Ahmet ALTAN
Bugünkü medyanın durumuna çok uyan eski bir söz vardır, “fare ısırdığı yeri üfler.”
Üfleyerek ısırdığı yerin acımamasını sağlar.
Özellikle “muhalif” gözüken medyanın önemli bir kısmının ısırdığı yere alabildiğine üflediği bir dönemden geçiyoruz.
Baskıcı rejimlerde, bir zarar görmeden, hatta “aferin” alarak muhalefet etmenin bazı aşağılık yöntemleri bulunur.
Çok da karışık değildir mekanizma.
Bu tür rejimlerin bazı temel şifrelerini kabul edersen, gerisinde istediğini söyleyebilirsin.
Askerî vesayette bu şifre, “ulu önder” sözleriydi, bunu söyledikten, “vesayetin” iktidarını bu sözle kabul ettikten sonra istediğini eleştirebilirdin.
Bugünkü iktidarın şifresi ise iki ayrı kelime, “paralel” ve “başkan”.
Bunları söylediğin, bunları kabul ettiğin zaman istediğin kadar eleştirebilirsin iktidarı, ayrıca böyle yaparak ileride şartlar değiştiğinde, “ben de onları çok eleştirdim” deme imkânına kavuşursun.
Çeşitli nedenler ve bahaneler bularak, “Başkan olsun” de, işini, sütununu, televizyon programını garantiye alırsın, bu kadar basit.
Sonra muhalifmiş gibi davranmaya devam edebilirsin.
Harika bir silahşor gibi tabancanı çekip ateş etme özgürlüğüne artık sahipsindir, sana izin verilir çünkü yanlış hedefe ateş ettiğin, asla gerçek hedefi vurmayacağın görülmüştür.
Hatta karşıtlarından, “aferin omurgasız herif, işte böyle biat edeceksin” türünden “güvenceli” övgüler de alırsın.
Biraz haysiyetin zedelenir ama kazandığın maaşın yanında biraz haysiyet fedakârlığının sözü mü olur, sen paranın haysiyetten daha önemli olduğunu bilecek kadar akıllısın zaten.
İkinci şifre sözcük ise “paralel.”
Hiçbir hukuki karşılığı olmayan bu “paralel” kavramının varlığını, suçunu, günahını kabul ettiten sonra yol açık artık senin için, yürü git, istediğini söyle, istediğin gibi eleştir.
Çünkü “paralel” diye bir gücün varlığını sen duruşunun temeline yerleştirdiğin vakit, iktidarın 17-25 Aralık’ta hırsızlık yapmadığını, hiçbir suç işlemediğini, bütün hırsızlıkların, suçların, hataların sebebinin iktidarın “dışındaki” bir güç olduğunu söylemiş, iktidarı aklamış olursun.
Paralelin toplumsal karşılığı herkesin bildiği gibi Cemaat.
AKP’nin 13 yıllık iktidarında sorunlu ne varsa bu “paralel” yapmış.
Nazi Almanya’sında Yahudilik neyse bugünkü Türkiye’de paralellik de o, her kötülüğün sebebi.
Üstelik artık bu “ön kabul” sorgulanamaz hale geldi, insanların herhangi bir sözleri nedeniyle “cemaatçi” sayılmaktan ödü patlıyor.
Bazı “muhaliflerin” şöyle sözleriyle karşılaşıyorsunuz, “bizi de paralelle aynı yere koyuyorlar.”
Bu, Nazilere muhalefet ederken, “bizi Yahudilerle bir tutuyorlar” demeye benziyor.
Sen Yahudilere Naziler kadar kızıp, onları Naziler gibi suçladıktan sonra senin gibi muhalefetin baş üstünde yeri var.
Cemaate bağlı birilerinin çeşitli haltlar karıştırdığı, eline geçirdiği gücü haksız kullandığı zamanlar olmuşsa, bunları elindeki somut kanıtlarla, somut suçlularla ortaya koyarsın.
Ama sen “somut insanların somut suçları” üstünde durmayıp, hukuki karşılığı olmayan “paralelin” bütün kötülüklerin anası olduğunu kabul ettiğinde, sadece bugünkü iktidarı değil geçmiş iktidarları da tümüyle aklayıp temizleyebiliyorsun.
Bugünkü iktidar askerî vesayetin artıklarıyla kol kola girdiği için, bu hem bugünkü iktidar için hem de “eski düşman, yeni müttefik” darbeciler için müthiş bir aklama sağlıyor ve iki taraftan da alkış alıyor.
Artık Balyoz bir darbe girişimi değildir.
Artık Ergenekon yoktur.
Artık binlerce faili meçhul cinayet işlenmemiş, insanlar sokaklarda vurulmamıştır.
Artık 17-25 Aralık bir hırsızlık değildir.
Bu tertemiz ülkede, “paralel” denilen kötü bir cadı “darbeyi”, “faili meçhulleri” “hırsızlıkları “uydurmuştur.
Bunu kabul ettikten sonra istediğini istediğin gibi eleştir.
Üstelik “paralel” denilen ezilmiş, parçalanmış, yenilmiş bir “gücü” suçladığın, hedefe onu koyduğun için hiçbir biçimde cezalandırılman da söz konusu değildir.
Darbecileri destekleyenlerle, hırsızları tutan iki büyük kesimi de arkana alıyorsun.
Vur vurabildiğin kadar.
Ne kahramanca bir davranış.
Bu büyük rahatlığa ulaşmak için biraz dürüstlükten şaşıyormuşsun, gerçekleri biraz çarpıtıyormuşsun, ne olacak, bunun için canını mı sıkacaksın?
Bu ülkenin medyası korkak ve alçaktır.
Hep bu oyunları oynar, hep asıl iktidarı değil başka bir gücü suçlar.
Askerî vesayet varken hedef AKP’dir, AKP iktidarı ele geçirdiğinde hedef “paralel”dir.
Asıl iktidara asla dokunulmaz ve iktidarın temel şifreleri kabul edildikten sonra bir de “muhalif” kılığına girilir.
Yiğitlerim benim.
Aslan yüreklilerim.
Bir de, 17-25 Aralık’ta hırsızlık yapıldığını söyleyen ama aynı zamanda “paraleli” suçlayanlar var.
17-25 Aralık “hırsızlıksa”, o hırsızları yakalayan polisler niye içerde?
17-25 Aralık “hırsızlıktır” dediğinde bu soruyu sormak zorundasın.
Yok, hırsızlık değilse, o polisler yalan söylediyse, o zaman da neden 17-25 Aralık’a hırsızlık diyorsun?
İktidar, “Balyoz’u, Ergenekon’u, hırsızlığı” aynı “paralel” sepete koydu, böylece hem geniş bir cepheyi harekete geçirdi, hem de Balyoz’u aklayanların hırsızlığa karşı çıkmasını engelledi.
Bu bir paket.
“Bütün suç paralelde” dediğinde, darbeciliğin olmadığını da hırsızlığın olmadığını da kabul etmek zorundasın.
Bu ülke, korkaklığın çok geniş bir alana yayıldığı bir ülke, bunu anlayabiliyorum.
Özellikle medyadaki insanların büyük bir kısmı işlerini kaybetmekten, yargılanmaktan, hapse girmekten korkuyorlar.
Bunu da anlıyorum.
Korkuyorsanız sesinizi kesip oturun, kimseyi kızdırmayan yazılar yazın.
Neden bir de yiğit muhalif olmaya uğraşıyorsunuz?
Neden kendi yiğitliğinizi kanıtlamak için hedef olarak “gücü” kalmamış olanları seçiyorsunuz?
Neden asıl güçlüleri eleştiriyor gibi yapıp onların paçalarının arasına kafanızı sokuyorsunuz?
Neden ısırır gibi yapıp üflüyorsunuz?
Üstelik bunları yaparken sandığınız kadar da güvenceye almıyorsunuz kendinizi, karşınızda paranoyası hergün biraz daha büyüyen bir iktidar var, “paralel” diye hukuki olmayan bir suçun varlığını kabul ederseniz yarın bir gün sizden kuşkulandıklarında sizi de o sepete koyup içeri atabilirler.
Kendi mahkumiyet gerekçenizi şimdiden yazmış olursunuz.
Ben kendi inandığım düsturu yazayım.
İktidarda kim varsa ona muhalefet edilir.
Bugün iktidarda AKP var, yüreğiniz yetiyorsa ona muhalefet edecek, bütün suçu “paralel” diye hukuk dışı bir kavrama yıkmayacaksınız.
Suç işleyen Cemaat mensupları varsa onları somut kanıtlarla suçlayacaksınız.
Naziliğin, “suç işleyen Yahudiler var” demekle, “Yahudi olmak suçtur, bütün kötülüklerin sebebi Yahudilerdir”” demek arasındaki farkta yattığını bileceksiniz.
Ama tabii bunlar insanlar için geçerli ölçüler.
Isırırken üfleyen fareler için değil.
http://platform24.org/guncel/1258/uslu-muhalefet
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018