Ahmet ALTAN
Size bir Amerikan dizisinden bir sahne anlatacağım.
Ve büyük bir ihtimalle bir televizyon dizisindeki olaylara biraz şaşıracaksınız.
“House of Cards” diye bir dizi var.
Başkan olmak için her şeyi yapabilen, sahtekar, bencil, ihtiraslı bir siyasetçiyi anlatıyor.
Bir insanın iktidarı elinde tutabilmek için neler yapabileceğini görüyorsunuz.
Bu dizide bir bölüm var.
Gazeteler Amerikan Başkanıyla ilgili çok çarpıcı belgeler yayınlıyorlar, işlediği bütün suçları sayıp döküyorlar.
Herkes Başkan’ın istifa edeceğini ve siyasi hayatının bittiğini düşünüyor.
Başkan, kendisi kadar ihtiraslı olan karısıyla oturup “ne yapacağız” diye konuşuyor.
Başkan, “acaba bir kaos mu yaratsak” diyor.
Karısı, “kaostan fazlasını yaratmalıyız” diyor.
Başkan, karısının yüzüne bakıyor, karısı devam ediyor:
“İnsanların kalblerine saldırmalıyız,” diyor, “korku yaratmalıyız.”
“Bunu yapabiliriz” diyor Başkan.
O sırada aşırı dinci bir örgüt, yakaladığı bir Amerikalı esirin boğazını keserek öldüreceğini söylüyor, Amerikalı rehineyi kurtarmak için terör örgütüyle Amerikan yetkilileri arasında pazarlıklar sürüyor.
Başkan, “müzakerelere derhal son verilmesini” emrediyor.
Ve, Oval Ofis’ten bütün ulusa hitaben bir konuşma yapıyor.
“Terör örgütü yok edilecektir. Biz bir savaştayız. Bu, bugüne dek aşırılıkçılara karşı verdiğimiz bütün mücadelelerden daha kapsamlı, topyekun bir savaş olacaktır. Askerler ölecektir. Belki siviler ölecektir. İnsanlığın en korkunç yüzüyle karşı karşıya geleceğiz. Ama zafere ulaşacağız.”
Bu konuşmanın üstüne terör örgütü televizyonda Amerikalı rehinenin kafasını kesiyor.
Adamlarıyla birlikte bu sahneyi seyreden Başkan, “teröre teslim olmadık,” diyor, “terörü biz yaptık.”
Nasıl?
Çok tanıdık değil mi?
Cuk diye oturmuyor mu?
Anayasaya, yasalara, teamüllere uymayan bir siyasetçinin neler yapabileceğini görüyorsunuz.
“Anayasaya uymayacağını” açıkça söyleyen, kendini anayasaya aykırı bir şekilde “fiili başkan” ilan eden Erdoğan’ın son günlerdeki PKK’yla ilgili olarak “müzakere yapılmayacak, son terörist de yokolana kadar mücadele devam edecek” sözlerini de hatırlayın.
“PKK silahlı adamlarını sınır dışına çekerse kendileriyle müzakere edebiliriz” diyen başbakanı herkesin gözü önünde nasıl azarlayıp gerilettiğini de düşünün.
Erdoğan’ın cepheyi daha da genişletip akademisyenleri, gazetecileri, muhalifleri de “terörist” listesine dahil edip hepsinin hapsedilmesini istemesini de buna ekleyin.
Alın size “kaos ve korku.”
Alın size “topyekun savaş.”
Alın size, “şehitler vereceğiz ama onlardan daha fazlasını öldüreceğiz.”
Alın size, “zafere ulaşacağız.”
Bu yüzlerce, binlerce insanın ölümüne, mahallelerin yıkılmasına, şehirlerin yok olmasına, ülkenin bir şiddet ve korku sarmalına düşmesine yol açan “siyaset”, zor durumdaki bir siyasetçi için bir Amerikan dizisinin senaristinin bile aklına gelen “kurtuluş” yolu.
“Anayasaya uymayacağını” açıklayan, “savaşı sonuna kadar sürdüreceğini” söyleyen, şiddeti alabildiğine artıran, ülkeyi bölünmenin eşiğine getiren Erdoğan’a dönüp söylenecek bir söz yok.
O, anayasayı çiğneme pahasına “tek adam” iktidarını sürdürmek, başbakanken işlediği suçların yargı önüne gelmesini engellemek istiyor, “şiddetten ve kaostan” başka bir yolu yok.
O yolda yürüyor, o yolda yürüyebildiği kadar da yürüyecek.
“Askerler ölecek, siviller ölecek.”
Her gün ölüyorlar zaten.
Artan sayıda ölüm haberleri geliyor her gün.
Bizim bu noktada CHP’ye dönüp bakmamız ve ona bir soru sormamız gerekiyor.
Bir Amerikalı senaristin bile aklına gelen böylesine “klişe” bir şiddet senaryosuna karşı sizin aklınıza bir şey gelmiyor mu?
Erdoğan’ın bütün adamlarının neden sizin HDP’yi suçlamanızı, HDP ile PKK arasında bağ kurmanızı ve bütün suçun onlarda olduğunu söylemenizi istediklerini anlamıyor musunuz?
Bu şiddet senaryosunu ancak HDP ile birleşerek durdurabileceğinizi kavrayamıyor musunuz?
AKP’lilerin, “ölümü” kutsayan, bütün gençleri “şehit” olmanın “güzelliğine” inandırmaya çalışan propagandalarının altında “iktidarı” sürdürmekten başka bir amaç olmadığını göremiyor musunuz?
“Anayasaya uymayan” bir adamın ihtirasları yüzünden insanların ölmesine izin verip, onun ve yandaşlarının “iktidar senaryosuna” figüran olmaya razı mısınız?
Onların “şiddet, kaos, savaş” senaryosuyla yarattıkları şoka karşılık bir “barış, huzur” şoku yaratmanın önemini algılayamıyor musunuz?
Tabii burada CHP seçmenlerine de bir söz söylemek gerek izinleri olursa…
Partinizi barışa ve HDP ile işbirliğine zorlamazsanız, bu “şiddet ve kaos” senaryosu sizi de, partinizi de, ülkenizi de yutacak…. Sizin söyleyeceğiniz bir söz, sizin alacağınız bir tavır bu ülkenin geleceğini belirleyecek.
Bu şartlarda ne yapacaksınız?
Savaşı ve Erdoğan’ı mı yoksa barışı ve Türkiye’yi mi tercih edeceksiniz?
AKP’nin bu “dehşet” senaryosunun ne AKP’lilere, ne de ülkeye bir hayrı olmayacak.
“PKK’yı son adamına dek kırana kadar bu savaş bitmeyecek” sloganlarını biz kırk yıldır dinliyoruz, savaşı büyütmekten, ölen gençlerin sayısını artırmaktan başka bir işe yaramadı.
Bu politika şimdi de bir işe yaramayacak.
Savaş her gün biraz daha şiddetleniyor.
“Yürütmeyi, yasamayı, yargıyı” ele geçirdiklerini bizzat AKP’li milletvekillerinin açıkladığı bir ülkede, Erdoğan ve adamlarının bütün partileri kapatıp, bütün muhalifleri hapse atarak herkesi susturacakları güne kadar bu savaşın süreceği açık bir gerçek olarak durmuyor mu önünüzde?
Kürt meselesinde nasıl iki yüzlü davrandıklarını, işlerine geldiğinde “barış”, işlerine geldiğinde “savaş” dediklerini izlemediniz mi?
Bu oyuna düşecek misiniz gerçekten?
Türkiye, bir Amerikalı senaristin aklı kadar akla sahip değil mi bu “oyunu” görmek için?
CHP “barışı” şiar edinirse, AKP’nin “ölüm” senaryolarına karşı “yaşamayı” savunursa, çocukları ölümden kurtarmak için HDP ile elele verirse, hem bu “diktatörlük” senaryosunun önünü keser, hem insanlarımızı ölümden kurtarır, hem de Türkiye’nin önüne AKP’nin diktiği bu kara duvarı yıkar.
CHP’nin bütün yöneticilerine ve CHP seçmenlerine, “House of Cards”ın o bölümünü seyretmelerini öneririm.
Belki bizim anlatamadığımızı, bir televizyon senaristi anlatabilir kendilerine.
AHMET ALTAN | HABERDAR
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları








































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018