Akdoğan Özkan
Dünya epey bir zamandır yeni güç ilişkileri ve oyun kurallarının hâkim olacağı yeni bir uluslararası düzenin doğum sancılarını çekiyor. “Mevcut/eski düzen” resmi düzeyde halen geçerli olsa da teklediği açıkça görülüyor; bu haliyle bölgesel ve küresel ihtilafları çözemediği gibi derinleşmesine bile yol açıyor. II. Dünya Savaşı ile tesis edilmiş dünya güvenliğini, barışı korumak üzere kurulan Birleşmiş Milletler (BM) gibi örgütler ise nafile yapılar olarak boşa çıkıyor. İlginçtir, mevcut/eski düzenin nabzının zayıfladığını, BM’nin artık iyice teklediğini ilk fark edenlerden biri BM’nin 1982-1991 arasında genel sekreterliğini yapan Perez de Cuellar olmuştu. Cuellar, başında olduğu örgütün beyhudeliğini 1991 yılındaki Körfez Savaşı’nı önleyemediği temaslarında -sonradan hasıraltı edilse de- bizzat telaffuz etmişti.(*)
Bugün BM için “güvenilirliğini tarafsızlığının sağladığı” bir vizyona 30 yıl öncesinden daha uzağız. Savaş tamtamları çalmak için BM Güvenlik Konseyi’nden yalandan da olsa bir “zor kullanma” rızası almaya artık gerek duymuyor Washington. BM, sembolik düzeyde temsilcisi olduğu bir düzenin egemenlerinin bile işine yaramıyor artık.
Peki yaklaşmakta olan ve ABD – Rusya- Çin arasındaki ilişkilerin alacağı/gireceği seyrin belirleyici olacağı düşünülen “yeni düzen” ne vaat ediyor, derseniz… Şu an için muazzam ölçülerde bir belirsizlik dışında hiçbir şey! Yani neye benzeyeceği tam bir muamma. Tek bildiğimiz, bu köşede zaman zaman yer verdiğim küresel ölçekteki gelişmelerden de anlaşılabileceği üzere, dünya risklerin arttığı tehlikeli bir döneme girmiş durumda. Elbette ki bu tehlikeli ve krizlerle dolu dönemin arka planında, gelişiminin belirli bir aşamasında üretim ilişkilerinin değişmesini talep eden üretici güçlerin varlığı rol oynuyor. Ancak toplumsal değişimin maddi çekirdeğiyle ilgili ayrıntılı tahlilleri o işin uzmanlarına bırakıp uluslararası ilişkiler ve siyaset manzarasına baktığımızda “zor” bir sürece girdiğimiz görülüyor.
Amerikan ordusunda uzun yıllar üst düzey görev yapmış emekli Korgeneral Benjamin Hodges, birkaç yıl önce, Polonya başkentinde NATO sponsorluğunda düzenlenen “Varşova Güvenlik Forumu” isimli konferansta, bu “zorluğu” kendince tarif etmişti. Hodges, Güney Çin Denizi’nde artan gerilimin, Beijing’in “süregiden teknoloji hırsızlığının” ve Çin’in Avrupa’daki limanların dahi yüzde 10’una sahip duruma geçmesinin, dünyayı savaşa giderek daha fazla yaklaştırdığını ileri sürmüş ve şöyle söylemişti:
“ABD’nin çok güçlü Avrupa desteğine ihtiyacı var. Çünkü zannediyorum, 15 yıl içinde – kaçınılmaz da değil ama çok güçlü bir ihtimal- ABD olarak biz Çin’le savaşa tutuşmuş olacağız.”
Avrupa işte tam bu noktada Kuzey Atlantik İttifakı temelli bağlamına bir kez daha oturuyor. Petro-doların tahtının sallandığı, Çin’in Akdeniz’deki denizcilik mimarisi üzerinde stratejik hakimiyet kurmaya başladığı, Time dergisinin kapağına “Çin Kazandı” diye başlık düştüğü bir dünyada bir taraftan NATO’nun Avrupa’nın doğusuna giderek artan sayıda asker konuşlandırdığını ve Avrupa’nın tek devlet ve tek orduya geçme ihtimalinin konuşulduğunu, diğer taraftan da Rusya’nın saldırganca tutumlara zorlanarak federasyonu oluşturan cumhuriyetler arasındaki uyumun sarsılmaya çalışıldığını görüyoruz. Ve nihayetinde, ABD’nin sorunlu Rusya-Ukrayna ilişkilerine ve bu ilişkilerdeki ihtilaflara giderek artan ölçülerde dahil olduğunu ve Ukrayna’nın “karadelik” haline getirildiğini gözlemliyoruz. Bu gelişme, Soğuk Savaş’ın sona erdiği tarihten bu yana gördüğümüz ve bizi yeni düzeni şekillendirecek krizlere/savaşlara taşıyabilecek süreçteki en önemli mihenk taşlarından biri olarak seçiliyor.
Şimdi küresel ölçekte bazı coğrafyalara ve oralarda son dönemde olup bitenlere kısaca göz atarak, mevcut/eski düzenin fay hatlarında nasıl bir gerilimin birikmekte olduğunu aktarmaya, tektonik ufkumuzdaki kara bulutları göstermeye ve küresel ölçekte ne tür gelişmelerin endişe kaynağı olarak öne çıkmakta olduğunu anlamaya çalışalım:
UKRAYNA: Özellikle Batı medyasında Rusya’nın yakın bir zamanda Ukrayna’yı işgal edeceğine dönük histerik ölçülere varan bir spekülasyon var. Kiev’i ve oradaki neo-Nazi grupları silahlandırma çabaları bu histerinin ardına gizlenerek oradan yürüyor. Histerinin de silahlandırmanın da baş mimarı Washington. Ukrayna’daki şahin kanat da o baş mimara çanak tutmakla meşgul. Mesela, 2020 yılı Ağustos ayından bu yana Ukrayna’nın Savunma İstihbaratı Şefi olarak görev yapan Tuğgeneral Kyrylo Budanov Military Times isimli bir haber sitesine verdiği mülakatta, Rusya’nın Ocak ayı sonunda ya da Şubat ayı başında saldıracağını, bugünlerde bunun hazırlıklarını yaptığını ileri sürüyor. İddiasına göre, Ukrayna sınırına 92 bin asker yığdığı söylenen Rusya, bu ülkeye hava akınlarıyla, top ve roketlerle saldıracak, havadan asker indirecek, Odessa ve Mariupol’a denizden çıkartma birlikleri gönderecek. Amerikan Savunma Bakanlığı ise bu iddiaları temel alarak “Ruslar bu askeri hareketlilikle neyin peşinde, açıkça söylesinler” havasında. Ukrayna’yı silahlandırmayı hedef seçmiş Washington’daki şahin kanat mensupları savaş alameti olabilecek sinyaller arıyor. Bakıyorlar, Rusya uydusavar silahlarını (ASAT) test etmek için dünya yüzeyinden 500 km ötede kendi uydularından birini (1982’den beri uzayda olan Cosmos 1408) imha ediyor ve yörüngeye 1500’e yakın parçacık içeren bir çöp bulutu bırakıyor. “Eyvah,” diyorlar, “Moskova bir şeyler peşinde, Ukrayna’ya daha fazla silah yardımı yapmamız lazım.”
Doğrusu, Ukrayna ordusu 27 Temmuz 2020'de Kiev yönetimi ile Ukrayna’dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerine bir saldırıda bulunmadıkça, Rusya’nın Ukrayna’ya topyekûn bir savaş açması için akla yatkın bir sebep görünmüyor. Ancak maksat Ukrayna’yı silahlandırmak olunca, birilerine mazeret lazım. Biliyoruz ki, bu yılın ilk yarısında Ukrayna’ya hibe olarak 250 milyon dolarlık teknik destek paketi ulaştırmış olan Washington geçen Ağustos ayında da, 60 milyon dolarlık ek savunma ve güvenlik yardımı sözü vermişti. Bu paketin dördüncü partisi Kasım ayı ortalarında başkent Kiev’e ulaştı. Yardım askeri teçhizat ve mühimmat içeriyor. ABD, Ukrayna’ya 2014’ten bu yana 2,5 milyar dolardan fazla “güvenlik yardımı” sağlamış durumda. Yapılan askeri yardımlar içinde en kritik silahlardan biri Javelin Anti-Tank Güdümlü Füzeler (ATGM). Javelin, lançerlerindeki füzeleri, tank ve zırhlı araçların en zayıf ve kritik bölgelerinden birisi olan tavan kısmına gönderebilme ve buradaki zırhı delip geçerek hedefi etkili bir şekilde imha etme becerisine sahip etkili bir silah.
Ukrayna ordusu “eyvah Ruslar bize saldıracak” dedikçe ve ABD Dışişleri de “ay galiba Ruslar 2014’te yaptıklarını yapacaklar” dedikçe yeni “destek paketleri” açılıyor ve Kiev silahlandırılıyor. CNN’nin son bildirdiği haberlere bakılırsa, Biden yönetimi Ukrayna’nın olası “Rus işgali” endişelerini gidermek üzere, Kiev’e aralarında yeni parti Javelin füze sistemlerinin ve helikopterlerin olduğu yeni bir yardım paketi gönderme seçeneğini bile değerlendiriyor. Beyaz Saray’da bazı isimler, T-80 model Rus yapımı tanklara karşı kullanılabilen böylesi etkili füzelerin de aralarında olacağı bu tip silahların Ukrayna’ya hibe edilmesinin Rusya tarafından ciddi bir provokasyon olarak değerlendirileceğini düşünerek karşı çıkıyor. Bazıları ise bununla yetinmeyip daha da fazlasını yapmak gerektiği düşüncesinde. Bütün bu toz bulutu içinde ise medyaya düşen, gelişmeleri küresel bağlamından kopararak Avrupa’nın karadeliği gibi de değerlendirilen Ukrayna’da savaş riski ne boyutlarda, bunun değerlendirilmesi oluyor. Arada Washington’un dikkatini Çin’e çevirdikçe, Ukrayna’yı daha az önemser hale geleceğine yönelik daha gerçekçi değerlendirmeler de seçiliyor.
TAYVAN: ABD son zamanlarda sadece Avrupa ve Ukrayna’da değil, Pasifik’teki askeri varlığını da güçlendiriyor. Pasifiğin karadeliği ise okyanusun dar geçitlere ve boğazlara bağlandığı “daralma noktalarının” en önemlilerinden biri olarak öne çıkan Tayvan. Bir zamanlar “Milliyetçi Çin” tanımlaması ile de anılan Tayvan’da Savunma Bakanı Chiu Kuo, Çin’in ülkesini 2025’te tamamen işgal edebileceğini öne sürüyor. Kuo’ya göre, “[Çinlilerin] şu anda kapasiteleri var, ancak başka birçok şeyi hesaba katmak zorunda oldukları için, şu anda kolay kolay bir savaş başlatmayacaklar. Ancak 2025'e kadar, 'tam ölçekli' bir işgal kapasitesine sahip olabilecekler. 2025 yılına kadar Çin, savaş maliyetini ve yıpranma payını en düşük seviyeye çekecek.”
Amerikalılar dünyanın bu köşesinde de Tayvan’ı cesaretlendirmekle meşgul. Çin Savunma Bakanlığı her ne kadar yaşanan krize, “Tayvan konusunda taviz vermemiz söz konusu değil. ABD bu konuda herhangi bir yanılsama içinde olmamalı,” diyerek son noktayı koymuş görünse de, Washington “bende virgül bitmez” havasında.
Bölgede gerilim, Biden yönetiminin BM tarafından tanınmayan Tayvan’ı 6-9 Aralık tarihlerinde ABD’de yapılacak olan ve Moskova ile Beijing’in çağrılı olmadığı “Demokrasi Zirvesi”ne daveti ile artmıştı. Çin, kendi vilayeti olarak gördüğü Tayvan’a yönelik böyle bir davetin bir “hata” olacağını dile getirerek ABD’yi uyarmıştı. Bu davetin hemen ardından beş Amerikalı Kongre üyesi –Çin Büyükelçiliği’nin aksi yöndeki telkinlerine rağmen- geçtiğimiz perşembe günü hükümet yetkilileriyle görüşmeler yapmak üzere Tayvan’a geçti. Tabii ABD ile Çin arasında bu konudaki gerilim bu aktardıklarımızla sınırlı değil. Onun da bir evveliyatı var. Ancak onu biraz erteleyerek önce Tayvan’ın siyasi konumunu II. Dünya Savaşı’ndan alarak kısaca özetleyelim:
Tayvan aslında II. Dünya Savaşı’nın sonunda Japon işgalinin sona erdiği ve idarenin o dönemde Çin’i ABD ve İngiltere’nin desteğiyle yöneten Milliyetçi Parti’nin (Kominteng) himayesine verildiği bir ada. Ana karada 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’ni ilan eden Mao Zedung yönetimindeki Çin Komünist Partisi iç savaşta bu adada hakimiyeti sağlayamayınca, Tayvan bağımsız bir ülke gibi hareket eder hale gelmişti. 1955’te ABD Kongresi Devlet Başkanı’na Tayvan’ın denizaşırı topraklarını koruma yetkisi veren Formoza Kararı’nı kabul edince, nüfusunun yüzde 95-97’si Çinli olan Tayvan bir hamiye kavuşmuş oldu. 1971’de BM Genel Kurulu, Pekin hükümetini Çin’in tek meşru temsilcisi kabul edince, Tayvan’ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale geldi. Bugün dünya üzerindeki 193 ülkeden sadece 14 ülke ile Vatikan tarafından tanınıyor. Büyük devletlerin hiçbiri tarafından tanınmıyor Tayvan. Türkiye de tanımıyor. ABD Tayvan’ı 30 yıl süreyle tanımış olsa da, 1979’da bu kararından geri adım attı. Washington, buna rağmen Tayvan’ın bugün en önemli uluslararası destekçisi ve silah tedarikçisi olmayı sürdürüyor.
Çin Halk Cumhuriyeti ile Tayvan arasında ilişkiler aslında 2008-2016 arasında ekonomik anlaşmalar yoluyla gelişiyordu. Ancak 2016’da iktidara gelen Demokratik İlerleme Partisi lideri ve Devlet Başkanı Tsai Ing Wen, bağımsızlıkçı bir yol izleyince ilişkiler gerilmeye başladı. Çin ile Tayvan arasındaki hassas dengeyi onlarca yıl bir şekilde gözetmeye çalışan ABD, Donald Trump döneminde kantarın topuzunu iyice kaçırdı. Beyaz Saray hiçbir Başkan döneminde Tayvan’a Trump yönetimindeki kadar silah satışı yapmadı çünkü. Son olarak Washington’un 2020 yılında Tayvan’a 1,8 milyar dolarlık silah satışını onaylaması Beijing yönetiminin tepkisine yol açtı. Anlaşma kapsamında, Tayvan 135 hassas güdümlü seyir füzesi, hafif seyyar roket rampaları, savaş uçaklarına monte edilebilen hava keşif sensör sistemleri alacak.
Bu son gelişme, ABD ile Tayvan’ı kendi toprağı olarak gören Çin arasındaki gerilimi tırmandırmaya başladı. Çin Dışişleri Bakanlığı, silah anlaşmasının Çin-ABD ilişkilerine önemli bir etkisi olacağını ve gerektiği şekilde karşılık verileceğini açıkladı. Washington aldırış etmedi. Hatta ABD Sağlık Bakanı Alex Azar, geçen yıl ağustos ayında Tayvan’a giderek Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen'le görüşen en üst düzey ABD'li yetkili oldu.
ABD'nin Tayvan’a silah satması ve adaya örtülü bir güvenlik garantisi sunarak Tayvan’ın yanında yer alması, Çin ile arasındaki ilişkileri kademe kademe gererek “savaş korkusuna” sebep olabiliyor. Son olarak Biden’ın Tayvan’ı Çin’e karşı koruyacaklarını açıklaması, Beijing’de sert tepkiye neden oldu ve Çin, ABD’ye “tehlikeli hamlelerde bulunduğu” suçlamasını yöneltti.
Geçen haftalarda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Beijng’in özerklik formüllerini reddeden Tayvan'a “barışçı yollarla yeniden birleşme” çağrısı yaptı. Ancak iki ülke arasındaki ihtilaflı sular, Çin Hava Kuvvetleri’ne ait uçakların Tayvan hava güvenlik bölgesini yüzlerce kez ihlal ettiği iddialarıyla birlikte iyice ısındı.
Bazı siyasi analizlerde dikkate çekildiği gibi, Tayvan meselesinin yeniden ısınmasında ABD, Japonya, Avusturalya ve Hindistan’ın bir araya gelerek oluşturduğu “QUAD” ortaklığının Hint-Pasifik’in NATO’su olmaya aday hale gelme çabalarının ve de bölgede gerçekleştirilen çok-uluslu ortak deniz tatbikatlarının payı var. (Ama ona ve ABD, İngiltere ile Avustralya’nın bir araya gelerek oluşturduğu AUKUS ortaklığına başka bir yazıda değinelim.)
JAPONYA: Asya-Pasifik bölgesindeki en uzun süreli toprak anlaşmazlıklarından biri de, Japonya ile Rusya arasındaki Kuril Adaları sorunu. Japonya’nın geçen Ekim ayında göreve gelen yeni Başbakanı Fumio Kişida’nın, ülkesinin egemenliğinin- II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Rusya’nın kontrolünde olan- Güney Kuril Adaları’na (Iturup, Kunaşir, Şikotan and Habomai) kadar uzandığını söylemesi, Moskova ile ilişkilerin tadını kaçırdı. Ruslar, Kişida’nın bu açıklamasına “Topraklarımıza her türlü el uzatma girişimi tarafımıza karşı saldırganlık olarak değerlendirilecektir” şeklinde bir açıklama ile karşılık verdi.
Aslına bakılırsa, Kremlin jeo-stratejik olduğu kadar ekonomik ve sembolik önemi de haiz bu adalardan bazılarını Japonya’ya iade etme fikrine açıklar. Ancak dört ada üzerinde birden hak iddia eden Japonya’nın, İturup Adası’nın Amerikan füzelerinin konuşlandırılması için mükemmel bir yer olduğuna yönelik söylemlerinin Japon basınında yayılmasından endişe duyuyor Moskova. Bu nedenle de Ruslar adaların (belki de ikisini geri vermeye hazır olabilecek iken) Japonya’nın buraları Amerikan füzeleri ile doldurması ihtimalinden ötürü buna rıza göstermiyor. Zira Rusya’nın bazı adaları teslim etmesi durumunda gerçekleşebilecek böyle bir konuşlanma, Prof. Dr. Giray Saynur Derman’ın da altını çizdiği gibi, ABD’ye hem Rusya Pasifik Filosunun bulunduğu Vladivostok Limanı’nı hem de kışın donmayarak Rus filosuna denize açılma imkânı veren Yekaterina Boğazı’nı bloke etme olanağı verecek. Kuril Adaları krizinin perde arkasındaki aktörü olan Washington, işte bu ihtimallere oynayan taraf olarak iki ülke arasındaki ilişkilerin limonileşmesinden memnun.
Aslında Kuril Adaları, Japonya’nın II. Dünya Savaşı’nı kaybetmesinin ardından 1945 Eylül’ünde imzaladığı kapitülasyonların akabinde 1946 Şubat’ında Sovyetler Birliği toprakları olarak ilan edildi. İki ülke arasında savaş sonunda bir barış anlaşması imzalanmadığı için adaların statüsü tartışmaya açık kaldı. Konu Boris Yeltsin’in 1993 yılındaki Japonya ziyaretinde Soğuk savaş yılları boyunca kaldığı buzdolabından indirildi. Sorunun varlığı teyit edildi. 1998 yılı sonlarında konu çözümleniyor gibi bir hava bile oluştu. Ancak geçen zaman içinde bir uzlaşıya da varılamadı. Aslına bakılırsa, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Tokyo’nun Moskova’ya sınıra ABD askeri ve füzesi konuşlandırmayacağına dair güvence vermesi halinde Japonya ile barış anlaşması için adım atmaya hazır oldukları mesajını verdi. Ancak Tokyo’dan bu mesaja bir yanıt gelmedi.
İki ülke 2012 yılı sonundan itibaren yaptıkları görüşmelerde, ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesine paralel olarak Kuril Adaları sorununun çözümüne yönelik de adımlar atılması, böylece ikili ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde kararlar almışlardı. Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesi Japonya için hem enerji güvenliği açısından hem de bölgede artan Çin etkisini dengelemek adına önem taşıyor sonuçta. (Gelgelelim, adaların Sovyetler’in denetimine bırakılmasına Yalta’da onay veren Amerikalılar, bugün Japon-Rus anlaşmazlığının devamından yana. Zira ihtilaflı konunun çözüme kavuşturulamaması ABD’nin bölgedeki artan askeri varlığına da bir mazeret oluşturuyor. )
Ancak Moskova ile Tokyo arasında yakalanan olumlu hava, Ukrayna Krizi sonrasında yavaş yavaş dağılmaya başladı. Temmuz 2014’te Malezya Havayolları’na ait Boeing 777 tipi bir yolcu uçağının Ukrayna’daki Rus yanlısı ayrılıkçılar tarafından füzeyle vurularak düşürüldüğü iddiası üzerine, diğer ülkeler gibi Japonya da bu olaya tepki gösterdi ve (soruşturmada iddiayı kanıtlayacak net delillere ulaşılamamış olmasına rağmen) yaptırımları genişletti. Emine Akçadağ ile Elnur İsmayilov’un konuya ilişkin bir makalelerinde altını çizdikleri gibi, Tokyo hükümeti Kırım’ın Rusya tarafından işgalini “statükoyu güç uygulayarak değiştirme” olarak değerlendirdi ve bunun Asya bölgesi için de tehlike oluşturabileceği yönünde bir çıkarsamada bulundu.
Moskova yönetimi o tarihten sonra tutumunu sertleştirdi ve tartışmalı adalara yakın coğrafyalarda askeri tatbikatlar gerçekleştirmeye başladı. 2015’ten başlayarak Güney Kuril Adalarına uzun menzilli karadan havaya füze sistemlerinin yanı sıra kısa menzilli karadan havaya füzeleri yerleştirdi Ruslar. Adalardan İturup'a Bastion, Kunaşir'e Bal tipi kıyı savunma füzeleri konuşlandırıldı. Söylenenlere bakılırsa, denizdeki hedeflere karşı etkili ve 600 kilometre menzile sahip Bastion sistemi 36 roket fırlatabiliyor. Bal sisteminde ise, 120 ve 260 kilometre menzile sahip iki farklı füze bulunuyor. Adalara yeni kuşak Eleron 3 insansız hava araçlarının da konuşlandırılacağı açıklandı.
Özetle teknik olarak halen savaşta görünen Japonya ile Rusya arasında her iki tarafı da tatmin edecek bir barış anlaşması imzalanana kadar, Kuril adaları Pasifiğin bir başka karadeliği olarak gerilim üretmeye devam edecek gibi görünüyor. O da bu mevcut/eski düzen içinde mi olacak, yoksa olası bir yeni düzen kapsamında mı, o da ayrı bir muamma!
twitter: @akdoganozkan
(*) Hatta Cuellar’ın Saddam Hüseyin ile Bağdat’ta görüşmenin tutanakları sonradan Irak hükümetince örgütten istenmiş, ancak talep Cuellar’ın sözcüsünce reddedilmişti. Ancak Cuellar’ın bu görüşmede Saddam Hüseyin’in BM’nin müflis yapısı ile ilgili sarf ettiği sözlere hak verdiği görüşmede ettiği lafları ben o tarihlerden hatırlıyorum. Tutanaklar Cuellar’ı ABD nezdinde utandıracağı düşünüldüğü için Bağdat yönetimine iletilmese de, BM Genel Sekreteri, 1991 Nisan’ında Strasburg’da yaptığı bir konuşmada “(…) güvenilirliğini tarafsızlığının sağladığı, çifte standartlara başvurmayan bir BM (…)” görmek istediğini söyleyerek mevcut haliyle BM’yi nasıl gördüğünü açıkça tarif etmişti.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
14.04.2025