Hasan CEMAL
Roboski katliamının hesabı sorulmayacaksa, hesabı verilmeyecekse, çekin kuyruğunu gitsin! Bu memlekette bir daha haktan, hukuktan, demokrasiden, insan haklarından sakın ola söz etmeyin.
Askeri savcılığın Roboski katliamı konusunda, kaçınılmaz hata diyerek verdiği takipsizlikkararı...
Tüyler ürperticidir.
Hukukun ayaklar altına alınmasıdır.
İnsanlığın hiçe sayılmasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kendini hukukla bağlı saymayan hoyratlığının yeni ve kepaze bir sayfasıdır.
‘Asker’in kendini hukukun üzerinde konumlandıran vesayetçi geleneğinin göstergesidir.
Kökü bu memlekette derinlere giden bu vesayetçi gelenek karşısında ‘sivil siyasetçi’nin her zamanki zavallılığıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 34 vatandaşının Türk Hava Kuvvetleri’nin savaş uçakları tarafından katledilmesiyle insanlığa karşı işlenen korkunç bir suçun üstünün örtülmesine yol açarken, kendi vatandaşlarına bir özürü bile çok gören Başbakan Erdoğan’ın yıllar içinde nasıl devletleşmiş olduğunun yeni bir örneğidir.
Radikal’in dünkü mükemmel kapağında yazıldığı gibi:
“Kusursuz katliam!
Uludere’de suç ölenlerdeymiş!”
Vicdanlarınız bu kadar köreldi?
Yazıktır, günahtır.
Vicdanlarınız bu kadar mı köreldi?
Haktan, hukuktan, adaletten bu kadar mı uzaklaştınız?
Alın o Roboski fotoğraflarını, koyun önünüze, bir süre bakın, hissetmeye çalışın.
Hiç mi içiniz sızlamıyor?..
Demek ki, bu korkunç katliamın hesabı sorulmayacak!
Öyle mi?..
Bombardıman emrini veren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’den hesap sorulmayacak!
Demek hesap vermeyecek Paşam!
Öyle mi?..
Başbakan Erdoğan’dan da Roboski’nin, bu insanlık suçunun hesabı sorulmayacak!
Öyle mi?..
Askeri savcılık takipsizlik kararı verdi, iş bitti!
Öyle mi?..
Demek bu kadar kolay.
34 vatandaş kendi ülkelerinin savaş uçakları tarafından bombalarla katledilecek, ama “N’apalım hata olmuş!” deyip geçilecek, bir insanlık suçunun üstü örtülecek!
Öyle mi?..
Kaçınılmaz hata diye yürünüp gidilecek!
Öyle mi?..
Katliamın hesabını soramayandan hesap soramayacaksak...
Böylesi, bu kadarı bir ‘aşiret devleti’nde bile olmaz. Bir aşirette bile en azından bir sorumlu bulunur, cezalandırılır ve vicdanlar bir parça olsun rahatlatılır.
Bizim memlekette bu kadarı bile olmayacak mı?..
Yazıktır, günahtır.
Bu toprakların insanları bu kadar acıyı, bu kadar haksızlığı, bu kadar vicdansızlığı hak etmiyor.
Tekrar altını çiziyorum.
Roboski katliamının hesabını sormayan, soramayan bir Türkiye’de ne demokrasiden, ne hukukun üstünlüğünden, ne insan haklarından söz edilebilir.
Bu değerlerin hepsi bok çukurunda demektir!
Bu memlekette, “Eyy Genelkurmay Başkanı! Gel bakalım, otur şuraya. 34 Kürt köylüsünün can verdiği Roboski’nin, o korkunç ‘kaçınılmaz hata’nın hesabını ver!” diyemeyeceksek...
Bu memlekette, “Eyy Başbakan! Eğer askerden bu katliamın hesabını soramıyorsan, bunun hesabını sen vereceksin. Bu hesap, adı demokratik hukuk devleti olan düzenlerde başka dünyada değil, bu dünyada verilir!” diyemeyeceksek...
O zaman çekin kuyruğunu gitsin!
Roboski’nin hesabını soramayan bir devlet düzeninde demokrasi yoktur.
Hukuk yoktur.
İnsan hayatının bu kadar ucuz olduğu bir memlekette insan hakları da yoktur.
Soruyorum yine:
Böyle bir Türkiye’de, böyle bir devlet düzeniyle, böyle bir Tayyip Erdoğan zihniyeti ve iktidarıyla, Kürt sorunu nasıl çözüm rayına oturabilir söyler misiniz?..
Ne şaşırıyorsun ki, diyebilirsiniz.
Haklısınız.
Bu konularda Türkiye’nin nasıl perişanları oynadığını, nasıl ikinci, üçüncü sınıflığa mahkûm edildiğini 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasından beri zaten yaşıyoruz.
Evet, darbe teşebbüsü diye diye, devlet içinde çeteler diye diye, paralel devlet diye diye, hukukun tepelendiği bir süreçte, Roboski katliamının üstünün ‘kaçınılmaz hata’ diyerek kapatılmasına elbette şaşmak gerekmiyor.
Soruşturmayı karartmak ve gündem saptırmak için Ergenekon’un bile koluna girmeye yönelen, askere yeniden siyaset alanını açmaya başlayan Tayyip Erdoğan’ın artık şaşırtmadığı söylenebilir.
Roboski'de buluştuğum acılı ve vakur analar
Ben şimdi Roboski’yi anımsıyorum.
O acılı analar gözümün önünde.
Geçen yıl nisan ayında yağmurlu bir gün.
Berbat bir hava. Şakır şakır yağmur yağıyor. Sisli dağların arasından yılan gibi kıvrıla kıvrıla Şırnak’tan sınıra, Roboski köyüne doğru iniyoruz.
Ağaçlı bahçenin ortasında bir köy evi. Halı ve kilim serilmiş, çepeçevre minderlerle kaplı büyücek bir odaya ayakkabılarımızı çıkarıp yerleşiyoruz.
Ellerinde çocuklarının çerçeveli fotoğraflarıyla başörtülü, yemenili analar geliyor.
Etrafımıza oturuyorlar. Hepsi yaslı. Yüzlerinden acı akıyor. Ağır bir hava. Analar teker teker söz almaya başlayınca, içimde birden bir acı, hiç beklemediğim kadar büyük bir acı dallanıp budaklanıyor.
Öylesine sahici konuşuyorlar ki. Acılar öylesine yüreklerinin derinliklerinden kopup geliyor ki.
Ve öylesine vakur bir halleri var ki. Hem yaşadıkları evlat acısı, hem uğradıkları haksızlık ve adaletsizlik anaları dimdik yapmış.
Devletin savaş uçakları 28 Aralık 2011’de, bir gece vakti bu anaların masum çocuklarını, 34 canı birden bombalarla paramparça etmiş.
Anaları dinledikçe, ben de gözyaşlarımı içime akıtmaya başlıyorum. Sesini fazla yükseltmeden konuşuyor:
“Adalet Roboski’ye gelinceye kadar, hiç kimse barıştan söz etmesin.”
Bir başka ana:
“Failler bulunsun, barışa o zaman inanırız.”
Yine bir ananın feryadı:
“Devlet bizlerden özür dilemediği sürece ne fabrika isteriz, ne de iş yeri...”
Bir baba ayağa kalkarak konuşuyor:
“Şimdi AKP, Kürt sorununu çözecekmiş. İnanmıyoruz. Önce Roboski katliamını aydınlatsın inanmamız için...”
Yanıbaşımdaki bir anaya kulak veriyorum:
“Yüz yıl da, bin yıl da geçse, başımıza gelen bu katliamı unutmayacağız.”
Bir babanın sesi:
“Mavi Marmara olayında dokuz vatandaşımızı öldüren İsrail’e özür diletmek için o kadar mücadele veren bir Başbakan, Tayyip Erdoğan, bizim 34 canımız için neden özür dilemiyor? 75 milyonun Başbakan’ı Gazze’ye gitmekten söz ediyor, ama neden bir defacık olsun bugüne kadar Roboski’ye gelmedi? Katliam oldu, tam bir hafta boyunca Başbakan’ın sesi neden çıkmadı?”
Ve ekliyor:
“Başbakan’ın vicdanı yok mu?”
Bir ananın sesi:
“Kaybettiğiz evlatlarımıza, 34 canımıza karşılık Roboski’ye hizmet gelecekse gelmesin. Biz kan parası istemiyoruz! Önce failler, sorumlular ortaya çıkarılsın.” “
Gözüm o fotoğrafa takılıyor.
İki eliyle sımsıkı tutuyor evladının cam çerçeveli fotoğrafını. Rengârenk açmış çiçeklerden, gürül gürül akan sulardan, kanat çırpan beyaz güvercinlerden oluşan bir dekorun önünde çektirmiş anasına ithaf ettiği fotoğrafı.
Altına not düşülmüş:
“Karker Öncü.
1995 doğumlu,
Şehit tarihi: 28 Aralık 2011.”
Anayla göz göze geliyorum. Beni görmüyor. Dalıp gitmiş. Yerimden kalkıp yanına uzanıyorum, omzuna elimi koyuyorum.
Gözleri doluyor.
“Oğlum” diye hitap ediyor bana, “Benim evladımın da, hepsinin de hayalleri vardı.”
Ben de gözyaşlarımı tutamıyorum.
Tekrar ediyorum:
Roboski katliamının hesabı bu memlekette sorulamayacaksa, katliamın hesabı verilmeyecekse, çekin kuyruğunu gitsin! Bu memlekette bir daha haktan hukuktan, demokrasiden, insan haklarından sakın ola söz etmeyin.
Twitter: HSNCML
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024