Halil BERKTAY
Kötülük, sadece kötülük. Sıfatsız kötülük. Sınıfsal, ideolojik, politik herhangi bir boyutu dahi belki pek olmaksızın kötülük. Yani öyle, “burjuvazi”nin kötülüğü, ya da Faşizm ve Nazizmin kötülüğü, Soğuk Savaş döneminin anti-komünizminden kaynaklanan bir kötülük, meselâ Sansaryan Han’daki tabutlukların, Parmaksız Hamdilerin, 12 Mart ve 12 Eylül işkencecileri, askerî savcı ve hâkimlerinin kötülüğü gibi bir kötülük değil. Zıddında, bir Stalin, Yezhov, Yagoda, Vişinsky veya Beria tipi “proletarya diktatörlüğü” kötülüğü de değil, sözünü etmek istediğim.
İçi kötü olan insan diye bir şey var, başlı başına. Nerede durursa dursun, hangi dünya görüşünü giyinirse giyinsin, aslî özelliği kötü olmak olan bir insan tipi. Hannah Arendt, gidip yargılanmasını izlediği Eichmann’dan yola çıkarak kötülüğün banalliği, sıradanlığından söz etmişti hani (the banality of evil).
İşte öyle bir şey. Benim kadar, ömür boyu aptal-iyimser olmuş birine bile, acaba Locke değil Hobbes mu haklı(ydı): “insan tabiatı” (?) esas olarak kötü mü gerçekten diye, özcü ve karanlık düşünceler düşündürtüyor.
Konumuzla ilgisi ne derseniz; günümüzün genel aydın düşmanlığının sadece bir kısmı ideolojik tercihlere bağlı. Başka bir bölümünü ise, habislikten, kötü yüreklilikten; kötülük yapmak ve insanlara kötülüğü olmasından hoşlanmak, zevk almaktan; sırf bununla vakit geçirip günlerini doldurmak ve kariyer inşa edebilmekten başka bir şeyle, kolay kolay açıklayamıyorum.
Evet, olayın çıkış noktası elbette ideolojik. 12 Eylül bir bakıma Atatürkçülüğü; Sovyetlerin çöküşü ve Doğu Avrupa’nın dönüşümü ise sosyalizm fikri ve idealinden (yani insanlığın geleceğinde sosyalizm ve komünizmin yattığı inancından) türeyen solu ve solculuğu bitirdi. Hemen ve herkesçe farkına varılmadı tabii. Zaten bütün çağ geçişlerinde öyle olur. Artık Roma yoktur ve olamaz; ama Germen kabile krallarının dahi zihninde imparatorluk hayali yaşamaya devam eder. Gerek buğday - şarap - zeytinyağı ihraç, gerekse köle ithal pazarları kurumuş, böylece villa’larda vardiya köleliğine dayalı bir üretim tarzını sürdürme olanağı kalmamıştır; ama bazı senatörler kölelerini toprağa yerleştirip köylüleştiremez bir türlü. Çoktanrılılığın içi boşalmış, Hıristiyanlık almış yürümüştür; ama Münkir Julian (361-363), 17. yüzyıl Osmanlı sultanlarına da nasihat edilen “atalarımızın usullerine dönerek devleti ihya etme” rüyası içinde, bütün o eski ilâh ve ilâhelerin koflaşmış ritüellerini canlandırmaya girişir. Fakat eski, yıkılmış ve bitmiştir aslında; Julian Sasanîlere karşı, gene realiteyle aşırı inatlaşan bir sefer sırasında ve iki yıl içinde ölmese de, dünya Jüpiter ve Juno’lardan, Mars ve Venüs’lerden başka bir inancın arayışı içindedir.
Bugünün Atatürkçü veya neo-Atatürkçüleri, kendine komünist diyen-demeyen Solcu veya neo-Solcularında da İmparator Julian’ı andıran bir taraf var (bir an için, ellerine fırsat geçse canımıza okuyacaklarını unutabilirsek) : aynı derecede patetik, aynı derecede ümitsiz. İki büyük dönüşüm sonucu, 1980’lerden itibaren farklı mevzilenmeler doğduğu, demokrasi ve demokratlık da tekrar tanımlandığında, eski Atatürkçü ve Solcu militanlıklar sindiremedi, affedemedi, geçmişin Soğuk Savaş türevli sağ-sol tanım ve kutuplaşmalarına göre değil, çok daha fazla devlete (“son Türk devleti”ne) göre şekillenen bu yeni demokratlığı, ya da onun bir başka adı olan bağımsız, eleştirel aydın tavrını. Aksi takdirde (kendimden bir örnek), on küsur yıl önce Emin Çölaşan bana neden sadece “içimizdeki düşman” diye değil, bir de “dönek” diye saldırmış olsun ? Çok mu komünistti; ona ne(ydi), benim Maoculuktan vazgeçmiş olmam veya olmamamdan ?
Ama işte tam öyle değildi mesele. Bir, anti-emperyalizmde [ve “azınlık” düşmanlığında] Türkçülükle buluşmaktan, Ermeni soykırımı üzerinden o milliyetçiliğin totem ve tabularını eleştirmeye geçmiştim. İki, böyle bir bağımsız aydın tipi ve modeli olmamalı, yayılmamalıydı. Şimdi daha iyi görüyor ve anlıyorum ki, aslında tahmin etmeyeceğimiz derecede bilinçliymiş bu zat, ait olduğu iktidar yapısı ve manevî diktatörlüğün ihtiyaçları açısından. Kemalist paradigmanın karşısına (bütün lekeleriyle birlikte, yani ahlâk ve vicdan açısından üstün sayılamayacak) Komünist paradigmayı diken bir sol entelicensiya ile, belki daha kolay baş edilir, al takke ver külâh lâf yarıştırılabilirmiş (faraza, sen Gulag’ına bak, ya da Çin Kültür Devriminin halka reva gördüklerine bak, ya da Pol Pot’un “ölüm tarlaları”na bak denebilirmiş) de, hiç bir “parti çizgisi” uğruna böyle herhangi bir pisliğe eyvallah demeyen aydınlar çoğalırsa başka türlü bir tehlike oluştururmuş. Batı’da gelişip zamanla evrensellik kazanan insanlık değerlerine artık (“burjuva demokrasisi” diye Marksistçe tu kaka etmeksizin) daha katıksız biçimde sahip çıkılması da ayrı bir sorunmuş. Zira bu sırada Türk asker-bürokrat zümresi tam ters yönde gidiyor; Batı’ya tekrar düşman kesilip Özal’ın da, ılımlı İslâmcılığın da göreli solundan göreli sağı ve en sağına geçiyormuş.
19. yüzyılın “alafranga züppe = hain” metaforunun devamında, Çölaşan ve kuşağı, unutmayalım, yeni kuşak bağımsız aydınlara karşı, keza yeni bir aydın düşmanlığını işte bu koşullarda başlattı, “liboş” ve “entel-dantel” yaftalarıyla. Gerisini, bir Türk Ku Klux Klan’ı diye tarif edebileceğim KKK’lar, başta değindiğim küçük ve katıksız kötüler getirdi.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
10.03.2025 - Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
6.03.2025 - Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
10.02.2025 - Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
29.01.2025 - Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
25.01.2025 - Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
16.01.2025 - “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
24.12.2024 - Kültür Bakanına birkaç soru
20.11.2024
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları










































































Ad Soyad Giriniz...
Dersin kurt degildir