Yıldıray OĞUR
Dört buçuk saatlik bir uçuşla Ankara’nın üç saat gerisinde olan İslamabad’a inen TUR uçağını Nur Khan Askerî Havalimanı’na asılmış Türkçe-İngilizce “Hoşgeldiniz Başbakan Ahmet Davutoğlu” pankartları karşıladı.
Askerî havalimanına adını veren Nur Khan Pakistan hava kuvvetlerini, sonra sivil havacılığını kurmuş sonra hokey, kriket, squash federasyonlarını yönetmiş, siyasete girmiş, vali olmuş bir mareşal. Hikayesi Pakistan’ın da hikayesi. Ordusuna ait ülkelerden biri Pakistan. Türkiye'den tanıdık gelen bir hikaye bu.
1960’da başkentin, güneyde Arap denizi kenarındaki tarihî kent Karaçi’den, Yunan mimar Konstantinos Apostolos Doxiadis’e sıfırdan yaptırılan, Himalayaların devamı Margala Tepeleri’nin eteklerindeki İslamabad’a taşınmasının sebebi de askerî. Yeni Başkentin 14 km ilerisindeki Rawalpindi, Pakistan ordusunun ana karargahı, ayrıca hemen karşısı Hindistan-Pakistan arasında itilaflı Keşmir.
O yüzden 1, 2, 3. caddeler, mavi, kırmızı bölgeler diye cetvelle çizilmiş İslamabad’a bir şehir demek mümkün değil. Her merkezin ortasına kondurulmuş yapay çarşılar dışında insanların görünmediği bir başkent bu.
Güvenlik noktalarının olduğu yol boyu, bütün direklerde Pakistan Cumhurbaşkanı Memnun Hüseyin, Başbakan Nawaz Şerif ile birlikte Başbakan Davutoğlu’nu posterleri var. Bütün üst geçitlerde, kavşakların üstünde de hoş geldiniz pankartları. Aslında bu dost ve kardeş Pakistan’ın bize bir jesti değil, başkente gelen bütün liderler için standart karşılama böyle. En unutulmazı Çek Başbakanı için olanı. Bütün şehri Çek Cumhuriyeti bayrağı yerine, satranç (Chess)tan karıştırıp damalı bayraklarla süsleyince küçük bir diplomatik kriz olmuş.
Türkiye heyeti için ayrılan Serena Hotel, 2008’de Marriot Hotel’deki patlamada 80 kişinin ölmesinden sonra şehrin en büyük ve güvenli oteli. En eski eserin 1960’dan kalma olduğu bu şehirde gezerken rehberler binaların hikayesini “şu tarihte saldırıya uğramıştı” diye anlatıyor.
Yani Güvenlik birincil mesele. Öyle olunca da Davutoğlu’nu hotelinde ev sahibi gibi ilk ziyaret eden kişinin Kara Kuvvetleri Komutanı olmasına şaşmamak gerekiyor. Yine de İngilizcenin gayriresmî dil olduğu bu şehrin Türkiye’de dahi bulunamayacak zenginlikteki ve ucuzluktaki kitapçılarından birine girdiğinizde karşınıza raf raf Pakistan ordusu üzerine kitaplar çıkıyor. Çoğu eleştirel kitaplar bunlar. Ordunun CIA ile ilişkileri üzerine örneğin. Pakistan’ın gerçek derin devleti olan istihbarat örgütü ISI üzerine ise daha az kitap var. Gerçek patronun kim olduğu hakkında bir fikir veriyor bu.
Pakistan vesayet rejiminin tanıdık bir parçası da Anayasa Mahkemesi. Mahkemenin Meclis’i ve başbakanlığı gölgede bırakan görkemli binası bile çok şey anlatıyor. Başbakanlara hapis cezası yetkisi olan mahkemenin, bir başbakanı düşürmek için hakkında 5 dakika hapis cezası vermesi yeterli.
Mahkemenin son düşürdüğü Başbakan 15 Ocak 2013’te rüşvetten 24 saatliğine tutukladığı Başbakan Raja Pervez Ashraf. Mahkemeye bu kararı verdiren ise yolsuzluklara karşı başlatılan gösterilerdi. Lahor'dan başkent İslamabad'a 1 milyon kişilik yürüyüş çağrısı yapan kişinin adı ise Türkiye’de az çok biliniyor artık: Din adamı ve Pakistan Halk Hareketi lideri Tahir-ul Kadri.
Tahir-ül Kadri, Pakistan’ın bir nevi Fethullah Gülen’i. Aslen hukukçu olan, beş dil bilen, 1989’da parti kuran Kadri’nin cemaatini büyüten kişi aslında Başbakan Nawaz Şerif’in zengin bir işadamı olan babası. Ne tesadüf. Baba Şerif, çok etkilendiği Kadri’yi sahibi olduğu demir çelik fabrikalarının camisine vaiz yapıyor. Sonra oğul Şerif de vali olunca Tahir-ül Kadri’ye tv'de program yaptırıyor. Böylece şöhreti ve cemaati büyüyor. Akıbet de benzer. Tahir-ül Kadri, Şerifleri satıp, onlara karşı Perwez Müşerref’in darbesini destekliyor. Bir nevi Gülen’in 28 Şubat’a desteği gibi.
Biraz daha benzetelim; Tahir-ül Kadri de okullar açıyor, dinler arası diyalog çalışmaları yürütüyor, üniversiteler kuruyor, hukukçular, hatta bir rivayete göre ordu arasında örgütleniyor…
Ve tabii 2005 yılında da Kanada’ya yerleşiyor. İnziva dediği bu geri çekilmede, Batı’yla güçlü ilişkiler kuruyor, terörizme karşı küresel barış mesajları veriyor. Yurt dışında binlerce kişinin katıldığı toplantılar düzenliyor. Bezenemeyen kısma geldik; Sonra 2012’de ani bir kararla Pakistan’a dönüyor.
2013’teki denemeden sonra esas büyük kalkışması ise daha geçenlerde bitti. Seçimlerde hile iddiasıyla meşhur İngiliz asilzadesi kriketçi İmran Han’la birlikte Nawaz Şerif hükümetinin istifası için ağustos 2014’te İslamabad’da devlet kurumlarının bulunduğu caddede binlerce kişiyle oturma eylemi başlatmışlardı. 6 ay süren eylemleri bitirense Pakistan Taliban’ın geçen ay Peşawer’de çoğu çocuk 148 kişiyi katlettiği korkunç saldırı oldu. Bir de Tahir-ül Kadri ve İmran Khan’ın bu eylemleri yaparken yurt dışında yaptıkları görüşmelerle etraflarındaki kişilerden gelen bazı itiraflar.
Tahir-ül Kadri yeniden Kanada’ya döndü. Bu saldırının şokuyla birlik beraberlik duygusunun yükseldiği ülkedeki gazetelerin tek gündemiyse Belücistan’da, Veziristan’daki silahlı gruplara yönelik başlatılan operasyonlar.
O yüzden Başbakan Davutoğlu’nun bir araya geldiği Pakistanlı gazetecilerin sorularından biri “Siz Kürt meselenizi nasıl çözdünüz, bizde etnik sorunlar var, neler tavsiye edersiniz” oldu. KCK’nın son açıklamasını duymamışlar demek ki. Duysalar herhalde silahların gölgesi altında yaşamaktan bıkmış insanlar olarak, rol model olarak gördükleri Türkiye’ye karşı bile silahın gücüne bu iman karşısında hayal kırıklığına uğrarlardı.
Sorulardan bir diğeri “ordu meselesini nasıl hâllettiniz”di.
“Tutuklu gazeteciler” sorusu Türkiye ile ilgili propagandanın oraya kadar ulaştığını gösteriyordu. New York Times’a Cihangirli bir Gezi aktivisti olarak yazdığı mektubun buranın şartlarına uydurulmuş bir benzerini Urduca olarak da yayınlamış Fethullah Gülen.
Davutoğlu ise Pakistanlı gazetecilere din ve siyaset arasındaki sınırların iyi belirlenmesi, istikrarın iyisinin demokratik istikrar olduğu, seçimle gelenin seçimle gitme geleneğinin yerleşmesinin önemi, Müslümanların rasyonel ve soğukkanlı olmasının gereği üzerine bir konuşma yaptı. O konuşmanın kendisi bile Türkiye tecrübesinin kıymeti hakkında çok şey söylüyordu.
Dost ve kardeş Pakistan’la ticaret hacmi, dost ve kardeşliğe yakışmayacak düzeyde düşükmüş. Haklılar, Pakistan’ın kuzey komşusu Çin çünkü. Ama birkaç hafta öncesine kadar oturma eyleminin sürdüğü caddede devam eden inşaatın Türkiyeli şirketler tarafından yapılan metrobüs inşaatı olduğunu öğreniyoruz. Yani Metrobüs böylece ihraç ürünlerimiz arasına artık...
Bir ormanın içine kurulmuş olan yemyeşil şehrin Himalayalara yakın olduğunu insana hissettiren, sokak hayvanlarının maymun olduğunu fark etmek oluyor. Ormanlar dışında şehrin turistlerin mutlaka görmesi gerekenler listesindeki birkaç yerinden biri Vedat Dalokay’ın fazla modern bulunup Kocatepe’ye yapılmayan camisi. Suudiler parasını verdiği için adı Faysal Camii.
Medreselerin çok güçlü olduğu ülkede tarikatla medresenin arasının açık olması pek çok dini çatışmanın ve radikalizmin de sebebi. Hinduizmden epeyce etkilenmiş Pakistan tasavvufundaki aşırılıkların (Peygamber gelebilir diye namazlarda herkesin yanındaki yeri boş bırakması gibi) karşısında bir okulu basıp çocukların kafasına sıkmaya kadar varmış "radikal selefilik" var.
Pakistan hem bu çatışmayla hem de Afganistan Talibanı'nın bile kınadığı bir Pakistan Talibanı’yla test oluyor. Tabii bütün bu dini çatışmaları sertleştiren aşiretler ve etnik kimlikler arasındaki çatışmaların da dini kimlikler altında sürmesi...
Eğer gezinin programı iptal edilmeyip tarihî şehir Lahor’a gidebilseydik, aşırılıklar arasında sağduyunun yanında durmuş Muhammed İkbal’in şehrini ve mezarını da görebilecektik...
Davutoğlu’nun Pakistan gezisinin son günü de tıpkı Erdoğan’ın Meksika gezisinin son günü gibi programdan çıkarıldı. Tesadüf olabilir. Ama sanki liderleri Ankara’ya çağıran bir kritik hareketlilik var. Belki Davutoğlu’nun “Türkiyeli gibi” davranmaya çağırdığı Kandil’i ikna çabaları bunlar…
Türkiye’yi üç saatten daha fazla geriden izleyen Pakistan bir eski hatıralar müzesi gibi. Burayı görünce barışın, askerî vesayetle hesaplaşmanın kıymetini anlıyor insan. Batı’nın gözünde terörizmle eşitlenmiş Pakistanlılar da daha fazlasını hak ediyor…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025