Ahmet TAŞGETİREN
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde “Cumhurbaşkanı’nın yetkileri” tartışılır, “Bu yetkiler mesela CHP’li birisinin eline geçerse” ihtimali gündeme gelirken, Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı heyecanıyla yaşayan arkadaşlarımız, “Bu iş oy ile değil mi, Türkiye’de muhafazakar – milliyetçi oy oranı yüzde 65’lerde, Bahçeli’nin – MHP’nin desteği kesin olduğuna göre bu cenahtan olmayan hiç kimsenin Cumhurbaşkanı olması mümkün değildir. O zaman bundan sonraki bütün zamanlarda Türkiye, muhafazakar – milliyetçi vasıfta birisi tarafından yönetilecektir” diyorlardı.
Aslında Tayyip Erdoğan, “Artık kritik rakam yüzde 50 artı 1” derken işin ciddiyetinin farkındaydı, Parti kadrolarına yüzde 50 artı1’i yakalamak için çok çalışmaları gerektiğini hatırlatıyordu.
Mahalli seçimlerden, özellikle İstanbul’da yaşananlardan sonra herkeste şafak attı. Demek kaybedilirmiş yahu! İstanbul gibi bir sembol iktidar, Tayyip Erdoğan, hafta sekiz Cuma dokuz ilçe ilçe meydanlarda dolaşmasına rağmen kaybedilirmiş. Ankara’da 25 yıllık iktidar kaybedilirmiş. Hem de YSK marifetiyle seçim tekrarlatmak işe yaramazmış. İşe yaramamaktan öte, YSK’yı kullanmak, Öcalanlar’ı kullanmak gibi kanırtmalar sebebiyle toplumdaki öfkeyi tırmandırmak, 16 bin oy farkını 800 bine çıkartmak varmış.
Aslında geldiğimiz noktada herkesin yüreğini “kaybetme endişesi”nin sardığı apaçık görünüyor. O yetkileri başkaları kullanacak belli ki…
Belki teselli, iktidara talip olan muhaliflerin, melek olsalar azdırma potansiyeli taşıyan yetkileri değiştirme, bir anlamda kendi kendilerini sınırlama vadiyle ortaya çıkıyor olmaları….
Belki iktidar değiştiği zaman, şu an iktidarlarının sınırlanmasını asla istemeyen, denge ve denetlemenin semtine yanaşmayanler ”Biz ettik siz etmeyin” noktasına gelecekler.
İlginçtir, bir çoğumuzun gündeminde “Yeni bir iktidar gelirse, muhafazakar camianın kazanımlarına bir şey olur mu?” sorusu var. Muhtemel iktidar adaylarına bu endişeler soruluyor, iktidar partisinin bünyesinden kopup yeni oluşum halinde ortaya çıkan siyasi kadrolar da “Kazanımların kaybedilmeyeceğinin garantisi biziz” söylemini seslendiriyorlar.
Belki de birçok insanımızın zihninde “Tayyip Erdoğan kaybederse Davutoğlu – Babacan -Karamollaoğlu’nun başka zemindeki varlıkları bir garanti unsuru olarak” gibi bir değerlendirme saklıdır.
İktidarın devamından yana olan insanlarımızın ciddi bir tedirginlik yaşadıklarını hissetmek zor değil.
En tepeden sergilenen davranışlar, bu tedirginliği azaltmıyor, aksine artırıyor.
Ekonomi etrafında gelişen olaylar, sürece hakim olunduğunu değil, telaş içinde her ne varsa onun savaş diliyle savaş ortamına sürüldüğü, her hamlenin mevcut ortamı daha da taşınmaz hale getirdiği kanaatini besliyor.
“Nass”lı konuşmalar, “ekonomik kurtuluş savaşı”, “Mandacılar” “Ekonomiyi MGK gündemine almalar” vs… Başka ne kaldı cepheye sürülecek sorusunu sormaz mı insanlar?
Siz konuşuyorsunuz, döviz fiyatları tırmanıyor. Yani konuşmasanız o sonuç üretilmeyecek. “Denklem bu kadar açıkken hangi düşman, hangi mandacıya gerek var ki?” diye sormaz mı insanlar?
Ortada sizin getirdiğiniz ekonomik bir savruluş var, düşman varsa, o da sizin hasıl ettiğiniz ortamda üredi, “mandacı” şu bu gibi bütün iktisat dünyasını düşmanlaştıran dillerin bir karşılığı yok.
İnsanlar, “Kendi geçmişinizi yediğiniz”e inanıyorlar. “Böyle mi sonuçlanacaktı?” diye soruyor insanlar. İnsanların içinde “Lider aşınması” gibi bir duygu alaborası yaşanıyor. Sokaktaki insanın, evini geçindirmekten başka derdi bulunmayan, dolayısıyla o alanda zorluk çekmeme iradesini kuşanan insanların ülke ekonomisini yönetenlerin savurganlığı karşısında nutku tutuluyor.
Amerikan mandacılığına hayır! Avrupa mandacılığına hayır! Siyonist mandacılığa hayır!
Ne dersiniz, hadi gelin şimdi de “Birleşik Arap Emirlikleri mandacılığına hayır!” diye haykıralım. 15 Temmuz şehitlerinin kanları ABD ile birlikte onların da eline bulaşmamış mıydı?
İçerden, bilim adamlarından mandacı bulmak ve onlara vurmak daha kolay değil mi?
İşte bunlar sokaktaki insanın akıl süzgecinden geçmiyor. “Benim faizim iyi, sizin faiziniz nassa aykırı.” İşte bu söylem çok açık “siyaset için din kullanımı” olarak okunuyor genç zihinler tarafından.
Memleketi savaş iklimine sokmak, kendi kötü yönetimlerini hamaset sosuyla servis etmek gibi okunuyor genç insanların zihninde.
Belki kimi insanlarımız inanç özgürlüğü alanındaki kazanımlar ile “her şeyi, ama her şeyi” tolere etme eğiliminde. Onların hassasiyetini anlamak mümkün, ama olan bitenin çarpıklığı yüzünden onların bile kendi çocukları ile iletişim sağlamakta zorluk çektiğini biliyorum. “Çocuklarımız nereden geldiğimizi bilmiyor” söylemi yaygın. Çocuklar da “Anne-babalarımız kendi yaşadıkları acılar yüzünden bugünün gerçeğini görmek istemiyor” şeklinde konuşuyor. İktidar, geçmiş hukukun bugünün yanlışlarını unutturacağından hareket ediyor, günün gerçeği ise, dalga dalga o duyguları törpülemeye devam ediyor. Bakalım akış nerede duracak?
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.12.2025
2.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
25.11.2025
23.11.2025
21.11.2025
20.11.2025
18.11.2025
16.11.2025