Hasan CEMAL
Tayyip Erdoğan’ın üstüne Batı çoktan beri çarpı işareti koydu. Washington’da da, Avrupa Birliği başkentlerinde de vaziyet böyle.
Erdoğan’a artık güvenilmiyor.
Lider olarak inandırıcı bulunmuyor.
Söyledikleri fazla ciddiye alınmıyor.
Şöyle denebilir:
Batı nezdinde Erdoğan’ın inandırıcılığı da, güvenilirliği neredeyse sıfırlanmış durumda.
Bir yanlış anlama olmasın.
Tayyip Erdoğan’ın üstüne kocaman bir çarpı işareti konulmuş olması, Batı’nın Türkiye’ye sırtını döndüğü, döneceği anlamını taşımıyor.
Bunu ne Amerika, ne Avrupa yapar.
Türkiye büyük ve önemli bir ülke.
Coğrafyası, stratejik konumu değerini eski zamanlarda olduğu gibi bugün de koruyor, koruyacak.
Batı, ‘Türkiye realitesi’ni yer yuvarlağının bu noktasında, özellikleOrtadoğu’da görmezlikten gelmez, gelemez.
Bu bakış açısı, bir bakıma, Erdoğan için de geçerlidir.
Batı, Erdoğan tarafından sevilmediğini, hatta yer yer nefret edildiğini bilse de, ‘Erdoğan realitesi’ni gözardı etmez, edemez.
Çünkü Tayyip Erdoğan, demokrasi ve hukukun üstünlüğü başta olmak üzere Batı’yı Batı yapan değerleri elinin tersiyle itiyor olsa da, siyasal ve toplumsal destek tabanı geniş olan güçlü bir lider.
Ve görülen o ki, Türkiye’yi -daha ne kadar bilinmez ama- yönetmeye devam edecek.
Realite bu.
Amerika’sı da, Avrupa’sı da bu gerçeği hiç kuşkusuz görüyor. Türkiye’yle olduğu gibi Tayyip Erdoğan’la da iş görmek zorunda olduğunu biliyor.
Çıkarları da bunu gerektiriyor.
Ama aynı zamanda Erdoğan’ın tuttuğu yolun yol olmadığının da farkında Batı.
Bu gidişle, “Erdoğan’ın tek adamlığı”nın Türkiye’yi olmadık badirelere, ‘yol kazaları’na sürükleme ihtimalinden de kaygı duyuyor Washington’la AB başkentleri...
Erdoğan eğer ileride tökezlemeye, çuvallamaya başlarsa, bu başkentler kendisine el uzatır mı?
Yoksa, Erdoğan karşısında ne halin varsa gör eğilimi mi ağır basar?
Yanıt:
Erdoğan’a el uzatabileceklerini söylemek herhalde yakın ihtimal değil.
Suriye Afganistan’laşırken
Türkiye Pakistan’laşır mı?
Bir nokta çok açık.
Türkiye dış politikada hiç bugünkü kadar perişanları oynamamıştı, hiç bu kadar tecrit olmamış, yalnızlaşmamıştı.
Yalnız Batı’da değil, Doğu’da da öyle.
Bu konuda çok fazla ayrıntıya girmek de gerekmiyor.
Suriye’ye bakın.
Türkiye’nin Suriye politikasının çoktan çöktüğü, bugün de artık ‘Suriye denklemi’nin dışında kaldığı doğru bir tespittir.
Irak’tan sonra Suriye de kanlı bir altüst oluşla paramparça olurken, Türkiye’yi de birçok bakımdan ‘cehennem çukuru’na çekebilecek bir kapıyı açmakta.
Türkiye bu çukura düşebilir mi?
Bu açıdan uzunca zamandır tedirginlik ve korku kaynağı olan bir soru var tartışılan:
Suriye ne zaman nasıl biteceği belirsiz bir iç savaşlaAfganistan’laşırken, Türkiye de Pakistan’laşabilir mi?..
Yabana atılamayacak bir soru.
Erdoğan’ın bastığı
zeminin altı boşaltılabilir mi?
Radikal İslamcı örgütlerle, taşeron organizasyonlarla, ‘bomba yüklü arabalar’la intihar saldırılarıyla, siyasal cinayet ve suikastlarla istikrarsızlaştırılan bir Türkiye...
Bu korkunç senaryo gerçek olabilir mi?
Hangi dış güçler -ya da karanlık odaklar- böyle bir ‘felaket senaryosu’na katkı sağlayabilir?..
Bu senaryoda, 1,5 milyon Suriyeli göçmenle birlikte Türkiye’ye sızan radikal İslamcı unsurlar, yeraltı örgütleri ne gibi roller üstlenebilir?..
Tayyip Erdoğan’ın tek adamlık için demokrasi ve hukuku hiçe saymaya devam ettiği bir yolda, bastığı zeminin altı Batı’daki bazı odaklar tarafından da boşaltılabilir mi?..
Sorular çoğaltmak ve çeşitlendirmek mümkün.
Ama gerekmiyor.
Türkiye Erdoğan’dan kurtuluncaya kadar…
Bir gerçek var.
Erdoğan özellikle iki yıldır, Gezi’den beri ‘Türkiye filmi’ni geri sarmaya başladı.
Ne miydi bu film?
Yüzü Batı’ya dönük...
AB rayına oturmuş...
ABD ile ilişkilerini geliştiren...
İslam’la demokrasi birlikteliği açısından İslam âlemine modelolan...
Aynı zamanda Doğu’yla da, Rusya’sıyla da, Çin’iyle de ilişkilerini elbette önemseyen...
Batı’yı Doğu’nun, Doğu’yu Batı’nın alternatifi hâline getirmeyen bir Türkiye...
Böyle bir Türkiye yok artık.
Böyle bir ‘Türkiye filmi’, eski deyişle, tebahur etmiş, buharlaşmış durumda.
Tayyip Erdoğan Türkiye’si, bugün, yalnız Batı’da değil Doğu’da da, bir zamanlar çok iddialı olduğu Ortadoğu’da da kendi başına kalmış, tecrit olmuş, fena halde etkisizleşmiş bir ülkedir.
Türkiye bu olumsuzluğun bedelini her geçen gün ekonomik ve siyasal istikrarsızlık olarak ödemeye devam edecek.
Ve bu tehlikeli yolculuk, Türkiye Erdoğan’dan kurtuluncaya kadar bitmeyecek.
Dileriz, Türkiye bu dönemi en az zararla atlatır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024