Yıldıray OĞUR
24 Eylül 1998 günü Yargıtay 8. Dairesi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında, 1997 yılında Siirt’te okuduğu şiir yüzünden Diyarbakır 3 Nolu DGM’nin verdiği 10 ay hapis cezasını onadı ve böylece Erdoğan’a 4 aylık cezaevi yolu gözüktü, belediye başkanlığı düştü ve siyasi hayatı bitti.
Ertesi gün laik gazeteler ve televizyonlar haberi sevinçlerini gizleyemedikleri “Tayyip”li başlıklarla verdiler.
Kararı protesto için İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde insanların toplanması hakkında bile dava açılmıştı, gazeteler bu protestoyu “kara çarşaflıların ve cüppelilerin şeriatçı kalkışması” havasında vermişti.
Bu en zor gününde Erdoğan’a partisi, İslami kesimin dernek ve kanaat önderleri, bir grup liberal aydın, Ahmet Kaya, Adnan Şenses gibi sanatçılar, kınama açıklaması yapan İHD’nin dışında beklemediği iki yerden daha destek geldi.
Avrupa Konseyi ve ABD...
En hızlı destek Strasburg’dan gelmişti.
Kararın alındığı gün Avrupa Konseyi’ndeki Türkiye delegasyonu üyesi olan Fazilet Partisi milletvekili Abdullah Gül’ün hazırladığı kınama bildirisini 52 konsey üyesi parlamenter imzaladı.
İngiltere, Fransa, İsveç, Kıbrıs, İspanya, İtalya, İsviçre, Avusturya, Danimarka, Hollanda, Belçika, Rusya’dan Sosyalist, liberal, muhafazakar parlamenterlerin altına imza attığı metinde karar net ifadelerle kınanıyordu:
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tayyip Erdoğan, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından mahkum edildi ve cezası bugün onaylandı. Yargı kesinleşti. Halka açık bir toplantıda okuduğu bir şiirin içeriği nedeniyle hüküm giydi. Bu karar, Sayın Erdoğan'ın aday olma hakkını elinden almıştır. Hayatının geri kalanında siyasi faaliyetlerde bulunması yasaklandı. Biz, aşağıda imzası bulunanlar, bu kararı ve on milyon nüfuslu bir şehrin seçilmiş belediye başkanına yapılan bu muameleyi kınıyoruz. Bu olay, Türkiye'de yargının siyasi amaçlarla kullanıldığı izlenimini vermektedir.”
https://assembly.coe.int/nw/xml/XRef/X2H-Xref-ViewHTML.asp?FileID=8650&lang=EN
İkinci net tepki ise karardan üç gün sonra bizzat Saraçhane’deki belediye binasına gelen bir misafirden geldi.
ABD'nin İstanbul Başkonsolosu Carolyn Huggins’den
Belediyedeki makamında son günlerini geçiren Erdoğan'ı ziyaret eden başkonsolos, Erdoğan’la 50 dakika görüştü. Görüşmeyi basının önünde yaptı.
Açıkça Yargıtay kararını eleştirdi, iki yıldır görev yaptığı İstanbul’da sohbet etmekten en zevk aldığı insanlardan biri olduğunu söylediği Erdoğan’a destek verdi:
“Seçilmiş kişiler politik figürler olarak suçlara maruz kaldıkları zaman, bu çok ciddi bir meseledir. Bu tür gelişmeler Türkiye demokrasisi üzerine güveni zayıflatır.’’
ABD başkonsolosunun bu ziyareti ertesi gün bütün gazetelerin birinci sayfalarındaydı.
İlhan Selçuk, bu ziyarete misilleme olarak Washington’daki Türkiye Büyükelçisi’nin de Monica skandalıyla başı belada olan başkan Bill Clinton’a desteğe gitmesini önerdi.
Ziyaret, Ankara’yı da ayağa kaldırdı.
İktidarda Mesut Yılmaz’ın Başbakan, Bülent Ecevit’in Başbakan Yardımcısı olduğu ANASOL-D hükümeti vardı.
Önce İsmail Cem’in bakanlık koltuğunda oturduğu Dışişleri Bakanlığı yazılı bir açıklama yaptı.
O günlerin gazetelerinden okuyalım:
“Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı yazılı açıklamada, ABD Başkonsolosu Caroline Hagins'in Erdoğan'ı ziyaretini ve Yargıtay tarafından onanan karar hakkındaki beyanlarını Türkiye'nin içişlerine müdahale olarak nitelendirdi. Dışişleri yetkilileri, Hagins'in davranışının ülkeler arasındaki yerleşik teamüllere ve ‘Konsolosluk ilişkileri hakkında Viyana Sözleşmesi’ne aykırı olduğuna dikkat çektiler. Viyana Sözleşmesi'ni kabul eden devletin kanun ve düzenlemelerine saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulayan yetkililer, konuyu ABD makamlarının dikkatine sundular.”
Ama Ankara bununla yetinmedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, ziyareti sert sözlerle eleştirdi.
‘‘Hiç hoş karşılanmayacak bir şey. Yalnız devlete değil, bu devletin adaletine, bağımsız yargı organının adaletine karşı çıkmış oluyor.’’ ‘‘Adeta laik demokratik cumhuriyete karşı çıkanlara dolaylı bir destek verilmiş oluyor. Niyet o olmasa bile, öyle bir destek olarak yorumlanabilecek bir davranış. Onaylanabilecek bir yanı yok.’’ ‘‘Viyana Sözleşmesi uyarınca, bir kere konsolosun, kabul edildiği devletin kanun ve düzenlemelerine saygı yükümlülüğü var. Bu devletin içişlerine karışmama görevleri var. Bu açıdan baktığınızda, çok yakışıksız bir davranış.’’
Gazetelere göre, “Ankara ABD'ye tepkisini ortaya koymak üzere Dışişleri'nin açıklamasından ileri giden bir adım atıp atmamayı da” tartışmaktaydı.
Tepkiler sadece Ankara ile de sınırlı kalmadı.
TÜSİAD, ziyareti kınamak için ABD Ankara Büyükelçisi Mark Parris’e bir mektup gönderdi. Mektupta “İstanbul Başkonsolosu Huggins’in Tayyip Erdoğan’ı ziyareti laiklik karşıtı söyleme cesaret vermiştir” deniyordu.
İstanbul’daki ABD Başkonsolosluk binasının önünde protesto gösterileri bile oldu.
Tabii ki gösterilerde başı, şimdi iktidarın “Atlantik ittifakına karşı bağımsızlık savaşında” en hararetli destekçisi Vatan Partisi’nin o günkü partisi İşçi Partisi çekiyordu.
İP İstanbul İl başkanı Turan Özlü, “ABD defol” yazan siyah bir çelenk bıraktıkları konsolosluk önünde “ABD’nin yine Sevr’i dayattığını söyledi” ve başkonsolos Huggins’in “Persona non grata” ilan edilmesini istedi.
(Üstelik bunu yaparken kendi partisinin lideri Perinçek de 1991 yılında yaptığı bir konuşma yüzünden bölücülükten daha yeni hapse atılmıştı.)
Peki ABD, Ankara’nın bu sert tepkilerine ne dedi?
Soru haftalık basın toplantısında ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı James Foley’s soruldu.
Foley, “ziyaret bizim talimatımızla oldu” dedi ve net bir cevap verdi:
‘‘Biz görüşümüzü net biçimde açıkladık. Bu görüşümüzü size tekrar okumak istiyorum. Bunu yaparken Başkonsolos Huggins'in dediklerini tekrarlayacağım: ‘Demokratik yöntemlerle seçilen siyasetçilere yaptıkları konuşmalar nedeniyle verilen cezalar Türk demokrasisine olan güveni azaltır.' Söylediği budur ve yönetim olarak biz bunun tamamen arkasındayız.”
Hikayenin devamını zaten biliyorsunuz.
2008’de AK Parti’ye kapatma davası açıldığında AB’den Avrupa Konseyi’nden, ABD’den nasıl sert tepkiler geldiği, Olli Rehn’in, Barroso’nun kapatma davasından bir kaç gün sonra Türkiye’yi ziyaret edip AK Parti iktidarına verdiği desteği, hatta bu yüzden İlhan Selçuk’un Obama’ya “Şeriatçıları değil, bizi destekleyin” diye mektup yazdığını, o günlerde Türkiye’deki New York Times muhabirinin nasıl Kemalistler tarafından neredeyse şeriatçı ilan edildiğini, AB İlerleme Raporları’nda kapatma davasının nasıl yer aldığını küçük bir Google taramasıyla görmek mümkün.
Bir zamanlar Batı Türkiye’nin içişlerine karışırken roller böyle değişmişti.
Acaba bu hikayede değişen Batı mı, yoksa Türkiye’de farklı ideolojilerin Batı ile olan aşırı pragmatik pozisyonları mı?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025