Melih ALTINOK
Tarsus’ta 20 yaşındaki Özgecan Aslan’a, bindiği minibüsün şoförü tarafından tecavüze kalkışıldı. Genç kız daha sonra kafası ezilerek ve bıçaklanarak öldürüldü. Ardından katil babası ve bir arkadaşının yardımıyla tanınmaması için genç kızın ellerini kesti ardından da cesedi yaktı!
Bu haberi okuyan birisi ne düşünür, kendini nasıl hisseder?
Ürperir. Tüyleri diken diken olur. Boğazı düğümlenir. Gözleri yaşarır. Ağlar. Kendini, adına dünya denen bu cangılda bir başına hisseder. Yakınlarını düşünür. Kendini düşünür. Öfkelenir…
Kimileri ise sizden bizden farklıdır. Onlar böyle trajediler karşısında bu insani evreleri yaşamazlar. Çünkü yerli yersiz kullandığımız psikopat tanımının sözlükteki karşılığıdırlar. Üzülmek, kızmak, utanmak, sinirlenmek gibi insani duygular onlar için, rasyonelleştirilmiş, karar verilen tepkilerdir.
Aramızdadırlar. Otobüse beraber bineriz. Kimi bize şarkı söyler. Öteki iş güvenliğimizle ilgili akıl verir.
Şarkıcı lüzumsuz tecavüze, vahşete bahane aramaya koyulur. Azıcık bile utanmadan “Hırsızın hiç mi suçu yok” diye söylenir. Kurbanın kılığından kıyafetinden, tahrikten bahseder.
Gözünü siyasi husumetin kör ettiği başka bir lüzumsuzsa Cemaat'in gazetesindeki köşesine kadar sabredemeden twitıra sarılır. Belki de daha önce karısını bıçakladığı için evinden uzaklaştırma aldığını hatırladığındandır, kurbanın dininden, mezhebinden söz açar. Yetmez suçluluk duygusunu bastırmak için araya bir de düşmanı olduğu siyasi partiyi ve ona oy veren milyonlarca Türkiyeliyi sıkıştırır.
Aile boyu sapıklar, hayatının baharındaki dünyalar güzeli Özgecanlarımızı, anne Songül Aslan’ın “İnşallah yavrum acı çekmeden ölmüştür” çaresizliği eşliğinde kara toprağın altına yollar. Yaşamaksa sözlerinden, yazılarından, twitlerinden kan damlayan potansiyel sapıklara kalır.
Adalet bu mu?
Artık yeter!
Kiminle konuşsam sokağın güvensizliğinden, ceza yasalarının yetersizliğinden bahsediyor. Ağır ceza kanunlarının varlığı ile suç oranı arasında doğrudan bir bağlantı yok ama isyanımız da haksız değil.
Zira adalet, kamuoyu vicdanının tatmin olması için var. Bu son olayda olduğu gibi, Özgecan’ın sapık katillerinin 5-6 yıl sonra elini kolunu sallayarak dışarı çıkacağını bile bile kimse kendini güvende hissedemez, huzur bulamaz. Sokağın, cezaevinin fiili adaleti devreye girer ki, hiçbir devlet ve toplum bu durumda varlığını sağlayamaz.
Evet, hepimizin aklına gelen ilk ceza idam. Ama hukuk ideal olarak, tek bir suçsuz ceza alacağına bütün suçluların serbest kalmasını yeğler. Çünkü adalet önce suçsuzun hakkını korumak için vardır. Bu yüzden geri döndürülemeyecek ceza kaş yapayım derken göz çıkarmak anlamına gelir. Başka mağduriyetlere kapı araladığı gibi, gerçek suçluların da cezalandırılmaması sonucunu doğurur. İdamlarının ardından suçsuzlukları anlaşılan mazlumların hikâyeleri şuracıkta duruyor işte.
Ancak çaresiz değiliz. Madem yıllarca kendine karşı işlenmiş suçlar karşısında şahin kesilip bireye karşı suçları görmezden gelen devlet aygıtı dönüşüyor. O hâlde vatandaşının hakkını da artık vermeli.
Devlet kendi hesabını kendi bilir ama zırt pırt yaptığı gibi benim adıma af yetkisini kullanamaz.
Özgecan’ın trajedisinden sorumlu oldukları kesinleşen canilerin özelinde konuşalım. Bu sapıkların aflarla, indirimlerle kesintiye uğratılmadan, uygun hak mahrumiyetleri eşliğinde, ömür boyu demir parmaklıklar ardından kalmasını sağlayacak bir hukuk sistemi inşa etmek zorundayız. Bilsinler, bilelim ki, psikolojik ve fiziksel olarak yaptıklarının bedelini ödeyecekler.
Şimdi maşallah kimse mangalda kül bırakmıyor. Ama biz işe bakalım, takipçileri olalım.
Sokağı cinayet, tecavüz, gasp için kullanışlı mekân olmaktan çıkartacak yasal düzenlemelere, konuyla ilgili ceza kanunlarındaki değişikliklere hangi parti destek veriyor hangisi ise siyasi hesapları için karşı çıkıyor, izleyelim.
Allah rahmet eylesin Özgecan; katillerine de lanet olsun.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019