Abdurrahman Dilipak
Devleti gözümüzde çok mu büyüttük!. Hatta “hükümet”le “devlet”i de birbirine karıştırıyoruz. Devlet, halk, toprak ve bir düzenden ibarettir. Devletin bir bayrağı vardır ve bir de düzeni kuran ve yöneten bir irade. Bu iradenin tecelli makamı “yasama”dır. Bir de hükümet var. Ona “yürütme” diyoruz. Onun yanında bir de “yargı” var, yasama ile yürütmenin yanında. Devlet bu sacayağının üzerinde durur. Ortasında millet, toprak ve bir iradenin ortaya koyduğu nizam, “Hukuk düzeni” vardır. Bayrak da onu temsil eder. Devlet kutsal değil, “Made in Human”, “Seküler” bir siyasi organdır. “Baki” de olamaz. “Adil” olabildiği gibi “zalim” de olabilir.
Metodik Kemalistler devleti ele geçirecek ve toplumu dönüştürecekti. Biz de bu hülyaya daldık! Devlet çok büyük bir dönüştürücü güçtü. Para onda, yargı onun elinde, mektep de öyle. “Tanrının elinden, bilgi, güç ve ekmeği bir çaldık mı!..” olacaktı bu iş. Ama olmadı. Promete’ye döndük. İktidar dönüştürücü bir güçtü, evet, ama, o güç önce bizi dönüştürdü. Mitolojide anlatıldığı gibi Pandora’nın Kutusunu kendi ellerimizle açtık sonunda. Şeytan her zaman olduğu gibi yine bize yalan söylemiş ve bizi kandırmıştı! Hep Şeytanı suçluyoruz da, insan bazan Şeytanı da kıskandırır. İnsanın da Şeytanı vardır. Ve dünya zevklerinin, zenginliklerinin pırıltıları arasına gizlenmiş bize gülümseyen (sevgilimiz, aşkımız olan) Şeytan çoğumuzun nefsine taht kurmuş oturuyor ve damarlarımızda dolaşıyor.
Diyorlar ki, “hep dinden söz ediyorsun!” Bu ikazlardan sıkılan varsa, kendi haline baksın! Bir Müslümanın din dışı bir hayatı olabilir mi! Bu dünya bizim için bir imtihan yeri değil mi. Her işe “Euzu..” diye başlamayacak mıydık, “Bismillah” diye başladığımız her iş “Allah”a adanmış bir eylem” değil mi idi!
“Devleti ele geçirmek” için ne çok çabalamıştık oysa. Biz devleti düzeltelim derken, devlet bizi kendine benzetti. Zannettik ki, devleti ele geçirince toplumu düzeltiriz. Sanki Peygamberler devleti ele geçirdiklerinde her şey süt-liman oldu. Biz devleti ele geçirince, Peygamberlerin bile sahip olmadıkları bir güce sahip olacağımızı zannettik. Yanıldık! Aslında kitapta bunlar tek tek yazıyordu. Her topluluk layık olduğu gibi idare olunacaktı. Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çevirecekti, bizleri mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek ve korku ile imtihan edecekti. Biz Karun gibi başarı ve kazanımların kendi akıl çaba ve becerilerimizin tabii ve zorunlu sonucu olduğunu zannettik ve insanlara bu anlamda vaadlerde bulunduk ve bulunmaya devam ediyoruz.
Kendi yetki ve tasarrufunuzda olmayan bir şeyi nasıl vaad edersiniz. Aslında insan kendini değiştirecek ve devlet de o insanlara göre şekil alacaktı. Devlet toplumun aynadaki görüntüsü idi.
İçimizden bir topluluk Hakka ve hayra çağıracak ve diğer insanlar da onlara destek verirse işler yoluna girecekti. Onlara karşı düşmanlık gösterirlerse, iyiler ya direnecekler, mücadele edecekler ya da o beldeyi terk edecekler, Allah da onları cezalandıracak, direnenleri ya da hicret edenleri mükafatlandıracaktı. Tebliğ et güzel örnek ol, sabret, şükret, diren ya da hicret et! Yol bu! Tebliğ ederken de “Taife giden Peygamber” gibi olacaktık. “Halka sert davranmayacaktık, onlardan biri olarak onlarla konuşacaktık, kibirlenmeyecektik, çünkü o zaman korkar, etrafımızdan dağılır giderlerdi”. Hz. Musa’ya emredildiği gibi “Firavuna bile güzel sözle ve hikmetle Hakkı tebliğ edecektik”. Hz. İbrahim’in babasına anlattığı gibi!
Ne tebliğ ediyoruz ve ne de güzel örneğiz!. Her şeyi devletten bekliyoruz. Siyasiler karar veriyor ve bürokrat eli ile uygulanıyor. Bu yolla insanların kalplerine dokunulamaz.. Biz değişelim ki, Allah’ın da bizim hakkımızdaki hükmü ona göre tecelli etsin. Hem kendimizi değiştireceğiz, hem de kul yapımı olan devleti değiştireceğiz, ıslah edeceğiz. Bakın itaat edeceğiz ulul emr “Bizden olan”dır. Yetkisini bizden alan ve bize hesap veren. Bizimle istişare ve şûra yapan, işi ehline veren, mal, can, namus, akıl-inanç ve nesli-fıtratı koruyan, adaletten ayrılmayan, masiyeti maslahat gibi sunmayan devlet! Halkla inatlaşmayan, onlara İlahlık ve Rablik taslamayan! Kendini kutsamayan, La yüs’el bir havaya girmeyen! Kocakarının azarladığı, veresetül enbiya, adil Ömer’in devleti gibi bir devlet.
Devlet önemli bir aygıt, ama işin başı devlet değil. Nasıl ki, hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir, Adaletten uzaklaşan devlet de suç aletine döner. Allah hiç kimsenin hanımını beyinin, beyini hanımının başına bela etmesin. Devlet de öyle, devlet meşruiyetini kaybeder ve milletin başına bela olursa, o milletin düşmana ve başka belaya ihtiyacı yoktur. Bazı devlet yöneticileri işgalcilerden daha zalim de olabilir.. Ne istiyorsak, hayırlısını isteyelim. Bazan bir şeyi muhafaza etmek, onu elde etmekten daha zordur. İsterseniz asrı saadet, 4 halife dönemi ve sonrasına bakın.. Devleti ele geçirince insanlar kibir bataklığına saplanıyorlar. Sonra israf, gösteriş, zevk-ü sefa alemleri, ardından yolun sonu belli. Oysa insanlar o makama gelirken ne hayaller kurmuşlardı. Sanırım bizim şimdi bu işleri yeniden düşünmemiz gerek. Evdeki hesaplar her zaman çarşıya uymayabiliyor.
Biz önce şahsiyetli kişiler olacağız. Sonra din, ahlak ve hukuk temelinde bir araya geleceğiz, adabı muaşeret içinde farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşayan bir hukuk toplumu oluşturacağız. İşte bu süreçte devlet siyaset, maslahat eşzamanlı olarak kendiliğinden oluşur. İyi bir devlet, Allah’ın nimetidir. Devlet peşindekileri aynı hızla cennete ve cehenneme götürür. Burada tek fark istikamet. Nefsinin, heva ve heveslerinin esiri olanların vay haline.. “Kibir, israf ve gösteriş peşinde koşan gafiller yakın bir gelecekte nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını göreceklerdir” der kitap! Aman ha! Allah’a kul olmayanlar, sonunda Şeytanın ve nefsinin kulu-kölesi oluyor.
Devlet bir rahmet vesilesi olabileceği gibi Gazab aracına da dönüşebilir.
Bu konuda neyin ne olduğunu anlamak istiyorsanız, kişisel olarak Allah’ın sizi neyle meşgul ettiğine bakın. Siyasetteki istikametinizi anlamak istiyorsanız, bakın bakalım çevrenizdekileri Allah neyle meşgul ediyor. Devletinizin gittiği yer, karar vericilerin ve uygulayıcıların gittiği yerdir, paranızı harcadığınız yerdir, adaletinizin seviyesinin gösterdiği istikamettir.
Birlikte yola çıktıklarınız ve yolda bulduklarınızla, kendilerine güç ve servet verdiklerinizle birlikte gittiğimiz yeri hep birlikte yeniden gözden geçirmenin tam vaktidir. Münafıklar, fasıklar, müfsitlerden uzak durun. Bakın bakalım makam verdiğiniz siyasiler, memleketlerinde kimlerle birlikte birlik olup neler yapıyorlar. Halkın hakkını koruyorlar mı yoksa kamu mallarını kendi yandaşlarına mı yönlendiriyorlar. Biraz dikkatlice bakın görürsünüz, kulaklarınızı açın duyarsınız. Bu konuda, tedbir almak için yarın çok geç olabilir. Bakın bakalım “sıratı müstakim üzere miyiz”. Aslında “Devlet” derken burada hükümeti, siyasi otorite ve yönetici erki kasdediyorum. Yoksa toprağın ne suçu var tabii ki. Ya da her toplulukta her türlü insan vardır! Yoksa, ülke de millet de devletin tahtında müstetirdir.
Sonuçta siyaset de bir imtihandır. Bu dünyada yapıp yapmadıklarımızla, para verip, para aldıklarımız, dostluk kurduklarımızla, makam verdiklerimiz ve makam aldıklarımızla birlikte haşrolacağız. O gün ya kendi cennetine sırtında tuğla taşıyanlardan ya da kendi cehennemine sırtında odun taşıyanlardan olacağız. İmtihanı en zor olanlar, kul hakkı sebebi ile başkalarının sorumluluklarını üstlerinde taşıdıkları halde görevini yapmayanların imtihanı olacaktır. Bunlar için siyaset aslında “ateşten gömlek”tir. Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022