Mehmet TIRAŞ
“Biz de bizi seçtiklerimiz yönetiyor biliyorduk”
Devlet hukuktan uzaklaşır, “mafya ile iş tutarsa”, o “devlet kendisi suç örgütüne dönüşüyor...”
Devletten hukuku çıkartınca “devletin başına” hangi siyasi erk gelirse gelsin, iktidarların “değişmez ortağı da mafya” oluyor.
Ülke olarak siyaseten tam bir aydır “mafyanın iktidar ortaklığını” tartışmıyor muyuz?
Bunları kimden öğrendik?
İçişleri bakanı Süleyman Soylu’nun karagün dostu “Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’den.”
Sedat Peker’in bugüne kadar dış politikadan, iç politikaya uzanan olaylar ve siyasi cinayetler hakkında yaptığı açıklamalarını muhatapları, tekzip edebildi mi?
Edemedi..
Peker’in açıklamaları karanlıkta kalmış olaylar ve faili meçhul cinayetlerin üzerine bir ışık gibi düştü..
Devletle iş tutmuş, İçişleri Bakanı Soylu ile dostluk kurmuş, Mafyanın medya ayağını oluşturmuş ve iktidarın üçüncü ortağı olmuş; suç örgütü lideri Peker’in açıklamalarını gelin sıra ile tekrar hatırlatalım ve yanıt arayalım;
-Akp’li bir milletvekili Peker’i arıyor, bir milletvekilinin karakolda dövülmesini istiyor, Peker’de yerine getiriyor.
Yalanlanmadı..
-Yine aynı milletvekili olsa gerek Peker’den bunda da Hürriyet Gazetesinin basılmasını istiyor, bu görevi de Peker yerine getiriyor.
Bu da yalanlanmadı..
-Medya da “mafyanın medya ayağını temsil eden “Özışık kardeşlerin” kendisi ile Soylu arasında güvercin postacılığı yaptığını teşhir etti..”
Bu da yalanlanmadı.
-İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından kendine korumalar verildiğini, hatta korumalarının yurtdışında da, kendisine eşlik ettiklerini ve devlet adamı gibi korunduğunu açıkladı.
Peker’in bu açıklamalarını Bakan yalanlamaya kalktı ama belgeler Soylu’yu yalanladı.
-Peker uyuşturucunun rotasının değiştiğini.. Eski Başbakanlardan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım’ın Venezüella’ya uyuşturucu trafiğinin yönünü değiştirmek için gittiğini. Kolombiya limanında Türkiye’ye gönderilmekte olan 5 ton Kokainin yakalandığını açıkladı.. Kolombiya savunma bakanı bunu doğrularken, Kolombiyalı Bakan 5 ton kokainin piyasa değerinin 265 milyon dolar olduğunu açıkladı.
Bunları da iktidar çevreleri yalanlayamadı.
-Peker Susurluk’un baş aktörlerinden Korkut Eken’in, Kuzey Kıbrıslı Gazeteci Kutlu Adalı’nın öldürülmesi için, kendisinden adam istediğini...
Ben’de öz kardeşim Atilla Peker’i verdim diye açıklama da bulundu..
Korkut Eken’de bunu doğruladı.
Peker’in ağabeyi Atilla Peker Korkut Eken ile Kıbrıs’ta bir otele yerleştik Korkut abi bana “UZİ MARKA SİLAHIN” nasıl kullanılacağını öğretti diye açıklama yaptı.
6 Temmuz 1996 yılında Kutlu Adalı cinayetinde kullanılan silahın “Uzi Marka” olması tesadüf olabilir mi?
Atila Peker’den öğreniyoruz ki bu “uzi marka silahı” normal silah kullananlar kullanamıyor muş. Susturucusu nasıl takılır nasıl çıkartılır diye Korkut abi bana ayrıntılarını gösterdi diyor. Uzi marka silah “suikastlarda kullanılan özel bir silahmış” ve Türk ordusunda bulunmuyor muş.. Sadece emniyete bağlı “Özel Hareket” de varmış, bunun sayısının sadece 20 tane olduğu. Bu silahlardan 4 tanesinin özel hareketin envanterinde gözükmediği, bu silahlardan birinin Abdullah Çatlı’da olduğu Susurluk raporunda geçmişti, kimse de bunu yalanlamadı. Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfi Topal cinayetinde de Uzi marka silah kullanıldığı ve bu silahın şarjöründe Çatlı’nın parmak izi ile örtüşmesi, düşündürücü değil mi?
-Peker Bodrum Yalı Kavak Marinasının Azeri iş adamından tehdit yolu ile alınıp; Susurluk olayının baş aktörü eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’a nasıl devredildiğini açıkladı..
Mehmet Ağar’da Peker’i doğrularcasına, “biz bu marinayı almasaydık buraya mafya çökerdi” diye açıklama yaptı.. Hatta Ağar Bodrum Yalı Kavak Marinasının bir “döviz makinası” olduğunu da açıklıyordu.
-Peker Kürt İş adamlarının İzmit, Sapanca, Sakarya üçgeninde nasıl öldürüldüğünü... Uğur Mumcu cinayetini ve 1995 yılında Gazi Mahallesinde çıkan olaylarda ölen 22 Alevi vatandaşın öldürülmesinde; derin Mehmet’in adamlarının parmağının olduğunu açıklıyordu.
Peker’in eski dostu Süleyman Soylu, Peker’in bu iddiaları karşısında: ”Kime ayda 10 bin dolar veriyorsa gitsin bunları ona sorsun” demesi ise ülke gündemine bomba gibi düştü ve ülke gündemine oturdu.
Susurluk kazası ile ortaya çıkan “devletin içindeki mafya yapılar” aradan 25 yıl geçmesine rağmen güçlerine güç katarak iktidarlarını sürdürmüşler...Ve her gelen iktidarların da “değişmez ortağı olarak” karşımıza çıktığını Peker’in açıklamalarından öğrendik. Peker’in açıklamalarından Savcılar, sadece Kıbrıslı Gazeteci Kutlu Adalı cinayeti üzerinden harekete geçtiler ve Atilla Peker’i ifadeye çağırıp ifadesini alıp, adli kontrollü serbest bıraktılar..
Asıl sorgulanması gereken azmettirici Korkut Eken ve Korkut Eken’e bu görevi veren Mehmet Ağar hakkında Savcılar, neden harekete geçmiyor?
Bu mafya vari yapılar nasıl iktidarın ortağı olup, güç haline geldiler veya geliyorlar?
Soruları çoğaltabiliriz!..
Mafyanın değişmez para kaynağı “uyuşturucu ve kayıt dışı yoldan para kazanan kişileri” seçmesi ve tehditle elde ettikleri ortaya çıkıyor.
Türkiye’de uyuşturucu da dönen paranın 100 milyar dolar olduğu..20 milyar dolarının güvenlik güçleri tarafından yakalandığını,20 milyar dolarının uyuşturucu baronları tarafından ülkede bölüşüldüğü,60 milyar doların ise yurt dışına çıktığını ,güvenlik güçlerinden bunu bilmeyen yok gibi.
Mafyanın ikinci para kaynağı ise; kayıt dışı para kazanan, gayri meşru işler yapan kişilerden tehdit yolu ile elde ettiğini görüyoruz..
Bunlardan en önemlilerinden biri 1996 yılının 28 Temmuz günü, gece saat 23.30’da Yeniköy’de evine giderken, 34 BTG 96 plakalı lüks arabasının içinde, kaleşinkoflarla üç kişi tarafından çapraz ateşe tutularak öldürülen; kumarhaneler kralı olarak bilinen, Ömer Lütfi Topal cinayetidir.
Ömer Lütfi Topal kim:1942 Malatya Doğanşehir doğumlu..
Topal: “Türkiye başta olmak üzere KKTC, Polonya, Romanya, Azerbaycan ve Türkmenistan gibi ülkelerde emperyal kumarhaneleri ve beş yıldızlı otelleri ve onlarca şirketi olan...Dünyanın en zengin iş adamlarına kumar oynatan bir kişi. Topal’ın geliri dudak uçuklatan cinsten ve yıllık gelirinin bir milyar doların üzerinde olduğu ...” Azerbaycan devlet başkanı (o dönem devlet başkanı değil)İlham Aliyev’in Topal’a 500 bin dolar kumar borcu olduğu iddia edilmişti.
Ömer Lütfi Topal öldürüldüğünde dönemin İstanbul Emniyet Müdürü olan Kemal Yazıcıoğlu’nun Susurluk komisyonuna verdiği ifadesinden okuyalım: ”Topal’ı öldürenlerden birinin kesin Abdullah Çatlı olduğunu..1992 yılında Abdullah Çatlı “Şahin Ekli” adına düzenlenmiş sahte pasaportla yurtdışına çıkmak isterken yakalanır ve polis 10 parmak izini de alır. Bunu Ömer Lütfi Topal cinayetinde kullanılan ve terk edilen arabanın içinde bulunan silahlardan “uzi marka ”bir silahın şarjöründe ki parmak izinin Abdullah Çatlı’nın parmak izi ile, Yazıcıoğlu’nun tabiri ile “şap diye oturur.”
Mehmet Ağar Susurluk olayından 15 yıl sonra 2011 yılında Abdullah Çatlı’ya sahte isimle silah ruhsatı ve pasaport sağlamaktan suçlu bulundu..12 Ay ceza aldı ama jakuzili lüks bir cezaevinde yatıp çıktıktan sonra.. Tekrar bıraktığı yerden ara verdiği işinin başına döndüğünü görüyoruz.. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcı Topal cinayetini on beş gün içerisinde çözerim sözünü vermesine rağmen, görevden alınması ve Topal cinayetin üstünün örtülmesini; dönemin başbakanı ve içişleri bakanın kim olduğuna baktığımız da, her şey tüm çıplaklı ile ortada duruyor.
Peker’in açıklamalarından ortaya çıkan tabloya bakınca: “Mafya iktidar kim olursa olsun iktidarın öyle ya da böyle değişmez ortağı olmaya” devam ediyor.
Eğer Mecliste kurulan ve çok yönlü hazırlanan raporlardan: “Faili meçhul cinayetler raporu,”Susurluk komisyon raporu”, ”Kutlu Savaş’ın hazırladığı rapor ve “15 Temmuz darbe komisyonun raporları” Meclis Genel Kuruluna indirilmiş olup; yargıya siyasi destek verilseydi failler cezasız kalmaz, mafya da iktidarların değişmez ortağı olamazdı.
Hukuktan uzaklaşmış, “kendisi suç örgütleriyle ortaklık yapan bir iktidarın, bu olayları aydınlatabilir mi...?”
Bu konuya devam edeceğiz.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025