Ahmet AY
Bölgemiz asırlardır savaş alanı, Haçlı Savaşlarından önce Uzak Doğu baharat, İpek Yolu, Müslümanların Kudüs’ü feth etmesiyle Kutsal Mekânlar sorunu, son iki asırda ise enerji yatakları yüzünden bölge sürekli kan verdi.
Ekonomik, stratejik ve taktiksel gerginlikler de bu unsurlara eklenince asırlardır bu bölge savaşsız kalmadı. Şimdi de Suriye'deki iç savaşa DAEŞ terörü eklenince savaş baronları için fırsat bu fırsattı.
Geldiğimiz nokta DAEŞ’in püskürtülmesi için Suriye’ye karadan girilecek ve belki de kara birlikleri Suriye içlerine kadar ilerleyecek.
Gerekli, ama;
Esed 370 bin insanı katledince kılını kıpırdatmayan Batı, şimdi “DAEŞ terörünü durdurmak için” Suriye’ye giriyor. Hem de DAEŞ bölgedeki bütün dengeleri altüst ettikten sonra, onbinlerce insanı katledip yüz binlercesini yerinde yurdundan ettikten sonra. Bölgedeki etnik ve dini unsurları birbirine kırdırıp asırlardır beraber yaşayan halkları birbirine düşman ettikten sonra.
Türkiye hükümet olarak 2 yıl boyunca DAEŞ ile bu şekilde mücadele etmenin işe yaramayacağını söyledi durdu, dinlemediler. Başbakan olduğu dönemlerde Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Dış İşleri Bakanı olduğu günlerden beri Başbakan Sayın Davutoğlu ABD ve Batı’ya bir türlü bunu kabul ettiremediler. Türkiye uçuşa yasak bölge, güvenli bölge diyerek Batı’ya defalarca çağrıda bulundu, tınmadılar.
Evet, hava ve kara destekli eş zamanlı plan gerekliydi, ama ABD bunca zamandır buna nedense yanaşmadı. Koalisyon güçlerinin başlattıkları hava saldırıları ve yerli unsurların DAEŞ’e karşı girdiği çatışmalar ise netice vermedi.
Bakın işte, Kürdistan Bölgesel Yönetimi Şengal Bölgesini DAEŞ’ten temizlemek için karşı saldırıya geçti ve kısa sürede oldukça mesafe aldı.
Şimdi,
20 Kasım’da başlayacak olan G20 Zirvesine 6 gün kala Suriye’deki DAEŞ unsurlarına karşı kara harekatı planlanmış. ABD ile Türkiye arasında yapılan görüşmeler sonucunda kara harekâtının eli kulağında, bugün yarın Suriye toprakları yeni ve daha ağır bir savaşa sahne olacak.
Suriye topraklarına karadan girişin G20 öncesi olma ihtimali yüksek, zira G20 aynı zamanda liderler için görüşme ve pazarlık masası olarak da anlaşılabilir. Bu yüzden Rusya’ya karşı yeni bir kart olarak ABD-Türkiye birliklerinin kara harekatı ile Suriye’de olması ayrı bir “güç” ve dolayısıyla masada avantajlı olmak demektir.
Anlaşılan Türkiye tek başına Suriye içlerine girmeyecek, daha doğrusu Türkiye tek başına bu savaşa girmemeli. ABD’nin öylesine değil, karadan ciddi sayıdaki askeri ile operasyona katılması halinde Türkiye bu operasyona dâhil olabilir. Yoksa sadece TSK’nın girişeceği bir operasyon arzu etmediğimiz sonuçlara yol açabilir.
Yapılan planlamalara göre operasyon Cerablus merkezli olacak. Cerablus merkezli operasyonun bazı sıkıntıları hakkında uyarımızı yapmazsak karşılaşılması muhtemel sonuçlarla uğraşabiliriz.
Bildiğiniz gibi Cerablus iki tarafı ile Kürtlerin komşu oldukları bir bölge. Bu bölgenin Türkiye için son derece stratejik olduğunu biliyoruz, ama bir şey daha bilmemiz olayı kavramamıza yardım eder;
PYD, bölgeye girmesi kesin gibi olan TSK’dan ciddi anlamda rahatsızlık duyuyor ve bu da endişelenmemizi gerektiriyor.
Nasıl mı?
Türkiye’nin silahlı unsurları Suriye içlerine girince orada PYD’ye bağlı silahlı unsurlarla karşılaşabilir. Bu gayet normal, ama bu karşılaşmayı bekleyen, hatta planlayan “yabancı unsurlar” her zaman yaptığı gibi fırsatı kaçırmayabilirler.
Mesela,
Türk Silahlı Kuvvetleri operasyon için bölgede bulunduğu sırada arzu etmediğimiz temas söz konusu olduğunda “birileri” her iki tarafı planladığı gibi karşı karşıya getirip “operasyon içinde operasyon”a yol açabilir.
Zaten YPG/PYD TSK’ya tahammülsüz, TSK’da PYD/YPG’nin PKK ile bağından dolayı kendilerinden rahatsız. Bu operasyon sürerken bölgede cirit atan İran ve İsrail hatta Muhaberat Türkiye’yi Suriye topraklarında tuzaklayabilirler. Saydığımız ülkelerin asıl dertleri Türkiye’dir unutmayalım.
Allah korusun, böyle bir plan tutarsa ağır bedeller ödetir. Gerçekleşmesinde endişe duyduğumuz böyle bir olay vuku bulursa kimin başlattığı, olayın nasıl cereyan ettiğine bakılmaz.
Arzulamadığımız sonuçlar doğuracak bu oyunun göz ardı edilmediğinden emin olmak istiyoruz.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019