pir Sultan Abdal Şenlikleri'ne katılmayı amaçlamışlardı ve bu topluluğun büyük kısmı Alevi ve Sosyalist kimliğine sahip insanlardı. Topluluğu Sivas'a şenlik komitesi davet etmekle beraber şenlik, Kültür Bakanlığı ve Sivas Valiliği tarafından destekleniyordu. O günlerde hükümet Tansu Çiller'in başbakanlığında kurulan ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti'nin (SHP) ortak olduğu koalisyon tarafından yönetiliyordu. SHP genel başkanı rahmetli Erdal İnönü, başbakan yardımcısıydı. Olaylar esnasında Sivas Valiliği görevinde bulunan Ahmet Karabilgin'in ‘SHP kontenjanı'ndan vali seçildiği biliniyordu.
Yani Sivas'a gelen katılımcıların olaylardan önce bir güvenlik endişesine kapılmasını gerektirecek bir resmî tutum yoktu; Kültür Bakanlığı şenliği benimsemişti ve bir mânâda ev sahibi durumundaydı ve öyle olduğu için Sivas'taki kültür merkezinin bahçesine bir gün önce bakanlık tarafından, biraz da alelacele ve sürpriz şekilde Pir Sultan Abdal heykeli diktirilmişti. Sosyal demokrat tavrı bilinen Vali Karabilgin, şehrin en büyük mülki âmiriydi ve bütün kolluk güçleri emrindeydi. Ayrıca olaylar esnasında otelde mahsur kalan talihsiz insanların defalarca SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ile görüşüp yardım istedikleri sonradan açıklandı.
BİR VALİ Kİ...
Kısaca katılımcılar açısından kâğıt üzerinde endişe verici bir durum yoktu; hesaba katılamayan şey, olayların seyri esnasında ortaya çıktı. Vali Karabilgin, Cumhuriyet tarihinde misli görülmemiş bir yılgınlık ve acz içinde saatler boyunca hükümet konağı önünde cereyan eden olayları seyretmekten öteye gidememişti. Ankara'ya açılan telefonlar bir mânâda karşılıksız kalıyordu çünkü Sivas'ta hükümetin emirlerini yürütecek en yetkili kişi, tek kelimeyle başarısızdı.
Bu vali hakkında olaylardan sonra açılan idari soruşturmasında “Adli yargıda yargılanmasına gerek yoktur” kararı verilmesi, bana göre hâlâ esrarengizliğini koruyor. 37 kişinin ölümü, daha sonraki süreçte aynı sayıda mahkûmun idamıyla (idam kararları infaz edilmedi ve ağır müebbede çevrildi) sonuçlanan bir olayda şehrin valisinin kusursuz hareket ettiğini düşünmek biraz fazlaca fantezi oluyor bana göre...
SOSYALİST-ALEVİ KİMLİĞİ NİÇİN HEDEF ALINIYOR?
23 yıl sonra Sivas'ta tam sekiz saat boyunca sahneye konulan facia bu defa Suruç'ta tekrarlandı. Yine insâni bir maksat, yine barışçı bir davetli topluluğu ve ne tesadüf; yine katılımcılardan çoğu Sosyalist ve Alevi gençlerden oluşmakta!
Davetlileri korumak ve onlara ev sahipliği yapmakla yükümlü ev sahipleri, kaymakamlık, emniyet müdürlüğü yetkilileri, aynı Sivas'ta olduğu gibi yine olup-bitenlerden sorumlu olmadıklarını, görevlerini yaptıklarını ileri sürüyorlar. Nasıl olsa canlı bombanın kimliği hemen açıklanmıştı (Zaten canlı bomba eylemcisi, herhalde araştırma ekipleri yorulmasın diye nüfus kâğıdını yanına almıştı!)
Her iki hadisede de Sosyalist ve Alevi gençlerin, ucu ve dibi hâlâ tam mânâsıyla görülemeyen pis ve kanlı provokasyonlar için ilham teşkil etmesi çok dikkat çekici. Bu katliamların ‘tabii sebepler' yüzünden yaşandığını ileri sürmek orta seviyedeki zekâya bile hakarettir.
NASIRLI AYAĞA BASMAK...
Niçin tamamı sol görüşlü, Sosyalist ve Alevi kimlikli insanlar hedef seçiliyor sorusuna cevap aramalıyız. Çünkü onlar, Türkiye ortalamasına göre hayli yüksek bir protesto ve direniş kültürüne sahip, eğitimli, dünya görgüsüne malik insanlar. Dayanışmayı biliyor ve bu uğurda risk üstlenmekten kaçınmıyorlar. Kendilerini ve fikirlerini rahatça ifade edecek iletişim ağlarını kullanabiliyorlar.
Yani onlara yönelen bir kışkırtma eylemi, kum dolu bir kovaya atılmış demir bilye gibi sessizliğe gömülmüyor; unutulmuyor, unutturulmuyor. Acı kayıplarının hatırasını yaşatmayı kesinlikle ihmal etmiyor bu insanlar. Sanat, basın ve edebiyat çevrelerinden geliyorlar. Madımak katliamı hakkında daha şimdiden 40'a yakın türkü, şiir ve şarkı yapıldı, belgeseller çekildi, kitaplar yazıldı ve en önemlisi 1993'te doğmamış çocukların hafızasında bile Madımak izi asla silinmez bir hicran hatırası olarak yaşıyor, yaşayacak.
IŞİD VE PKK; OLAĞAN ŞÜPHELİLER
Suruç katliamı kimin eseri? Canlı bomba, olay yerinde öldü ama onu azmettirenler, destek olanlar, bu eyleme karar verenleri bilmiyoruz; belki de hiç bilemeyeceğiz. Canlı bomba olarak parçalanıp ölen delikanlının bilgilerinden yola çıkılarak basında bir kısım çevreler faturayı aceleyle IŞİD'e kestiler. IŞİD, çok daha fena eylemleri değil üstlenmek, neredeyse canlı yayında propagandasını yapacak kadar zâlim bir terör örgütü. İhtimâldir, bu eylemi IŞİD yapmış olabilir ama yine de büyük soru işaretleri duruyor geride... O büyük soru işareti, Suruç'ta katledilen gençlerin kimlikleri ve amaçları; Türkiye'de kimliklere saldırıp baskı altına alarak toplumsal basınç oluşturulmaya çalışıldığı artık sır değil. Suruç'u planlayanlar, Türkiye'nin her yerinde Sosyalist ve Alevi köküne mensup kuruluşlardan büyük çapta karşı eylemler, intikam saldırıları bekliyorlardı. Neyse ki olmadı fakat onun yerine iktidar, bir hafta içinde önce IŞİD'e yönelmiş gibi görünen ama aslında PKK'yı hedef alan büyük operasyonlara başladı. ABD'nin de onayıyla hükümet PKK'ya karşı taarruz başlattı.
Hiçbir şey göründüğünden ibaret değil. Suruç'ta fitili tutuşturulan bombanın gerçekte nerede, kime nasıl zarar vereceğini kestiremiyoruz.
DEVLET, MAZLUMLARI KORUMAK İÇİN NİÇİN GÜÇLÜ OLAMIYOR?
Madımak olayları Türkiye'nin yakın tarihine damgasını vurdu ve yukarda anlattığım sebeplerle insanların çoğu, Sivas'a gelen katılımcıları bir avuç irtica heveslisinin katlettiğine inandılar, çünkü haricen bakıldığında öyle görünüyordu. Daha sonraları olayların içinde bizzat kurban olarak bulunup da canını sağ kurtarabilenler işin içinde başkaca şeyler, başkaca boyutlar olduğunu fark ettiler.
Kurban olarak seçilmişler, yönlendirilmişler ve saatler boyunca yalnız bırakılarak kaderlerine terk edilmişlerdi. Şüphe yok ki Madımak Oteli'ni birtakım kırılası eller tutuşturdu ama saatler boyunca onları seyreden, müdahale etmeyen, hatta protestocu kalabalığın ilgisi pörsüdükçe onları kışkırtan başkaca ‘elemanlar'ın varlığından hiç şüphe etmedim. Sonuçta, “Sivas'ta Alevi aydınlar yakıldı” diye hatırlıyor şimdi insanlar. 23 sene boyunca diğer detayları merak edip “bu kadar basit olamaz” diye olaydaki garipliklere dikkat çekmeye çalışanlar çoktan unutuldu bile. Eğer o detayları tam vaktinde değerlendirebilmiş olsak, belki daha sonra Madımak katliamına benzeyen diğer olayları önlemek mümkün olabilecekti.
Uludere faciası, o detaylar ihmal edildiği için olabildi. Suruç da öyle olacak gibi görünüyor.
Kırk akıllı, bir kötü niyetli provokatörün tutuşturduğu fitneyi söndüremiyor. Esefler içindeyim. Türkiye'yi toplam akıl bakımından hiç mesafe alamamış görmek insanı altüst ediyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016