Mehmet TIRAŞ
Cumhuriyet tarihinde rastlanmayan bir yolsuzluğun İstanbul savcılığının talimatıyla İstanbul polisi tarihi bir operasyona imza attı 17 kasım 2013 tarihinde..
Hem de üçü bakan oğlu olmak üzere birisi bir kamu bankasının genel müdür ve birisi de AKP’nin İstanbul fatih ilçesi belediye başkanı ve çok sayıda üst düzey bakanlık bürokratı ve iş adamlarının sabahın köründe gözaltına alınmalarıydı.
Bu yolsuzluk operasyonunu basına yansıdığı kadarıyla tam 130 milyon dolar bir meblağa ya tekabül ediyordu.
Yolsuzluk iddiası da yenilir yutulur bir rakamlar değil,klişe deyimle yargıya intikal ettiği için fazla yorum yapmanın da zorluğu içinde kimseyi suçlu ilan etmeden,hassasiyetle konuşup yazmak gerekiyor..
Ama bu yolsuzluk iddiası ve göz altına alınanların sıradan bir yolsuzluk operasyonu olduğunu da söyleyemeyiz.
Bu yolsuzluk operasyonu Başbakanın kimyasını bozmuş gibi gözüküyor, belki de yerel seçimlerde AKP’ye sandıkta çok büyük bedel de ödettirecek gibi.
AKP’nin iktidara geldiğinde iddialı üç sloganı vardı ve bu üç sloganı üç “Y” üzerinden anlatıyorlardı“yolsuzluk,yoksulluk ve yasaklar” diye anlatırlardı, bunlar bizim değişmez üzerine gideceğimiz ilkeler diyorlardı ve haklı da bir slogandı.
Tabiî ki bu üç ‘Y’ i Başbakan Erdoğan anlatırken meydanlarda ve salon toplantılarında,parti kongrelerinde işaret parmağıyla orta parmağını bira araya getirip makas şekli verip, sesini bazen düşürerek bazen de yükselterek hortumları kestik işareti yapıyordu..
Hortumcu dediği kesimleri Erdoğan tarif etmezdi ilk zamanlar ama daha sonra bunların İstanbul sermayesi olduğunu yüksek perdeden tarif etti.
Bu yolsuzlukta öne çıkan en önemli bizim gördüğümüz biri başta üç bakanın oğlunun olması diğeri ise kamu bankası olan Halk Bankasının genel müdürü olmasıydı.
Halk bankasının ABD’de şubesi olmaması, ABD’nin İran’a uyguladığı para ambargosunu delme olarak bu banka üzerinden bir Azeri iş adamı aracılığıyla İran,Dubai ve Türkiye üçgeninde kara para aklaması olarak kullanılması dikkat çekici.Bu da banka sektöründe yeni bir krize neden olablir!.
Bir başka dikkat çeken bu operasyonda ismi geçen göz altına alınan bankanın genel müdürünün evinde kutularda saklı evinde 10 milyon doların bulunması..
Bir başka çarpıcı olan ise göz altına alınan içişleri bakanı Muammer Güler’in oğlunun evinde yapılan aramada, evinde 5 tane para sayma makinesinin ele geçmesi idi.
Böyle bir yolsuzluğun çıkacağını bir veya iki yıl önce yanılmıyorsam bir basın toplantısında Başbakan yardımcısı Bülent Arınç bir basın toplantısında, bu TOKİ başımıza bir iş açacak ama diyordu..
TOKİ ‘de çok büyük paraların döndüğü ama yazılıp çizilmiyordu, iddiaya göre TOKİ’de 50 ile 70 milyar dolar gibi bir para döndüğü ve imar rantının TOKİ üstünden sağlandığı idi..
Bir başka iddia ise son on yıldır yapılan kamu ihalelerini belli AKP’ye yakın şirketlere verildiği,bu ihalelerin başında da TOKİ’nin olduğu söylentisi çok yaygındı.TOKİ’nin bir devlet şirketi olduğu da unutulmamalı.
Bu operasyona Başbakan yirmi dört saat hiç ciddi bir açıklama da bulunmadı, sadece Konya’da yargı sürecinde deyip geçiştirdi..
Bir gün sonra yaptığı basın toplantısında bu Gezi direnişiyle başladı, bu olaylardan bir şey çıkmayınca uzantıları Türkiye’de de olan bağlantısı dış güçlere uzanan, devlet içinde yuvalanmış bir çete hareketi olarak tanımladı ve 14 ay dinleme yapılıyor ve bu dinlemeden hükümet ve operasyon yapan polisler amirlerine haber vermeden yapıyorlar diyerek,emniyet içinde bir kadro tasfiyesine gidilecek demesiydi..
Operasyon yapan başta 5 şube müdürü ve Türkiye genelinde olmak üzere 29 polis şefi görev yerleri değiştiriliyor veya pasif görevlere getirilmesi oldu.Hatta Başbakan bu emniyet içinde müdür operasyonlarının başka illere de sıçrayacağının işaretlerini veriyordu.
Peki başbakan neden bu operasyonun üzerine gidilmesi gerektiğini söylemiyor da,yolsuzluğun üstüne giden yargıyı ve emniyet güçlerini bu çetelerin üzerine gidilecek demesi,hukuk devletinde kabul edilir bir şey olmasa gerek.
Yolsuzlukları önlemenin iki yolu vardır,birisi denetim diğeri ise saydamlıktır başka türlü bunun üstesinden gelinemez..
Bu yolsuzluğu ve denetimi nasıl sağlarsınız bunun birisi özgür medya bağımsızlığı, diğeri de bağımsız yargının hiçbir etki altında kalmadan görevini yapmasıdır.
Başbakan son beş yıldır AB’den uzaklaşarak din ve mezhep üzerinden politikalarına ağırlık vermesi,özel hayata müdahale eder olması ve çoğunluk kavramını ortaya atarak, çoğulculuk kavramını devre dışı bırakması,dini otoriterleşmeye gitmesi,düşünce ve gösteri özgürlüğünü kendine yönelik her türlü demokratik talepleri bir darbe girişimi olarak yorumlamasıydı.
Gezi olayları bunun somut işretlerini vermesine rağmen bir türlü bunu kabullenmedi..
Kendisinin hoşuna gitmeyen eleştiri,görüş ve gösteriyi polisiye tedbirlerle bertaraf etmeye çalıştı,darbecilikle yaftaladı.
Hatta medya da kendine dostane eleştiri getirenleri bile gazetelerden kovdurdu,işsiz kalan gazetecilere iş ver dittirmedi,büyük bir sansür uygulamaya girdi.
Köşe yazarı böyle yazı yazamaz,gazeteci böyle haber yapamaz,yargı benim istediğim doğrultu da karar vermezse anayasal suç işler diyen bir anlayışa yönelmesi,seçimle iktidara gelmiş bir siyasetçinin demokrasi anlayışı olamazdı..
Bu anlayış olsa olsa askeri darbeler yoluyla yönetime el koyanların anlayışı olur ve hem içeride hem de yeryüzünde destek göremez.
Yolsuzluğu önlemek ancak demokratik bir sistem içinde saydam bir yönetim ve denetimle olur..
Hortumları kestim demekle hortum kesilmiyor.
Denetim ve saydamlığı devre dışı bırakan hortumları kesemez.
Parayı denetlemek insanın kendisini denetlemekten zordur.
Ortaya çıkan yolsuzluk operasyonu da beklenmedik bir şey değil..
Siyasetin bir rant olduğu yerde yolsuzluğu yok etmek kolay bir şey değil.
Bu tartışmalar ve gelişmeler şimdilik bir makaleyle anlatılacak ve bitirilecek bir şey değil,bu pilav daha çok su kaldırır.
Burası Osmanlı kültürünün devamı,Osmanlı da oyun bitmez diye bir deyim vardır.
Gün doğmadan daha neler doğar.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025