Ahmet TAKAN
Gencecik yıllarımdan hatırlıyorum… “Üçkağıtçı, “şarlatan”, “sahtekâr”, “yalancı” diye toplumsal linçe maruz kalmıştı. Adamı konuştuğuna pişman edip canından bezdirmişlerdi. Sonunda çareyi ABD’ye kaçarak bulmuştu!..
Pişmiş tavuğun başına gelmeyenlerin geldiği o bilim insanı 1927 yılında Mersin’in Mut İlçesi Kürkçü Köyü’nde doğmuştu. İlk ve orta okulu köyünde ve Silifke’de okumuştu. Parasız yatılı imtihanını kazanarak Kayseri Lisesi’ni bitirdikten sonra 1946’da girdiği askeri tıbbiyeden 1952 yılında mezun olmuştu. Askeri doktor olarak beş yıl hizmet verdi. 1957-1961 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde genel cerrahi ihtisası yaptı. 1962’de ordudan istifa etti ve Muğla Devlet Hastanesi’nde göreve başladı. 1969’dan sonra Başhekimliğini de yaptığı Muğla Devlet Hastanesi’nden 1974’te emekliye ayrıldı, İstanbul’a taşındı.
Tedavi olarak iyileşen hastaları 20 Eylül 1973’te Ankara’da yapılan 4. Balkan Tıp Günleri sempozyumunda takdim etmişti. Bu sempozyuma katılırken amacı; bilim camiasının dikkatini etki mekanizması klasik kemoterapi ilaçlarından çok farklı ve bazı vakalarda kanserin türüne bakmaksızın etkili olan N.O. tedavisine çekmekti.
Kendi ifadesi ile şöyle anlatıyordu;
“Ben cerrahım. 1962’de Muğla Hastanesi’ne tayin oldum. Tatil günlerimde civar köyleri geziyordum. Oralarda köylülerin cilt kanseri olan yerlerine zakkum yapraklarını koyduklarını gördüm. Ankara Hıfzıssıhha’da bir araştırma yaptım ve orada Fransızca bir kitap gördüm, içinde şöyle bir cümle vardı: ‘Olaender bitkisinin (zakkum) terkibi tam araştırılsa bir ilaç hazinesi olduğu görülür.’ Acaba bundan ilaç nasıl yapılır diye araştırmaya başladım. O sırada bana cilt kanseri bir hasta başvurdu. Kadını ışın tedavisine gönderdim ancak gitmedi. Zakkumun usaresinden bir pomat hazırladım, yaraları iyileşti. Sonra araştırmaya başladım.”
Bir televizyon programına çıktı. Zakkumun kanser tedavisinde çare olabileceğini anlatmaya çalıştı. Duman ettiler. Çeşitli lobiler öyle bir saldırı başlattık ki, adamcağız toplum içine çıkamaz oldu. Kimdi?.. “Zakkumcu Ziya” öyle anıldı… Bu sıfatla toplumun hafızasına kazıttırıldı Doktor Ziya Özel.
Aradan çook yıllar geçti. Çalışarak, aklı ve ilmi kullanarak faydalı işler yapmanın suç olduğu caanım ülkemde bir de duyduk ki;
“Genel Cerrah, Operatör Doktor Ziya Özel’in zakkum ekstreli kanser ilacı için Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ilk olumlu raporunu verdi. ABD Onkoloji Birliği, patenti Dr. Ziya Özel’e ait olan zakkum ekstreli kanser ilacının FDA tarafından yapılan Faz 1 deneme çalışmasının başarıyla sonuçlandığını açıkladı. Söz konusu ilacın, kanserin gelişimini engellemek dışında, AIDS ve Hepatit-C ve bağışıklık sistemini zayıflatan diğer hastalıklar için de etkili olduğu bildirilirken bunun, maddenin piyasaya sürülmesi anlamına gelmediği belirtildi.”
Kapış gitti!.. Türkiye’de bir çok kişi internet üzerinden bin 500-2 bin dolara dolandırıldı. İlacın sahtesini üreten Honduras köşeyi döndü!..
“Benim yaptığım zakkum ekstresi, kanser ilacı değil. Bu, vücudun bağışıklık sistemini güçlendiren bir sistem. Sadece iyilik yapmak istiyordum, mücadelem buydu. Neredeyse vatan haini ilan edildim. Benden bu kadar; yoruldum ve bıraktım. Günün birinde bu ilaçlar yurt dışından ithal edilecek. Eğer daha evvel harekete geçebilseydik Türkiye’nin kimseye borcu kalmazdı” dedi ve Türkiye onu bir kez daha gömdü!..
★★★
Geldik 2020’ye… İnsanlık, vatan, millet için canını bile hiçe sayan insanların yobaz kafalar tarafından linç edildiği caanım ülkemde değişen bir şey yok. Lafın sonunu dinlenmeden yine yargısız infaz edilip diri diri toprağa gömüyorlar!..
*1961 yılında Babaeski’de dünyaya geldi. Tıp eğitimine Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başlamış ardından Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde iç hastalıkları ihtisası, İstanbul Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ise hematoloji üst ihtisasını tamamladı. 2009 yılına kadar Trabzon KTÜ’de transplant ünitesi sorumlusu olarak çalışmalar gerçekleştirdi aynı zamanda Türkiye’nin ilk hücre işlem laboratuvarını açtı.
Kanser aşısını yapmak istedi hedef oldu. Henüz 38 yaşında iken profesör unvanını aldı, 2017 yılında Amerika’dan kan ve kök hücreden yapay deri üretti ve bununla ‘En İyi Deneysel Araştırma Ödülü’ aldı. Aşıdan önce üzerinde çalıştığı kanser aşısı nedeniyle hem İsrail hem ABD ilaç sektörünün hedefi oldu.
FETÖ’nün “Ergenekoncu” diye ilk hapse (Silivri) attığı bilim insanı…
Kim bu adam?
Prof. Dr. Ercüment Ovalı…
Kendisini ve vefakar ekibini laboratuvara kapatarak her türlü riski göze aldı. Yaklaşık 1 aydır çalışıyor. İlk günlerde herkes şak şaklıyordu !.. “23 Nisan’da müjdeyi vereceğim” diye açıklama yapmıştı. Herhalde heyecana kapıldığından irili ufaklı “büyük”lerden icazet almadan (!) bir açıklama yaptı;
“1 aydır laboratuvarda çalıştığımız bir ilacın ismini 23 Nisan’da açıklayacaktık ancak o kadar etkili duruyor ki insanların hayatını kurtarabilir”
Dakika geçmedi linç kampanyası başladı…
İkinci bir açıklama yaptı;
“Biz bir ilaç bulmadık, biz bir ilacın COVID-19 tedavisinde kullanılabileceğini öngördük, ayrıca bugünlerde dünyada başka araştırmacıların da benzer düşünceleri olduğu görülmekte.”
Değirmenin taşları dönmeye başlamıştı bir kere… Öğütülecekti!..
Sağlık Bakanı, akşam saatlerinde bu değerli vatansever bilim insanının fişini çekti. Onu özel bir ilaç şirketinin temsilciliğini yapmakla suçladı. Çok ağır konuştu. Neredeyse “cepçi” diyecekti…
Ovalı, “Biz ilacın firma ve marka ismi vermemek için farmakolojik ismini kullandık” dedi ama kaynayan kazanın içine atılmıştı bir kere; sesine kulak veren olmadı. Yandaş ve yalakalar aldıkları işaretle “ham” etmeye devam ettiler. Türkiye bu değerli insanını, Prof. Dr. Ercüment Ovalı’yı 2018 Men of the Year Bilim Ödülü töreninde yaptığı konuşma ile hafızalarına kazıdı;
“Buraya gelmemde tabi ki yaptığım işlerin katkısı oldu. İyi bir zafer kazandık doğruydu. Ama beni buraya getiren bir şey vardı. Çok duyguluydum ödül haberini aldığında çünkü o gün Trabzon’da bir çocuk evinin önünde vurulmuştu. Onu korumak için bir astsubay üzerine kapanmış ve üzerinden 41 kurşun çıkmıştı. Ben o gün dayanamadım. Ödül haberimi aldıktan sonra ben bu ödülümü Eren Bülbül’e, bu şehit astsubayıma ithaf ediyorum. Aslında beni buraya getiren aldığım ödül değildi. Eren Bülbül’ün ailesine, şehit astsubayımın ailesine ve şu an Afrin’de olan tüm Türk çocuklarına selam ediyorum. Bilgiyle kalın “
Ercüment hocam, inşallah sonun Ziya Özel gibi olmaz!..
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2021
10.11.2021
13.10.2021
12.10.2021
9.09.2021
31.08.2021
4.08.2021
13.07.2021
6.07.2021
2.07.2021