Mehmet TIRAŞ
Doksanlı yıllara gelindiğinde, üretim biçiminin değişmesinin sonucu Küreselleşme ile dünyada çok büyük toplumsal siyasi dalgalanmalar ve kırılmalar oluyordu.
Artık burjuvazinin fabrikalarından doğan işçi sınıfının yerini, üretim biçiminin değişmesi ile robotlar ve dijital teknoloji alıyor ve insansız üretime geçilirken, gelen çağın adı da, “Bilgi Çağı” olarak adlandırılıyordu.
Bilgi her sektörün kıtlığı çekilmeyen değişmez girdisi oluyordu.
İşçi sınıfının örgütü olan sendikaların yöneticisi sendikacıların, biz robotların girdiği fabrikalar istemiyoruz diye bağırması ise garip bir durumdu.
Sosyalist sistemin çökeceğini ilk öngörenlerden ABD’li yazar Peter F.Drucker’di;Sosyalist sisteme ömür bile biçiyor en fazla on yıl sürer diyordu. Öyle de oldu.
Yazar “Kapitalist ötesi toplum” ve “Yeni Gerçekler” adlı eserlerinde bu konuları çok detaylı anlatır.
Küreselleşme ilk önce sosyalist sistemi dağıttı.
Özellikle de Sovyetler Birliğinin ve sosyalist blok dağıldı.
Sosyalizme umut bağlamış milyonlarca insan bu gelişmelere inanmak istemiyordu.
Sosyalist blokun domino taşı gibi peş peşe yıkılmasına adeta sosyalist ülkelerin yöneticileri bile farkına varamadı.
Değişim öyle hızlı gelişti ki muhalefeti rejim karşıtı gören kapalı toplumlarda değişim, hızı kesilmeyen “Kasığa etkisi” yaratıyordu..
Sosyalizme umut bağlamış üçüncü dünya ülkelerinin komünistleri ve sosyalistleri, sosyalist sistemin dağılmasını uzun süre kabullenemediler.
Kendini solda görenler üretim biçimindeki değişikliği göremediler veya kavrayamadılar da diyebiliriz.
Sosyalizmi savunanlar bu gelişmeler karşısında kurtarıcı olarak hala “İşçi Sınıfının ana unsur” olduğu bir önceki dönemi görüyorlardı.
Sosyalist ülkelerde muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri ve düşünce kuruluşları yoktu.
Sendikalar ise Komünist partisine tabiydi.
Meslek örgütleri vardı onlarda iktidarda olan Komünist partisin rahatsız etmeyen açıklamalar yapardı.
Sosyalizmden yana olanların, sosyalist sistemin dağılması üzerine, ciddi bir eleştiri getirmemeleri en büyük handikapları oldu.
Bu benimde içinde yer aldığım tarihi TBKP’de devletçi sosyalizmin çöküşünü algılayamadı, anlatamadı.
Küreselleşme ile, muhalefeti yok sayan ve kimlikleri bastırılmış azınlıklar,farklı kültürden olanlar mantar gibi ortaya çıkmaya başladı.
Yugoslavya dağılırken içinden 6 tan ülke çıkıyordu.
Böylesi dünyayı sarsan siyasi ve toplumsal olaylar bizde de çok ciddi silahlı çatışmayı ortaya çıkarttı.
Türkiye’de bunların başında yıllardır yok sayılan “Kürt Sorunu” ülkenin en önemli sorunu olarak karşımıza çıkıyordu…
Ülkenin Güney ve Doğuda olan Kürt illerinde PKK ile devletin güvenlik güçleri arasında düşük yoğunluklu silahlı çatışmalara dönüştü.
Çatışmalar sonucu Kürt illerinde öyle olaylar yaşanıyordu ki;hukuk devre dışı kalırken,temel hak ve özgürlükler yok sayılıyor…
Bölgede faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar, gözaltı kayıpların yanında, yollarda insan cesetleri toplanıyor, ölüm adeta bölgede kol geziyordu. Kürt illerde “Beyaz Reno Toros taksilerle adam kaçırmalar ise unutulmazlar arasındaydı.
PKK ile Türk silahlı kuvvetleri arasında çıkan çatışmalarda binlerce insan ölürken…
Burada aydınlanması beklenen 17 bin faili meçhul cinayetin olduğunu da not olarak düşelim.
İnsan Hakları Derneği(İHD) bu sorunları gündeme getirdiği için İHD Genel Başkanı Akın Birdal 12 Mayıs 1998 Tarihinde, gündüz gözü Ankara’da derneğin genel merkez binasında silahlı saldırıya uğradı ve ölümden döndü.
27 Mayıs 1995 yılından beri “Cumartesi Anneleri” her Cumartesi eylem yapıyorlar, devlet tarafından gözaltına alınıp bir daha evlerine dönmeyen yakınlarının akıbetini öğrenmek için.
Türkiye, Kürt sorununu meşru yoldan çözmek isteyen Kürt kökenli siyasilere ve başka siyasilere getirdiği yasaklar; Kürtlerin seçtiği milletvekillerini ve Belediye Başkanlarının görevden alınmaları;yöre halkından PKK’ya olan desteği daha da artırırken. Ülkenin Batısında ise Kürt sorunu var diyenlere karşı, başta Kürt kökenlilere yönelik bir sürek avı başlatıldı.
“Bu olayların sebebi Kürt sorunundan kaynaklanıyor, basit bir terör hareketi olarak geçiştiremezsiniz” diyenler,yorumlayan,yazan ve tartışmaları; devletin silahlı ve güvenlik bürokrasisi hedef gösteriyor, tehditler savuruyordu.
Ama bölge kan revan içinde kalırken; köy yakmalar, köy boşaltmalar ve bölge illerine yoğun beklenmedik göçler, sosyal sorunları da beraberinde taşırken; şehirlerin kenar mahallerinde naylon çadırlarda yaşayan, çadır kentler oluşuyordu.
Terör artık ülkenin değişmez gündemi olmuş Güney ve Doğu Kürt illerinde sayıları on binlerle ifade edilen, çok büyük önlenemez göçler başka illere taşınıyor,İstanbul,Adana ve Mersin gibi iller birer Kürt illerine dönüşüyordu.
PKK ile çatışmanın ülke ekonomisine külfeti ise nakit olarak 300 milyar dolar olduğunu(2007 yılında Erdoğan dile getirmişti.)Kürt sorunundan kaynaklanan geniş tabanlı ticari kaybın, 1 Trilyon dolara mal olduğunu analiz edenler de oldu.
Siyaseten iktidara gelen “Camiciler ve Kışlacılar”,”bu bir Kürt sorunu değil”, “Terör sorunu olduğu konusunda” birleşiyorlardı.
Demokrasi ve hukuka olan ihtiyaç, şiddet ve güvenlikçi politikalarla gölgeleniyordu.
Hâlbuki çözüm demokratikleşmeden mümkün değildi.
Çağ dönüşümü olarak karşımıza çıkan Küreselleşme sürecini, devletin demokratikleşmesi üzerinden gündeme getirenlerden biri de Prof.Dr.Mehmet Altan’dı.
Altan’ın 1990 yılında Sabah Gazetesinde köşesinde kaleme aldığı” İkinci Cumhuriyet” başlıklı yazısı,toplum da gündem belirleyen tartışmaların fitilini ateşledi.
Bugünde hala tartışılan bir tezdir.
Altan:
“Biz Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıramazsak,ülkenin başta Kürt sorunu olmak üzere hiçbir toplumsal sorunumuzu çözemeyiz,demokratik yeryüzünün de bir parçası olamayız diyordu.”
Bu tezini Altan: ”Birinci Cumhuriyet Üzerine Notlar” adlı kitabında çok yönlü anlatır.
Altan’a ilk tepki siyasetin merkezinde olan silahlı ve sivil bürokrasiden geliyordu.
Gelen tepki de bir düşünsel görüş değil, “hakaret,tehdit ve hedef gösterme” oluyordu.
Demokratikleşme istemiyorlar, yani demokrasiyi istemiyorlardı.
Küreselleşme ise kapitalizmin ve yenidünya düzeninin safsatası diye geçiştiriyorlardı.
Yalnız bu süreçte ülkede özel televizyon kanallarının devreye girmesi ile toplumun farklı kesimlerinin de katılımı ile ülkenin sorunları çok yönlü sabahlara kadar tartışılıyordu.
Bizde bireyin özgürlüğünü öne alan, çoğulculuk kavramını ilke edinen,eşit vatandaşlık hukukunu, devletin Nötr olmasını savunan, sivil itaatsizlik hareketleri ve düşünce kuruluşları çıkmıyor…
Çıkan da hemen siyasete eviriliyor.
Bunlardan birisi 1994 yılında kurulan,toplumsal sorunlar karşısında ciddi projeler ortaya koyan,Yeni Demokrasi Hareketi(YDH) oldu.
O da hemen siyasete bulaşıp partileşme yoluna girdi.
Keşke YDH bir düşünce kuruluşu olarak kalsaydı.
YDH’yı gelecek yazımda konu edeceğim.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025