Mehmet TIRAŞ
Bundan 28 yıl önce ”bir cinayet romanın” dosyası asfalta saçıldı.
Susurluk’ta ne olmuştu kısa bir hatırlatma yapalım:
“3 kasım 1996 Tarihinde Balıkesir’in Susurluk ilçesinde 20 RC 721 Plakalı bir kamyonla, 06 AC 600 Plakalı lüks Mercedes çarpıştı. Arabadakilerden Emniyet müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ,sözde devlet tarafından aranan 1979 yılında Ankara Bahçelievler’de 7 TİP’li öğrencinin katillerinden biri olan ülkücü mafyanın liderlerinden Abdullah Çatlı ve sevgilisi Gonca Us ölürken. Aynı takside olan DYP Urfa milletvekili Sedat Bucak ise yaralı olarak kurtuldu.”
“Arayanla- Arananın”, “siyasetçinin aynı arabada bir trafik kazası sonucu ortaya çıkması” siyasi tarihimize “Mafya-Siyaset-Devlet” ilişkisi olarak geçti.
28 yıl önce Susurluk’ta suçüstü yakalanan bu mafyatik karanlık yapı bertaraf edilmedi.
Devletin her kurumunda ve iktidarda ağırlığını sürdürdü; hatta öyle ki suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan davasındaki gelişmeleri Susurluk’un devamı “cinayet romanını ”bir film gibi seyretmeye devam ediyoruz.
Mafya neden siyasi hayatımızdan bertaraf edilemiyor?
1996 yılında TBMM’de kurulan “Susurluk Araştırma Komisyonu” çok önemli bir araştırma yaptı ve bunu rapora döktü.
Bu çok değerli çalışma kamuoyuna açıklandı ama TBMM Genel Kurulu’na indirilemedi
Susurluk Komisyon başkanlığını yapan Refah Partisi (RP) Nevşehir milletvekili Mehmet Elkatmış yaptı.
22 Aralık 1997’de Yeni Yüzyıl’da Neşe Düzel’e yaptığı açıklamaları tarihsel önem taşıyor.
-Neden sonuç alamadınız sorusuna?
“Bu komisyon olayın araştırılmasında bir yere kadar geldi ve parlamento olayın üzerine gitmekte isteksiz davranmasıyla soruşturma tıkandı. Oysa Susurluk skandalının fotoğrafı,devlet içindeki bazı polisin,askerin,mafyanın,istihbaratçının ve politikacının yasadışı bir takım faaliyetlerde iç içe olduğunu gösteriyordu.”
-Susurluk olayının siyasi baş aktörleri olan Mehmet Ağar ve Sedat Bucak sorusuna ise?
“Ağar ve Bucak’ın dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla Susurluk olayının kökten çözülecek ve çeteler ortadan kalkacak gibi bir hava yaratıldı siyasiler tarafından. Dokunulmazlık yeterli değil.
Bana göre Mehmet Ağar konuşmayacak.
Bu delillerle pek bir şey çıkmayacağı kanaatindeyim ben.
İstanbul DGM Başsavcılığı’nın konuyla ilgili iddianamesinde yer alanların hangisi içeride ki şimdi.
Mahkeme İbrahim Şahin,özel tim polislerini ve bu gibi bazılarını hiç tutuklamadı.
Ağar,devletin bana verdiği görevleri yaptım.
MGK’nun emri ile bin tane operasyon yaptım diye açıklama yaptıktan sonra…
Susurluk ülkenin gündemine girdi, günlerce tartışıldı ama MGK’nun gündemine hiç girmedi.
Hatta Genelkurmay Başkanlığı, Susurluk komisyonuna çağrılmalarına rağmen hiçbir askeri ifade vermeye göndermedi.
Ağar Komisyona kendine yöneltilen yasadışı verilen pasaport ve silah sorularına, devletin en yüksek organları verdi, MGK’ni işaret ediyordu.
Susurluk’ta ortaya çıkan yasadışı olaylar basında yazıldı ama MGK bunları yalanlamadı.
Ağar konuşsa çözülür gibi geliyor bana ama ben MGK kararlarını yargıya getirebilecek hâkim göremiyorum.”
-Ağar konuşmayarak mahkemenin ceza vermesini göze mi alacak sorusuna?
“Gereken her türlü garantiyi almıştır.
Hatırlarsanız Ağar Orgeneral Çevik Bir’le iki defa görüştü.
Bakın üç yıl önce DEP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılarak yaka paça meclisten götürüldüler Ama Ağar ve Bucak’a bu uygulanmadı.
Susurluk derin devlettir,meclis eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un dediği gibi “devletin ta kendisidir.”
-Tuğgeneral Veli Küçük olayı konusunda sorulan soruya?
“Biz Genelkurmay Başkanlığına Veli Küçük’le ilgili DGM Başsavcılığının ihbarının neticesini sorduk.
Gerekli araştırma yapıyoruz dediler.
Sonradan basından öğrendik ki Genelkurmay suç unsuruna rastlamadıkları açıklaması yapmışlar bize dönmediler bile.”
-Sizce devletin içinde Susurluk skandalına bulaşmayan bir güvenlik kuruluşu var mı?
“Maalesef yok.”
-JİTEM diye bir örgüt sorusuna?
“Varlığını bütün dokümanlarda görüyoruz.
Jandarma Komutanı Teoman Koman komisyona bir yazı gönderdi.
Yazıda ”aslında JİTEM diye bir kuruluş yok ama halk arasında Jandarma İstihbarat Teşkilatı ‘JİTEM’ tabir ediliyor.Jitem çok iyi işlerde yapmıştır ama yanlış işlerde yapmıştır” diyor. Zaten bizde yanlış işleri araştırıyoruz.
Biz Teoman Koman’ı hangi yanlış işler yapıldı diye davet ettik ama komisyona gelmedi.”
-Susurluk olayında adı geçen bazı katil sanıklarına ve aranan insanlara yeşil pasaport verilmesini kim emretti sorusuna?
“Bu işlerin nasıl çözüleceğine karar veren makam kimse o emretmiştir.İş bunu uygulayacak olanların inisiyatifine bırakılmış. Bu işle hukuk içerinde olması gerekir ama öyle olmamış. Bu iş Mehmet Ağar’ın tek başına yaptığı bir iş değil ve Ağar uygulayıcı.”
”Komisyon üyesi Eyüp Aşık’ta ”Devlete dayanmayan, devletteki görevlilerden destek almayan çete ve mafyanın bir gün bile ayakta durması mümkün değil. Bu düzeni Mehmet Ağar kurmadı bu düzeni hazır buldu” diyor.
Bir başka Komisyon üyesi Yaşar Topçu: ”Susurluk olayı hukuka bağlı olmayan insanların bir araya gelip devlete sahip olabilecekleri sonucunu ortaya çıkardı. Parlamento olarak eğer hukuku ihlal eden bir hareketin üzerine gitmiyorsanız, o zaman kimse sizin koyduğunuz hukuku tanımaz. Bugün Türkiye’de insanlar hukuk devletinin güvencesi altında değildir.”
-Abdullah Çatlı’yı kim koruyordu sorusuna?
“Devlet korudu.Çatlı,Bahçelievlerde 7 TİP’li öğrencinin öldürülmesinden idamla yargılanan ve İnterpol’de kırmızı bültenle aranan bir ama 1977’den beri ortada dolaşıyor.1980 ihtilalinden 18 gün sonra Kenan Evren döneminde görevlendirilmiş. Sonra da ANAP’tan başlayarak diğer iktidarların döneminde de sırasıyla devam etmiş. Kabak Mehmet Ağar’ın başına patladı.”
-Peki Susurluk skandalında emniyet genel müdürü ve İçişleri Bakanı olarak AĞAR’ın rolü,aranan katillere verilen resmi belgelerin altında imzasının bulunmasını nasıl açıklıyorsunuz, sorusuna?
“Başka türlü zaten mümkün değil. Yeşil Pasaportu,silah bulundurma ruhsatını kim verecek? En üstteki insan verecek. Bakın Çatlı’nın 1992’den ölümüne kadar hangi kapıdan girdiği hangi pasaportla çıktığı, nereye gittiği devlet tarafından biliniyor.Sadece bizde Çatlı’nın 9 tane pasaportu var. Ağar,olayın her safhasından eskiden beri haberi var.Çünkü Ağar’de yeni bir insan değil. İstanbul Emniyet Müdürlüğünden İçişleri Bakanlığına kadar uzanan bir geçmişi var.”
-MİT Susurluk olayının neresinde?
“MİT’te biliyor çünkü MİT’te halen görev yapan kişiler, biz Çatlı’yı kullandık ama bir müddet sonra bıraktık dediler.”
-Susurluk skandalından sizce dönemin Başbakanı Tansu Çiller haberdar mıydı peki,bir Başbakanın haberi olmadan böyle bir örgüt kurulabilir mi?
“Bu işin evveliyatı da vardır,Kenan Evren’den itibaren devleti yöneten herkesin bu işten haberi olduğu kanaatindeyim. Ama kimse ortaya çıkıp bu işe sahip çıkmıyor.”
-Türkiye’de tonlarca uyuşturucu kaçırıldığı, sizce devletin güvenlik birimleri bu uyuşturucu kaçakçılığına bulaştı mı sorusuna?
“Tabi var.
Bunun en somut örneği de Diyarbakır DGM Başsavcılığı’nın 8 Mayıs 1997 Tarihli iddianamesi. Uyuşturucu işine bulaşanların çoğu asker hatta Askeri Helikopterlerle EROİN kaçırdıkları iddiaları var.
Ama bu davadan yargılanan sanıklar mahkemenin tahliye kararından evvel cezaevinden tahliye edildiler.”
-Hangi ayaklar bunlar sorusuna?
“Askeri ayağı da var bu işin kimse onun üzerine gidemiyor.
Veli Küçük olayı ortada.Emekli Jandarma komutanı Teoman Koman da komisyona gelmedi ve hiç kimse de bir şey diyemedi.
Üstelik hem Koman hem de Genelkurmay Başkanlığı komisyona çok ağır yazılar gönderdiler. Komisyon raporunu TBMM Başkanlığı bastı ve bu yazılara raporun ekinde bile aldırılmadı. KOMAN:”Bu iş Meclisle Silahlı Kuvvetler arasında bir güç gösterisine dönüşmüştür“ dedi.”
-Uyuşturucu kaçakçılığı devlet politikası mı?
“Herhalde Devlet işi daha sıkı tutsa Türkiye’de 50 Milyar dolarlık uyuşturucu pazarı oluşmaz,çeteler de olmazdı. Uyuşturucunun nerelerde imal edildiği,bu işin Yüksekova,Başkale ve şimdi Marmara’da toplandığını herkes biliyor, Emniyet te biliyor.
Çeteler kılcal damar gibi devletin her noktasına girmiş.Çok büyük bir organizasyon bu. Her kesimden,bürokrasiden,emniyetten,askerden,siyasetçiden,devletin bütün birimlerinden desteğini bulmuş.”
-Neden Susurluk soruşturması bir türlü ilerlemiyor,kim engelliyor?
“Gladio,kontgerilla, ne derseniz deyin o var. Devletin kendisi var işin içinde. Devlet görev vermiş.Şimdi bu iş soruşturulur da her şey ortaya çıkarsa,devletin bütün ayıbı;çetenin içinde ne varsa,kumar,uyuşturucu,faili meçhuller,cinayetler,ihale mafyası ve her şey ortaya çıkacak.”
-Susurluk komisyonunun genç raportörünün talihsiz bir kazada ölmesi ve üzerinden yüzlerce milyarlık çek ve senetin çıkması,bu kadar genç bir yargıcın bu kadar paraya sahip olmasına, ne diyorsunuz?
“Kuşkuyla karşılıyorum. Rahmetli çok kabiliyetli bilgisayar gibi bir arkadaştı. Fakat komisyon raporu yazma aşamasına gelince bırakıp gitti. O zaman kendisinden kuşkulandım tabii.Bizden ayrıldıktan sonra Güney Afrika’ya ve İspanya’ya gitmiş. Buralara yargıç kendi imkanlarıyla gidemez.”
-Susurluk aydınlatılabilecek mi?
“Bugünkü atmosfer içinde aydınlatılamaz. Âmâ kapanmaz da. Sususrluk günün birinde mutlaka ortaya çıkacak.”
-Susurluk olayı ile ortaya çıkan karanlık çetelerden oluşan güçler Meclisten daha mı güçlü?
“Güçlü ki, daha hiçbir delik -gedik açılmadı, hesap verilmedi. Mesela adam komisyona ifade vermeye gelmiyor,kimse de niye gelmiyor.Kimse kendini meclisin üzerinde görmemeli diye beyanda bulunmadı.”
-Hiçbir siyasi partiden destek aldınız mı sorusu karşında?
“Kendi liderim dahil olmak üzere destek almadım. Komisyonda görev alan bazı arkadaşlardan da yardım almadım. Oysa bu iş siyasilerin görevi. Yoksa mahkeme ve basın ne yapsın?”
Faili meçhul cinayetler ve Susurluk komisyon raporları aslında karanlığa ışık tutuyor
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları








































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025