Cafer Solgun
İleride, “zor bir yıldı” diye hatırlanacak 2020 yılı. 2020’in adının geçtiği yerde o yıl kaybettiği yakınlarını anımsayacak birçoğumuz. Gözleri nemlenecek ister istemez; “birbirimize dokunamadık, sarılamadık, veda bile edemedik.”
“Zor bir yıldı”; sosyal medyada ve WhatsApp gruplarında insanların birbirine ilettiği mesajlarda 2020 yılı için söylenen en hafif tanım. Birbirimize ne kadar kötü bir yıl olduğunu hangi sözcüklerle anlatacağımızı bilemiyoruz. Hissiyatını “Takvimlerden çıkaralım, yaşanmamış sayalım” şeklinde dile getirenler bile var.
Mâlum; zamanı saniyelere, dakikalara, saatlere, günlere, haftalara, aylara ve yıllara bölerek isimlendirmek insan evladının icadı. Kuşkusuz çok önemli bir “icat” bu. Hayatı düzenlemek, planlamak, anlamlandırmak, zaman kavramının bu şekilde idrak edilmesiyle birlikte mümkün olmuş çünkü. Ama işte zaman, kendi başına ve bizim ona atfettiğimiz manalardan bağımsız olarak var.
2020 yılı içerisinde yaşadığımız hiçbir şeyden zamanın da 2020 yılının da “haberi” yok yani. Pandemi, deprem gibi üst üste gelen, ruhlarımızı yaralayan, iz bırakan “âfetler” neticede insan eseri.
Biliyoruz ki deprem değil, yanlış, çürük bina öldürür ve o binalar kendi kendine peydahlanmıyor… Covid-19 salgını için de geçerli bu. Doğanın olağan dengesini bozdukça daha ne tür virüsler, bakteriler ve bunların yol açtığı hastalıklarla cebelleşmek durumunda kalacağız kimbilir…
2020 yılına damgasını vuran Covid-19 salgını, önceki benzer salgınlara kıyasla en yaygın, en bulaşıcı, en ölümcül hastalık olarak, şimdiden 2020 yılını hafızalarımıza kazıdı. Daha “beter” salgınlar olur mu; bilmiyoruz. Çin’de, İngiltere’de, Rusya’da, Almanya ve ABD’de peş peşe geliştirilen aşıların bizi “eski normal” ile yeniden buluşturmaya yetip yetmeyeceğini de bilmediğimiz gibi.
Hatırlıyoruz tabii; koronavirüs dünyayı tutsak etmeye başladığında komplo teorilerine de gün doğdu. Şimdilerde “Çin oyunu, Amerikan oyunu” diyen komplo teorisyenlerinin yeni spekülasyonu aşılara dair; “Bill Gates milyarlarca insana aşılarla çip takacakmış!”
Bunları ciddiye almanın âlemi yok denilebilir elbette ama bu ara “Aşı olmayanlar vatan hainidir!” diye gürleyenlere ne demeli? Hastalıkla ilgili, aşılarla ilgili, özellikle de kesin sonuçları henüz tam olarak netleşmediği için açıklanmamış Çin aşısı ile ilgili sorusu olmak, kuşkusu olmak, hattâ endişeleri olmak son derece doğal oysa. İnsanlara güven vermesi gereken, devlet. Ama bir kez daha gördük ve anladık ki her konuda olduğu gibi sağlık gibi herkesin doğal olarak ilgili ve duyarlı olması gereken bir konuda da yüksek sesle düşünmek, soru sormak, kıblesi devlet olan zihniyet sahiplerince hoş karşılanmıyor.
Hoş karşılanmamak neyse de, “vatan haini” suçlaması, “hain” olmanın kapsama alanını hayli genişletti. Daha ötesi var mıdır acep? Hangi sıfatla bilmiyoruz ama Çin aşısı telaffuz edildiğinden beri “devrede” olduğunu beyan eden Doğu Perinçek’e sormak lazım belki de…
Tabii ki aklı başında herkes gibi kafadan “aşı karşıtı” filan değilim. Bilimi, bilim insanlarının görüş ve değerlendirmelerini esas alarak hareket etmek gerekir. Fakat bu süreçle ilgili olabildiğince açık ve şeffaf olunmasını, soru işaretlerinin cevap bulmasını (Çinli aşı firması SinoVac’la ilgili spekülasyonlar mesela) istemek, beklemek de herkesin hakkı; çünkü mesele halk sağlığı ve doğrudan insan hayatıyla ilgili.
Yaklaşık bir yıl önce koronavirüs salgını küresel bir “karantinaya” neden olmuşken naçizâne ve safiyâne bunun hayatın anlamı üzerine, birbirimize düştüğümüz sorunlar üzerine, özellikle de sınırlar ve milliyetçilik üzerine ciddi bir muhasebe yapmamıza vesile olabileceğini düşünmüştüm. Yanılmışım. O sorunlar hâlâ “sorun” ve o sorunlar etrafında fırtınalar kopmaya devam ediyor. Dünyada da, bizde de…
Misal, AİHM Büyük Daire’nin kesin ve bağlayıcı kararına rağmen Selahattin Demirtaş serbest bırakılmadı ve yargının en açık ve doğrudan şekilde yönlendirildiğine, baskı altına alındığına bir kez daha tanık olduk. Misal, Osman Kavala’nın hak ihlali başvurusunu Anayasa Mahkemesi, iyimser beklentileri boşa çıkartarak reddetti. Misal, yazıları, gazeteciliği nedeniyle Ahmet Altan ve niceleri hâlâ içeride. “Hukuk ve demokrasi reformu seferberliği başlatacağız” dediklerinde “Acaba?” demiştik oysa…
Hakkını, hukukunu savunmaktan, barış, demokrasi ve adalet için direnmekten başkaca bir “çaremiz” de, “umudumuz” da yok yani. Arada koronavirüs kuşatmasına karşı maske, mesafe ve hijyen tedbirleriyle hastaneye düşmeden yaşamaya gayret ederek…
Yeter ki acılarımız kadar, kırıklıklarımız, üzüntülerimiz, moral bozukluklarımız kadar umutlarımız, özlemlerimiz ve direncimiz; zorluklarımız kadar başarmak azmimiz olsun. Gelecek tasavvurumuzu yitirmeyelim, bugün’e mecbur ve mahkum olmadığımızı unutmayalım.
Seneye bu zamanlar, “zor bir yıldı ama güzel şeyler de oldu” diyebilelim.
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025