Başbakan Erdoğan’ın söylediği iddia edilen bir haber üzerine; hükümet sözcüsü devlet bakanı Bülent Arınç’ın biz özel hayata v e yaşam tarzına karışma gibi bir düşüncemiz yok ve haddimizde değil, sözünü yalanlayan Erdoğan’ın var diyerek,Arınç’ı ters köşeye yatırıp özel hayata ben müdahale edeceğim, valiler ve emniyet müdürleri de gerekeni yapacakla demesi; ülkede kıyamet kopardı.Nasıl koparmasın ki yenilir yutulur ve kabul edilir bir durum değil bu söz.

AKP hükümeti; bireysel hak ve özgürlükleri hiçe sayarak ilkel uygulamalarını hayata geçirmenin daha da ileriye taşımanın mücadelesi içine girmiş gözüküyor;son erkek ve kız öğrenci evleri üzerinde  yaptığı açıklamaları bardağı taşıran son damla oldu.

Askeri darbelerde bile olmayan bir uygulamayı öğrendik o da;genç kızların ve kadınların hamilelik testinin sonuçlarını ailelerine bildiriliyormuş.

Şimdi bir uygulama daha hayata geçirilecekmiş genç reşit olmuş kız ve delikanlılığın aynı evi paylaştığını tespit ettiklerinde kızın ailesine telefon açacaklarmış;haberiniz var mı, yoksa, biz haber verelim kızınızın bir erkekle aynı evi paylaşıyor,diye ..

Böyle bir çalışmanın nedeni de muhafazakar demokrat bir iktidarın görevleri içinde olduğunu ailelere haber vermekte görevlerinin başında geldiğini söylüyor AKP’nin grup başkanlarından birisi..Bu şaka değil,gerçekten böyle söylüyorlar inanılacak gibi değil ama gerçeğin ta kendisi.

Başbakan Erdoğan sorunları ve insan ilişkilerini temel hak ve özgürlüklerden değil de;dini değerlerden yola çıkarak, çoğunluk üzerinden değerlendirip yorum yaparken; aynı zamanda bir mahalle baskısıyla  uygulamanın yollarını arıyor.

Genç  kızların  erkekle beraber aynı evi paylaşmasını bir tarafa bırakıp,el ele dolaşmasını da; bekaret testine tabi tutsun,oldu olacak?..

Şu soruyla yazımıza devam edelim;madem değerlerimiz ve geleneklerimizden yola çıkıp çoğunluğunda kabul ettiği bir kültürel ülkeyi yöneteceksek,niye  on bir yıldır yeni bir demokratik anayasa tartışmasını yapıyoruz, buna bir açıklık getirmeli Erdoğan?

Değerlerimiz ön yargılarımızsa ki;Başbakan göre öyle,töre cinayetleri de, bizim toplumda kabul gören bir değerler olarak uygulanıyor,bunu da savunmalı Başbakan?

Bir AKP’ nin bakanı Taner Yıldız ve yine AKP’ye dini konularda akıl hocalığı yapan İslami yazar Hayrettin Karaman; bireyin özgürlüğünü çoğunluğun hoşuna gitmiyorsa feda etmeli; yoksa mahalle baskısıyla çoğunluk bunu hayata geçirir,diyor.

Bu bir görüş müdür,tehdit midir?

Açıkça tehdittir;ben temel hak ve özgürlükleri,hukuku tanımam ,çoğunluk benim yanımda ve arkamda mantığı değil mi?Kısacası kargadan başka kuş tanımam misali..

Bu tartışmalar bir endişenin de su yüzüne çıkmasını sağlarken öğrenci evlerine bir başka halka daha eklendi..

O da;AKP Milletvekili İbrahim Korkmaz anında içinden geçeni kustu; olayı hormonlara getirdi ve erkek ve kızların aynı sınıfta okumasına karşı çıktı..Açıkçası karma eğitime karşı anlamında..

Temel hak ve özgürlükleri hukukun dışına çıkartırsanız din,ırk,mezhep ve cinsiyet üzerinden bakıp, değerler silsilesini devreye soktuğunuz da bunun önünü alamazsınız..

Nerede duracağını da kestirmek imkansız olur.

Dikkat ederseniz Erdoğan özgürlükleri hukuk ve anayasa üzerinden teminat altında demiyor;bizlerin güvencesinde diyor.

Sık Sık ta Erdoğan şunu söylüyor biz yaratana saygı duyarız yaradan dan dolayı diyor.

Bireyin yaşam tarzı,düşüncesi,inancı,ifade özgürlüğü ve sosyal yaşamı Başbakanın iki dudağının arasında.

Başbakan bir anayasa suçu işliyor ama o toplumun çoğunluğu destekliyor diyerek, dolu dizgin gidiyor hayra alamet değil bu gidiş.

Türban’ın başörtülü bacılarım edebiyatının devre dışı kalmasından sonra, Başbakan bu öğrenci evleri tartışmasını seçim taktiği olarak ortaya attı ama çok tehlikeli bir sularda yüzdüğünü farkında mı acaba?

Eğer değerler silsilesinden yola çıkıp buna devam ederse, bu ülkede sayıları 15 ile 20 milyon olan Alevilerin değerlerini nasıl koruyacak veya nasıl anlatacak; gayrimüslimleri saymıyoruz bile,nasıl olsa onların 76 milyon da sayıları yüz bin bile değil..

Erdoğan,yüzde elliyi evlerinde zor tutuyoruz sözü bir meydan okluma olarak görülüyor..

Bu değerler politikası ve  seçim stratejisi Başbakanın iktidar ömrünü uzatabilir ama iktidarların gücünü aşan bir sosyal patlamaya dönüşmesini de, yanında taşıdığını küresel dünyada ve sınırımızda olan komşularımızın içinde süren iç savaştan da mı,bir ders çıkartmıyorlar?

Daha bir hafta önce Kadıköy meydanında yüz bine yakın Aleviler eşit vatandaşlık hakkı diye haykırdılar..Güney doğu da 50 bin Kürt vatandaşlarımız  Nusaybin-Suriye sınırına yürüdü duvar örülmesine karşı,polisle çatıştılar bu gösteriler ve tepkiler,çatışmanın işaretlerini vermiyor mu?

 Başbakan bunları görmezden gelerek; şimdi de öğrenci evlerinde erkekle kalan kızların ailelerine telefon edecekmiş,kızınız bir erkekle aynı evi paylaşıyor ,diye..

Geldiğimiz noktaya bakar mısınız Allah aşkına, inanılacak gibi değil ama tartışılmaz bir vaka bunlar.

Çoğunluk değil bireyim,beni yok mu sayacaksın?

Kadından birey olmaz mı?

Kadınlar erkeklerin namusu oluyor da, erkekler kadınların neden namusu olmuyor?

Tüm kadınlara ve başta da türbanlılara çağrımdır,başbakana ve onun yandaş medyasına  bütün erkeklere,haddini bildirmek başta kadınlara düşüyor?.

“Bedenime,kıyafetime,hareketime,takıma,kaç çocuk doğuracağıma nasıl doğum yapacağıma,kiminle yaşayacağıma karışma,beni siyasi emellerine,iktidarına alet etme,elini, dilini çek üstümden” diye haykırmalı.

Kimsenin yaşam tarzına karışmayız ama bu kadar da olmaz ki canım..