Ahmet ALTAN
Karmakarışık ve kanlı bir döneme giriyoruz gibi gözüküyor.
Silvan baskını, ardından tek taraflı “demokratik özerklik” ilanı, bugün KCK’nın “özerkliğin nasıl uygulanacağını” belirtirken “öz savunma güçleri” oluşturacağını açıklaması, polisi ve askeri tanımayacağını söylemesi, çatışmanın şehirlere taşınacağının işaretlerini veriyor.
KCK, polisi ve askeri bölgeden “ricayla” çıkartamayacağına göre herhalde bunu silahla yapmayı düşünüyor.
İş, bu noktaya gelirse silahsız bir çözüm imkânsızlaşacak.
Başbakan Erdoğan’ın, “Silvan’ı sivil gözle de araştıracaklarını” söylemesi de bundan böyle komutanların o bölgede hiçbir şekilde “şike” yapmasına izin verilmeyeceğini ortaya koyuyor.
Bu da, devletin “askerî” anlamda ağır bir cevaba hazırlandığının mesajı herhalde.
İki taraftan da belki de bugüne dek hiç görmediğimiz ölçüde şiddetle karşılaşabileceğiz.
İki taraf da sertleşerek “eli yükseltiyor” çünkü.
Bu senaryo gerçekleşirse, bölge bir cehenneme dönecek, o cehennem de daha sonra batıdaki büyük şehirlere taşınacak.
Bu gergin dönemde, Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı görüşmeden ilk öğrendiğimiz, devletle müzakerelerini sürdüren PKK liderinin “Silvan’daki asker ve gerilla ölümleri için çok üzgün olduğunu” söylediği.
Konuşmanın devamını daha sonra öğreneceğiz ama bu ilk “birkaç satır” Öcalan’ın “sertliği çok da tasvip etmediğinin” mesajı gibi.
Öcalan bu karşılıklı sertleşmenin ivmesini kırmak istiyor mu, isterse bunu gerçekleştirebilecek etkiye hâlâ sahip mi, Kandil’deki PKK yöneticileri Öcalan’ın açıklamalarına nasıl tepki verecek, onun sözlerini dinleyecekler mi yoksa son zamanlarda işaretlerini verdikleri biçimde bu sözleri yok mu sayacaklar, bunları daha sonra göreceğiz.
Kürt tarafında da Türk tarafında da “silahlı hesaplaşma” isteyen, “silahlı bir hesaplaşmadan” galip çıkacağına inanan çok insan var.
Peki, ne yapacağız?
Böyle korkunç bir savaşın çıkmasını oturup bekleyelim mi?
İtiraf edeyim ki insanın bir yanı, “lanet olsun, bunlar iyice perişan olmadan akıllanmayacaklar, bırakın birbirlerinin gırtlağına sarılsınlar, iki yanda da oluk gibi kan aktığında birlikte derslerini alırlar” diyor.
Ama insanın vicdanı bu tepkisel öfkeyi içine sindiremiyor.
“Bir çözüm yolu yok mudur” diye soruyor.
Dün Şerafettin Elçi’yle konuştuk biraz.
Elçi, “Başbakan bizden birkaç kişiyle görüşsün, illa Hatip Dicle bırakılsın demiyoruz ama Dicle’nin mahkûm olmasına yol açan o yasaların değiştirileceğine dair bir söz vermesi yeter, siyasetin yolunu açalım, şiddet böyle tırmanmasın” dedi.
Şu anda tıkanmış gibi gözüken siyasetin önünün açılması kanı durdurmaya yeterli olur mu bilmiyorum.
Ama her ihtimali denememiz gerektiğine inanıyorum.
Başbakan Erdoğan, hükümetin ve devletin yönetimini üstlendiğine göre çözüm makamında.
Onun bir şey yapması gerekiyor.
Tabii, Silvan’dan sonra Başbakan’ın BDP’yle masaya oturması çok güç, şu sırada Türk tarafı çok öfkeli.
Yazıişleri toplantısında Elçi’nin söylediklerini anlattım.
Şöyle bir öneri çıktı ortaya, BDP, PKK’nın kaçırdığı askerlerle sağlık görevlisini hiçbir pazarlık yapmadan kurtarsın, Erdoğan da bu jeste onlarla görüşüp şikâyetlerini dinleyerek cevap versin.
Taraflar böyle bir öneriyi olumlu bulurlar mı bilemeyiz ama dediğim gibi biz “barış” için son âna kadar her kapının denenmesi gerektiğine inanıyoruz.
Sertlik, şiddet, tehdit, meydan okuma, “ben sana gösteririm” tavrı öylesine kabardı ki her türlü “barış” önerisi fazlasıyla saf ve çocuksu kalabilir.
Kalsın.
Belki bir mucize olur, belki bir dinleyen çıkar, belki siyasetin kilitli kapısı açılır, belki bu savaş iklimi yumuşar.
Bu “belkilerin” hepsi “insan canı” demek.
Ya da kimse aldırmaz bunlara, kimse siyasi bir çözümün peşine düşmez, öfkenin şehveti gözleri karartır ve kanlı bir hesaplaşma yaşanır.
Gene de üstümüze düşen, son âna kadar savaşın tırmanmasını önlemeye uğraşmak.
Çocukların canını kurtarmak için çabalamak.
Mümkünse BDP bir düşünsün bu önerimizi; tabii PKK, askerleri onlara verir mi o da başka bir soru ama bunun için çabalamaları bile önemli bir adım olur.
Başbakan da sadece “sertleşerek” sorunların çözülemeyeceğini görüp, “siyasi bir lider” olarak siyasete bir şans versin.
Belki insanların hayatı kurtulur.
Belki...
Ne yazık ki bu anda elimizdeki en değerli kelime şu zavallı “belki” kelimesi.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018