Ahmet ALTAN
İttihatçıların iyice parlattığı geleneksel bir aydın düşmanlığı zihinlere bir küçümseme olarak yerleşmiştir bizim ülkede, aydınlar “halktan kopuk, toplumun değerlerinden uzak, gerçeklerden bihaber, çocuksu züppelerdir” bu anlayışa göre.
Kimse, bu kadar hayatın uzağında, halktan habersiz, gerçeklere kör, çocuksu “züppelerin” dünyanın bütün ansiklopedilerini nasıl doldurduklarını sormaz.
Binlerce yıllık bir tarihin özeti olan o ansiklopedileri, o tarihin hiçbir aşamasını sezememiş adamların doldurması biraz tuhaf gelmez mi kimseye?
Söylenenlerin tam aksine, aydınlar toplumun çok önemli ve işlevsel parçalarıdır.
Onlar, gemilerin en uzun direğinin tepesinde yapayalnız duran ve uzakları herkesten önce gören gözcülerdir.
Gemiyi onlar yönetmez ama geminin nereye gittiğini herkesten evvel onlar görür.
Aydınların işlevini anlamak için önce toplumları iyi anlamak gerekir.
Toplumun çok karmaşık istekleri, duyguları, tepkileri vardır ama toplumu asıl belirleyen birbirine zıt iki temel istektir.
Her toplum hem olduğu gibi kalmak, hem de değişmek ister.
Kalabalıkların değişimi zordur, hep içine rahatça yerleşeceği gelenekler, alışkanlıklar, örfler, âdetler arar, hep yerleşmek, hareketsiz durmak ister ama bu isteğinin hemen yanıbaşındaki “değişim” isteğinden de vazgeçemez.
Toplum, bu değişim isteğini dile getirsin, kendisini zorlasın, değiştirsin diye kendi aydınını, kendi içinden doğurur.
Aydın kendisini doğuran toplumla sürekli çatışır, çünkü toplum onu bu görev için yaratmıştır.
Yerleşik değerlerle, ahlak kurallarıyla, geleneklerle, toplumun “o günkü” yapısıyla sürekli boğuşarak, çatışarak, aydın kendi toplumunu değişime zorlar.
Onun için yeryüzündeki hemen hemen bütün devrimlerin fikirsel öncülüğünü aydınlar yapmış, onun için o devrimler başarıya ulaşıp yerleşik hale gelince, öncülük ettikleri o devrimin yerleşik haline ilk aydınlar baş kaldırmıştır.
Kalabalıkların huzursuz, değişmek isteyen, talepkâr yanıdır aydınlar.
Toplumları kımıldatan, ileriye doğru hareketlendiren onların bu huzursuzluğudur.
Politikacıların görevi ise çok farklıdır.
Onlar, toplumun durma isteğine de, değişme isteğine de birarada sahiptirler, toplumun değişimini sağlarken bazen toplumla beraber durur, toplumun durma isteğini över, onun o günkü değerlerini göklere çıkarır, yaltaklanır ve toplumu “kendi yönetiminde” değişmeye ikna etmeye uğraşırlar.
Sadece “durmak” isteyen politikacı da, sadece “değişmek” isteyen politikacı da başarılı olamaz, onun için onlar aydınların keskinliğiyle ve netliğiyle kıyaslanamayacak kadar kaygandırlar, çok çabuk biçim değiştirebilirler.
Toplumun “o günkü” değerlerini aydınlardan çok daha fazla temsil ettiklerinden, kalabalıkların durma isteği de politikacılarda daha belirgin ortaya çıkar, iktidara en fazla sahip olduklarında ise toplumun “durmak” isteyen parçasının asıl temsilcisi haline gelirler.
Ve, ikili bir yapıya sahip olan, çelişik istekleri içinde barındıran toplumu, en fazla onların “geleneksel” yanlarına, durma isteklerine uyum sağladıklarında bunaltırlar.
Çünkü toplum, “durmanın ölmek olduğunu” sezer her zaman, en muhafazakâr değerlere sahip çıkan politikacıları alkışlarken, bir yandan da değişimin tavizsiz temsilcisi olan aydınların harekete geçmesini ister, aydınlar onların bu isteğine uyduğunda ilk homurdanacak olan kalabalıklardır ama aydınlar da toplum da bu çatışmayı zaten baştan kabul etmiştir.
Toplumla aydının birbirine bağlanma noktası, birbirlerine olan ihtiyacı, bu çatışma anlarıdır, en çok çatıştıkları zamanlar birbirlerine en çok ihtiyaç duydukları zamanlardır.
Bu tuhaf ve çelişkili yapıda bazen çatışmadan yorulan aydınlar, “politikacıları anlamak” gibi bir görev üstlenmeye kalkışırlar, “toplumun durmak isteyen yanını da gözetmek gerektiğini” söylerler, bunu yaptıklarında aydın olmaktan vazgeçip politikacı olmaya başlarlar.
Böyle bir gelişme, toplumun “ekolojik dengesini” bozar, doğanın belli sayıda aslan, belli sayıda ceylan yaratması gibi toplum da belli sayıda aydın, belli sayıda politikacı yaratır, birbirlerinin rollerine girmeye başladıklarında o denge kaybolur.
Aslında bir aydını taklit etmeye çalışan politikacı pek çıkmaz, onlar öylesine bir çatışmaya girmezler ama politikacılığa özenen aydınlar çıkar, iktidarın ışıltısı, toplumla barışık olmanın konforu bazen onları iğfal eder.
Politikacıyı gereğinden fazla “anlayan” aydınlardan da kimseye fayda gelmez, ne politikacı olabilirler ne de aydın, toplum bir zaman sonra onları dinlemekten sıkılır, o tür bir melezliğe ihtiyacı olmadığını bilir çünkü.
Bir aydının görmek “zorunda” olduğu tek şey geminin gittiği yerdir, anlamak zorunda olduğu tek şey de yaşayabilmesi için bir toplumun değişmek zorunda olduğudur.
Onun için bir direğin tepesinde tek başına bir ömür durabilir.
Yalnızlıktan ve çatışmadan korkmaz.
Korktuğunda, zaten aydın olmaz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları







































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018