Hasan CEMAL
Fotoğrafa bakıyorum.
Mevlüde Ana'yla Almanya Başbakanı Merkel.
Demek 25 yıl geçmiş.
Çeyrek asır önceydi.
Mevlüde Ana'nın iki kızı, iki torunu ve bir yeğeni Almanya'nın Solingen şehrinde bir gece vakti ırkçılar tarafından cayır cayır yakılarak hayata veda etmişlerdi.
Sabah'ta çalışıyordum.
Ertesi gün uçağa atlayıp gitmiş, kundaklanan evin önünde Mevlüde Ana'yı dinlemiştim.
Acılı sesi hala kulağımdadır:
Bir çiçek diktik,
büyütüp altında yaşamak
istedik.
İzin vermediler.
Her gün korku içinde yaşamak istemiyoruz.
1993'ün Mayıs sonuydu.
O günü unutmadım.
Bir gece önce kundaklanan evin kara enkazından geniz yakan dumanlar tütüyordu.
İnanılmaz bir vahşetti yaşanan.
Herkes uykudayken gelmişlerdi. Ellerindeki bidondan gaz döküp tutuşturmuşlardı evi.
Kaçarlarken, Heil Hitler diye bağırdıklarını duymuştu Alman komşular...
Sivaslı Mehmet Karakoç da bir şiir bırakmıştı yangın yerine:
Zaten yanıyorum
vatandan ayrı
içimiz kavrulmuş
hasretle dolu, insanlık bu mu?
Solingen'den yedi ay önce de Mölln katliamı yaşanmıştı.
1992 yılı Kasım ayı.
Beyaz sakallı, takkeli bir ihtiyar yanıma sessizce yanaşmış, sesindeki hüzün verici titreşimlerle demişti ki:
Almanya'nın Mölln kasabasında ırkçılar üç Türkü cayır cayır yakmışlardı.
Sabah gazetesindeydim.
Ertesi akşam Mölln'e ulaştım.
O geceyi hiç unutmam.
Kuzey Denizi'nden buz gibi rüzgârların estiği berbat bir geceydi.
Irkçı Dazlaklar, ikisi küçük kız çocuğu olan üç Türk’ü kundakladıkları bir evde cayır cayır yakmışlardı.
Üç katlı ahşap evin önünde bir gece önce yaşanan dehşet verici olayı yine yaşıyordum.
Olaydan hemen sonra Mölln polisine gelen telefonda, Heil Hitlerdiye zafer çığlığı atıldığını yazıyordu yerel Alman gazetesi...
Islak gecenin karanlığında ürkek Anadolu insanın anlattıklarını dinliyordum.
Bu işin sonu geldi beyim.
Bizi istemiyorlar beyim!
Bizi sevmiyorlar.
Bize reva görülenleri tasvip etmeseler de öyle bu.
Polisin koruduğu falan yok bizleri...İhtiyarın gözlerinden tarifsiz bir keder okunuyordu.
Karadeniz Çayevi'nde gece boyunca ne kadar acıklı hayat hikâyesi varsa hepsini dinlemiş, içim acımış, defterime büyük harflerle not düşmüştüm:
Türkleri Almanya'da can korkusu sarmış!
Sabah’taki köşeme milliyetçilik virüsü üzerine yazmıştım:Mölln katliamı, Alman demokrasisiyle siyaset kurumunun aksadığı yanları gözler önüne serdi.
Maddi alandaki çarpıcı başarılarına rağmen Almanya'da milliyetçilik hastalığı bünye biraz zayıflayınca yeniden nüksetmeye başladı.
Anlaşılan mikrop ölmüş değil.1993'ün Mayıs sonundaki Solingen katliamından hemen sonra Ren Nehri kıyısında sohbet ettiğim bir Alman entelektüeli şunları söylemişti:
Almanya'da yabancı düşmanlığı yalnız Dazlaklara, Neo-Nazilere özgü değil.
Alman kamuoyunda yabancıya karşı olumsuz duygular çok yaygın.
Yabancı düşmanlığı konusundaki yöntemler herkes tarafından paylaşılmıyor olabilir.
Ama bu konudaki duygu ve düşünceler paylaşılıyor.Sabah'taki yazıma şöyle devam etmiştim:
Almanya'nın eski Dışişleri Bakanı Genscher de, "Şiddet yanlılarını harekete geçiren nedenleri anlayışla karşılayıp, yöntemlerini onaylamama"nın ne kadar tehlikeli bir tutum olduğuna değinmiş...
Haklı.
Almanya'da siyaset kurumu yabancı düşmanlığının üzerine kararlılıkla yürümüyor. Yürümek bir bakıma işine de gelmiyor, seçim kaygısıyla, oy nedeniyle...
Almanya ateşle oynuyor!Nitekim Almanya'da Türklere, Müslümanlara dönük saldırılar Mölln ve Solingen'den sonra da devam edip gitti.
Irkçılar Türkleri yakmayı sürdürdüler.
1994'te 8, 1995'te 2, 1996'da 3 Türk yanarak can verdi.
2008 yılında, 17 günde beş değişik yerde kundaklama olayları yaşandı Almanya'da.
En korkuncu Ludwigshafen'deki katliamdı, 5'i çocuk 9 Türk öldü kundaklanan evde.
2000'le 2007 yılları arasında 8'i Türk 10 kişiyi öldüren Nasyonel Sosyalist Yeraltı isimli Neo-Nazi örgüt yargı önüne çıkarıldı.
Yıllar geçti.
Irkçılık gerilemedi, ilerledi.
Almanya'nın üzerindeki Hitler hayaleti yükselişine devam ediyor.
Hitler'in Yahudilerinin yerini şimdi Müslümanlar, Türkler aldı.
Yabancı düşmanı, Müslüman düşmanı, Türk düşmanı bir parti, Almanya için Alternatif Parti bugün siyaset sahnesinde en büyük ikinci parti konumunda...
İkinci Dünya Savaşı sonrası büyük bir barış projesi olarak tarih sahnesine çıkan Avrupa Birliği'nin, barış ve demokrasinin temellerini kemirmekte olan ırkçılığın, İslam düşmanlığının yükselişi yalnız Almanya'yla sınırlı değil.
AB içinde Macaristan'dan Polonya'ya, Avusturya'dan Hollanda'ya, Fransa'ya, Britanya'dan Başkan Trump Amerika'sına kadar yabancı düşmanlığı, ırkçılık, otoriterlik, demokrasi karşıtı popülizm güçlenmekte...
Mevlüde Ana'nın Solingen'deki o sesi kulağımda hala çınlıyor:"Bir çiçek diktik, büyütüp altında yaşamak istedik.
İzin vermediler.
Her gün korku içinde yaşamak istemiyoruz."Kafalarımızın içindeki duvarları da yıkmamız şart!
Milliyetçilik virüsünden ya da illetinden kurtulamadığımız sürece ırkçılık hayaleti tepemizde dolaşmaya devam eder.
Irkçılığın, yabancı düşmanlığının, farklılıklara tahammülsüzlüğün yerine hoşgörü çiçeklerinin açacağı ortamlara kavuşmanın bir başka yolu yok.
Katliamın 25. yıl dönümünde Başbakan Merkel'in Solingen'de Mevlüde Ana'yla verdiği fotoğraf hoştu, güzeldi.
Ama inşallah sadece politik bir fotoğraf olarak kalmaz.
Çünkü barış ve demokrasi adına atılması gereken o kadar çok adım var ki...
Hitler ve Stalin kıskacında korkunç acılar yaşamış olan Almanya'yla Avrupa'nın yeniden o "kötülükler"e doğru savruluyor olması, gerçekten akıl alır gibi değil.
O kadar çok soru var ki kafama üşüşen.
Farklılıkları mahkûm etmekten kendimizi nasıl sıyıracağız?
Farklılıkların bir yerde yaşamın rengi, zenginliği ve dinamizmi olduğu acaba ne zaman insanlığın ortak değeri haline gelebilecek?
Farklı kültürlerin, milliyetlerin, inanç ve düşünce ayrılıklarının bir arada, barış içinde yaşayabileceğine, hatta yaşamaya mahkûm olduklarına, çünkü birbirlerini tüketemeyeceklerine nasıl olacak da akıl erdireceğiz?
Sayın Merkel;
Yoksa tarih bizi yeniden şaşırtacak mı?..
Ya da biz tarihten gerekli dersleri çıkarttığımızı gösterecek miyiz insanlığa?..
Yoksa, gerçek bir barış projesi olarak tarih sahnesine çıkmış olan Avrupa Birliği gözlerimizin önünde eriyip gidecek mi?..
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024