Halil BERKTAY
[26-27 Ağustos 2015] Hâlâ umutlu olmaya çalışan bir 68 yaş yazısı. -- Kürt hareketinin aynı anda hep PKK hem HDP ile, ya da hem silâhlı mücadele hem barışçı siyaset ile yürüyemiyeceği (daha doğrusu, bu objektif imkânsızlığın artık bilince yansıdığı) bir noktaya geliyoruz. Selâhattin Demirtaş, Cemil Bayık ve Duran Kalkan arasında alenen, kamuoyunun gözleri önünde cereyan eden kısmî zıtlaşma, bence bir kayıkçı dövüşü değil. Er ya da geç, işler kaçınılmaz bir yol ayırımına doğru gidiyor. Aydınları ve ergenleriyle Türk solu hiç hoşlanmayabilir ama, çatışmasızlığa dönüş de, Çözüm Sürecinin kaderi de, siyaset alanının tekrar ve kalıcı biçimde genişlemesi de biraz buna bağlı.
Zigzaglarıyla Demirtaş
HDP eşbaşkanı (fiilen başkanı) Selâhattin Demirtaş, Temmuz ortalarından bu yana istikrarsız bir yol izledi. PKK’nın “yeni devrimci iç savaş”ının partisi ve kendisi için ne anlama geldiğini idrak etmesi zaman aldı. Belki, pek farketmez sandı. Belki, kendilerini barış uğruna aldatılmış sayan kesimlerin tepkisini önemsemedi. Belki, hükümetin bu kadar kesin ve masif bir askerî karşılıkta bulunacağını tahmin etmedi. Batı önler diye düşündü. Gerillanın bu kadar ağır kayıp vereceğini hesaplamadı.
Öyle veya böyle; Demirtaş’ın, seçim kampanyasıyla ve 7 Haziran sonuçlarıyla oluşan pembe dünyasının hemen bir ay sonra çözülme ve yıkılmaya başladığını idrak ve bu süreçte kendi sorumluluğunu kabul etmeye başlaması zaman aldı. Başlangıçta o da Suruç’tan AKP’yi sorumlu tuttu. Dolayısıyla 21 Temmuz itibariyle henüz Bese Hozat’tan pek bir farkı yoktu. Ancak hemen ertesi gün, yani 22 Temmuz’da, Ceylanpınar’da iki polisin katli ve HPG web sitesinde bunun “Suruç’un intikamı” olarak lanse edilmesi karşısında galiba biraz şok geçirdi. Öldürülen polis (ve asker) ailelerine başsağlığı diledi; taziyeye gitmek istediği ama çekindiğinden söz etti. Daha bu aşamada, AKP’nin hatâlarının karşılığının savaş ve ölüm olamıyacağını; kanın kanla yıkanamıyacağını ifade etti (biraz ezberden yazıyorum; isteyen kelimesi kelimesine ne dediğini de kolayca bulur, eminim). Ama bir yandan da, Erdoğan’ı ve AKP’yi baş düşman kabul etmeye göre düzenlenmiş seçim stratejisinin uzantısında, çatışmasızlığın sona ermesinden de gene cumhurbaşkanını sorumlu tutan o uyduruk “diktasını sürdürmek için erken seçime gitmek istiyor” teorisinin imaline katıldı. Ülke içinden de fazla dış dünyaya bu mesajı vermeye çalıştı.
Bu, Demirtaş’ın normal demokratik politikanın “topa gelişine göre vurma”yı içeren taktik icapları ile yanlış paradigmanın ve sırtındaki PKK kamburunun dikte ettiği stratejik icaplar arasında giderek daha fazla sıkışması anlamına geldi. Yalpaladı; kâh birine kâh diğerine dümen kırmaya çalıştı. PKK’yı aklamaya çalıştığı ölçüde, Ceylanpınar için “Saray Gladyosunun karanlık işi” gibi akıl almaz bir iddiayı dahi -- göle yoğurt çalmak misali -- ortaya atmaktan çekinmedi. Ama çok da israr etmedi ve daha ziyade “savaşın kendi acımasız mantığı vardır, biz siviller bunun dışındayız ve bunu anlayamayız” gibi muğlak ortalamaların arkasına saklanmayı yeğledi. Brüksel’e gitti geldi; orada hem PKK önde gelenleriyle konuştu hem dış medyaya demeçler verdi; bunlardan birinde PKK saldırılarından “kirli” yöntemler diye söz etti ve herhalde iyi sıhhatte olsunlardan, kendi Death Eater’larından, He whose name must not be mentioned’larından öyle bir sille yedi ki, HDP basın açıklaması yayınlayıp “hayır öyle demedi, şöyle dedi ama yanlış yansıtıldı” fasıllarına girmek zorunda kaldı.
İzmir konuşması
Ne ki, bir bütün olarak Demirtaş’ın 20 Temmuz – 26 Ağustos serüveni, konumunun empoze ettiği limitler içinde, gerçekleri -- hem olgusal gerçekleri, hem siyasetin gerçeklerini -- giderek daha fazla benimseme yönünde gelişti. Ayşe Yırcalı’nın El Cezire Türk’teki Diyarbakır izlenimlerini Etyen Mahcupyan özetledi (bkz Ateşkes ihlâlinde “yeni” Diyarbakır, 25 Ağustos; Under a violated truce, a “new” Diyarbakır, 26 Ağustos 2015). Herhalde bu reel durumun ve özellikle bütün “serhildan” ve diğer kitlesel mobilizasyon çağrılarının halkta herhangi bir karşılık bulmadığının, en fazla Demirtaş farkında olmalı.
Öyle veya böyle, en son 23 Ağustos İzmir konuşması çıkageldi. Birkaç bakımdan ilginç ve önemli olduğunu düşünüyorum. (1) CHP ve MHP’den farklı olarak, HDP seçim hükümetine mutlak surette katılacak ve üç bakan verecek; ayrıca, bu bakanları Davutoğlu’nun belirlemesine ve tek tek, birey olarak dâvet etmesine de karşı çıkmayacak. Hiçbir pürüz yaratmayacak velhasıl. Demirtaş çok net konuştu bu konuda: “Üç bakanlık düşüyorsa üç bakanlık. Seçim hükümetinde sizin için, Türkiye için yer alacağız.” Devamla, “o bize verilmiş bir lütuf falan da değildir, anayasal hakkımızdır” dedi: “Nasıl aynı ülkede yaşıyorsak, aynı hükümette de görev alacağız.” Neden önemli? Bir kere, 7 Haziran sonrasında “blok” hayallerini nasıl önce MHP bozduysa, şimdi HDP bozuyor ve yığınla dezenformasyona karşı, anayasal sürecin doğru işlediğine fiilen tanıklık ediyor. İkincisi, bu “Türkiye için” ve “aynı ülkede yaşama, aynı hükümette görev alma” söylemi başlı başına çarpıcı. Biliyorum, çok umutlanmamak lâzım, ama sanki hem PKK’nın olası “Kürdistanî” projelerinden, hem nihilist-maksimalist solculuktan, hem HDP’nin kendi seçim stratejisinden farklı bir anlayış ve yönelime işaret ediyor.
(2) Nitekim aynı İzmir konuşmasında Demirtaş’ın, uzun süredir ilk defa AKP’den çok MHP ile uğraşması da dikkat çekici. AKP’ye de çatıyor ama ilginçtir, MHP üzerinden çatıyor. AKP ile aynı seçim hükümetinde yer almaktan “biz” rahatsız değiliz ama AKP ve tabanı rahatsız diye bir görüş getiriyor. “Gece gündüz savaş isteyen, iç savaştan bahseden, ‘köklerini kazıyın’ diye çağrı yapan MHP ile koalisyon kurmaya can atıyorlar, ama gece gündüz barış için uğraşan HDP’yle zorunlu hükümette olmak bile ağırlarına gidiyor” diyor. Satır aralarını nasıl okuyalım? AKP’yi MHP ile yakınlığı, buna karşılık HDP’ye uzaklığı gerekçesiyle eleştiren Demirtaş, acaba AKP ile HDP’yi belli belirsiz aynı kare içine almış, henüz fazla çaktırmadan bunun olabilirliği ve olması gerektiğini ikrara yaklaşmış mı oluyor?
(3) Tabii ki Demirtaş’ın İzmir konuşmasının köşetaşını, PKK’ya “amasız” silâh bırakma çağrısı oluşturdu. Kanımca bu adımın kendi başına bir çıkış gibi değil, yukarıda özetlediğim çerçevede ve bu diğer olumluluklarla birlikte atılmış olması, anlamını daha da arttırıyor. Ne kadar geç de olsa, küçümsenebileceği kanısında değilim; en kritik cümlelerini aynen aktarıyorum (italikler bana ait):
Anneler ağlamasın, bundan kıymetli söz yoktur. Kürt, Türk, asker, gerilla, polis daha fazla ölmeden önce bunu ancaksız, amasız kurmalıyız. Sözümüz buydu: önce ölümler durdurulmalı. Yarın değil, seçime kadar değil, şu anda İzmir’den çağrı yapmak istiyorum. Ölümlerin durması lazım. PKK’nın amasız olarak silahlı eylemlerini durdurması lâzım. Silâhın demokrasi mücadelesi açısından mazereti yoktur. AKP’nin hatalarının, suçlarının [hesabı] askeri ve polisi öldürerek sorulmaz. Onların tamamı bu ülkenin çocukları. Bizim çocuklarımız.
PKK’nın yanıtı: Bayık ve Kalkan
Demirtaş’ın üç gün önceki bu sözleri, HDP liderinin 20-22 Temmuz günlerinden bu yana benimsediği en ileri ve düzgün tavır; geldiği en olumlu nokta. Biraz derin ve sofistike düşünmek; gıcıklık yapmamak; yıldırıcı, intikamcı bir huşunetle üzerinde tepinmemek gerektiği kanısındayım. Zaten o tür karşılıklar PKK önderliğinden yeterince geldi ve geliyor. Önce KCK eşbaşkanı Cemil Bayık, hemen ertesi gün Almanya’nın Welt am Sonntag gazetesine verdiği demeçte, âdeta bir buz patencisinin zorunlu figürlerini, kısa programını ve serbest programını sundu. (i) “Bu çağrıyı biz değerli buluyoruz”; (ii) “ne Türkiye ne de biz bu sorunu silahla çözebiliriz”; ve (iii) “güçlerimizi çekmeye başladık, ancak Türkiye önce her şeyi erteledi, ardından inkâr etti” gibi sözlerle “barış yanlılığı”nın zorunlu figürler’inden, eh, diyelim ki 10 üzerinden 3 aldı (aslında 5 üzerinden puanlanıyorlar ama lâfın gelişi). Kısa program’ında kestirmeden “artık tek taraflı silahların susması olmayacak” dedi ki bu, üstüste iki sıçrayışında düşmeye eşit. Serbest program’ını da uzun bir şartlar listesine hasredip hakemleri bile uyuttu: “Yoksa, Türkiye’nin yarın tekrar her şeyi inkâr etmeyeceğine nasıl güvenelim?”
Münazaracılıkta kural, rakip tarafa kolay replik sunmayacak, taşı gediğine koyma fırsatı tanımayacaksın. Buna pekâlâ “asıl size kim, nasıl güvensin” diye karşılık verilebilir ve çoğu insan kafasından vermiştir de; ne ki, bunca yalan, oyunbozanlık ve şımarıklığa karşın Cemil Bayık, kendilerinin dışarıdan nasıl görüldüğünü asla kafasında canlandıramıyor olmalı. Geçelim; ertesi gün bu sefer Duran Kalkan çıktı sahneye. PKK üst kademesi içinde net Suriye’nin adamı olarak tanınır; nadan, nobran kişiliğiyle pek sevilmediği söylenir; gerçekten de her ağzını açtığında etrafa duygusuz, duyarsız kabalıklar saçar. Bu sefer de hayranlarını hayal kırıklığına uğratmadı nitekim; BBC Türkçe’nin haberine göre, Mednûçe televizyonunda yayınlanan mülâkatında, en dangıl dungul haliyle HDP’ye haddini bildirmekte ve görev tanımını hatırlatmakta gecikmedi: “Başkalarına çağrı yapıyorlar, ama kendileri neyi başardılar da çağrı yapıyorlar? Biraz gerçekçi olmaları lazım. Halkların, Kürt halkının temsilciliğini iyi yapmaları gerekli. Meclisi niye işletemediler, bunun üzerinde yoğunlaşmalılar... Kendi işleriyle, Meclis işleriyle uğraşsalardı ve çözüm getirselerdi, savaş yerine demokratik siyaset temelinde olurdu.”
Yuh. Yani neredeyse kendimi Demirtaş’ın ve HDP’nin hakkını yedirtmemeye çalışıyor bulacağım: Barajı yüzde 13’le geçtiler ve 80 milletvekili çıkardılar; daha ne yapsınlar? 2011 ve sonrasında Meclisi ve demokratik siyaseti işletemedilerse, sizin yüzünüzden işletemediler; o zaman da silâha sarıldığınız ve “Bağımsız”larınıza TBMM’yi boykot ettirdiğiniz için. Şimdi de işletemeyeceklerse, gene sizin yüzünüzden işletemeyecekler, bir kere daha AKP’yi baş düşman bellettiğiniz, akıl ve mantığın biricik icabı AKP-HDP koalisyonunu imkânsız kıldığınız, illâ silâh ve illâ savaş dediğiniz için. Siz ne gaddar, ne nankör adamlarsınız ki, sivil siyasetçilerinizi sürekli şamar oğlanına çevirip duruyorsunuz? Aman atlamayalım, bir de “kesinlikle vatanı korumak adına sınırda, karakolunda duran askerlere dönük saldırı yapılmamalı” çağrısı var Duran Kalkan’ın. Ah, çok duygulandık!? Fakat doğrusunu isterseniz, ince jest değil, riyakârlığın doruğu. Hayli de akılsız. İş böyle kavramlara gelecekse, vatan sırf sınırda mı savunuluyor? Belirli bir andaki görev yerleri neresi olursa olsun, öldürdükleriniz dahil bütün subay ve askerler “vatan savunması”nın bir parçası değil mi? O zaman TSK da çıkıp Mustafa Kemal’e gönderme yaparak diyemez mi: Biz vatan savunmasını hattı müdafaa değil sathı müdafaada asıl size karşı yapıyoruz?
Sorular ve olasılıklar
(a) İngilizcede bir söz vardır, “kızartma tavasından, ateşin içine sıçramak” diye (to jump from the frying pan into the fire). Yanlış anlaşılmasın; geçmişte de yazdığım gibi, gerekli demokratik anayasa değişiklikleri yapılırsa ve bazı temel yasalar da buna uyarlanırsa, ben Kürtlerin kendi kaderlerini tâyin (ve ayrılma) hakkını da savunurum. Ama bu haklarını fiilen ayrılma yönünde kullanmalarını ister miyim, bunun kendileri için de daha iyi olacağını söyler miyim; o ayrı mesele. İsterseniz Duran Kalkan’la ifadesiz, kaskatı, binde bir dahi insanî sıcaklık ve içtenlik çehresiyle yanyana koyun, Dzerzhinsky’lerin, Yezhov’ların, Yagoda’ların, Beria’ların fotoğraflarını. Sonra da bir düşünün bakalım, YDG-H’nin “özsavunma” birlik ve timlerine kumanda eden bu Cemil ve Duran’ların “özyönetim”indeki bir “büyük Kürdistan” haritasını.
(b) Daha büyük bir mesele: Demirtaş ile Bayık ve Kalkan arasındaki ayrılık derinleşirse -- ki şimdi HDP sözcüsü Ayhan Bilgen’in Kalkan’a süklüm püklüm yanıtında olduğu gibi zaman zaman küllense ve üstü örtülse de uzun vâdede derinleşmesi kaçınılmazdır -- en başta da sorduğum gibi, yaşını başını almış “aydınları” ve ağzı bozuk “ergenleri”yle Türk solculuğu ne yapacak? Bir kısmı daha önceden, bir kısmı Gezi’den sonra, son melce ve ebedî hayat pınarı niyetine Kürt hareketine kapılananlar, o Kürt hareketi de legali ve illegali arasında bölünürse bu sefer hangi yöne gidecek? Ayaklanmacılığı, devirmeciliği, mutlakçılığı, teorik “silâhlı mücadele” yanlılığı, “bizim yapamadığımızı bari bu Kürtler yapsın”cılığı içinde, PKK’ya ya da PKK’nın şahinlerine mi yatacak? Aksi tavrı “teslimiyet, revizyonizm, ihanet, sınıf uzlaşmacılığı” diye mi aşağılayacak (ben size çok böyle terim bulurum, Marksizm-Leninizm ve hattâ Maoizmin avadanlığından). Yoksa, demokratlıklarını biraz olsun hatırlayarak, barış “AKP’yi rahatlatacak” da olsa savaşa karşı barışa, silâha karşı politikaya, PKK’ya karşı (tabii bugünkünden daha ileri haliyle) HDP’ye mi sahip çıkacak? Aynı soru, çok daha geniş kesimler için de geçerli kuşkusuz: Şimdi beliren çatlağın derin bir yarılmaya dönüşmesi halinde, bütün AKP karşıtları ve bu arada Doğan Medyası için de, Kürt siyasetinin hangi kanadı daha çok değer kazanacak?
(c) AKP ne yapacak? Onlar da okuyor mudur, belki Ayşe Yırcalı belki Etyen Mahcupyan üzerinden, “yeni” Diyarbakır’ı? Kürtlerin PKK’ya mesafe koymaya başlamasının, otomatik olarak AKP’ye kaymak anlamına gelmeyeceğini kavrıyorlar mıdır? İsterseniz Serbestiyet örneğinden gidelim, Türkiye’nin nadir “çıldırmamışlık” çevrelerinden biridir ve söyleneni az buçuk duymak mümkündür diye. Biraz olsun kulak veriyorlar mıdır, faraza Vahap Coşkun, Abdullah Kıran, Günay Aslan gibi Kürt aydınlarına? Oral Çalışlar’ın, Cengiz Alğan’ın, Yıldıray Oğur’un, Gürbüz Özaltınlı’nın eleştiri ve uyarılarına? 7 Haziran seçimleri öncesindeki gibi yanlış politikaları değil, bu sefer doğru politikaları benimseyebilecekler mi 1 Kasım’a giderken? Seçim kampanyasını anayasanın demokratikleştirilmesi ve diğer yasal güvencelerle birleştirilerek yeniden tanımlanmış bir Çözüm Süreci üzerine kuracak; o Çözüm Sürecinin de içini artık yerinde saymak yerine daha fazla dolduracak; silâhın kapısını sımsıkı kapalı tutarken barışın kapısını ardına kadar açacaklar mı?
Korkmadan direnecekler mi MHP’nin aşırı milliyetçi şantajına? Kürtlerden gelecek +3’ün, MHP’ye gidecek -3’ten çok ama çok daha kıymetli olduğunu anlayacaklar mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024