Kemal CAN
“Metropoll’ün açıklanan son anketinde yaz boyu süren atakların iktidar lehine pek bir sonuç üretmediği görülüyor. Yani bu kadar rüzgar, böylesi gürültü fazla bir değişiklik yaratmamış. İşte bu yüzden iktidar önümüzdeki günlerde ‘kitabın ortasından’ ve en sonda söylenecek sözden başlayarak konuşmaya devam edecek. İbrenin biraz daha iç politikaya dönmesi ve daha dikenli mevzulara yayılması da kuvvetli olasılık.” Daha bir hafta önceki Gazete Duvar yazısını bu cümlelerle bitirmiştim. Ondan dört gün önce Medyascope’daki yayında da, gündemin yeniden iç politikaya döneceğini ve kışkırtıcı hamleler beklenmesi gerektiğini söylemiştim. Bu sabah geniş gözaltı dalgalarıyla uyandık. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı altı yıl önceki Kobane olayları soruşturması gerekçesiyle HDP’li çok sayıda ismi gözaltına aldı. Aralarında Sırrı Süreyya Önder, Ayhan Bilgen, Altan Tan var. HDP’nin pek çok eski yöneticisi, HDP’nin RTÜK Üyesi Ali Ürküt de listede. Ayrıca Temel Demirer, Hakan Gülseven’in aralarında bulunduğu “isimsizler hareketi” çevresini kapsayan bir başka gözaltı dalgası daha yaşandı. Şaşırdık mı? Hayır. İlk kez mi oluyor? Hayır. Peki neden şimdi? Çünkü iktidar artık böyle yöneteceğini ilan etti. Yapabildiği her şeyi yapabileceğine inanıyor, daha önemlisi inanılmasını bekliyor.
En sonda söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim: Bu meselenin sıkışan iktidarın gündem değiştirme çabasıyla filan bir alakası yok. Gündem, tam da bu yaşananlardır. Senelerdir, hadi daha kısa zaman önceye çekelim aylardır iktidarın gündem değiştirme hamleleri denilenler, açık ve gayet yıkıcı sonuçları olan sahici bir gündemdir, bütün ülkeyi esir almış durumdadır ve gayet etkili biçimde işlemektedir. Olup bitenin “asıl gündemi” saklamak için yaratılmış bir gölge oyunu olduğunu söylemek, işletilen “asıl gündemi” idrak etmeyi imkansız hale getiriyor. İktidar bir şey yapamadığı için bir sanal gündem üretmiyor, tam da bir sürü şey yapmakta olduğu için, yapabileceklerine olağanüstü alan açarak sert bir gündemi dayatıyor. Güçsüzlüğünü, karşısındakilerin kifayetsizliği ile dengeliyor. Evet ekonomi çok yakıcı bir sorun olarak bütün halkı etkiliyor olabilir. İşsizlik, açlık, geçim sıkıntısı geniş kesimlerin çok önemli bir derdi kuşkusuz. Bu konularda iktidarın çare üretecek bir adım atmadığı gibi, sorunların varlığını da inkar ettiği de doğru. Elbette en önemli hasarı da bu alandaki zaafından alıyor. Fakat iktidar yönetemediğini, siyaset üretemediğini gizlemeye çalışmıyor. Gündemi de gizlemiyor, siyasal alanın dışına çıkartarak yeniden kuruyor.
Baro, Ayasofya, İstanbul Sözleşmesi, dış politika gerilimleri, yasalar, yönetmelikler, kararnameler, atamalar ve daha niceleri. Devlet Bahçeli’nin Türk Tabipleri Birliği’ne “soruşturma” başlatması, İçişleri Bakanı’nın Anayasa Mahkemesi’ne ayar vermesi, Vatan Partisi’nin HDP kapatılsın kampanyası açması, Diyanet İşleri Başkanı’nın üstlendiği yeni rol, savcının Beştepe’de düğün fotoğrafı, geri gelen işkence tabloları; say sayabildiğin kadar. Yargısından eğitimine, hastanelerinden üniversitelerine, meclisinden medyasına kadar hemen her alana iktidarın “gündemi” hakim. Her alanda hükmünü süren bu gündemin “sanal” olduğunu ileri sürmek, uyanıklık değil, artık fazla saflık. Ayrıca bu gündemin, arkasında saklanan gizli ajandanın öncülü olduğu, devamında çok şeytani planlar/adımlar olduğu iddiası da bir o kadar naif. Bunları bir an gerçek saysak bile, bugün olmakta olanlar ne olacak? Şöyle bir tablo ile karşı karşıyayız: İktidar her biri büyük kıyamet kopartması gereken adımları rahatça atıyor, keyfiliğin zirve örneklerini sergiliyor, birileri “bunlar sanal fırtına” diye, bir başka grup da “asıl arkasından gelecek olana bakın” ile idare ediyor. İktidarın yarattığı yapay gündeme takılmak fena olabilir ama ya iktidarın yürütmekte olduğu gündeme kulak asılmamasına ne demeli?
Aradan altı yıl geçtikten sonra “Kobane olayları” gibi bir gerekçeyle onlarca insanı gözaltına almanın hukuki gerekçesini aramak son derece saçma. Çok kısa bir süre önce yedi yıl önceki Gezi Davası’nın Osman Kavala’yı dahil ederek yeniden açılmasında da öyleydi. Meselenin hukuki tarafıyla ilgilenmenin gereksizliğini iyice belletmek için altı çizilen boşluklar bile aynı. Beraat ile sonuçlanmış Gezi yeniden yargılanmıştı, şimdi de Ayhan Bilgen’in daha önce tutuklandığı için tazminat aldığı dosya yeniden işleme konuluyor. Daha nasıl söylensin: “Siz daha anlamadınız, konunun hukuki bir tarafı yok”. Aksi durumda, Beştepe’de “konsept nikah fotoğrafı” çektiren başsavcının önce bu soruşturma için bu kadar sene neyi beklediğine cevap vermesi gerekirdi. Konunun siyasi tarafına bakınca da zamanlamaya gerekçelerinin bir yerden sonra fazla önemi kalmıyor. Her türden saygısızlığa rağmen bir türlü muhalefet blokundan kapmayan ve milliyetçi tepkiye direnen HDP seçmenine ayar veya ceza mı verilmek isteniyor? Son günlerde dikkat çekici çıkışlar yapan Demirtaş’a yeni bir itibarsızlaştırma saldırısı, ön kesme hamlesi mi yapılıyor? Hangi taktik ihtiyacın bu adımı getirdiği belki önemli ama bu yöntemin her ihtiyaç duyulduğunda kullanılabilmesinin asıl mesele olmasını değiştirmiyor.
Ödenecek ağır bedeli göze almaktan Barbaros’un torunu olmaya, Mavi Vatan’dan yola çıkıp 12 Ada’yı geri almaya uzanan yolculuk, MGK’den “diyalog iyidir” kararı çıkartarak diplomasiye dönme sonucuna bağlandı. Kifayetsiz Macron’dan silah istendiği öğrenildi. “Faiz bütün kötülüklerin anasıdır, düşürünce her şey yoluna girer” iddiası, beklenmedik bir faiz artışıyla neticelendi. Normalde hiç kolay olmaması gereken bu adımlar, bu iktidar için su içmek kadar basit manevralar. Bunları yapabilmek için ne gündemi saklamaya, ne konuşulan konuları değiştirmeye ihtiyacı var. Ol deyince oluyor, yaparım deyince yapıyor. Mesele gündemin hangi başlıklarda açıldığı değil, hangi bağlamda konuşulduğu. Bir de sindirme operasyonu meselesi var. HDP eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın da ifade ettiği gibi HDP’nin şimdiye kadar böyle saldırılarla sindiğini hiç olmadı, olmasını bekleyen yok zaten. Fakat bu tür ölçüsüz, keyfi ve hukuksuz atakları sinmelerine gerekçe yapan hevesliler her zaman çıkıyor. Mesela “kaygılıyız”, “bu bir yıldırma operasyonu”, “hukuk hepimize lazım” gibi demeçler yerine, İlhan Cihaner’in çok somut önerisi dikkate alınıp, parti temsilcileri HDP’yi neden ziyaret etmezler? İktidarın artık kendisi için gereksiz ve herkes için kapalı ilan ettiği siyaseti savunmak, muhalefete başlamanın ilk adımı değil mi?
Yazarlar
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025