Melih ALTINOK
“Sistemin yanlış kurulduğunu” belirten Başbakan Erdoğan’ın “İşte bu kuvvetler ayrılığı denen olay var ya, o geliyor sizin önünüze engel olarak dikiliyor” sözleri üzerine kıyamet koptu.
Siyaset teorilerine dair birikimleri, milli güvenlik dersi müfredatının dışına çıkmayan ulusalcılara göre Erdoğan ne yasama istiyordu ne de yargı. “Gizli ajandalarını” açık etmişti işte.
Pilava yine su katıldı. Tıpkı Erdoğan’ın ve karısı başörtülü olduğu hâlde köşke aday olma “cüreti” gösteren Cumhurbaşkanı Gül’ün hedefe oturtulduğu “2007 seferberlik” günlerinde olduğu gibi.
Bizzat Genelkurmay’ın Ergenekon davasına gönderdiği deliller arasında yer alan, karargâhın o günlerde“kullanışlı gazetecilerle” ilişkilerine dair ayrıntılara bir bakın.
Taraf’ın ilgili yayınlarını doğrulayan, Genelkurmay’ın bugün mahkemeye ulaştırdığı kayıtlar içinde birHürriyet yazarının adı da geçiyor.
Bu yazar 13 Aralık 2007’de Hürriyet’teki köşesinde, “Kuvvetler ayrılığı gitti, tarih oldu” başlıklı bir yazı kaleme alıyor. Ama işin fena yanı, bu yazı, sekiz gün önce yani 5 aralıkta Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi hard disklerine kaydedilmiş. Yani yazıyı asker “ihtiyaçtan” yazıp kullanışlı gazeteciye göndermiş, o da köşesinde, artık hangi sebepleyse, yayımlamış.
Buyurun buradan yakın.
Bugün Erdoğan’ın kuvvetler ayrılığı çıkışına karşı, merkez medyadan yükselen seslere kulak verirken bu ilişki ağını ve mevzuun “tehlikenin farkında mısınız” edebiyatındaki yerini aklınızdan çıkartmayın derim.
Peki, bu hastalıklı noktanın ötesinde, Erdoğan sözlerini nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Gelin paranoyalardan ve komplolardan uzak bir kafayla bu konuya bakalım.
Öncelikle kuvvetler ayrılığı ilkesinin demokratik rejimlerin vazgeçilmezlerinden olduğunun hakkını vermek gerek.
Ancak bu sistemin sağlıklı şekilde işlemesi ve sonuçlar doğurması için demokratik siyaset kanallarının açık olması ilk şart.
Peki, Türkiye’de böyle bir durum sözkonusu mu ya da hiç oldu mu?
Cumhuriyet tarihinin en özgürlükçü ve katılımcı meclisi olan 1. BMM’nin yaptığı 1921 Anayasası’nda şöyle bir ifade var:
“Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Yönetim biçimi ise halkın kendi kaderini bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır.” (Osman Can, Yol Ayrımında)
Ancak Meclis’in tüm aykırı unsurlarının temizlendiği “darbenin” ardından 1924 Anayasası’nda “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ifadesine şu ek yapılıyor: “Türk Milleti’ni ancak TBMM temsil eder ve onun adına bu hakkı yalnızca o kullanır.”
Nihayet 1960 darbesinin ardından da, çok partili hayata dönülünce durup durup “makul olmayan partilere” yönelen Türkiye halkının “egemenliğini doğrudan kullanma hakkı” daha da sınırlandırılıyor. Ve halkın egemenlik hakkı 30’a yakın “Anayasal kuruma” paylaştırılıyor.
İşte solun bazı kesimlerinin hâlâ darbe diyemediği 27 Mayıs vahşeti ve onun anayasasının ardından 1980 darbesiyle de perçinlenen bu yapıda, halkın siyaset ve temsil kanallarının açık olduğunu söylemek komiktir.
Dolaysıyla anayasalarında egemenliğe değinilirken milletin gerçek temsilcisi olan siyasi iradenin ve yerel unsurların bir kere anıldığı, “aracı kurumlara” ise defalarca atıf yapıldığı bir ülkede de kuvvetler ayrılığı fiilen şöyle oluşur:
“Hava, kara, deniz!”
Başbakan Erdoğan’ın bu tartışmayı başlatması faydalı oldu. Demokrasi için önemli bir kriter olan kuvvetler ayrılığını gerçekten yaşama geçirmek istiyorsak, bu dengedeki yargı-yüksek yargı ve “Ankara” gibi unsurların “engelleyici, vesayet kuran, dışa taşan” niteliklerini mutlaka ama mutlaka tartışmak zorundayız.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019