Ahmet ALTAN
Cumhuriyet’in kuruluşunun üzerinden seksen sekiz yıl geçmiş.
Bu seksen sekiz senede “Cumhuriyet” kendi demokrasisini yaratmayı becerememiş.
Almanya “NAZİ” travmasını aşıp, “insan onurunu” anayasasının birinci maddesi yapacak bir düzeye ulaşmış ama Türkiye hâlâ o aşamaya gelemiyor.
Bunun bir nedeni olması gerekir.
Birçok neden söylenebilir herhalde ama bana sorarsanız en büyük fark “cesaret” eksikliğidir.
Bu ülkenin insanları korkak.
Türk’ü de korkak, Kürt’ü de korkak.
Garip olan “ölümden” değil de gerçeklerden korkmaları.
Dağlara çıkabiliyorlar, savaşabiliyorlar, geceyarıları karakol mevzilerinde saldırı bekleyebiliyorlar, en çürük binaların içine girip oturabiliyorlar, trafikte deli gibi araba kullanabiliyorlar, tüpgaz kaçağını kibritle kontrol edebiliyorlar ama gerçekleri görünce ödleri patlıyor.
“Düşman” silahlılara karşı çıkabiliyorlar ama kendi “silahlı iktidarları” karşısında dilsizler.
“Kendi” gerçekleri onları dilsizleştiriyor.
Geçmiş yıllarda “solcularda” gördüğümüz hastalığın aynısını şimdi Kürtlerde görüyoruz.
O zamanlar, solcular asla “kendilerini” eleştiremezlerdi, “mücadele” sırasında “eleştiri” liderler tarafından ihanet kabul edilirdi.
Bu özeleştiri noksanlığı içinde eriyip gitti sol hareketler.
Halkla, kitlelerle ilişki kurabilecekleri gerçekçi bir damarı bulup ortaya çıkaramadılar.
Şimdi aynı hastalığa, PKK konusunda bir kısım Kürtlerde rastlıyoruz.
PKK’nın saçmalıklarını asla açıkça eleştiremiyorlar, görüyorlar, kendi aralarında fısıl fısıl konuşabiliyorlar ama gür bir sesle bunu dile getirip, PKK’ya “kendine bir çeki düzen ver, saçmalıyorsun” diyemiyorlar.
Onların bu “sessizliği” PKK’nın manasız bir şekilde şiddetlendirdiği savaşta sıra sıra Kürt cenazeleri olarak yüzümüze çarpıyor.
Eleştirileriyle PKK’yı asla kazanamayacağı silahlı bir mücadeleden siyasete çekebilseler başarılı olabilecekken, siyaseti PKK’ya bağlayıp onunla birlikte eksiliyorlar.
Türklerinki ise hepsinden daha eski ve daha derin bir hastalık.
Türkler Cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu asla konuşamıyorlar.
Seksen sekiz yıl sonra hâlâ dilimiz bağlı.
Yaşadığımız bunca acının Cumhuriyet’in kuruluşundaki çarpıklıktan kaynaklandığı hâlâ konuşulamaz bir tabu.
Bir tek yeni ve özgün fikirleri olmayan Kemalist kardeşlerimiz bütün varlıklarını Atatürk’e bağladıklarından, Atatürk eleştirildiğinde kendilerini tehlikede hissedip deli papağanlar gibi sürekli aynı cümlelerle çığlıklar atıyorlar.
Hâlbuki Atatürk’ü, onun kurduğu Cumhuriyet’i gerçekçi bir gözle değerlendirmeden bugünkü çarpıklıkların üstesinden gelmek pek kolay değil.
Bu Cumhuriyet bir diktatörlük olarak kuruldu.
Bütün diktatörler gibi Atatürk “insanüstü” bir konuma yerleştirildi.
Onu “insan” olarak gösteren filmler bile Kemalistlerin canını yaktı.
“İnsanüstü” bir güç tarafından kurulan bu “kutsal” Cumhuriyet’in bütün hastalıkları da “kutsal”kabul edildi.
Yasalarla, bu hastalıkların eleştirilmesi yasaklandı.
Eleştirilmediği, bunun bir hata olduğu açıkça kabullenilemediği için de bir türlü tedavi edilemedi.
Atatürk kutsal, Cumhuriyet kutsal, devlet kutsal.
İnsan ise önemsiz.
Devlet bütün enerjisiyle kendini, Cumhuriyet’ini, Atatürk’ünü koruduğu için insanları korumaya enerjisi kalmıyor.
İşin en anlaşılmaz kısmı, bu “kast” sistemine karşı “sıradan insanları” temsil ederek ortaya çıkıp güçlenen AKP’nin de iktidarının dokuzuncu yılında hâlâ “insanı” en değerli varlık olarak görüp, devleti ve toplumu bu anlayış içinde yeniden biçimlendirecek adımları atmaması.
Atatürk Kürtlerin haklarını inkâr etmişti, AKP de hâlâ “ama bakın ben neler verdim” diyerek Kürtlerin temel haklarının verilmesini savsaklıyor.
Hâlâ Atatürk’ü en zalim biçimde suiistimal eden 12 Eylül yasaları geçerli.
Cumhuriyet’i gerektiği gibi eleştirememek, kuruluşunun seksen sekizinci yılını da demokrasiden epeyce uzakta kutlamamıza neden oluyor.
Cumhuriyet’iniz ve bayramınız size kutlu olsun.
Biz, kutlamak için demokrasiyi bekleyeceğiz.
Seksen sekiz yıldır bir türlü gelemeyen şu demokrasiyi.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018